Dönüp bakıyorum geriye, hatıralar yine cezalandırıyor beni. Bazen gördüğüm bütün acıları hatırlıyorum. Bazen nasıl olabilirdi, merak ediyorum ve bazen umutsuzca bakıyorum kendi kendime, nasıl birine dönüştüm ben? Yaptıklarımı kabullenmek zorundayım.
84-87 yılları arasında yayın yoluyla komünizm propagandası yaptığı için cezaevine giren eşcinsel yazar, gazetecidir kendisi.
değişik ve kendine has bir anlatımı vardır yazdığı kitaplarda. ilk romanı ''volkan'ın romanı''dır. bora'dan sonra bi' de volkan çıktı başımıza, onunki ayrı dert zaten!
son günlerde twitter'da adı sıkça geçen, sırf ''#direnrakı'' hashtag'ini attığı için ''ahmetümit kitaplarıalmıyoruz'' sözleri ile boykot edilen yazar.
boykota gelirsek... yazık, diyorum sadece. bu kadar yaygara bunun için mi? saçmalık!
zaten orijinal videonun internet ortamına düşmesi başlı başına üzücü, kızgınlık uyandıran bir durum olması ve bir de üstüne bu skecin yapılması insanı çıldırtıyor. ''mizahtır, yapılır!'' deyip geçemiyorum maalesef. eminim bunu aynı yaşlarda bir adam ve bir kadın yapmış olsaydı durum çok farklı olurdu. işte bu beni çıldırtıyor...
gezi direnişi'nde pek sık kullanılan, o ünlü slogandır...
biraz baştan alırsak: direniş'in amacını sapmasında ki en büyük nedenlerden biridir bence, bu slogan. oradan birileri: osmanlı torunuyuz, bir diğeri: mustafa kemal'in askerleriyiz. her ikisi de tutturmuş, gidiyor. her ikisi de birbirine muhtaç. bir taraf olmasaydı belki atatürk'ün, türkiye'yi çekip çevirip bu hâle getirmesine gerek -bile- olmazdı. ama diğer taraf olmasaydı da türkiye şu an ki durumundan bin kat daha kötü durumda olacaktı. bu konularda sorun yok-tu ama gel bunu ''mustafa kemal'in askerleri''ne söyle. durdurana aşk olsun! duracakları yerde durmadılar. sanki herkes mustafa kemal'in askeri ya da en basitinden herhangi birinin askeri olmak zorundaymış; olay sadece ''bu''ymuş(!) gibi bağırdılar, neredeyse her sloganda aynı şeyi söylediler. oraya ''neler'' diye gidildi, ''ne'' görüldü, ''ne'' yapıldı...
gel gör ki kimisi de bu duruma muhtaçtır. kimisinin hayatında bu tip insan bile yoktur. belki de şikâyet edilmemesi gereken bir durumdur. buna bile çok muhtaç olan insanlar biliyorum.
(bkz: tokun hâlinden aç anlamaz. )
''britta benim kadın versiyonum gibi sanki!'' dediğim, yahudi'siyle, hristiyan'ıyla; beyazıyla, siyahıyla; yaşlısıyla, genciyle -sözde- üniversite dizisidir. himym ve shameless'ın verdiği sıcaklığı veren nadir dizilerden...
2013'ün şu âna dek çıkan en iyi animesi. daha iyisinin çıkacağını düşünmüyorum. ayrıca anime tarihinin en iyisi kabul edilen ''death note''un yapımcısı tarafından yapılmıştır.
ben her ne kadar insanların eşcinselleri -tabiri caizse- ''top'' olarak nitelendirmelerine karşı olsam da top'tan kasıtlarından ziyade kadınsı olan yok mu; var! ama en azından kadınsı olanlar ilgi alanıma girmiyor pek. yok mu, öyleleri; var -yine-! seviyorum sizleri sakallı erkekler! *
evli bir adamla ilişkim var. onu seviyorum ve ''sanırım'' o da beni. ama hiçbir zaman tam olarak bir birlikteliğimiz olamayacak. onun başka bir hayatı daha var... nasıl dayanırım bilmiyorum...
beni çok sevindirecek, havalara uçuracak, bu sözlüğü bana daha çok sevdirecek olan durum. thrash'inden tut; doom'una, alternative'inden tut; nu-metal'e, grunge'ına, metalcore'una, death'ine... tüm rock'çılar, metal'ciler bizdendir!