salonika

Durum: 382 - 0 - 0 - 0 - 09.08.2016 16:58

Puan: 5652 - Sözlük Kezbanı

12 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

hasret de buradaymış vuslat ta. istanbul yokmuş bundan başka. istanbul yokmuş bundan başka. meğer ayna da buradaymış anahtar da hasret te buradaymış vuslat ta istanbul yokmuş bundan başka istanbul yokmuş bundan başka meğer ayna da buradaymış anahtar da
  • /
  • 20

hiç sevgilisi olmamış ayı sözlük yazarları

"o da olur çocuğum" dediğimiz ayı grubudur.

bilinçaltına işleyen şarkılar

ayı meyvan

1990 ilkbaharı her yere yemyeşil doğmuştu, yepyeni umutlarla. hakkari yüksekova'ya bile. tabiat dahi o bahar insafa gelmiş, üstünde ot bitmeyen kayalıklar yeşille kaplanmıştı sanki. iki aylık bir ayı yavrusu korkuyla başını inden dışarı uzattı. gece yine ortalık cehennem yerine dönmüştü. vızır vızır kurşunlar, bombalar, havan topları... doğduğu günden beri annesi ve babası ne onun ne kardeşinin dışarı çıkmasına izin vermiyorlardı kim vurduya gitmesinler diye.

oysa o kelebek kovalamak, çimlerde yuvarlanmak, şırıl şırıl akan derelerde yıkanmak istiyordu fakat, dışarıda anlayamadığı bağrış, çağrış, kan ve ölüm kokusu, ciddi bir savaş vardı. baba avlanmaya çıkıyor ve çoğunlukla eli boş geliyordu. kardeşinin de kendisinin de en çok sevdiği petek baldı. bir kere tatmışlardı ve fedakar annesi bir lokma yemeden onların ellerine yüzlerine bulaya bulaya bal yemelerini zevkle seyretmişti.

o gün de sadece kapıdan dışarısı seyredilerek bitmişti işte. bal getirmesi beklenen baba bir türlü dönmemişti. hiç bu kadar geç kalmaz, hele karanlıktan önce mutlaka dönerdi. o gece bir gariplik olacağı belliydi.

anne ayı iki bebeğine sarılmış, açlıkla, merakla, korkuyla bir öne bir geriye sallanıp duruyordu. birden kıyamet koptu. tüfek sesleri, bağrış, çağrış kıyamet... inden içeriye yüzleri puşili, elleri tüfekli üç adam daldı. göz gözü görmeyen küçücük inde altı canlı da sadece korkunun kokusunu duydular. karanlığı annenin yavrularını korumak için çıkarttığı müthiş homurtu yırttı.
sonrası... kalaşnikof tüfeğin ardı kesilmeyen takırtısıyla taranan in, anne ayının taa hakkari'den duyulan içler acısı çığlığı, dışardan askerlerin attığı el bombası, kan kokusu, çığlıklar, inlemeler.

gün ağardığında inin en dibine sıkışmış iki aylık yavru ayı dehşetle paramparça olmuş annesi, annesinin kucağında kanlar içindeki kardeşi ve ölü üç adama bakıyordu. gözleri yuvalarından fırlamış, tirtir titriyordu.

şefkatle kucağına aldı yavru ayıyı mehmet. terhisine altı gün kalmıştı... "-eee küçük kız, şu altı günü de allah sağ salim geçirmemize izin verirse seni ankaralı yapalım" dedi. adını, kürtçe "öksüz kız çocuğu" anlamına gelen meyvan koydular.
altı gün sonra mehmet'in bindiği otobüsün bagajındaydı meyvan. o hain pusu yolda yakaladı mehmet'i. yola barikat kurulmuş, asker taşıyan otobüs ve eskortluk eden cemsede on mehmetçik şehit olmuştu. ertesi gün buldular şarampolde hala yanmakta olan otobüsün bagajının en dibinde korkudan büyümüş gözleriyle tirtir titreyen iki aylık ayı yavrusu meyvan'ı.
​​
mehmet'in cebinden çıkan, anasına yazdığı mektup bir vasiyetti aslında...
"canım anam,
ölürsem ağlama sakın. senin bana verdiğin en büyük servet insanlık.
benim sana bırakabileceğim tek miras oğlunun insan gibi davranması. sana emanetimdir hakkari dağlarının küçük öksüzü meyvan.
sakın ağlama anam, vatan sağ olsun."
yazıyordu yarısı kana bulanmış mektupta.

meyvan'ın içinde bulunduğu tahta kutu mehmet'in içinde bulunduğu tahta tabuttan tez ulaştı ankara şentepe'deki gecekonduya. yaşlı kadın ne yapacağını, ne diyeceğini bilemedi. oğlu şehit olmuş, ondan yadigâr hayatında hiç görmediği bir "canavar" yavrusu kalmıştı. geceler boyu birbirlerine sımsıkı sarıldılar. yaşlı kadın oğluna, meyvan anasına ağladı.

hemen biter mi kötü kader öyle? meyvan'ı alışmakta olduğu yeni annesinin gecekondusunun bahçesinden çingeneler çalıverdiler bir gün. kızgın saç üstünde dans ettirmeye çalıştılar. bir ay sürdü bu işkence.

bir gün hayvanları koruma derneği'ne gelen bir telefonla haberdar oldum meyvan'dan. batıkent'e gittiğimde çöp bidonuna zıplamaya çalışan ve boyu yetişmeyen pompon kulaklı küçük ayı yavrusunu gördüğümde aşık oldum. nereden çalındığını ve içimi dağlayan hayat hikayesini öğrenince iyice bağlandım.

önce hayvanat bahçesi'nin uygun olacağını düşündüm. orada diğer ayıların parçalayacağını öğrenince vaz geçtim haliyle. barınaklara götürüp bir kafese hapsetmeyi istemiyordum. o kadar küçük ve savunmasızdı ki; günlerce "panda bebek" gibi kucağımda gezdi. parmaklarımı emiyor, geceleri uyurken sürekli sayıklıyor ve kabuslar görüyor, ağlayarak uyanıyordu.

artık büyümeye başlamıştı. barınaklarda ona bir kafes ve küvet yaptık. bir gün bir punduna getirip kafesinden kaçmış ve köye gitmiş. fırının camına burnunu dayamış, sıcak ekmekleri seyrediyormuş... bir baktım önde meyvan arkasında eli kazmalı, kürekli, tüfekli köy ahalisi "köye canavar indi" diye küçücük kızı kovalıyorlar. koşup kucağıma attı kendini. getirip kafesine koydum ve bir daha asla oradan çıkmadı.
altı yaşındaydı, bir sabah yanına gittiğimde “uuu uuu” diyerek sırtını döndü ve bana omuzunun arkasını gösterdi. önce anlayamadım, dikkatlice bakınca kurumuş kanı gördüm. veteriner çağırdık. yapılan muayenede gece bir takım sapık ruhlular tarafından vurulduğunu anladık. allah'tan saçmalar yağ dokusuna isabet etmiş ve alınmasına gerek yokmuş. meyvan altı yıldır vücudunda saçmalarla yaşıyor. yaraları zaman içinde iyileşti ama yüreğinin acısı hiç geçmedi. o günden sonra da insanlara güvenini yitirdi küçük öksüz kız meyvan.
meyvan şu an yirmidort yaşında. insanların kendisini neden sevmediklerini, her fırsatta neden ona zarar vermek istediklerini anlayamadan yaşıyor. oysa o kadar güzel ve sevimli ki. normale göre biraz tombul. diğer boz ayılardan farklı olarak sarışın. röfleli gibi tüyleri, iri düğme gibi ışıl ışıl gözleri ve bebekliğinden beri onu daha da sevimli yapan kocaman pompon kulakları var.

ayı olarak tek tanıdığı; sevgi dolu ailesinin parçalanmış, kanlar içindeki cesetleri. doğaya bırakılması mümkün değil çünkü iki aylıkken gördüğü kelebekleri bile artık tanıması için çok geç. avlanması, kendini koruması annesi tarafından da öğretilmediği için, bu yaştan sonra mümkün değil.

meyvan'la, ben ve pek çok kişi ayi kelimesinin hakaret değil iltifat olduğunu öğrendik. bir kere son derece temiz ve titiz. saçlarını şampuanla yıkıyor. yıkandıktan sonra havluyla kurulanıyor. coca cola'ya bayılıyor ve başka marka meşrubatları refüze ediyor. petek balı elinin üstüne koyup, tırnaklarını bıçak gibi kullanıp, parçalara ayırıyor ve yine çatal gibi kullandığı tırnağına takarak yiyor. kafesindeki pislikleri bir kenara topluyor, işçi temizlemekte gecikirse, tek tek işçinin kafasına atıyor. işçiyle güreş yapmak için yalvarıyor ama vurulma olayından sonra ne yapacağı pek belli olmadığından kendine güreşmek için arkadaş bulamıyor. traktör lastiği salıncağında sallanmayı, hulahop çevirmeyi çok seviyor. hele sırtını kaşıtmaya bayılıyor..

meyvan'ın, hayvanat bahcelerindeki ayilardan cok daha geniş bahçesinde ve yüzme havuzunda hayatının geri kalan sayili günlerini mutlu geçirmesini diliyoruz.

bağdat caddesi hayvanseverler grubu

linki şu şekilde olan gruptur. https://www.facebook.com/groups/feneryoluhayvanseverler/

bağdat caddesi hayvanseverler grubu

veterinerlerle ve petshoplarla yaşadığınız sorunlarla ilgili sağlık ve hukuk danışmanımız bulunan facebook grubudur.

bağdat caddesi hayvanseverler grubu

konuyla ilgil, güncel yasaların paylaşıldığı gruptur.

bağdat caddesi hayvanseverler grubu

bağdat caddesi hayvanseverler grubu, öncelikle bağdat caddesi çevresinde, sonrasında 81 ilde evcil hayvan sahiplendirme grubudur. grubun amacı ve ilkeleri sahiplendirme, kısırlaştırma desteği, beslenme ve tedavi konularında hayvanseverleri bilinçlendirmektir: bunun yanısıra tamamen yasal olan yardım kampanyalarını yayınlamaktır.

haykod

haykod 1955 yılında devrin cumhurbaşkanı celal bayar önderliğinde​​, ismet inönü, refik koraltan, suna kan, sabiha bengütaş gibi devrin saygın şahsiyetlerinin kurucu üyesi olduğu bir dernektir. türkiye'de ilk hayvan barınma tesisini kurmuştur. 1956 yılında bakanlar kurulu kararı ile, kamu yararina faaliyet gösteren dernek statüsüne layık görülmüş, o zamandan beri hiç bir hayvan koruma amaçlı derneğin sahip olamadığı​ bu ayrıcalıklı statüyü, özverili çalışmaları ile övünçle taşımaktadır. ​

kuruluşunda; dönemin başarılı iş adamları, dürüst siyasetçileri, diplomatlar ve sanatçılardan oluşan seçkin simalarla dolu olan ve geleneksel balosu dilllere destan dernek, yıllar geçtikçe sorumluluk görevin ağırlığı nedeniyle cazibesini kaybetmiş, barınaklarında 1972 yılında çıkan bir yangında, 600 hayvan yanarak ölmüştür. aynı zamanda ağır borç altında olan dernek, iflas aşamasına gelmiş ve yangından kurtulan 50 köpeğin de uyutularak derneğin kapatılmasına karar verilmiştir. bu esnada durumdan tesadüfen haberdar olan hayvan dostu cemil erkök, derneğin tüm borçlarını ödeyerek derneğin ve hayvanların sorumluluğunu devralmıştır.

cemil erkök’ün 1997 yılındaki vefatinin ardından eşi hayriye erkök ve kızı gamze erkök, derneğin tüm sorumluluğunu üstlenmişlerdir. erkök’ler, hiç bir resmi kurum ve kuruluştan maddi desteği olmayan ve arazisi hayvanlara ait yegane barınağa sahip dernek olan haykod’un yanısıra on binlerce hayvanın yaşamını kişisel mal varlıklarını eriterek 1972’den beri sağlamaktadırlar.
haykod, ankara’da dünya standartlarında inşa ettiği yeni cemil erkök rehabilitasyon merkezi’nde 2003 yılından itibaren hayvanlara hizmet vermeye devam etmektedir.

küllerle doğan efsane haykod


hayriye erkök
hayriye ve cemil erkök
​haykod t.c devleti kanunlarına, insanlığa ve doğaya saygı ile bağlıdır. bu prensibi dolayısı ile, kuruluşundan bu güne kadar güvenilirliğine, adına en ufak bır gölge düşmemiştir. türkiye de binlerce aynı amaçlı dernek arasından sadece 2 derneğin layık görüldüğü kamu yararina faaliyet gösteren dernek ibaresini 60 yıla yakın süredir gururla taşımakta,misyonunda önder olma sorumluluğunu başı dik, alnı ak, onur ve liyaktle yerine getirmektedir

haykod, hayvanları koruma misyonunda dünya parlamentosunda ağırlıklı söz sahibi olan rspca, his, hsus derneklerinin üyesidir.


haykod, hiçbir talepte bulunmadan, karşılık beklemeden yaptığı tüm çalışmalarla örnek bir stk olmuştur. türkiye’nin her bölgesinde ve hatta dünyada verdiği hizmetlerle, bir taraftan tecrübe çıtasını yükselten, diğer taraftan da geniş vizyonlu, güvenilir bir proje ortağı olarak, ihtiyacı olan her kişi ve kuruma destek vermektedir.

son dönemde projelerini daha kapsamlı ve katılımlı halde uygulayabilmek için ankara bölgesi veteriner hekimler odası, ankara`da aynı amacı paylaşan dernek ve vakıflarla işbirliği sözleşmesi imzalamıştır. yanı sıra, istanbul, manisa, izmir, eskişehir, antalya, bursa`daki misyonu ciddiyetle uygulayan stk ve gerçek kişilerle işbirliği yaparak, türkiye’nin yanı sıra dünyanın her köşesindeki canlı mağduriyetlerine çare bulunmakta, çözümler üretmektedir.

haykod’un yurt dışında yaşayan üyeleri, başarıyla türkiye’nin yurt dışı elçiliğini yapmaktadırlar. bu amaçla cnn`den kanada`da ki radyo programlarına, kıbrıs’tan amerika’ya, yunanistan’dan ingiltere’ye kadar konuk oldukları tüm programlarda, türkiye'nin itibar ve saygınlığı en üst düzeyde dile getirilmektedir.

haykod’un ağırlıklı misyonu: “hayvanların yaşam haklarının sağlanması ve korunması” ise de, eş zamanlı olarak her canlının hayatını eziyet ve acı çekmeden, bezmeden devam ettirebilmesi için gerekli tüm unsurları en ince ayrıntısına kadar tespit ederek, yasam hakkını sonuna kadar korumayı ilke edinmiştir.

haykod; kâğıt üzerinde veya sanal bir dernek değil, elini taşın altına sokan bütün olumsuzlukları olumluya çevirerek sahada hizmet veren bir dernektir.

haykod; türkiye’nin ve dünyanın ilk devlet desteksiz barınağını kurmuştur. hali hazırda bu nev-i şahsına özel fedakâr hizmet, erkök ailesinin tükenmekte olan maddi birikimleri, insan üstü özverilerı ve güvenlerini, yüreklerini esirgemeyen gönüllü kadrosu ile hayvanların yaşatılmasında mucizler yaratan sadece türkiye’de değil dünyada tek örnektir.

haykod, ülkemizde hayvanların gömülecek bir yeri olmaması sorununa da çözüm getirmiş, tesis içerisindeki melekler bahçesi parkında hayvanların ölülerine de layık oldukları saygıyı göstermektedir.

haykod ötenaziyi benimsemeyen, ne pahasına olursa olsun hayvanları yaşatmak için hiç bir fedakarlığı esirgemeyen özeverileriyle ünlüdür.

haykod; önceliklerini meşru, güvenilir bir dernek olmak yönünde belirlemiştir. “meşhur olmak” ve ümit tacirliği yaparak hayvanlar üzerinden rant elde etmeyi hedefleyenlerle de, yasal platformda mücadelesini sürdürmeyi görev bilmiştir. bu ilkeleri sayesinde de gerçekleştirdiği her faaliyette ayakları yere basan, tacirlik yapmayan, pop şöhret ve reklam hilelerinden uzak duran, gerçekçi, adil, akılcı ve vicdani projelere imzasını atmaktadır.

haykod; üstlendiği sorumluluklarının ve türkiye genelinde gerçekleştirdiği çalışmalarının yanı sıra; geniş perspektifi ile

* ekolojik dengeyi korumayı esas tutan,

* tüm canlıların birlikte yaşayabileceği pratik, gerçekçi, ekonomik çözümler sunan,

* doğanın: insan-hayvan-bitki temelini tüm katmanları ile sentezlemiş ve yasama geçiren,

* bu zorlu konuları, kısıtlı ömür sürecine, sağlam karakter, eğitim, sağlık, huzur, keyif, mutluluk katarak sığdırabilen,

* türkiye’nin; “kopyacı, aciz tüketici” değil, “örnek alınan, güçlü üretici” olması için hazırladığı kapsamlı projeleri ile, yolunda sağlam adımlarla ilerleyen lider bir sivil toplum kuruluşu’dur.

özetle;

haykod; vizyonu ve misyonunda her gün geliştirdiği tecrübesi, yükselttiği çıtası ile türkiye’de ve dünyada pek çok ilke imza atmış, dünyanın hiç bir yerinde örneği olmayan, insan üstü özeveri gerektiren faaliyetlerini de sonsuza taşımaya kararlı, örnek bir dernektir.

haykod; bir ekol, bir okul, bilgi ve şevkat okyanusudur.

haykod

web adresi www.haykod.org olan türkiye'de yasal yolla yardım toplayan tek hayvanları koruma derneğidir.

taurin

öncelikli olarak gözler için gerekli mineraldir. en çok tavuk yüreğinde bulunur.

kedi maması

ucuz olanları hayvan sağlığını büyük ölçüde tehdit eden gıda endüstrisi ürünüdür.
en kaliteli markaların, wahre liebe, wellness, eagle pack, proplan, bosch, benefit, proplan, snappy tom, simba olduğu ürün grubudur.
kuru mama formatında olanlarının, yanına mutlaka ayrı bir kapta su ile birlikte servis edilmesi gereken üründür.

sıvı sabun

genelde umuma açık yerlerde kullanılan, elleri temizlemekten çoktan kurutan, sağlığa zararlı kimyasal bileşimdir.

ince buz üstünde yürüyorum

bearlar ve chubbyler için imkansız olan davranış biçimidir.

short cuts

beyaz perdeye aktarılış sebebi anlaşılamamış, vasat altıi uzun, sıkıcı ve giriş, gelişme sonuçtan oluşmayan filmdir.

mehmet pişkin

yaşantısını sonlandırış şekli ve bu süreçte takındığı tutum göz önünde bulundurulduğunda, her bireyin düzenli olarak ziyaret ettiği bir psikolojik danışmanının olması gerektiğini hatırlatan intahar vakasıdır.

dark bear

bir vesile her zaman gündemde olan sözlük adminidir.

hera

goldenlar için en popüler köpek ismi.

kobane için sokağa eylemleri

istanbul sokaklarında olmaması gereken eylemdir.

lice'de katliam var

devlet ve tsk uygun gördüğü yere ister karakol yapar, ister karargah kurar. buna itiraz etmek kolluk kuvvetlerine mukavament göstermektir ve tabiikide gereği yapılır.

8 haziran 2014 türk bayrağı'nın indirilmesi

1299 yılından beri türk ulusunun namusu olan sancak yani bayrak unsuruna yapılmış saldırıdır. failleri tabiiki bunu ödeyecektir ve ödemelidirde. 1996 yılında magosa'daki olaydaki bireysel ve askeri tepkiyi gerektiren olaydır. allah devletimize zeval vermesin. ne mutlu türküm diyene.
  • /
  • 20
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 382

türklere özgü davranışlar

en kötü dizi müziklerini cep telefonu melodisi yapmak.

otomatik vitesli araç kullanmak

tüm otomobillerin otomatik vites olması gerektiğini önermedir. otomatik çamaşır makinesi yaygınlaştıktan sonra merdaneli makina nasıl müzelik olduysa, manuel vitesli otomobil de tarih olmalıdır.

gerizekalı

yiğit özgür'ün son noktayı koyduğu konudur.

alıntıdır...

yiğit özgür - gerizekalı
28 ağustos 2010 cumartesi, 01:46 · tarihinde uykusuzdergi.com tarafından eklendi.

sabah saat sekizde uyanıyorum. oğlum keremsu'yu okuluna götürüyorum, ama bırakmı...yorum. çünkü okulu çok pis.özel hocası var, onu alıp eve geçiyoruz. ne olur ne olmaz, dersten önce hocayı güzelce yıkıyorum. kirini bokunu iyice akıtıyorum.

onlar derse başlayınca ben de gazetelere göz gezdiriyorum. siyasetle yakından ilgiliyim. ak partisi, chpc-e, mhkp-c, hepsini biliyorum. terör örgütü kktc'den nefret ediyorum. ülkemizi bölmek isteyenler defolup gidebilirler mi lütfen?...teşekkürleeeer.



ülkemizde yaşayan insanların aç ve işsiz olmaları, pis kokmaları beni çok üzüyor. dört kişilik bir ailenin mutfak masası çok küçük bence. orada yiyemezler. dolayısıyla aç kalıp pis kokarlar. kişi başına düşen gayrı sufi filli hafıza da çok düşük. arttırılabilir mi lütfen?



ve laiklik... yani din ve devlet bahçeli'nin birbirinden ayrılması. bunu yapmak bu kadar zor olmamalı. artık benim halkımın din istismarıyla kandırılmasını istemiyorum. bu ülkede yaşayanların çoğu insandır bunu unutmayalım. zaten %98'i müslüman bir ülkede yaşıyoruz. kalan %2 de aptaldır aziz nezin'in dediği gibi.



kimse kimsenin dini inançlarına saygısızlık etmesin. kimse allah'la arama girmesin. ayrıca ezanla da arama girmesinler. eskiden ne güzel ezan türkçe okunuyormuş... camii falan da türkçeymiş. haa, yine türkçe olsa namaza gider misin derseniz gitmem ama italyanca olursa belki iki rekatto kılarım. hah hah haay, selam sana cehennem!!! şaka şaka tövbe.askerlerimizi çok seviyorum. onlar olmasa rahat uyuyamazdık. şimdi uyuyoruz. bence daha çok silah, uçak ve albay satın almalıyız. güzel bir şarkımız var bununla ilgili: erler erbaşa, erbaşlar fidana, fidanlar ağaca çıkmalı yurdumda. bedelli askerlik bekleyen gençlerimize de buradan seslenmek istiyorum: inşallah çıkmaz.polislerimize tavsiyem biber gazı kullanmasınlar lütfen. rezalet bir kokusu var ve haftalarca insanın üstünden çıkmıyor. ben de biber gazı taşıyordum oradan biliyorum. bir gün fakir bir adamcağıza çok acıdım. ölsün diye sıktım.sigara içtiği için alev aldı, yandı öldü. ne demişler: biber gazı yanmasın. anlamı: fakirler yanmasın, şeker de yerken ölebilsinler... elbette kesme şekerden bahsediyorum. yutella yiyen bir fakir düşünemiyorum. keza hariboru.üçüncü sayfa haberlerini hemen geçiyorum çünkü genelde kokan insanlarla ilgili haberler oluyor. pis pis ölüyorlar. asansöre falan sıkışıyorlar, hemen bi tarafları kopuyor. motosiklete biniyolar, hoop kafaları kopuyor...hiç sevmem kafası kopan insanı. zorla değil ya? ayrıca ölüp gitseler neyse leş gibi de kokuyorlar. bari ölünce kokmasınlar. tarım ve köy yumurtası bakanlığı'nın bu konuda yapacak bir şeyleri olmalı. ayrıca enerji ve tabii ki de kaynaklar bakanlığı... ya ne olacaktı?elbette ülkemizde güzel şeyler de oluyor. mesela biz yardım baloları düzenliyoruz. oradan topladığımız paralarla daha büyük yardım baloları yapmaya çalışıyoruz. balodan aldığımızı yine baloya yatırıyoruz yani, cebimize atmıyoruz.bazen de defileler düzenleyip kendi tasarımlarız olan kıyafetleri sergiliyoruz. satılan kıyafet olursa gelirini kimsesiz ve beyinsiz çocuklara gönderiyoruz. ama maalesef pek satış olmuyor. o zaman da kıyafetleri yolluyoruz çocuklara. yazık o kadar seviniyorlar ki, hemen kokuyorlar.biraz da spor: dünya kupasını takip etmeye çalışıyorum ama bu konuda çok bilgili değilim. paraguay ile uruguay'ın farkı nedir deseniz bilmem. ama ortak noktaları nedir, iyi bilirim. kokuyorlar...ayrıca ne zaman kamera onları çekse çimlere kusuyorlar. öbürküler de bazen tükürüyor ama temiz temiz. tuf! diye minik top kağıt mendil gibi bişey çıkarıyorlar. pele yaşasaydı bence o da kusardı.

tra jedi

zirve'den üç gün önce sesi önce kısılan ve sonra tamamen kesilen, zirveden on saat önce konuşabilmeye başlayınca, gitarı eşliğinde şarkı söyleyebilmek için kendini parçalayan yazarımızdır, zirveye katılabilmek için son üç gün içtiği bir kamyon ilaca rağmen hayatta kalmayı başardığı için kendisini kutluyorum. ayrıyetten sevgilimdir. nokta.

ayı sözlük yazarlarının penis boyları

brüt mü, net mi sorulduğu anlaşılmadığından, görmemezlikten gelinen anket sorusudur.

ayta sözeri

ayta aslında imkansızı başarmış bir insandır. eşcinsellik olgusu veya lezbiyenlik olgusu bir şekilde kenarından köşesinden "evlere" girmeye başarmıştı. fakat transeksüellik ve/veya travestilik konusu ve bunun sosyolojik iz düşümü evlerden uzaktaydı, bir gün bu konuda bir sohbet başlasa, konuşmaya başlayan da, dinleyen de konunun bir tarafından bülent ersoy'a bağlanıp klişeleşmesinden de bitap düşmüştü. derken bir gün bir dizi başladı, "kayıp şehir", canavar gibi bir kadro, muhteşem bir dizi müziği, bir şekilde can çekişsede, tüm ihtişamıyla istanbul,veee... a! o da ne? orda sarışın bir kadın var, aysel'inde ev arkadaşı mı ne... o nasıl bir oyunculuk yeteneğidir, e üstelik çok ta mantıklı, e tamam senaryoda yazılı olan satırlardan dolayı mantıklı ama bu "duygu'ya cuk oturmuş" tv karşısında bizim halk izliyor, izliyor, dizideki aşkı izliyor, çekişmeleri izliyor, duygu'yu izliyor... ve duygu, yani ayta sözeri artık televizyonun karşısındaki ailenin arasındadır, bu bir ilk! daha önce hiç olmadı, ülkemizde " aha biz televizyondan zeki müren'i görüyoz, zeki müren de bizi görecek mi" devrinden beri olmadı, ayta o rolü nasıl taşıdıysa, artık evlerin salonundaydı, hiç sorgulanmadı, ötekileştirilmedi, bunu anlamak için insanların dizi hakkındaki konuşmalarını dinlerken hep dikkat ettim, duygu'nun hakkında konuşurken sadece duygu diyorlardı, o dizideki duygu'nun önünde başka bir sıfat hiç duymadım, dizinin reytingini hatırlamıyorum, ama duygu'un o dizide aysel karakteriyle sohbet ederken "aşk bu aysel size de çıkabilir" repliği ayta sözeri'nin reytingini tavana vurdurmuştu, günlerce konuşuldu. insanlar duygu'yu sevmişti, duygu'yu sevmek ne demekti; ayta sözeri'nin muhteşem bir aktrist olduğu gerçeğiydi, bunun nedeni açıktı, hem dizi sektörü gibi kıran kırana rekabetin olduğu bir sektörde, hem halk tarafından koşulsuz bir şekilde kabul görmüştü, hemde bunu kalıcı bir şekilde devam ettirmişti. teslimiyet filmini izleme şansını ayı sözlük ve sevgilim tra jedi sayesinde elde ettiğim gün, aynı zamanda ayta sözeri ile tanışma fırsatı bulduğum gündü. ayta sözeri'yi daha çok izleyeceğiz ve dinleyeceğiz. başarının en büyüğünü hak eden sanatçımız olduğuna inanıyorum.

kaç cm

-selam
--slm
-yaş?
--19
-kaç cm?
--12
-uzaksın bye.

kuşum aydın'ın full aktif olması

kuşum aydın kadın değil miydi? kadınlıkta aktiflik sorunsalı.

gusül abdesti alan geyler

ama korkunç komedik bir tragedya bence. gusul abdesti alan gay. vejaryen olan et obur. tanrım bugün inanarak yaptım.

lice'de katliam var

devlet ve tsk uygun gördüğü yere ister karakol yapar, ister karargah kurar. buna itiraz etmek kolluk kuvvetlerine mukavament göstermektir ve tabiikide gereği yapılır.

gay ilişkide partnerine karıcım diyen erkek

karı koca ilişkisi muhtevasındaki bir yastıkta kocama mantığını tek gecelik ilişkide arayan zevzeğin söylemidir.

sözlüğün en yakışıklı ayısı

halen benden bahsediyorlar. halen...