filizku

Durum: 801 - 0 - 0 - 0 - 19.06.2020 04:21

Puan: 17030 - Sözlük Kaşarı

13 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

just believe in me
  • /
  • 41

günün ilk entry'si

haftanın ilk iş gününe girerken yazılmış gergin entrydir.

benim annem

dünyanın en atarlı insanıdır. benden kardeşime, babamdan dayıma, pazarcıdan dolmuşçuya, bakkaldan kasaba fırçasını yemeyen insan yoktur. aslında yüreği yufkadır ama insanları hizaya getirmek gibi bir derdi var işte. çok güzel yemek yapar, güzel misafir ağırlar- bu huyları bana da geçmiş şükür- ama ısrarıyla misafirlere mide fesadı geçirtir. "kilo aldın sen!" diye dertlenir, bir yandan da ağzımdan burnumdan yemek tepiştirir. her anne gibi çocukları için kaygılıdır. ben dersteyken arar, tabi ben telefona ancak tenefüste bakabiliyorum. bu arada "acaba başına bir şey mi geldi?" diye sinir krizi geçirir. yaklaşık 20 yıldır yaşıyoruz bu "neden telefonu açmadın?" krizini. her anne gibi çocuklarını evlendirip" murat almak" istedi ama çocukları bu mutluluğu ona yaşatmadı. iki lafın arasında on laf sokar falan filan. ama her şey bir yana annem o benim. gününü kutlamak için onu yemeğe götürdük bu akşam mutluluktan neredeyse garsonları bile öpecekti. seviyorum kız seni, annem benim!

kampüs yerine külliye

külliyenin arapça olduğunu bilmeyen cahil kafanın yaptığı açıklama. ciddiye almaya gerek yok. ha ingilizcesini kullanmışsın ha araçasını ne fark eder? türk dil bayramında önerdiği şeye bakınca türkiye, türkiye olalı bu kadar cahil insanlarla yönetilmedi deyip insan isyan ediyor.

alttaki yazara soracaklarım var

temizlik hastası anneme pedallı bir vileda seti aldım. yerleri silmeye silecek de bari kolu yorulması diye.

alttaki muhterem bu sabah uyanır uyanmaz aklından ilk ne geçti?

karpuzsever

tatlı tatlı sataşmalarına asla kızamadığım şirinlik muskası. seviyorum danayı, yoksa kimsenin bana "işte bunlar hep menopoz." yazmasını sineye çekmezdim.

tayyip erdoğan a sormak istenilen sorular

güneş balçıkla sıvanır mı? yayın yasağı koyarak, insanların haber alma haklarını ellerinden alarak durumu idare etmenin yararlı olduğundan emin misiniz? sonunuz hiç iyi görünmüyor, buradan bir telaş kaçarsanız yerleşeceğiniz ülkeyi belirlediniz mi?

tabi ki çoktan belirlediniz. benimki de soru mu?

ayı sözlük yazarlarının şu an yaptıkları

temizliğe ara verdim, kısa bir sigara molasında sözlüğe takılıyorum.

ankara'da yaşayan ayı sözlük yazarları

istatiklerde 107 üye görünüyor ama burada topu topu 10-15 var varlığını hissettiren.

annelerin çocuklarına uyguladığı evlen baskısı

normal bir baskı aslında. bildiği ve kabul ettiği tek ilişki türü evlilik olduğu için - bazıları mutluluğun kesin formülü de sayar- evlenmeden nasıl bir yaşam sürülebileceğini aklı kesmez. o sanır ki evlenmeyenler sevişmez, bir hayat arkadaşı olmaz, birine ait olmanın hoşluğunu yaşamaz... evlilik bu toplumda- erkek ya da kadın - rüştünü ispat etme biçimidir. evlenmeyenler hep çocuk, eksik, yarım kalır onlara göre. çocuğunun mutlu ve bütün olmasını isteyen tüm anneler bildikleri tek formülün uygulanmasını ister. farklı ilişkiler, beraberlikler de olabileceğine aklı kesse, başka türlü de mutlu olunacağını bilse sanırım yapmaz bu baskıyı.

11 mayıs 2013 reyhanlı patlaması

rtük yayın yasağı koymuş, basın iktidarın nazıyla oynuyor," halk bilmesin, öğrenmesin, isyan etmesin ki işimizi rahat rahat yapalım." hesabıyla ülkede her şey normal seyrediyor ortamı yaratılmaya çalışılıyor. tabi ki sorumluluk suriye gizli örgütünün üstüne yıkıldı. "söo ve abd iş birliğiyle türkiye'yi savaşa sokmak için el birliğiyle yaptılar." diyecek halleri yok. bu politika türkiye'nin sonu olacak daha da bir şey demem. işte prof. yahya sezai tezel'in kısa bir değerlendirmesi:

erdoğan ve davutoğlu, gizli tuttukları bir yeni orta doğu devletler, federal devletler yapılanması hedefleri için, türkiye cumhuriyeti'nin uluslarasarı hukuka bağlılık ve başka ülkelerin iç işlerine karışmama ilkelerine dayalı dış ve iç politika geleneğinin dışında hükümet etmektedirler. türkiyeyi kan çanağına dönüştürebilecek riskleri almaları, pkk ile barış açılımlarının "anneler ağlamasın"cı bir hümanist yaklaşımdan kaynaklandığı iddialarını da geçersiz kılmaktadır. ey tc'nin başbakanı erdoğan ve dış işleri bakanı davutoğlu, yerine ne koyacağınızı bilmeden ulus devlet modeli ile oynamanızın size ve bize nelere mal olabileceğini bir görebilseniz gece uyuyamazsınız. uyusanız da dudaklarınız uçuklar.

durduk yere ayı sözlük yazarlarına koyan şarkılar

adam-am? garip bir eşleşme. söz yok ama şu sayılır mı acaba?

ayı sözlük yazarlarının şu an yaptıkları

süryani şarabı içip entry düzeltiyorum. evet, çok eğlenceli bir hayatım var. neden süryani şarabı diye belirttim? arkadaşım midyat'tan getirmiş. nasıl güzel bir tat anlatamam. içimi yumuşak, kafası güzel... şiddetle önerilir!

11 mayıs 2013 reyhanlı patlaması

ülkenin artık adım adım değil hızla dibe indiğinin göstergesi olan olay. artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, çünkü türkiye savaşın göbeğine oturdu. amerikanın taşeronluğunu yapmanın da bir bedeli var ve o bedeli biz ödemeye başladık.

mevlana ve şems

spekülatif bir aşkın kahramanları. horasan'da yaşayan şems dergahında şeyhinin "mevlana'yı aydınlatmaya kim gider?" deyince öne çıkıp "ben!" demiş. şems'in bu çıkışı karşısında şeyh "benlik yaptığın için başlı gidip başsız gelesin." deyip şems'i lanetlemiş. şems bu lanete rağmen yola çıkmış. konya'nın girişine mevlana şems'i karşılamaya gitmiş. şems mevlana'dan oldukça büyük, olgun, çok yakışıklı ve karizmatik bir adamdır. rivayet olunur ki mevlana şems'i görür görmez aşık olur ve onun güzelliği karşısında düşüp bayılır. o günden itibaren aralarında büyük bir aşk başlar. bazıları ilahi aşk falan deyip eşcinsel bir aşkı örtmek ya da yok saymak ister ama onların aşkları örtbas edilemeyecek kadar büyüktür ve yüzyıllar sonrasına uzanmıştır. başbaşa geçen uzun ve aşk dolu günler ve geceler boyunca mevlana'nın büyük bir evrilme geçirdiği bir gerçek. hem tasavvufun hem aşkın yolunda olmuş, olgunlaşmış, hümanizmin temelini atacak derinlikte bir düşünce adamı olarak nam salmış. konya'nın göz bebeği olan mevlana'yı kendine aşık eden bu adamdan konya halkı nefret etmiş ve aralarındaki ilişki hakkında dedikodu çıkarmışlar. şems bu dedikodulardan rahatsız olup horasan'a dönmüş. mevlana aşkının peşinden horasan'a gitmiş. şemsi horasan sokaklarında araken saçı başı dağılmış, üstü başı perişan görülür. şems dayanamayıp konya'ya dönmüş ama huzursuzluklar yine başlamış. efsaneye göre halkın kışkırtmasıyla mevlana'nın asker oğlu kapıdan geçerken başını eğen şems'in kellesini uçurur ve şems kellesi koltuğunda horasan'a döner. dergahındaki caminin minaresinde, kelle koltukta hem kendi çevresinde hem minarenin çevresinde döner ve böylece şeyhinin laneti gerçekleşir. asıl hikayeye gelince şems mevlana'yı terk edince mevlana derin bir üzüntü duymuş ama sonrasında müritlerinden biriyle yakınlaşıp onunla derin bir ilişki yaşamış. şems'in aşkını unutabilmiş midir bilemem ama sonraki aşkını da şanına yakışır bir derinlikle yaşamış. alman yazar geothe'ye ilham vermiş, anadolu'nun en derin felsefecisi, aşk erbabı, büyük şair mevlana ve onun tuğlalarını söküp yeni baştan ören şems," aşk nasıl yaşanmalı?" sorusunun cevabıdır.

gemiler

birçok sanatçının yorumunu dinledim, ama bestecisinin yorumuyla bambaşka güzel, lezzetli, derin, içli şarkı. orhan atasoy 'un çok güzel bir klibiyle sevmiştim şarkıyı, hala da ciğerimin ucuna dokunan ender şarkılardandır.

ilişkimizde yolunda gitmeyen bir şey mi var

"gitmeyi kafaya koydum, ufak ufak yolunu yapıyorum."un dolaylı yollardan söylenmiş biçimi de olabilecek soru. "hadi şu soruyu deşelim de bana gerekçe çıksın."

evlat edinmek günahtır

adam haklı beyler! bence de günah. evlat edineceğine nikahına al 9 yaşındaki kızı, ergenliğe girmesini bekleme, koynuna gir, hem çocuğun hem eşin olsun. mantıklı yani. her gün kıçından başka bir günah uydurup hayatı insanlara dar eden mal kafalar şimdi de kimsesiz çocukların bir yuva bulma umudunu elinden almaya çalışıyor. günah olan ya da olması gereken evlat edinmek mi yoksa evladım deyip evine aldığın çocuğa sarkıntılık etmek mi? ben sizin kalın kafanıza, kıt aklınıza, sevgisiz pespaye kalplerinize....

şimdi tam sırası:

alttaki yazara soracaklarım var

komşuya güvenmektense şansıma güvenmeyi tercih ederim. varsın kutu açılsın, bahtıma ne çıkarsa.

büyülü bir koridor olsaydı hangi filmin içine girmek isterdin?

sözlük yazarlarının prensipleri

kimseyle yüz göz olmam, kazayla olursam da mesafe koyarım eskisi gibi içli dışlı olmam, olamam.

lavinia

ali poyrazoğlu'nun "arkadaşım şeytan" filminde okuduğu muhteşem şiir.


  • /
  • 41
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 801

eşcinsel temalı filmler

cahil periler en güzellerinden biridir. bir ferzan özpetek filmi ve mutlaka izlenmesi gereken bir film.

caner çalışır

takip etmediğim, tanımadığım bir medya fenomeni. ama ölümü nasıl koydu anlatamam. sonradan baktım videolarına. içim yandı. nasıl hayat dolu, neşeli, güzel bir insanmış. her ölüm erkendir ama bu da çok çok erken oldu, yazık oldu. ışıklar içinde uyu canercim.

hakan kakız

lgbt bireylerinin ezildiklerini düşünmüyorum, diyen; yaşadığı toplumdan bihaber yaşam formu. duyarsızlığı ve bencilliği en homofobik insanı bile dumur edecek düzeyde.

bağımlı

hakkında yazılan hiçbir entryi okumadığım ve okumayacağım kitap. yarın kendisini alıp okumak istiyorum. biri sonunu söylerse kan çıkar!

bir şehirle sevişmek

ankara'yla yapılması zor muhtemelen keyifsiz olacak eylem. soğuk, donuk, mesafeli... sevişmekten soğutur insanı!

yakınlarınıza ayı sözlük yazarı olduğunuzu söylemek

ayı sözlük iki yaşında zirvesi için kalkıştığım kurabiye operasyonundan sonra yaşamaya başladığım süreç. daha önce konusu olmadı ya da ailemle yaşamadığım için bilmeleri gerekmedi. ama yazlıkta bir arada bulunduğumuz için telefon görüşmeleri falan derken kurabiyeleri yapan kuzenim dahil anne, baba, kardeş, komşular herkes bir lgbt sözlüğünde yazdığımı, bir sözlük dolusu eşcinsel arkadaşım olduğunu öğrendi. on gündür eşcinsellikle ilgili ne biliyorsam, yanlış kanıları düzeltmek için sayıp döküyorum. heterolar eşcinselleri yok saydıkları gibi onlarla ilgili sorunları, gerçekleri, olayları da konuşmaz, yok sayarlar. benim yakın çevremde bu konu hiç bu kadar açık seçik konuşulmamıştı. yığınla önyargının yanı sıra "aslında özel hayatları onları ilgilendirir." gibi sonuçlara da varıyorlar arada bir. ama hala eşcinselliğin ahlaki bir çöküntünün sonucu olduğunu düşünmeden de edemiyorlar. eşcinsel arkadaşlarım olmasına bir itirazları yokmuş, ama çocuklarından biri eşcinsel olsa ne tepkiler vereceklerini de az çok sezdim bu süreçte. sözlüğe katılmadan önce sizin dünyanızla, sorunlarınızla, mutsuzluklarınızla ilgili çok az fikrim vardı. sözlüğe katıldıktan sonra sizi daha iyi tanıdığımı ve anlamaya başladığımı sanıyordum, meğer hiçbir şey anlamamışım. birebir yaşamadan, o tepkileri, koşullanmaları görmeden insan kavrayamıyor hiçbir şeyi. kimsenin hayatı ve bedeni yalnız kendine ait değil bu toplumda tamam, ama hiç kimsenin hayatına ve bedenine de eşcinsellerde olduğu kadar müdahale edilmiyormuş, bir şeyleri değiştirmek ya da kabul ettirmek için buzdan ve ateşten bir duvara çarpa çarpa amansız bir mücadeleye girmek gerekiyormuş. gördüm, anladım, çok üzüldüm! işiniz ne kadar zor, şimdi daha iyi anlıyorum.

ayı sözlük itiraf

sözlüğe dahil olduğumdan beri uyku haram oldu. sabah altıda kalkıp yedi olmadan evden çıkmam lazım. gözümden uyku akıyor ama "şunu da okuyayım, bunu da okuyayım" derken uyku kaçıyor. yarın yine zombi gibi gezerim ortalıkta. bir hafta rapor alıp bütün başlıkları okuyup öyle mi devam etsem hayata?

ayı sözlük'te bir garip heteroseksüel olmak

kafası kesilmiş tavuk gibi ne tarafa gideceğini bilememek, bazen kendi kendine konuşuyor gibi hissetmek, bazen kenarda durup oynayanları uzaktan izleyen pısırık bir çocuk gibi oyuna girmeye cesaret edememek, bazen de "bu kadar hesapsız insanı nerede bulacaksın, güzel güzel takıl işte!" biçiminde kendi kendine gaz vermektir.

yazarların ayı sözlük'e kayıt olma sebepleri

lgbt blok'u, kaosgl'yi, cinsel ayrımcılıkla mücadele lobisi'ni takip eden, her türlü ayrımcılığa karşı biri olarak, lgbt bireylere destek olmak için kayıt oldum. burada eşcisellerin sözlük aracılığıyla kamuoyunun dikkatini çekerek insanlara seslerini duyuracaklarını sanıyordum ama gördüm ki çok az yazarın böyle bir amacı ve çabası var. sıcak ve içten arkadaşlarım, dostlarım var şimdi burada. evim gibi seviyor ve benimsiyorum. ancak son günlerde sıkça şikayet edilen antidemokratik uygulamalar burada bulunma nedenimi çok sert sorgulatıyor bana.

türk kızları

acınası olduklarına inananlara inat hayata 5-0 yenik başlamış gibi görünseler de kendilerini yeniden var etme becerisine sahip bir kadına dönüşebilme gücü olan kızlardır.

fikir intihali

bu kadarı bardağı taşırır denecek bir haksızlığa maruz kalmıştır.fikir intihali'nin benim bilmediğim bir zararı mı dokundu sözlüğe, yoksa sırf sözlükle ilgili düşüncelerini özgürce paylaştığı için mi kapı dışarı edildi? sözlükte var olabilmek için hep sansürlü ve kontrollü mü konuşacağız? o zaman mecranın düşünce özgürlüğü nerede kaldı? çok bilinmeyenli, acil olarak cevaplanması gereken bir durum!

abdullah öcalan

adolf hitler'den sonra akıl sağlığında ciddi sorunlar olmasına rağmen liderlik koltuğuna oturmuş ikinci insan!

recep tayyip erdoğan

ülke tarihine adı utançla yazılacak! tarihin karanlık sayfalarına gömülecek ama bu ülkeye verdiği zarar yüzyıllar boyu nefretle anılacak.

edit büdüt: genellikle entryime eksi verilmesini iplemem ama zamanında yazdığım bu entryi eksileyen arkadaşlar içinden geçtiğimiz şu zor günlerde hala haksızlık ettiğimi düşünüyor mu çok merak ediyorum.

ermeni soykırımının 98. yıldönümü

burada katliamdan ve tehcirden canı yanmamış insanlar olarak acısını yüreğimizde pek duyamayacağımız yıldönümüdür. siz şimdi gidin doğu ve güneydoğu'da asimile edilen, kürt ve türk ailelerce evlat edinilmiş, müslüman gibi yetiştirilmiş, ama asıl kimliğini 30'undan sonra öğrenmiş arada derede kalan insanlara sorun. ermeni olduğu için müslümanlarca dışlanan, asimile edildiği için kendi halkı tarafından sevilmeyen insanlara sorun. eğer yalnız 98 yıl önce insanların hayatları ellerinden alındı sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. sadece diyarbakır'da hayatı elinden alınan onlarca insan var. o insanlar bilir soykırımın acısını. bizimki hariçten gazel okumak!

sabah ezanı

saba makamında okunan ezandır. müminler için huşu ve huzur nedenidir.