cinnamon

Durum: 133 - 0 - 0 - 0 - 23.12.2016 00:57

Puan: 2590 - Sözlük Kezbanı

13 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 7

intikam

hep alınmalı. çeşitli nesnelerle daha etkili olabilir. çivili sopa, katran, taş yani herhangi zarar verici bir cisim olabilir. yakınınızda yoksa tekme, tokat kullanınız. fakat en tatlısı güzel bir plan sonrası tıkır tıkır işleyen intikam çarkıdır. * * * *

popo

sevgiliyi sevişirken yakalamak

birkaç fotoğraf, ufak bir video kaydı alırım. sonrasındaki 6 ay eminim benim için çok keyifli geçecektir. *

ayrılırken söylemek istedikleriniz

içinde kalandır.

"sevgilim;

gidiyorum.
bu sana son defa sevgilim diye seslenişim. belki de ilk defa içten söylüyorum. kimbilir? çünkü seni ne çok sevdiğimi şu an anlıyorum. senin evinin salonundayım. önümde kağıdım bu mektubu yazıyorum sana. aklından geçenleri biliyorum. yüzüme neden söylemedin diye düşünüyorsun? cesaretim yok. bu bir ayrılık mektubu değil. bu benim gidişimin mektubu. seni ardımda bırakıp yeniden nefes almamın mektubu.

gidiyorum.
aslına bakarsan nereye gittiğimi bilmiyorum. bildiğim bir şey varsa senden uzağa gidiyorum. seninle olmak üzüyor beni. yanında etimin acıdığını hissediyorum. canımın yanması hafif kalıyor artık. nasıl anlatsam bilmiyorum seninle olduğum her an kendimden yiyorum. bu yaşa kadar hep mutlu geldim ben. herkesin yaşadıklarını yaşadım, aldatıldım, aldattım, sevdim, seviştim. bazı adamlarla gerçekten seviştim. dudaklarını, gözlerini, ellerini, vücutlarını tanıdım onların. bir oldum. tek oldum. bir seninle tek olamadım ben. aşkın eşit olduğuna inanırdım hep. değilmiş. bir taraf hep daha çok severmiş. bugüne dek hep ben az sevmişim de farketmemişim.

gidiyorum.
tek başına uyandığım yatağında senden kalanları düşündüm. neden burdayım dedim kendime. sordum, soruşturdum. emin ol içimde bahane bulabilecek her köşeye baktım ama bulamadım. düşünmek bile acı verirken yazıyor olmak çok korkunç ama sen beni sevmedin be adam. benim seni sevdiğim kadar sevmedin beni. tanıdığım onca adamın arasından ben birini sevdim yıllar sonra ve o beni sevmedi. tanrı ile aramdaki çekişmeli ilişki devam ediyor yani. biliyorum kazananı belli bu çekişmenin ama kaybetmek de erdem değil midir? seni kaybettim ya da belki hiç bulamamıştım ama anılarımız var artık. seni cümlelerime dökecek kadar geçmişimiz var.

gidiyorum.
bu defa son kez. hastalanacak olursan ıhlamur içmeyi unutma. o zıkkımı da boğazın kötüyken içme! ben özleyeceğim seni. göğsünde uyumayı özleyeceğim. seni kucağımda uyutmayı özleyeceğim. seviştikten sonra hiç hareket etmeden burnum ensende uyumayı özleyeceğim. ama dedim ya. gidiyorum.

seviyeli gay

neye göre? kime göre? sorularını aklıma getiren tanımlama.

büyük yalanlar

beş dakikaya ordayım. beş bile sürmeyebilir. en fazla üç.

saat sorulduğunda eti kemik geçiyor cevabını veren şahıs

zekası ilkokul birinci sınıfta takılıp kalmış olan insan benzeri nefes alan çok organizmalı canlı türü. *

üç nokta

karşılıklı konuşmalarda diyalog devam ederken bir kişinin sessiz kaldığını belirtmek için kullanılır.

alıntı yapılan bir metnin başına konulursa öncesi olduğu işaret edilmiş olur. eğer sonuna konulursa devamının olduğu işaret edilir. aynı mantıkla alıntı yapılan metinin içinde olursa metnin ortalarında alınmayan bir kısım olduğunu gösterir.

benzer örneklerin ard arda sıralandığı cümlelerin sonunda kullanıldığında benzer kelimelerin (fiil, sıfat, nesne, isim) devam ettiğini gösterir.

söylenmek istenmeyen ve kaba olduğunu düşünülen, argo kelimelerin yerine konulur.

bitmemiş cümlelerin sonuna koyulduğunda cümlenin devamı olduğu ve okuyucunun bitirmesi/tamamlaması gerektiği işaret edilmiş olur.

ha yurdum insanı bunu nasıl kullanır? dramatik etki yaratsın diye ama o bir tez konusu.

ayı sözlük yazarlarının 2012 den beklentileri

terbiyeli olup şirin babayı görmek. *

klişenin dibine vuralım o halde.
huzur, sağlık, para

life is too short

belgesel tadında yeni dizi. birçok filmde oynamış sevimli cücemiz warwick davis kendi hayatını anlatıyor. diziyi iki tane muhteşem adam yazıyor. kendileri ricky gervais ve stephen merchant. episodları yaklaşık 20 dakika süren dizi davisin gün içinde yaşadıklarını komik bir dille anlatıyor. egosu şişkin ama kısa boylu bir adamın hayata tutunma çabası olarak da görebiliriz. ayrıca ricky gervais için de mutlaka izlenmelidir. *

masumiyet

genelde 16-20 yaş arasında kaybedilen.

geri gelmeyen.

altın

hayatta eksikliği hissedilen şeyler

hayatın son durağıdır. hadi inelim.

insanın eksiklik duyduğu tek şey olamaz. tek şeye ihtiyaç duysa insan olmaz be güzelim.

hoşlanılan erkeğin motor çıkması

teselli için bir gerçeğe sığınmayı gerektirir. o gerçek: hangimiz değiliz ki?

gelmiş geçmiş en salakça sorular

biri kitaplığınıza bakar ve sorar:

-ay bunların hepsini okudun mu?
-hayır canım. süs niyetine alıyorum. masa yanmasın diye üstüne tencere de koyabiliyorsun.

yokluğunda çok sözlük okudum

boşluktan sözlüğe sarmaktır. ara vermelidir. ben de.

ödünç kitap vermemek

çok haklı bir karardır. önce gözüne bir kitap kestirirsin. ara ki bulasın. en sonunda sahaflardan, internetten ya da bir şekilde kitapçılardan kitabı edinirsin. sen okurken sayfalarına bile özenli davranırsın. bu alalede basımı olan bir kitap bile olsa özen ister. sonra bir arkadaşın gelir. ilk baktığı yer kitaplığındır. ödünç almak ister birini. memnuniyetle verirsin. sonra aradan zaman geçer. kitaptan bir cümle gelir aklına. açıp bakmak, cümleyi yeniden okumak istersin. fakat kitap geri gelmemiştir. bu yüzden donuma kadar al ama kitaplarıma dokunma mottosunu benimsersin.

nutella

bir miktar nutella, bir adet muz, bir avuç ceviz. tanrım hikmetinden sual olunmaz!

ağlamak

ortaya çıktığı nedenden sonra burnunuzun hemen arkasında bir karıncalanma hissedersiniz. deriniz gerilir sanki. sonraki durak gözlerdir. yine içlerden biryerden gelenler olduğunu anlarsınız. durdurmaya çalışmak manasız, saklamak imkansızdır. göz kırpmamak akıllıca olur çünkü ağlamanın orospusu gözyaşı akmak için fırsat kollamaktadır.

ağlamak tek başına güzel değildir. ağlamak paydalanmaktır. sizden biri varsa yanınızda gözyaşınız boşa akmayacak demektir. eliyle tutamaz belki ama onun da içinin acıdığını bilirsiniz.
bir gözyaşı ona.. bir gözyaşı bana..

aşure

  • /
  • 7
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 133

hoşlanılan erkeğin ter kokusu

değişken hal.

eğer ter kokan sevgili ise hoşa bile gidebilir bu koku. kötü kokmaz o anda sana. sonrasında da özlersin. özlediğin için kendine inanamasan da özlersin işte. sana yanındaki adamın erkek olduğunu kanıtlar. uyandığında elinin içindeki teri öpersin mesela. aşkım ter kokuyor muyum diye sorduğunda burnunu koltukaltına sokarsın.

bunun bir değişik versiyonu sevişirken terler adamın. ama adam senin ya alnından dudağına damlayan terini seversin o anda.

crossdresser

genç bir gay iken * sohbet ettiğim birinin "ben cdyim" demesi ile ne güzel tepkisini vermiş ancak aklımdan bir insan neden müzik cdsi olduğunu söyler ki düşünceleri geçmişti. sonra gerçeği hiç beklemediğim bir şekilde öğrenmiştim.

ayvalık tostu

istanbulda yapılanlara amerikan/rus salatası falan koyarlar ki çok yanlıştır. gerçek ayvalık tostunda domates, ketçap, mayonez ve turşu olur. onlarda tost, kaşar ve diğer malzemelerle piştikten sonra arası açılarak servis edilmeden hemen önce konulur. çok lezzetli, çok doyurucudur.

(bkz: avşar büfe)

bir şehirle sevişmek

şehir istanbul ise kendisi orospu olduğundan özel hissetmeme halidir.

babanın ölmesi

ben normal bir çocuk değildim.. "anneni mi daha çok seviyorsun babanı mı?" diye sorduklarında hep annemi derdim.. hep annemi daha çok sevdim çünkü.. annem benim kahramanım, kurtarıcım ve her şeyimdi. çocukluğumun şekeri annemin yanaklarıydı..

sen de beni çok severdin biliyorum baba. kucağında geçti çocukluğum.. her gece elinde sevdiğimi bildiğin için kinder yumurta çikolata ile gelirdin.. aynı pijamaları giyerdik ama ben hep annemi daha çok severdim baba..

büyüdüm ben.. kocaman bir adam oldum.. boyum uzadıkça seninle aramızdaki mesafe büyüdü.. sen uzaklaştın benden ben zaten kendimle meşguldum hep.. varsa yoksa hayatımdı.. seni anlamadım, anlamak istemedim.. sonra sen gittin.. hiç unutmayacağım şekilde terk ettin bizi.. annem yerine bir başkasına baktın..

korktum..

annemin saçlarını okşamayacaktın artık.. bir başkası "baba" diyecekti belki sana.. madem sen gitmiştin benim için de babam olmayacaktı.. gittin ya sen ben çok korktum baba.. savunmasız kaldım hayatta.. bu yüzdendir böyle soğuk oluşum.. kendimi korumaya çalıştım baba.. baba yazamıyorum ben.. alışkın değil parmaklarım..

parmaklarım..

biliyor musun herkes aynı şeyi söylüyor.. ellerim aynı sen.. seninkiler kadar güzel.. gözlerimiz de aynı.. ben sana benzedim..

aradan yıllar geçti.. hep özledim seni.. itiraf etmedim kendime ama özledim..

sonra bir gün.. bir pazar sabahı.. telefonum çaldı.. abim.. her zamanki gibi açtım.. gülerek.. yine ne yumurtlayacak diye.. merhaba demedi.. durdu sadece.. sustu.. nefesini duyuyordum..

aklımda sen hiç yoktun baba..

"babam ölmüş.."

ben bu cümleleri hiç duymayacaktım baba.. benim babam yoktu çünkü.. umurumda değildin sen.. ben, biz sensiz hayatımızda çok mutluyduk..

yıkıldım.. çok kızdım kendime.. üzüldüm diye..

dudaklarımda kan tadı vardı.. tıpkı senin gibi.. kızdığın, üzüldüğün her an burnun kanardı senin de.. oğlunum ben senin çünkü.. benziyorum sana..

ellerim.. senin elin..

bundan sonrası tatsız.. bir yerdeymişsin.. bilmiyorum.. duyamıyordum.. kulaklarım çınlıyordu.. sensiz kalmanın ne demek olduğunu biliyordum ama artık aynı dünyada nefes almayacak olmamızı anlamıyordum.. mümkün müydü bu? belki yanlış anlama?

sonrası daha da tatsız.. anlayamıyordum.. emin olamıyordum.. sonra seni gördüm.. öyle uyuyordun.. nefes almıyordun sadece..

benim babam öldü.. benim babam öldü.. babam öldü benim.. babam..

canım yandı, parçalandım.. artık daha çok korkuyorum hayattan.. zarar, ziyan kalmış bana sanki.. senin gittiğin o günden sonra yine çocuğum şimdi.. yeni baştan, sil baştan başlamak zorundayım.. belki daha zor.. bu defa dizlerimdeki yaraları saracak kimse yok.. benim babam öldü..

baba.. babası ölen çocukların evinde çikolata olmaz zannederdim ben..

cigara sonrası tripler

digiturk balıklarına trigonometri anlatmışlığım vardır.

yılda 200 film çeken porno yıldızının göt deliği

zenne

uzun zamandır vizyona girmesini beklediğim zenneye vizyona girdiği ilk gün gittim. filme büyük bir beklenti ile gittiğimi itiraf etmek durumundayım ama izlemeye başladıktan büyük hayal kırıklığına uğradım. oyunculuklar bir hayli amatördü. oyuncular rollerine hazırlanmamış. üstlerine oturmamıştı. <br> <br>hikaye aksında büyük problemler vardı. filmin ilk 50 dakikasında ne izlediğinizi bilmiyorsunuz. birbirinden bağımsız bir kaç aks ard arda ilerliyor ve yakalamak için çabalamak zorunda kalıyorsunuz. uğraşılmış belli ama yine ilk bölümde zenne
in dansları oldukça başarısız bir şekilde yansıtılıyordu. ne yazık ki oldukça ciddi bir şekilde estetik yoksunluğu vardı. görüntü yönetmeni çok da başarılı olmayan bir iş çıkarmış. zenne
in dansının amacı sizi alıp götürmesi ama ne yazık ki etkiyi yakalayamıyor. aksine bazı sahnelerde komik görünüyor. izlemeyenleriniz olduğu için daha fazla detay veremiyorum ama ne yazık ki istediğimi alamadım. <br> <br>ilk bölüm bittiğinde arkadaşlarıma hayal kırıklığına uğradığımı, beklentimin yüksek olduğunu söyledim. kimse kusura bakmasın ama karşımda tamamen amatör bir iş duruyordu. üstelik hikayenin odak noktası ahmet olması gerekirken odak kaymış ve pek de ilgi çekici olmayan cana gitmişti. ben oraya ahmetin hikayesini izlemek için gitmiştim. <br> <br>itiraf etmek zorundayım. ikinci yarı bir hayli etkilendim. yine görüntü kalitesi kötüydü. beni hiçbir şekilde tatmin etmedi ama konunun hepimizin hayatlarına yakın olması bir yerden mutlaka yakalıyor. ben aynı durumda olmadığım ve olmayacağımı bildiğim için bir çeşit iç rahatlaması yaşadım ama filmde sadece drama yaratmak için kullanılmış sahneler vardı. en önemlisi de o kadar klişe sahneler vardı ki bir ara klişeler bütününü izlediğimi zannettim. <br> <br>genel olarak bakacak olursak izlenir mi? izlenir. ağlar mısınız? evet ağlarsınız. fakat ben daha başarılı bir film izlemeyi bekliyordum. <br> <br>*

babanın ölmesi

ben normal bir çocuk değildim.. "anneni mi daha çok seviyorsun babanı mı?" diye sorduklarında hep annemi derdim.. hep annemi daha çok sevdim çünkü.. annem benim kahramanım, kurtarıcım ve her şeyimdi. çocukluğumun şekeri annemin yanaklarıydı..

sen de beni çok severdin biliyorum baba. kucağında geçti çocukluğum.. her gece elinde sevdiğimi bildiğin için kinder yumurta çikolata ile gelirdin.. aynı pijamaları giyerdik ama ben hep annemi daha çok severdim baba..

büyüdüm ben.. kocaman bir adam oldum.. boyum uzadıkça seninle aramızdaki mesafe büyüdü.. sen uzaklaştın benden ben zaten kendimle meşguldum hep.. varsa yoksa hayatımdı.. seni anlamadım, anlamak istemedim.. sonra sen gittin.. hiç unutmayacağım şekilde terk ettin bizi.. annem yerine bir başkasına baktın..

korktum..

annemin saçlarını okşamayacaktın artık.. bir başkası "baba" diyecekti belki sana.. madem sen gitmiştin benim için de babam olmayacaktı.. gittin ya sen ben çok korktum baba.. savunmasız kaldım hayatta.. bu yüzdendir böyle soğuk oluşum.. kendimi korumaya çalıştım baba.. baba yazamıyorum ben.. alışkın değil parmaklarım..

parmaklarım..

biliyor musun herkes aynı şeyi söylüyor.. ellerim aynı sen.. seninkiler kadar güzel.. gözlerimiz de aynı.. ben sana benzedim..

aradan yıllar geçti.. hep özledim seni.. itiraf etmedim kendime ama özledim..

sonra bir gün.. bir pazar sabahı.. telefonum çaldı.. abim.. her zamanki gibi açtım.. gülerek.. yine ne yumurtlayacak diye.. merhaba demedi.. durdu sadece.. sustu.. nefesini duyuyordum..

aklımda sen hiç yoktun baba..

"babam ölmüş.."

ben bu cümleleri hiç duymayacaktım baba.. benim babam yoktu çünkü.. umurumda değildin sen.. ben, biz sensiz hayatımızda çok mutluyduk..

yıkıldım.. çok kızdım kendime.. üzüldüm diye..

dudaklarımda kan tadı vardı.. tıpkı senin gibi.. kızdığın, üzüldüğün her an burnun kanardı senin de.. oğlunum ben senin çünkü.. benziyorum sana..

ellerim.. senin elin..

bundan sonrası tatsız.. bir yerdeymişsin.. bilmiyorum.. duyamıyordum.. kulaklarım çınlıyordu.. sensiz kalmanın ne demek olduğunu biliyordum ama artık aynı dünyada nefes almayacak olmamızı anlamıyordum.. mümkün müydü bu? belki yanlış anlama?

sonrası daha da tatsız.. anlayamıyordum.. emin olamıyordum.. sonra seni gördüm.. öyle uyuyordun.. nefes almıyordun sadece..

benim babam öldü.. benim babam öldü.. babam öldü benim.. babam..

canım yandı, parçalandım.. artık daha çok korkuyorum hayattan.. zarar, ziyan kalmış bana sanki.. senin gittiğin o günden sonra yine çocuğum şimdi.. yeni baştan, sil baştan başlamak zorundayım.. belki daha zor.. bu defa dizlerimdeki yaraları saracak kimse yok.. benim babam öldü..

baba.. babası ölen çocukların evinde çikolata olmaz zannederdim ben..

unutamamak

unutamamak tek başına olmaz. öncesinde mutlaka bir hikayesi olmak zorundadır. hikaye dediğim de hep başkadır. herkesin yaşadığı aşk imkansızdır ya o bakımdan yani. kendi içimize bakacak olursak (ki bakarsak daha yerinde olur) öncesinde internette tanışılır. her şey olması gerekenden ya da olduğundan daha kusursuz gösterilir. sevdiklerin ya da seveceklerinden bahsedersin, birlikte yapılacaklardan bahsedersin. daha öncesinde hiç olmamış şeylerden bahsedersin. bir gay için en önemli şey yaşayamadıklarını yaşamaktır. öyle ya sokakta elele yürümemiştir mesela. yürüse bile korkmuştur ya da çekinmiştir. ya birisi görürse ya tanıyan birisi çıkarsa diye bastırmış istediklerini.

eğer kahramanlarımız eros ile yakın arkadaşsa buluştukları zaman okların hedefi olurlar. birbirlerinin gözlerine bakarlar özlemle. ya dokunmak istiyordur ya öpmek. bundan sonra yaşanması gereken her şey teker teker sıraya konulur. örnekleyecek olursak:

1. sokakta elele yürümek ya da bir başka ülkede özgürce dolaşmak belki birkaç gün.
2. arkadaşlarla çıkılan gecenin sonunda kuytu bir sokakta öpüşmek.
3. bir kitabı birlikte okumak. kucak kucağa ve her cümlenin onu anlatmasını severek.
4. uyandığında yanında horlayan adamın ellerini sevmek. ezberlemek.
5. uyurken sana değil, yastığa sarıldığı için kavga etmek.
6. en sevdiğin filmi izletip senin kadar sevmesini istemek.
7. soğuktan eve döndüğünde sıcacık karşılaması seni. eve girdiğinde çayını hazırlaması. sevdiğin gibi şekersiz ama açık.
8. sadece o sevdiği için yağmurdan nefret etmesine rağmen yürüyüşe çıkmak.
9. gecenin bir yarısı kapına gelmesi. sadece seni koklamak için o kadar yolu gelmiş olması. sadece üç dakika için.
10. bir tek gözyaşın için dünyayı yakacağını bilmek.

bu ve bunlar gibi onlarca neden sayabiliriz tabi. bunları yaşarken dünya çok güzeldir. tüm mutluluk şarkıları size yazılmıştır. çiçekler daha güzeldir. renkler daha canlıdır. hayat aslında çok ciddiye alınmasa da mutlu olunacak bir yerdir falan. sonra adam gider ya da sen gitmek istersin. eğer hala seviyorsan ve ayrı olmak zorundaysanız işte tam o noktada unutamamak başlar. şöyle ki:

1. sokakta elele dolaşanları gördüğünde için acır.
2. arkadaşlarınla çıktığın her gecenin sonunda yalnız girdiğin evde için acır.
3. birlikte okuduğunuz kitap sana acı vermek için kitaplığında öylece durur. atsan atamazsın. her gördüğünde için acır.
4. gecenin bir yarısı uyandığında terlisindir. gözlerin ıslaktır. yanında kimse yoktur. onu istersin için acır.
5. yastık senin katilin gibi durur yanında. sarılmak istersin ama ihanet edemezsin ona. için acır.
6. en sevdiğin film artık favorin değildir. yine de izlersin. bu defa mutlu olmazsın için acır.
7. soğuktan eve girdiğinde karanlıktır. kombiyi açmayı unuttuğun için buz gibidir içerisi. kimse karşılamaz seni. için acır.
8. yağmurda tek başına yürüyüşe çıkarsın. bilirsin ki o da ıslanıyor bu yağmurun altında. fakat yanında değildir. için acır.
9. gecenin bir yarısı asla kapın çalmaz. kilitlemezsin bile uyurken gelirse girsin diye. gelen olmaz. için acır.
10. bir tek gözyaşın için dünyayı yakacak adam gözyaşlarının tek sebebidir. ağladığını bilsin istemezsin. kendine kızmasın diye düşünürsün. için acır.

işin özü unutamamak içini acıtır. bitirir seni. tek tek söker içindekileri.

scruff

grindrın bear versiyonu. android ve blackberryde çalışır mı bilmiyorum ama iphoneda çalışıyor. app storedan indirebilir ve grindrdaki 65 kg lik sevimli arkadaşlarımızdan bir nebze olsun uzaklaşabilirsiniz.
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.