(...)
<br>topum inşaata kaçmıştı. sessiz sakin bir inşaattı. belli ki çalışanların izin günüydü. ama biri bütün çamaşırları yıkayıp asmış kendisi peşmurde beyaz bir donla dolanıyordu. "şey... topum kaçtı da" dedim. beyaz donun üzerinden hafif erekte olmuş bir penis dikkat çekiyordu. "şu çarşafı sıkalım geçsene karşıma" dedi. olur der gibi kafamla onayladım. kaslı kolları çarşafı sıktıkça daha belirgin oluyor, kollarındaki damarlar şişiyordu. ben ise var gücümle sabit durmaya çalışıyordum. iyice burduğumuz çarşafdan sonra "ellerin mi acıdı, bakayım bi" dedi. heyecandan tir tir titriyordum. elleri elimdeyken gözlerime bakıyordu. içimden aslında sadece sarılmak geçiyordu. sarıldım. o da sarıldı. dudaklarıma yapıştı. tuhaf bir duyguydu. neyi nasıl yapacağını çok iyi biliyordu, kendimi onun tecrübeli kollarına bıraktım.
<br>(...)
- pardon bir dakika bakar mısınız?
- üff snn be slk .s .s
- ben sizi bir yerden tanır gibiyim.
- inanmıyorum ya, gerizek yağlı .s .s
- yanlış anlamayın ne olur beni
- üff çekilmez misin? .s .s
- maziyi yeniden yaşar gibiyim.
- aa mangoda indirim başlamış kib öp bye .s
içeride hissedilmeyip dışarıdan ayıyı andırma durumu.
<br>
<br>- pardon!
<br>- pardon çıkalı ayılar çoğaldı.
<br>- ne güzel gözlerin var senin
<br>- senin de göbeğin muhteşemmiş.
<br>(bkz: ve olaylar gelişir)
bugün iki leşcinselin aşk yaşayamayacağını, aslında herkesin eninde sonunda ibne olduğunu öğrettim. millet normal gence hasret biz anormaline. yakın zamanda da aldatmayı öğretebilirsem şayet görevimi tamamlamış hissedeceğim. bir şey değil kahvem.