robertpaulsonunkocamemeleri

Durum: 106 - 0 - 0 - 0 - 15.10.2023 13:02

Puan: 2696 - Sözlük Kezbanı

7 yıl önce kayıt oldu. 7.Nesil Yazar.

I'd like to believe that you're aware enough even now to know that there's nothing sadistic in my actions.
  • /
  • 6

the weeknd

my dear melancholy albümüne kadar harika gidiyordu oysa.
hele ki ilk albümü trilogy ve kissland albümü bağımlılık yaptı bende. yıllardır bıkmadan usanmadan dinlerim.
son işlerini hiç sevemedim.
nedir bu tarz değiştirme çabası yakışıklım?

ilk albümden güzel bir parçasını da ekleyelim.

ayı sözlük günlük

günaydın günlük.
uzun bir süredir rüyasız, huzurlu, rahat bir şekilde uyuyordum ve bu her şeyin daha iyi olacağını düşünmeme sebep oluyordu. ne bileyim işte insanın bilinci yerindeyken kendini bir şekilde kandırabiliyor, oyalayabiliyor.
onu görmeme, ondan uzak durma gücünü kendimde bularak alışıyorum belki bu duruma. alışmak olmasa yaşayamazdık zaten. alışmak yetisi büyük bir hediye bence.

iki gündür rüyalar, uyku bölünmeleri, özlem, acı ve adını yine koyamadığım garip bir his. hissizlik gibi ama hislerim yoğun.
yığılma isteği ama rüyanın etkisini, onu, anıları düşünmekten kaçabilmek için maksimum enerji harcamak gibi tezat bir durum.
yine berbat bir güne uyandım anlayacağın günlük.
ona şiirler yazma isteğimin, vücudumun her noktasından taştığı bir gün olacak.
nefretimle sevgimin birbirlerini yiyip bitirdiği, didiştiği, zihnimde kocaman yaralar açtığı bir gün olacak.
ben yine de ona şiirler yazacağım.

rene char

1907 doğumlu fransız şair.
ilk eserlerinde gerçek üstücülüğü benimsemiş olsa da zaman içerisinde tarzını daha çok hermetizm’e yöneltip, harmanlayarak kendine has bir tarz oluşturmuştur.

2. dünya savaşı'nda nazi işgaline karşı direniş hareketi'nde görev alarak "yüzbaşı alexander" takma adıyla bir birliğin komutanlığını yaptı. savaştan sonra doğduğu yer olan l'île-en-sorgue'a yerleşti.
1988 yılında paris’te öldü.


-kırmızı açlık-
çılgındın sen.

ne de uzaklarda kaldı şimdi!

öldün, bir parmağın ağzının önünde,
soylu bir devinimde,
sevgi gösterisine bir son vermek için;
yeşil bir paylaşımın soğuk güneşinde.

öylesine güzeldin ki hiç kimse ayırdına varamadı ölümünün.
sonra, gece olmuştu, benimle yola çıktın.

güvensizlik tanımayan çıplaklık
yüreğinin çürüttüğü göğüsler.

bu rasgele dünyada rahatça
seni kollarına alıp sıkan bir adam
sofraya geçti.

saygın ol, var değilsin yoksa.

merhaba canım

arkadaş zekâi özger’in hayatını anlatan bir belgesel hazırlığı da vardır.
sanırım yeterli bütçe sağlanamadığı için bir fon oluşturulup, bağış yapılıyordu.

belgesel ismini arkadaş z. özger’in yazıldığı dönemde tartışma yaratan, merhaba canım (dost dergisi-1970) adlı şiirinden alır. heteronormatizm’e karşı bir başkaldırı olan şiirde epizotlar halinde; şairin karakteri, ailesi, içinde yaşadığı toplumla ilişkisi ve 3 yıl sonra gerçekleşecek “beklenmedik” ölümü ile ilgili göndermeler bulunmaktadır. belgesel aynı epizotları bugün -şiirin yazımından 50 yıl sonra- belgesel sinema olanaklarından yararlanarak takip eder.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

dune

1986 yılında hayatını kaybeden frank herbert’in, hugo ve nebula ödüllerini almasını sağlayan 6 kitaplık bilimkurgu roman serisi.
bilimkurgunun “üç büyük yazar”ından biri olarak kabul edilen sör arthur charles clarke, dune serisi için “yüzüklerin efendisi ile kıyaslanabilecek tek şaheser kurgu romandır” yorumunu yaparak, serinin değerini gözler önüne sermiştir.

1984 yılında david lynch tarafından sinemaya uyarlanmıştır.
kurguyu 18 aralık 2020 tarihinde vizyona girmesi planlanan, denis villeneuve’ın yönettiği yeni filmi ile de izleme fırsatı bulacağız.

edis görgülü

sevgili terörüne maruz kalarak güç bela sevmiştim bu adamı.
“aslında hiç fena değil ya” diye dinlemeye başlayıp, parodisini falan yapıyordum.
hatta uzun zamandır ortalarda görünmemesinin sebebini bile düşündüm yakın zamanda.
meğerse kendini rezil rüsva etmek için hazırlanmakla uğraşıyormuş.
hayır yani ayda yılda bir popçu sevip, dinliyorduk onu da aldın elimizden.
yazık etmişsin be çocuğum kendine. resetliyorum hafızamı ve seni hiç dinlemediğim, sevmediğim günlere geri dönüyorum.

ecstasy

kimyasal adı kısaca mdma
(3,4 metilendioksimetamfetamin), halk dilinde ecstasy olarak geçen bu ilaç uyarıcı metamfetamin ve halüsinojen meskaline kimyasal olarak benzer sentetik, psikoaktif bir ilaç. hem uyarıcı hem de psychedelic gibi davranan, enerji verici bir etki yaratan, zaman ve algıdaki bozulmalar, dokunsal deneyimlerden daha fazla zevk almamızı sağlayan yasadışı bir ilaçtır.

etkisi;
beyindeki kimyasal serotoninin bulunduğu nöronları diğer nöronlarla iletişime geçirmek.

kullanım sonrası yan etkileri;
yorgunluk
iştah kaybı
depresif hisler
odaklanmada zorluk

osmanlıda erkeklerin çatır çutur sikiştiği gerçeği

10 nisan 2020 sokağa çıkma yasağı

bu insanlar zaten yeterince stok yapmamışlar mıydı?
hani şu çölyak hastalarının ekmeklerine sırf bağışıklığa iyi geliyor diye göz diken açgözlü bir takım insanlar.
kanser hastalarını madur eden insanlar.
yetecek kadar alışveriş yapmayıp başkalarının hakkını gasp eden?
2 güncük yasak için birbirini ezmenin manası nedir tam olarak?
yeterli erzağı olmayan çıksın alsın olan da otursun götünün üstünde.
hem bu kuru kuruya sokağa çıkma yasağı da neyin nesi?
iki gün çalışmasa açlıktan ölecek insanlar var.
ne bir destek ne bir yardım paketi.
insanlar bir yerlerini yırttı yasak gelsin diye. neden hep bir şeylere geç kalınıyor ve yarım yamalak yapılıyor ayrıca?
millet harbe gitmiş gibi birbiri ile savaşıyor.
gülelim mi ağlayalım mı? kararsızız sayın cumhurbaşkanım.

akp dönemini türkiye'nin en karanlık dönemi sanmak

birçok şeye dair umudumuzu yitirdik.
açlıktan intihar eden insanları gördükçe ülkenin ekonomik boyutunu da değerlendirmemek mümkün değil.
fakir daha da fakir zengin daha da zengin ilerleyişi.
insanların yaşamaya ihtiyacı var. sadece manevi değil maddi olarak da yaşamaya ihtiyacı var.
ne yazık ki her açıdan karanlık bir döneme girdik ve çıkamıyoruz.

akp dönemini türkiye'nin en karanlık dönemi sanmak

mesele tabii ki tek başına ekonomik boyutu değil.
madem öyle bir kısıtlama yok, neyi eleştirdiğime tepki göstermen anlamsız.
bırak bizim canımız da neye değinmek istiyorsa ona değinsin.
sanki eskiden de, örnek gösterdiğin ortadoğu ülkesinden farklı bir zihniyete sahiptik.
söylediğim gibi geçmişin daha umut vaadediyor olduğunu savunman ekonomik boyut olarak algılanıyor.
çünkü değerlendirdiğin şeyler ülkenin varolan kanayan yaralarıydı hep.
mesela 12 eylül darbesinde kürt halkının uğradığı zulüm, ayrımcılık asla unutulmaz.
keza eşcinsellerin de öyle.
söylediğin şeylere harfiyen katılarak yine altını çiziyorum. söylediklerin toplumun ahlaki, vicdani yapısı olarak değerlendirilecek şeyler.
bunun akp, şu parti bu parti ile alakası yok.
söylediğin şeylere dair hiçbir zaman umut vadetmedi bu topraklar.

akp’nin mafyacılık oynaması

chp’li belediye başkanlarının yönettiği bazı belediyeler, yıllardır aşevleri için bağış topladıkları hesapların içişleri bakanlığı tarafından bloke edildiğini açıkladı.

konuyla ilgili bir tweet paylaşan eskişehir odunpazarı belediyesi, “günde 15 bin kişinin faydalanabileceği kapasiteye sahip aşevimizin banka hesapları bloke edilmiştir” dedi ve hesaba para gönderilmemesi çağrısında bulundu.

antalya muratpaşa belediyesi de “uzun yıllardır bağış yoluyla gerçek ihtiyaç sahiplerine hizmet veren aşevimizin bağış hesapları, içişleri bakanlığı genelgesiyle kapanmıştır. üzgünüz” paylaşımında bulundu.

akp dönemini türkiye'nin en karanlık dönemi sanmak

ülke’nin insani, vicdani değerlendirmesini mümkünse başka bir başlık altında tartışalım.
benim canım ekonomik boyutuna değinmek istedi.
kimse kimseye ülke kültürel anlamda çok iyiydi iddiasında bulunmuyor zaten.
süregelen faşizanlık akp döneminde de değişmedi.
toplumun kafa yapısı hep aynıydı, aynı olacak. atılan kazık seküler kesime değil, tüm kesime atıldı.
geçmişte bir umut vardı deyip, geçmişteki faşizanlığı değerlendirmek garip bir çelişki.
zira sağ-sol ayrımı yapmadan bunu salt olarak değerlendirmek lazım.
başlığın altına ekonomik boyutunu yazmak istedim.
“bu ülke çok daha karanlık dönemlerden geçti” diyerek akp’nin daha az faşizan olduğuna inanıyorsan eğer. o da senin vicdani değerlendirmen diyelim.

akp dönemini türkiye'nin en karanlık dönemi sanmak

1-cari açık
2002 sonunda cari açık, 0.6 milyar dolardı. şu an 1 milyar 804 milyon dolar.

2- dolar
18 kasım 2002 tarihinde bir dolar, 1.58 tl idi. şu an 6,68.

3-dış ticaret açığı
cumhuriyet tarihinin en fazla dış ticaret açığı akp döneminde verildi . 2020 yılı ocak ayında, ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre %5,5 artarak 13 milyar 903 milyon dolar, ithalat ise %18,1 artarak 18 milyar 507 milyon dolar olarak gerçekleşti. ocak ayında dış ticaret açığı %84,8 artarak 2 milyar 491 milyon dolardan, 4 milyar 603 milyon dolara yükseldi.

4-özelleştirme
akp, özelleştirme adı altında ülkenin gözbebeği kârlı işletmelerini yok pahasına sattı.

5-bütçe açığı
2006 yılında %2,7, 2019 sonlarında bütçe açığı %14,1

6-işsizlik oranı
1988-2002 döneminde işsizlik yıllık ortalama “yüzde 8” olarak gerçekleşti.
2020 yılının ocak ayında işsizlik oranı 0.9 puanlık azalış ile % 13.8 seviyesinde gerçekleşti.
10 yıldan fazla bir süredir yüzde 10’un üzerinde seyreden işsizlik oranı.

liste uzar gider vatandaşın borcu, borsada yabancı payı vs.
ama daha da uzatmanın bir anlamı yok.
kısacası zannedilen değil gerçek olandır.
akp’nin 18 yılda attığı kazığı 96 yıllık cumhuriyet döneminde kimse atmamıştır.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

future nostalgia

ingiliz şarkıcı dua lipa’nın 27 mart 2020 tarihinde yayınlanmış albümü.

dua lipa’nın don’t start now, future nostalgia, physical ve break my heart gibi teklilerle tanıtımını yaptığı albümün asıl çıkış tarihinin 3 nisan olması planlanıyordu. future nostalgia illegal ortamlara sızınca, albümün yayınlanma tarihi de değişti.

disco ve dance pop ögelerini de kullandığı yeni albümü future nostalgia’da 80’ler müziğinden hayli etkilenmiş.
benim en çok beğendiğim şarkılar cool, physical ve don’t start now.

albümün ilk klibi;

twink seven dayıların sakalını kes baskısı

bu şikayetimi artık içimde tutmayacağıma karar vererek bir başlık fırlatayım dedim.
gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum. çoğu insan sevdiği, beğendiği bir tipe yönelirken neden bu dayılarımız her alanda her yerde, gerek net bir şekilde gerekse espri adı altında bu baskıyı uyguluyor analiz edemiyorum hiç.
elimden geldiği kadar etmeye çalışacağım.

çıkarımlarım şu yönde;
-bu dayılarımız kendinilerini beğenen bir twink bulamadıkları için yokluktan sınırları zorluyorlar.
-twinkleştirme tarikatına üyeler ve twinkleştirme misyonerliği yapıyorlar.
-dünya’da sadece twinklerin olması gerektiğini düşünerek, dünyanın daha iyi bir yer olacağına kanaat getiriyorlar. (tek tip insan modeli oluşturmak)
-yokluktan sınırları zorluyorlar.
-yokluktan sınırları zorluyorlar.

genel özellikleri;
-sakalın kimseye yakışmadığı düşüncesine sahip olmaları.
-avına sessizce yaklaşıp, sakal kestirme
politikası uygulamaları.(espriler, çıkarımlar, ikna çabaları)
-başka insanların sakal sevdiği fikrini reddetmeleri.
-razı olma evresine kolay geçiş.
-olası bir ilişkide öpüşmeme içgüdüsü.

maskülen adamın pasif olması

birçok insanın hala net bir şekilde kavrayamadığı durumlardan bir tanesi.
insanlar, feminen veya maskülen birini gördüğü zaman etiketleme yoluna gidiyor.
bireyleri kafalarındaki kalıba uymadıkları için ayrıştırıyor, yok sayıyor.

cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve bireyin tercih ettiği rol üç farklı çizgi üzerinde ilerleyen şeylerdir.
insanların kalıplarına sıkça rastlıyor olmamız, onların doğru olduğunu göstermez.
birinin maskülen olması, onun erkek veya aktif olduğu anlamına gelmez. beyanı ne ise odur.

maskülen pasif, biseksüel pasif, heteroseksüel pasif, cis erkek pasif diye liste uzar gider.

bojack horseman

bojack horseman, raphael bob-waksberg tarafından oluşturulan bir amerikan yetişkin animasyonu, web televizyon dizisidir.

will arnett, amy sedaris, alison brie, paul f. tompkins ve aaron paul gibi isimler ana karakterleri seslendiriyor.

çoğunluğu hayvanlarla ilgili kelime oyunlarından tutun, varoluşsal krizlerin trajikomik diyaloglar vasıtasıyla verilmesine kadar her bölüm ağzına kadar dolu. çeşitli popüler kültür ikonlarına, kitaplara ve insanlara yapılan referansların ardı arkası kesilmiyor.

bazı eleştirmenlerin “dramedy” olarak kategorilendirdiği bojack, hem zeki esprileriyle güldürüyor hem de hassas konuları işlerken gerekli samimiyeti gösterebiliyor. dizi; depresyon, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, kadın hakları, silah kontrolü ve ölümcül hastalıklar gibi oldukça ciddi konuları bile ajitasyona bağlamadan hem drama hem de komedi unsurlarını oldukça profesyonel bir şekilde birbirleriyle harmanlayarak seyirciye aktarıyor.

dizi için tek kelimelik bir tabir gerekseydi kesinlikle “yıkık” olurdu.
  • /
  • 6

sarah hegazy

"dünyaya: çok acımasızdın ama affediyorum" diye not bıraktıktan sonra sığındığı ülkede hayatına son vermiş bir aktivist. suçu mısır’da 2017 yılında bir konserde gökkuşağı bayrağı açmasıdır. bu yaptığının karşılığında tutuklanarak, işkence görmüştür.

https://www.kaosgl.org/haber/sarah-hegaz...

çirkin gaylere tavsiyeler

başlıktan da anlaşılacağı üzere bu denli şekilci, sığ düşünenlere itibar etmemeyi öğrenmeli ve her durumda kendisiyle barışık olmalı insan. insan kendini sevmez, saygı duymaz ve olduğu gibi kabul etmezse diğer insanlardan bunu beklemesi absürt olur biraz. önce sen kendi değerinin farkında olacaksın. elbette fiziksel veya davranışların açısından törpülemen gereken şeyler olacaktır. kendine zaman ver, kendini dinle, kendini sev. insanlar yeterince acımasız, bari sen kendine karşı şefkatli ol..

xalo ölmedi yavrularım o kalbimizde yaşıyor

insan nedir şimdi bildik*.


edit: okulda defterime, sırama, ağaçlara yazarım adını. ey xalooo.

xalo

güzel insan. çok özleneceğini de biliyor. bu da benden sana olsun.

xalo

kendisiyle konuşmaktan, dertleşmekten, goy goy yapmaktan çok keyif aldığım, sözlüğün bana kazandırdığı büyük insanlardan. tanıdığım ve belkide tanıyacağım en iyi insanlardan olabilir kendileri.
bir kere tanıştık artık yakasınıda bırakmam, benden kurtulamazsın efenim. iyi ki varsın xalocum

murat övüç

kendisi tıpkı sözlükte "benim de eşcinsel arkadaşlarım var" dedikten sonra işine gelmeyenlere "homo" diyenler gibi, "benim de ermeni arkadaşlarım var" dedikten sonra ırkçılığını kusmuştur.

malum hayat kurtarıcısı şovunu yapanların ermenilere hakaretlerine ses çıkartmayan nasıl olduysa kendi çapında para kazanan bir eşcinseli hedef göstermektedir. neden, çünkü murat övüç bir "homo"dur.

normaldir bu ülke şartlarında.

after life

gülmeye ihtiyacım olduğu için açmıştım bir baktım ağlıyorum. kendimi dolandırılmış hissettim. sonra ağlamaya ihtiyacım olduğunda açınca bu sefer çok güldüm. değişik bişe.

sözlükte uyuşturucuya özendirici başlıkların olması

bu konudan dem vuran yazarlarımız kendi +18 içeriklerine dikkat ederlerse soylu başganın ruhu duymaz.

umut güner

kendisini şahsen tanımıyorum. hakkında olumsuz düşünenler de mevcut görünüyor. ancak geçen gün "çocuk bayramı" üzerine yazdığı yazıyı buraya tekrardan ekliyorum. çoğu zaman sözlükte de karşımıza çıkan eşcinselleri aşağılayan seviyesiz başlıklar açan veya yorumlar yapan, çoğunlukla kendilerini bile kabul edemedikleri için faşistleşimiş, kokuşmuş leş zihniyetlerini tatmin için buraya gelmiş kimi troll, kimi kişilksiz tipleri de kapsayan enfes bir yazısı var.

al sana düşman: işte benim çocukluğum!

..."ve dün onlarca insan çocukluk fotoğraflarını paylaştılar. o fotoğrafların hepsinin arkasında binlerce hikâye var, engellenmişlikler, üzüntüler, kıskançlıklar var. ve insanlar bugünün ibnelerinin küçükken dalga geçtikleri, top tekerlek diye aşağıladıkları çocuklar olduğu gerçeği ile yüzleşmek istemiyorlar. ve hem bugünümüze hem geçmişimize dil çıkartıyorlar!...

https://www.kaosgl.org/gokkusagi-forumu-...

bisensual

sözlüğe alay içerikli entryler girmeye gelmiş onlarca benzeri gibi seviyesiz başlık ve entry sahibi vasat trolllerden biri.

Toplam entry sayısı: 106

hiv'den korkmayıp korona'dan korkan gay

hiv ile corona virüsü arasındaki büyük farkları kabaca değil de daha net ayırt edebilecek birisi olduğu için umursamıyor olabilir.
32 milyondan fazla insan hangi zaman zarfında ölmüş mesela?
tedavisi olan, öldürmeyen bir virüs ile ne olduğunu bilmediğimiz ve bu kadar kısa süre içinde çok fazla can alan bir virüsü aynı korku seviyesine çekmek biraz hiv+ bireyleri özellikle yeni tanı almış olanları korkutmaya çalışmaktan başka bir şey değil.
içi tamamen boş anlamsız bir karşılaştırma.
belki arkadaşın hiv pozitif olmayı sorun etmeyip, covid-19 olmayı sorun ediyordur.
neticede kimse kimsenin enfekte olmasına garışamaz.
korkulması gereken hiv değil böyle cahil cühela yazılara denk gelmek.

xalo

insan kurduğu ilişkilerde zaman geçtikçe “keşke daha önce tanısaydım” cümlesini çok nadir kurmaya başlıyor. belki de değerli hissettiği çok az insan için.
uzun zamandır bu cümleyi kurmamıştım birisini tanıdıktan sonra.
xalo bana bu cümleyi kurduran değerli bir insan oldu benim hayatımda.
fikirlerine, amacına, hayattaki duruşuna saygı duyduğum ve önemsediğim bir insan.
gitmesine çok çok üzüldüm.
neyse ki sözlük dışında da birbirimizin hayatında olacağımız gerçeği var.
yine de yazılarını çokça özleyeceğiz xalocuk.
seni iyi ki tanıdım*

seri eksi oy veren şahıs

iki gündür dadanmasının sebebi gayet açık aslında.
beklentisine karşılık vermediğim bir abaza veya haklı muhalefetimin altında ezilmiş bir andaval olma ihtimali çok yüksek.
özgüven eksikliği yaşayan ezikciğim.
sen eksi oy veriyorsun diye benim hayatımda hiçbir şey değişmiyor ama sen kendini bu şekilde tatmin ederek mutlu oluyorsun.
vizyonun yerlerde.
sırf biraz da olsa ezikliğini hatırlatmak için yazıyorum bunları. umarım en kısa sürede bu aşağılık psikolojisinden kurtulursun.
bileklerine kuvvet bebeyim, öptüm*

alanya

5 senemi harcadığım ilçe.
bakın burası dışarıdan sizin zannettiğiniz gibi gülmelik eğlenmelik bir yer değil.
genelde yaz ayının canlılığına aldanıp kışın da öyle olacağını düşünmek büyük yanılgı.
şahsen ben bu yanılgıya düşerek yıllarımı yalnızlık içinde geçirdim.
mesela kışları burada yaşamak ıssız bir ormanda yaşamak gibi.
yobaz yerlilerin terörüne bol bol maruz kaldığınız bir yer.
3 mevsim şiddetli sağanak yağışı yağmur aşıklarını bile yıldırabilir.
yağmurdan çamurdan doğanın güzelliğini yaşamak gibi bir fırsatınız yok.
altyapı çok kötü. mesela jeneratörünüz yoksa kışları bol bol karanlık çağa gidebiliyorsunuz.
insan ilişkileri sıfır çünkü kışın insan yaşamıyor.
olabildiğince pahalı.
yaz aylarında turistleri kazıklamaya çalışan esnaf, kışın da öğrenciyi veya yerli olmayanı kazıklamaya çalışarak ahlaksız davranışından hiçbir şey kaybetmiyor.
kısacası yazın gidin eğlenin ama kışın yaşayarak kendinizi harcamayın.
ot gibi yaşamaktan başka hiçbir seçeneğiniz yok.

ayı sözlük itiraf

uykumu düzene soktukça kendimi hissizleştiriyorum sanki.
yani hissizleştirmekten kastım üzülebileceğim şeyleri öteleyip, geceleyin de üzülmeye yer kalmasın diye erkenden sızıyorum. yahu hisler ötelenir mi hiç demeyin. valla aynı hissi yaşaya yaşaya o hissi tam anlamıyla yok edemese de öteliyor insan.
gece 12 gibi erkenden yatıp sabah 7 gibi kalkacak kadar mı seviyorum bu hayatı nedir yani?
yoo hiç sevmiyorum. kaçış stratejisi buldum ve kendimi erken uyumaya zor da olsa alıştırdım.
saçma sapan bir döngünün içinde kaldım sözlük.
sabah uyanınca ve günün devamında bomboş hissediyorum kendimi. öyle et yığını gibi.
sanırım uzun bir süredir içimde verdiğim savaşın sonlarına geliyorum artık.
kaybetmekle kazanmak arasındaki o ince
çizginin üzerindeyim.
yavaş yavaş hislerimi siktir etmeyi başarıyorum sanki. bir taraftan da bunu istiyor muyum emin değilim.
istikrarlı da değilim istemek konusunda.
sanki ansızın özlemim dinecek veya ansızın tepeden tırnağa şiddetlice tekrar hissettirecek gibi. bilmiyorum.
karmakarışık şeyler işte.

büyük penisli pasif

porno sitelerindeki çok tutulan bir videonun arka planında sözlük ismi falan mı geçiyor?
(bkz:yol geçen hanı)

hiv'den korkmayıp korona'dan korkan gay

hiv ile corona virüsü arasındaki büyük farkları kabaca değil de daha net ayırt edebilecek birisi olduğu için umursamıyor olabilir.
32 milyondan fazla insan hangi zaman zarfında ölmüş mesela?
tedavisi olan, öldürmeyen bir virüs ile ne olduğunu bilmediğimiz ve bu kadar kısa süre içinde çok fazla can alan bir virüsü aynı korku seviyesine çekmek biraz hiv+ bireyleri özellikle yeni tanı almış olanları korkutmaya çalışmaktan başka bir şey değil.
içi tamamen boş anlamsız bir karşılaştırma.
belki arkadaşın hiv pozitif olmayı sorun etmeyip, covid-19 olmayı sorun ediyordur.
neticede kimse kimsenin enfekte olmasına garışamaz.
korkulması gereken hiv değil böyle cahil cühela yazılara denk gelmek.

xalo

insan kurduğu ilişkilerde zaman geçtikçe “keşke daha önce tanısaydım” cümlesini çok nadir kurmaya başlıyor. belki de değerli hissettiği çok az insan için.
uzun zamandır bu cümleyi kurmamıştım birisini tanıdıktan sonra.
xalo bana bu cümleyi kurduran değerli bir insan oldu benim hayatımda.
fikirlerine, amacına, hayattaki duruşuna saygı duyduğum ve önemsediğim bir insan.
gitmesine çok çok üzüldüm.
neyse ki sözlük dışında da birbirimizin hayatında olacağımız gerçeği var.
yine de yazılarını çokça özleyeceğiz xalocuk.
seni iyi ki tanıdım*

alanya

5 senemi harcadığım ilçe.
bakın burası dışarıdan sizin zannettiğiniz gibi gülmelik eğlenmelik bir yer değil.
genelde yaz ayının canlılığına aldanıp kışın da öyle olacağını düşünmek büyük yanılgı.
şahsen ben bu yanılgıya düşerek yıllarımı yalnızlık içinde geçirdim.
mesela kışları burada yaşamak ıssız bir ormanda yaşamak gibi.
yobaz yerlilerin terörüne bol bol maruz kaldığınız bir yer.
3 mevsim şiddetli sağanak yağışı yağmur aşıklarını bile yıldırabilir.
yağmurdan çamurdan doğanın güzelliğini yaşamak gibi bir fırsatınız yok.
altyapı çok kötü. mesela jeneratörünüz yoksa kışları bol bol karanlık çağa gidebiliyorsunuz.
insan ilişkileri sıfır çünkü kışın insan yaşamıyor.
olabildiğince pahalı.
yaz aylarında turistleri kazıklamaya çalışan esnaf, kışın da öğrenciyi veya yerli olmayanı kazıklamaya çalışarak ahlaksız davranışından hiçbir şey kaybetmiyor.
kısacası yazın gidin eğlenin ama kışın yaşayarak kendinizi harcamayın.
ot gibi yaşamaktan başka hiçbir seçeneğiniz yok.

ilk aşkınızla buluştuğunuz ilk yer

2012 yılının ocak sonu veya şubat başı gibiydi. facebookta siyasi bir sayfada tanışıp uzunca bir süre konuştuktan sonra açıldık birbirimize. ben liseli bir ergen o da üniversiteye yeni başlamış, kendini ankara’ya atar atmaz zor da olsa birilerine açılma kararı almış hevesli bir çocuktu. hiçbir zaman hissedemeyeceğimi düşündüğüm büyük hisler beslemeye başladım zaman geçtikçe. birgün atladım gittim birkaç günlüğüne. hızlı tren yeni yapılmıştı ve bu kadar yakınken neden gitmeyim diye düşündüm. heyecandan 2 saate yakın olan yol günler sürmüş gibi güç bela indim ankara’ya.
bindim taksiye kızılay’a doğru gidiyorum. yol hala bitmiyor. izmir caddesinin girişinde attım kendimi dışarı. ankara’ya ilk defa bu kadar anlam yükleyerek gelmiştim.
kızılay avm’ye doğru yürüdüm. ziya gökalp tarafına geçeceğim. o kocaman yaya yolu da bitmedi yürürken. tam trafik lambasının altında bekliyordu. kolları birkaç santim uzun, yeşil parkası ile ankara’nın nüfusunu 1’e düşürdü oracıkta. sanki senelerdir tanışıyormuşuz gibi içten kucakladık birbirimizi.
sonra 3 sene boyunca hep sarıldık ankara’nın birçok yerinde, birçok trafik lambasının altında.

heteroseksüel bir erkekten hoşlanmak

hiç anlam veremediğim olay. sikişmeyi istemek ile hoşlanmak arasında bariz bir ayrım olduğu içindir belki bilemiyorum.
yahu nasıl yani hiç dokunamayacağın,öpemeyeceğin,güzel sözler söyleyemeyeceğin birisinden hoşlanırsın ki?
belki de birini tanıyarak ve emin olarak hoşlanmak yaşanmışlık veya yaşlanmışlık ile alakalıdır?

hiv'den korkmayıp korona'dan korkan gay

hiv ile corona virüsü arasındaki büyük farkları kabaca değil de daha net ayırt edebilecek birisi olduğu için umursamıyor olabilir.
32 milyondan fazla insan hangi zaman zarfında ölmüş mesela?
tedavisi olan, öldürmeyen bir virüs ile ne olduğunu bilmediğimiz ve bu kadar kısa süre içinde çok fazla can alan bir virüsü aynı korku seviyesine çekmek biraz hiv+ bireyleri özellikle yeni tanı almış olanları korkutmaya çalışmaktan başka bir şey değil.
içi tamamen boş anlamsız bir karşılaştırma.
belki arkadaşın hiv pozitif olmayı sorun etmeyip, covid-19 olmayı sorun ediyordur.
neticede kimse kimsenin enfekte olmasına garışamaz.
korkulması gereken hiv değil böyle cahil cühela yazılara denk gelmek.

bana güvenebilirsin

kenneth lonergan’ın yazıp yönettiği, başrollerini mark ruffalo ve laura linney’in paylaştığı, 2000 yapımı dram filmidir.

abla-kardeş arasındaki kopuk ilişkiyi konu alan, gerçekçi bir hikayeye sahip, döneminde en iyi senaryo ve oyuncu ödüllerini de beraberinde getirmiş olan bir yapıt.

how to sell drugs online fast

philipp kassbohrer ve matthias murmann tarafından yaratılan ve 6 bölümden oluşan komedi-drama türündeki netflix dizisi.

dizinin konusu;
moritz isimli nerd liseli bir karakterin, yurt dışında geçirdiği süre zarfında ekstazilere ilgi duymaya başlayan eski kız arkadaşını geri kazanmak umuduyla internet üzerinden uyuşturucu satmaya başlaması ile olaylar gelişir.
dizi gerçek bir olaydan esinlenilmiş.

şahsi fikrim netflixin teenage dizileri arasında en iyisi.
konusu uyuşturucu olduğu için ara ara görsel olarak zevkler yaşayabiliyorsunuz.
ikinci sezon onayı almış olması da mutlu etti beni.

ayı sözlük yazarlarının en iyi 10 dizi listesi

yabancı;
1-friends
2-breaking bad
3-heroes
4-sense8
5-sherlock holmes
6-shameless
7-black mirror
8-ınside no.9
9-utopia
10-prison break

yerli;
1-leyla ile mecnun
2-şahsiyet
3-fi
4-çılgın bediş
5-avrupa yakası
6-çemberimde gül oya
7-bir erkek bir kadın
8-hayat bilgisi
9-behzat ç
10-yaprak dökümü

çizgi-anime;
1-rick and morty
2-pokemon
3-death note
4-winx club
5-smurfs
6-south park
7-teenage mutant ninja turtles
8-mask
9-spider man
10-pink panther