bram stoker tarafından efsaneye en sadık biçimde yazılmış roman ve romandan sinemaya uyarlanan filmdir. sinema endüstrisi dracula'yı evire çevire işlese de bram stoker's dracula francis ford coppola tarafından yönetilmiş, baş rollerinde gary oldman
winona ryder, anthony hopkins, keanu reeves rol almış bir başyapıttır. yalnız gary oldman'ın muhteşem karizması bile filmi olağanüstü kılmaya yeter. gelsin dracula gary oldman olarak, boynumu seve seve sunarım, dedirtecek kadar etkileyici bir görselliği ve oyun gücü var adamın. bu da kanıtı:
daha önce yazılmamış mı, yoksa ben mi göremedim? tabi ki bütün dünyada "içinde hiç boş şarkı olmayan albüm" olarak dünya müzik tarihine geçen michael jackson 'ın thriller albümü.
bana tepeden bakarsanız, bir aptal görürsünüz. bana aşağıdan bakarsanız, tanrınızı görürsünüz. bana tam karşımdan bakarsanız, kendinizi görürsünüz. vecizesini söylemiş seri katil.
annesi 16 yaşında bir hayat kadınıyken doğan charles manson, çocuk yaşlarda annesinin cezaevine girmesi nedeniyle hırsızlık yaparak geçinmeye, sokaklarda yaşamaya başladı. 18 yaşında kendisi de tutuklandı. cezaevinde bıçak tehdidiyle bir koğuş arkadaşına tecavüz etti. 1954 yılında şartlı tahliye ile serbest kaldı. sahte çek vermek, kadın satıcılığı, uyuşturucu vb. suçlar nedeniyle defalarca hapse girip çıktı. 1967 yılında son kez tahliye olduktan sonra, etrafına topladığı kişilerle bir "aile" oluşturarak los angeles ta bir çiftliğe yerleşti. bu çiftlikte geliştirdiği "teorilerle" yönlendirdiği müritlerinden beş kişi, roman polanski'nin hamile eşi sharon tate, abigail folger, polonyalı oyuncu wojciech frykowski, erkek kuaförü jay sebring, ve lise mezunu bir genç steven parent'i los angeles, kaliforniya'da vahşice öldürdüler.
ertesi gece bu kez manson'un da katıldığı grup, labianca çiftini aynı şekilde öldürüp parçaladı. taraftarı olan bir kadının, farklı bir suçla tutuklandığında, işledikleri cinayetleri övünerek anlatması sonucunda manson ve dört arkadaşı tutuklandı. idama mahkûm edilmelerine rağmen kaliforniya yüksek mahkemesince idam cezasının kaldırılmasıyla, cezaları ömür boyu hapis şekline dönüştürüldü. toplam cinayetlerinin sayısı belirlenemeyen manson ve grubunun 35 ölümden sorumlu olduğu sanılır. charles manson abd'de nefret edildiği gibi, kendisini seven, serbest bırakılmasını isteyen çeşitli fan kulüpler oluşturup kampanyalar düzenleyen bir hayran kitlesine de sahiptir. ( vikipedi'den alıntıdır.)
bir derya köroğlu bestesidir aynı zamanda. kuşluk vaktinin tadını duyuran, ışıltılı, huzurlu, kuşların cıvıldadığı bir şarkıdır. can yücel'in değişik ve yapraktı şiirleri birleştirilerek yapılmış. çok da güzel olmuş.
lgbt bireylere oylarını kapmak adına şirinlik yapmak için belki katılacağı- asla katılmaz da- düşünülebilecek bir durum. yer mi anadolu çocuğu bunu? elbette yemez, ama yeme potansiyeli olanlar için söyleyelim. oyları kaptıktan sonra bir daha yüzünüze bakarsa insan evladı değilim!
seviyorum seni sözlük. her akşam birkaç saat girmezsem eksiklik hissediyorum. çok güzel insanlar tanıdım sayende. harika arkadaşlarım oldu. çok kaliteli yazarlar, sağlam duruşlar, renkli dünyalar keşfettim. ama yine de bir ait olamama duygusu var. bazı başlıklar, entryler o kadar uzak, o kadar alan dışı ki benim için "eh be birader! hem kadınsın, hem heterosun. ne işin var burada?" demekten kendimi alamıyorum. ayrık otu sendromuna mı yakalandım ne?
hiçbir zaman olamayacakları insanmış gibi yapmak için en uygun yer sanal alem olduğu için kendini yeniden yaratan, buna inandığı gibi karşısındakini de inandırmaya çalışan insanlar. bazen karşılarındakine bildiğin salak muamelesi yaparlar, bazen de süzme salak olduklarını sererler gözler önüne.
sosyalist ebt hareketinin paylaştığı bilgiye göre "ilga'nın hazırladığı eşcinsel haklarının gelişkinlik düzeyini gösteren haritada türkiye son sıralarda -3 puanla yer alıyor." söz konusu insanca yaşamak olunca hep en alt sıralardayız.
hz.ibrahim , devrin kralı nemrutun putlarını kırarak ,allahın varlığına inanmaya davet edince nemrut öfkelenir ve hz.ibrahimin ateşe atılmasını emreder.böylece büyük bir ateş yakmak üzere yöredeki bütün odunlar toplanır. nemrut evlerde ateş yakmayı da yasaklar. halk ateş yakmadan nasıl yemek yapacağını düşünür durur. işte bugünlerde bir avcı,avladığı ceylanı eve getirerek hanımından yemek yapmasını ister.hanım evde odun bulunmadığını söyler.çevrede toplanacak bir tek dal odun dahi kalmamıştır. avcı, çoluk çocuğun aç kalmaması için hanımından bir çare bulmasını ister. bunun üzerine kadın,ceylanın budundan yağsız et çıkararak bir taş üzerinde başka bir taşla döverek ezmeye başlar.sonra ezilmiş eti bulgur,biber ve tuzla karıştırarak yoğurur. böylece o leziz ve tadına doyulmaz çiğ köfte meydana gelir. ( alıntıdır.)
ustası yapacak, mutlaka et konacak- etsiz çiğ köfte mi olur?- acısı bol olacak... doğu ve güneydoğu'nun en kral yemeğidir.
her şeyden önce ahlaki bir sorun. ben ahlakçı bir insan değilim, kimsenin özel hayatına burnumu da sokmam. ama dürüstlük gibi evrensel değerler ihlal ediliyorsa da eleştirme hakkını kendimde bulurum. ilişki ister eşcinsel, ister düzcinsel yaşansın "yasak" ibaresi varsa üstünde biri bu ilişkiden zarar görüyor demektir. "canım haberi yok ki, neden zarar görüyor olsun?" bir gerekçe oluşturmaz. her insanın hayatında olup bitenleri bilmek ister ki duruşunu ona göre ayarlasın. karısına ihanet eden, yalan söyleyen, gizli bir hayatın, ilişkinin içinde olmayı sindiren birinin kimseye değer verip dürüst olacağına inanmıyorum. küçük bir empatiyle hem karımla olan hayatı hem seninle olan hazzı istiyorum diyen adamın bencilliği de kadının mağduriyeti de anlaşılabilir.
selim atakan gibi bir üstadın damgasını vurduğu, yeni türkü'nün - bana göre- en klas albümüdür. şarkıların büyüsü de niteliği de daha sonra hiç o kadar zirvede olmadı belki. her şarkının ayrı bir lezzeti vardır ve her biri bir başyapıttır.
telli telli
çember
yılmaz peşrev
istersen hiç başlamasın
mitari'nin gelini
maskeli balo
sorma bana
akdeniz akdeniz
gurbete kaçacağım
öldükten sonra
şarkılarından oluşur. o yıllarda her yıl bahar konserleri verirlerdi ve gerçek bir müzik ziyafeti olurdu bizim için. murathan mungan'ın şiirlerinin ağırlığı ve zenginliğiyle albüm tüm yeni türkü albümleri içinde ilk sıraya oturur. "deli kan" filminin de müziklerini yapan selim atakan albüme " mitarinin gelini"ni koymuş. film ayrı, müziikleri ayrı güzeldir. izleyin, dinleyin efendim. pişman olmazsınız.
huzurlu uykularım. dışarıda köpekler havlar, deli rüzgarlar eser ben gömülürdüm yatağa. öyle kayıtsız, huzurlu, tatlı bir uyku... artık kalmadı öyle uykular.
alttaki yazarcan hayatından insanları kolayca çıkarabiliyor musun?
lgbt bireylerinin ezildiklerini düşünmüyorum, diyen; yaşadığı toplumdan bihaber yaşam formu. duyarsızlığı ve bencilliği en homofobik insanı bile dumur edecek düzeyde.
takip etmediğim, tanımadığım bir medya fenomeni. ama ölümü nasıl koydu anlatamam. sonradan baktım videolarına. içim yandı. nasıl hayat dolu, neşeli, güzel bir insanmış. her ölüm erkendir ama bu da çok çok erken oldu, yazık oldu. ışıklar içinde uyu canercim.
kafası kesilmiş tavuk gibi ne tarafa gideceğini bilememek, bazen kendi kendine konuşuyor gibi hissetmek, bazen kenarda durup oynayanları uzaktan izleyen pısırık bir çocuk gibi oyuna girmeye cesaret edememek, bazen de "bu kadar hesapsız insanı nerede bulacaksın, güzel güzel takıl işte!" biçiminde kendi kendine gaz vermektir.
sözlüğe dahil olduğumdan beri uyku haram oldu. sabah altıda kalkıp yedi olmadan evden çıkmam lazım. gözümden uyku akıyor ama "şunu da okuyayım, bunu da okuyayım" derken uyku kaçıyor. yarın yine zombi gibi gezerim ortalıkta. bir hafta rapor alıp bütün başlıkları okuyup öyle mi devam etsem hayata?
ayı sözlük iki yaşında zirvesi için kalkıştığım kurabiye operasyonundan sonra yaşamaya başladığım süreç. daha önce konusu olmadı ya da ailemle yaşamadığım için bilmeleri gerekmedi. ama yazlıkta bir arada bulunduğumuz için telefon görüşmeleri falan derken kurabiyeleri yapan kuzenim dahil anne, baba, kardeş, komşular herkes bir lgbt sözlüğünde yazdığımı, bir sözlük dolusu eşcinsel arkadaşım olduğunu öğrendi. on gündür eşcinsellikle ilgili ne biliyorsam, yanlış kanıları düzeltmek için sayıp döküyorum. heterolar eşcinselleri yok saydıkları gibi onlarla ilgili sorunları, gerçekleri, olayları da konuşmaz, yok sayarlar. benim yakın çevremde bu konu hiç bu kadar açık seçik konuşulmamıştı. yığınla önyargının yanı sıra "aslında özel hayatları onları ilgilendirir." gibi sonuçlara da varıyorlar arada bir. ama hala eşcinselliğin ahlaki bir çöküntünün sonucu olduğunu düşünmeden de edemiyorlar. eşcinsel arkadaşlarım olmasına bir itirazları yokmuş, ama çocuklarından biri eşcinsel olsa ne tepkiler vereceklerini de az çok sezdim bu süreçte. sözlüğe katılmadan önce sizin dünyanızla, sorunlarınızla, mutsuzluklarınızla ilgili çok az fikrim vardı. sözlüğe katıldıktan sonra sizi daha iyi tanıdığımı ve anlamaya başladığımı sanıyordum, meğer hiçbir şey anlamamışım. birebir yaşamadan, o tepkileri, koşullanmaları görmeden insan kavrayamıyor hiçbir şeyi. kimsenin hayatı ve bedeni yalnız kendine ait değil bu toplumda tamam, ama hiç kimsenin hayatına ve bedenine de eşcinsellerde olduğu kadar müdahale edilmiyormuş, bir şeyleri değiştirmek ya da kabul ettirmek için buzdan ve ateşten bir duvara çarpa çarpa amansız bir mücadeleye girmek gerekiyormuş. gördüm, anladım, çok üzüldüm! işiniz ne kadar zor, şimdi daha iyi anlıyorum.
kafası kesilmiş tavuk gibi ne tarafa gideceğini bilememek, bazen kendi kendine konuşuyor gibi hissetmek, bazen kenarda durup oynayanları uzaktan izleyen pısırık bir çocuk gibi oyuna girmeye cesaret edememek, bazen de "bu kadar hesapsız insanı nerede bulacaksın, güzel güzel takıl işte!" biçiminde kendi kendine gaz vermektir.
yok bende fotoğraf falan. zaten sevmem de bear tipli erkekleri. ama birkaç gün önce (bodrum'da) tam bir bear gördüm. " şöyle çaktırmadan bir fotoğraf çeksem de bizimkilere- sizden söz ediyorum- göndersem." dedim gel gör ki izni olmadan bunu yapmak etik gelmedi. sonra düşündüm de sözlüğe gire çıka algımın seçiciliği değişmiş. erkeklere sizin gözünüzle bakmaya başladım, allah sonumu hayır etsin.
acınası olduklarına inananlara inat hayata 5-0 yenik başlamış gibi görünseler de kendilerini yeniden var etme becerisine sahip bir kadına dönüşebilme gücü olan kızlardır.
bu kadarı bardağı taşırır denecek bir haksızlığa maruz kalmıştır.fikir intihali'nin benim bilmediğim bir zararı mı dokundu sözlüğe, yoksa sırf sözlükle ilgili düşüncelerini özgürce paylaştığı için mi kapı dışarı edildi? sözlükte var olabilmek için hep sansürlü ve kontrollü mü konuşacağız? o zaman mecranın düşünce özgürlüğü nerede kaldı? çok bilinmeyenli, acil olarak cevaplanması gereken bir durum!
bir kanuni değildir, bir 4. murat da değildir. bir osman bey, orhan bey hiç değildir! belki biraz yavuz. ama kendini bunların toplamı sanıyor. oysa ola ola zalim, takıntılı, tükenmeye yüz tutmuş, itibarsız bir başbakan oldu.