allahın belası bir şeydir. valla bak, allahın belası. net.
gözümden yaş getirecek kadar ciddi sancılardan mı başlayayım; hiçbir şey yedirmeyen, sürekli bulanan midemden mi yoksa ter içinde kalmaktan mı bilemedim. bir de hormonları etkiliyor ki hayattan nefret eder moda sokuyor insanı. bana kalsa bana sıcak su torbamı ve ağrı kesicimi verip beni evime kilitleyin.
ah, bir de ağrı kesicilerin adının değişip "ağrı azaltıcı" olması gerektiğini öğreten dönemdir.
yine de kadınlar bu dönemleri için "hastayım." dememeliler, bu bir hastalık değil, normal bir dönem. utanılacak bir şeyi yok. sinirlendirmeyin beni regl regl.
zeki ve açık sözlü olduğum için kezban olarak damgalanıyorum.
çeşitli sanal ortamlardan yazışıyorum bir sürü kişiyle. çoğu saatlerce edebiyat parçalıyor. ve çok belli oluyor ya ciddi ciddi bunalımda oldukları, ya da karşılarındakini etkilemeye çalıştıkları. çünkü gerçekten böyle depresif düşünen biri bunları kolay kolay dışa vuramaz. bunu anlayabilmek zekayla doğru orantılı mı yoksa herkes mi anlayabiliyor bilmiyorum, tek bildiğim benim çok rahat anladığım. işte bu noktada açık sözlülüğüm devreye giriyor ve gerçek düşüncelerimi kendime saklamayı beceremiyorum. "sen bunalımda mısın?" diyorum mesela, "öyle işte, bu ülkede biraz farklı konuşsan hemen hasta oluyorsun." diyorlar. anlayışsız, kapalı görüşlü hissediyorum. "pardon ama bu söylediklerin çok yapmacık geliyor, bence beni etkilemeye çalışıyorsun." dediğimde de "sanki herkes seni yatağa atmaya çalışıyor. ne bu ego, tek düşündüğün bu mu?" oluyor, kezban hissediyorum. illa bir oyunlar, bir yalanlar... halbuki dürüst olsalar daha çabuk düşeceğim, peh.
programı bilmiyorum ama olayın kendisi çok hoş bir şeye benziyor. bir de hava soğuk olacak, sen de dışarıda oturacaksın, içini ısıtacak o çay. karşındakiyle oturup cemal süreya şiirlerinden bahsedeceksin. oh, mis.
bende allahı olan komplekstir. boyum (1.62) türk kadınlarını düşününce ortalama ama yine de hayvan gibi özeniyorum uzun bacaklı, boylu poslu kadınlara. genelde insanlarda minyon kadınları seksi değil, hatta güzel bile değil, şirin bulma eğilimi olduğu için gel de kompleks yapma.
önce kitaplarını okumak istediğim için dizisini izlemeyi geciktirdiğim, üniversite sınavlarım yüzünden de kitaplara bir türlü başlayamayıp millet geyiğini yaparken ot gibi kaldığım epik fantastik seri. neyse ki şimdi kitaplara başladım, mutluyum. aşık olduğumu söylememe gerek bile yok herhalde.
lgbt üyeleri tarafından bile bu denli yargılanmasına şaşırdığım ilişki türü.
hayır iki taraf da razıysa, bunu istiyor ve iğrenç bulmuyorlarsa bunun etik olmadığını, iğrenç olduğunu söyleme, bunu suç sayma hakkını kim kendinde nasıl buluyor merak ediyorum. hepimiz sinir olmuyor muyuz eşcinselliği doğaya aykırı, iğrenç bulanlara? e farkı nerede?
bence insanlar eşcinsel ya da ensest ilişkilere bu kadar tepki göstereceğine tecavüze, pedofiliye, zoofiliye bu kadar tepki gösterse şu an bu halde olmazdık.
türkçe karşılığı var mı bilmiyorum ama ingilizcede yağmuru seven, yağmurdan keyif alan ve yağmurlu günlerde huzur bulan insanları tanımlayan kelime.
bu insanlar nihayet sonbahar geliyor olduğu için çok mutlular mesela şu an.
evet, kesinlikle onlardanım!
lgbt üyeleri tarafından bile bu denli yargılanmasına şaşırdığım ilişki türü.
hayır iki taraf da razıysa, bunu istiyor ve iğrenç bulmuyorlarsa bunun etik olmadığını, iğrenç olduğunu söyleme, bunu suç sayma hakkını kim kendinde nasıl buluyor merak ediyorum. hepimiz sinir olmuyor muyuz eşcinselliği doğaya aykırı, iğrenç bulanlara? e farkı nerede?
bence insanlar eşcinsel ya da ensest ilişkilere bu kadar tepki göstereceğine tecavüze, pedofiliye, zoofiliye bu kadar tepki gösterse şu an bu halde olmazdık.
film ya da dizilerde, öpüşme sahnelerinde oyuncuların gerçekten öpüşmediğini, ayıp olduğu için o sahnelerin hileyle yapıldığını sanardım. sonunda anneme sorduğumda ve gerçekten öpüştükleri cevabını aldığımda şok olmuştum, insanın nasıl olup da tanımadığı biriyle öpüşeceğini aklım almamıştı.
bir de bir keresinde içinde ne olduğunu öğrenmek için ana okulumdan tebeşir alıp eve getirmiştim gizlice. sonra çok kötü hissedip anneme yüzüm kızararak anlatıp cehenneme gidip gitmeyeceğimi sormuştum.
çocuklar ne saf, ne masum şeyler böyle.
beyoğlu'nda, balık pazarı'nı geçtikten sonra ilk sağda kalan mükemmel bir çikolatacı. müthiş bir çikolata tarifleri var ve o çikolatayı hangi tatlıya koyarlarsa koysunlar sonuç aynı derecede müthiş oluyor haliyle. her gün her gün gidip tüm menüsü denenesi.
ayrıca ortam da son derece şirin, hatta romantik.
nihayet hayalimde olanından edindiğim meret. meret dediğime bakmayın, pek bir memnunum halimden.
çünkü insan sevgilisinin karşısında evde olduğu kadar rahat olamıyorsa olmuyor o ilişki tam. şimdi ilk defa, yanındayken tam olarak kendim gibi olabildiğim, rahat rahat saçmalayabildiğim, daha doğrusu birlikte saçmalayabildiğimiz bir sevgili buldum. birlikte her türlü çılgınlığı, çocukluğu yapıp hayvan gibi eğlenebiliyoruz. her şeyden bahsedebiliyoruz, film-dizi-kitap muhabbetinden geyiğe, dertleşmekten fikir tartışmaya kadar. sekse gelince... o ten uyumu denen şeyden bolca var bizde. ama en önemlisi çok seviyoruz birbirimizi.
şimdi buraya böyle ballandıra ballandıra anlatınca neredeyse suçlu hissettim ama çok mutluyum be sözlük.
biliyorum, sonsuza kadar sürmez, öyle bir iddiam yok. ama sürebildiği kadar sürsün istiyorum, her sarılmak istediğimde sıkı sıkı sarılabileyim istiyorum, canı sıkkın olduğunda şirin şirin bakıp da gülümseteyim onu istiyorum. canım o benim, canım.
o zaman bir de şarkımız gelsin: