hayattan ve her şeyden bir anda soğutan şeyler
moral sikme çabaları
patron ve mudurlerin bazilari eziktir. beceriksizlerini ortmek icin bu yontemi kullanirlar. bissuru mevzuda acigini yakalamaya calisirlar. nafiledir. neden boyle boyle yapiyosun diye sikayet ettigi seyin aynisini kendisi de ozenerek yapinca, sana kac kere renkli renkli new balance ayakkabilarinla ise gelme demedim mi diye sacmalayip bi hafta sonra ayni renk ayakkabidan alinca moral bozmayi gecer ve dalga konusu haline gecer.
etrafinizda moralinizi bozmaya calisan birileri her zaman olacaktir. farkli oldugunuz icin, farkli dusundugunuz icin, insanlarda kendi baslarina kaldiklarinda tirnak kemirten kiskanclik krizlerine sebep oldugunuz icin ve parladiginiz icin. sabirla gulup geciniz ve ezikliklerini cevresine mukemmel bir dedikodu istahiyla yayiniz. keyfini cikariniz.
saklambaç oynayan elime mum diksin
cocuklugun en kral oyunuydu. aksam ezanindan sonra eve cagirilan cocuklar gidince, mahallenin ?aslari?nin oynadigi, en vip, en hardcore oyundu. coken karanlikla birlikte saklanilan yerde yasanan gerilimleriyle, gelen cisi durdurmak icin simsiki tutulan pipi ve kukulariyla unutulmazdi. sobelediginde birisini ebe olmaktan kurtarma hakki kazanir, ?nolur beni kurtar lan, ben seni dun kurtarmistim? tarzi yalvarmalarin dakikalarca surmesini beklerdiniz. ego hayvan gibi siser ve en sonunda ?taam lan pic seni kurtardim? derdiniz.
dunyanin en zevkli oyunu oldugu icin universite ogrecisiyken de oynamaya tesebbus ederdiniz. eve toplanmis kankalarla tabu oynamaktan sikilinca tum isiklari kapatip ayni heyecani arardiniz ve bulamazdiniz. essek kadar boyundan utanmadan, gotunun tamaminin gorundugunu bile bile kuvete saklanmayi denerdiniz. bu kez sarhos oldugunuz icin cok daha kahkaha gurultu eglence cikardi belki, ama o hirs ve adrenalin asla geri gelmezdi. hikmet amcanin bahce duvarinin kenarindan 70 m ilerdeki kaleyi dikizlemenin heyecanini ozlerdiniz.
en ideali 6-8 kisidir.
michael schumacher
çok basit bir mantıkla soyadının 'ayakkabıcı' olabileceğini tahmin ettiğim zat. 'schu'nun almanca'da 'ayakkabı' anlamına gelmesi dileğiyle
sugar cafe
bulunduğu çıkmaz sokağımsı yerden ötürü adeta eşcinselliğin türkiyedeki geleceğini temsil etmektedir.
like a virgin
madonna'nın oldukça güzel şarkılarından birisidir. grey's anatomy karakterlerinden cristina'nın çok pis g.t olduğu bir bölümde, kafasını toparlamak için morga inip kendi başına mırıldandığı şarkıdır.
iz bırakan film cümleleri
'death is a disease, and i can fix it' the fountain isimli şaheserden.
kedi
en tatlısını instagram'da corap_ kullanıcı ismiyle bulabileceğiniz hayvan türü
alevi erkeklerinin ekseriyetle yakışıklı olması
çok feci üstüme alınarak kabul ettiğim şeydir kendisi. ailesi alevi olduğu halde islam'a inanmayanlar için geçerli olduğunu umduğum şeydir ayrıca
yere tükürmek
insanların kedilerden eğitim alması gerektiğini gösteren başka bir bulgu.
kendi kendine konuşmak
en çok duşta, yatağa girmekle uykuya dalmak arasındaki 10 dakikalık sürede, ipodsuz binilmiş toplu taşıma aracında yapılan, deliliğe ramak kalmışlığın göstergesi
evde yalnızken yapılacak şeyler
gelecekte iş arkadaşlarıyla, sevgiliyle, aileyle, arkadaşla yapılacak olası tartışmalara etkileyici cümle ve mükemmel cevaplar hazırlayıp, onların pratiğini yapmak.
playstation'da blur isimli dünyanın en zor yarış oyununu multiplayer oynayıp, uzmanı olmuş piç kurularına karşı sürekli yenilmek. saatlerce hırsla, azimle denemeye devam etmek ama hep yenilmek.
greys anatomy izlemek. zaten izlenmiş ezbere bilinen bölümleri tekrar tekrar izlemek.
evi toplamamak.
kış
dünyanın en güzel mevsimidir. özlettirir. kapalı havasıyla, karanlık bulutlarıyla heyecan verir. gittikçe ısınan zavallı dünyamızda artık iyice özlettiren, ulan norveç'e, grönland'a falan mı taşınsam diye sordurtan cafe latte içme bahanesidir.
darren aronofsky
dunyanın en iyi filmlerinden birisini, 'the fountain'ı cekmistir. kusursuz soundtrack'i ile insanın basini dondurur. keske annem babam dayim buyuk kuzenim olsaydı dedirten insandır. (s.a.v)dir.