bu akşam elimde grindr la sokak sokak 5 adımda bir refresh ederek gay aradım. sonuç olarak sadece birbirimizden nefret ettiğimiz eski sevgilimi bulabildim.
bi süre daha hayatımda kimse olmazsa gay kurusu ilan edicem kendimi artık
aaa niye oyle oldu nun ta kendisidir. doğduğumda 5 tane varmış. şimdi birleştiler iki yanağımda iki tane oldular ama olsun. zamanında az ekmeğini yemedik
şimdiki aklım olsa tercih edeceğim belki de tek bölümdür. hiçbir bilgim yok zor mudur kolay mıdır diye ama diğer mühendisliklerden kolay gibi duruyor uzaktan
tek başıma yaşamaya başladıktan sonra mecburen öğrendiğim yetenek. ama bulaşıklardan hala nefret ediyorum. 9 gündür biriktiriyorum. rekorum 3 hafta. bakıcaz
internet ortamında tanışıp bi çay içilir dediğim, sonrasında da kadınötesi zırıl zırıl bir adamlarla görüştüğüm oldu. hem de bunu 3 kez yaşadım. şimdi bütün ayı sözlük camiasına işin sırrını açıklıyorum:
hemen her konuda kırmızı çizgileri olan biri olarak biseksüelleri sevmediğimi söyleyebilirim. ilişki açısından zerre güven vermemelerini geçtim arkadaş olarak da beni tam olarak anlayamadıklarını/anlayamayacaklarını düşünüyorum.
biseksüellik de nasıl oluyoranlayamıyorum diyen yazarlar veya okuyucular olabilir. sen nasıl sadece erkeklerden hoşlanıyorsan, rüyanda erkek görüyorsan, adam da iki cinsi de görebilir. yalan söyleyecek hali yok, his bu. belki sen o durumda olacaksın ilerde, bilemessin.
gerçek biseksüeller için diyorum bunu tabiki yoksa 5 sene önce bi kızın elini tutmuş adam da kendine biseksüel diyor onlarla zaten muhatap olmayın. koyun götüne gitsin.
utah jazz'ın uzun bolluğuna kurban giden müthiş yetenek. önünde millsap ve jefferson gibi all-star kalibresinde iki uzun ve kısıtlı yetenekleriyle (enese kıyasla) çok daha iyi verim veren bir derrick favors bulunuyor. form tutsa ilk beşe bile yerleşir ancak 2 yıl boyunca üst seviyede tek bir maça çıkmamanın etkilerini hala hissediyor. fenerbahçeyle 3 kuruşun kavgasını yapacağına oyununa baksaydı şimdi paspas olmazdı.
dün geceki milwaukee bucks maçında 16 sayı 22 rebound ile kariyer rebound rekorunu kıran milli pivotumuz.
bu sezon houston rockets'da 10.5 sayı 11.6 rebound ile harika bir yıl geçiriyor. rebound ortalamasında nba 3.sü, toplam reboundlarda ise nba lideri.
sezon başında imzaladığı 3 yıl için 25 milyon dolarlık kontratının hakkını sonuna kadar veriyor.
klasik anlamda şutör gard tabir edilen oyuncuların azalmasıyla başlayan, son yıllarda takımların daha çok çift oyun kuruculu, ikili oyunlara dayalı bir basketbol tercih etmesinden dolayı artık pek yetişmeyen, yetişse de şans bulamayan bir oyuncu tipinin türkiyedeki en başarılı temsilcisidir. avrupanın elit savunmacılarındandır. ortalamanın üstünde bir şutördür. elinizde jj redick, kirk penney, jaycee carol tarzı perdeden çıkıp şut atan oyunucunuz varsa eyvallah, ancak elinizde bu denli keskin 2 numaralar yoksa ömer onan fazlasıyla iyidir
yanılıyor olabilirim ancak son 10 yılda en çok kupa kazanan türk basketbolcu olması lazım
fenerbahçe ülkerin koç değişikliği sonrası çıktığı ilk euroleague maçı.
skora baktığımızda top 16 da 90lar kulübüne üye olan fenerbahçe'nin savunmasında pek bir değişiklik yokmuş gibi duruyor ancak, grupta iddaalı ve formda bir montepaschi karşısında yüksek bir beklenti olmaması lazım. maçı izleyenler de görmüşlerdir ki en azından rakibin en ufak bir serisinde paramparça olan fenerbahçe savunmasında gelişmeler var. 3.çeyrekte 19'a çıkan farkı 5'e indirmeleri buna güzel bir örnek. takımda isimleri büyük olan değil verim veren oyuncu oynuyor. bunda pianigiani'den sonraki koç ertuğrul erdoğan uzun yıllardır takımda yardımcı koçluk yapıyor olmasının, takımı çok iyi tanımasının etkisi büyük. bu sezon için şu noktadan sonra ne kurtarılabilir bilmiyorum, belki en fazla türkiye liginde yarı final görülebilir, ancak gelecek yıl için ümidim var. zira birkaç yorumcudan ertuğrul erdoğan'ın geleceği parlak iyi bir koç olduğunu duydum. beklemedeyiz
ya kendini kabullenme döneminde olduğunuzu gösterir yada aşk hayatınızın sararmış kurumuş kuru bir ot kadar ümit verici olduğunu. her ikisi de bok. buzdağının görünen kısmıdır kanımca
güneşi uyandıralım ve delifişek diye devam eden serinin ilk kitabıdır. annem kendisi için kitap alırken yanındaki dobişkoyu göstererek * çocuk için ne alabiliriz demişti. john steinbeck'in inci'sini ve şeker portakalanı almıştı bana. hüzünlendim lan
okumadığım kitaptır. ancak geçenlerde bir kanalda ayşe kulin'in röportajını gördüm ve bu kitaptan bahsettiğini anlayınca dinledim. eleştiriler genelde yazarın konuya uzak oluşu üzerineymiş. buradaki yorumlardan da bunu çıkarabiliyoruz.
ancak takdir edilmesi gereken bir nokta var ki bu kitabın içeriğinden çok önce geliyor. bu ülkede ayşe kulin gibi yüksek profilli bir yazar eşcinsel temalı bir eser yazıyor. ama iyi ama kötü, bir şekilde insanların ilgisini çekiyor. bu ülkede eşcinsellik bir çok heteroseksüel tarafından görmezden geliniyor. bu algı 3 günde değişebilecek bir algı değil. ancak böyle böyle gündeme geldikçe, görünür oldukça değişebilecek bir şey. hemen hemen herkes kötülemiş. sizi suçlamıyorum, herşeye küçük pencerelerden bakmaya alışmış olan türk milletindeniz sonuçta
175 e 75 civarları ideal sanırım. kurugötlü olmasın da...
feminen olmasın diycem, ki zaten kimse feminen değil.
maço kıllı felan üstteki hanımlardan iyi elbet ama ne kadar sürdürülebilir, bilmiyorum
kendini belli eder gibi giyinmesin diycem, kırmızı pantolon/konvers sallanan küpeler, tuhaf marjinal saçlar felan, diyorlar ki heterolar da giyiyor renkli pantolon. evet böbeğim onlar giyiyorlar artık ama onların hetero oldukları her hallerinden belli seninse malesef alakan yok
ortalama tipler en iyisi valla. azı karar çoğu zarar kardeş