sinan

Durum: 2325 - 0 - 0 - 0 - 21.03.2016 03:52

Puan: 34442 - Sözlük Kaşarı

10 yıl önce kayıt oldu. 5.Nesil Yazar.

Türkiye'yi ailemle birlikte temelli terk ediyorum. - Düzenimi kurunca yurtdışında, uğramaya çalışacağım buraya. - Yıkık fildişi kulemin enkazında 22.yy.´ı arıyorum.
  • /
  • 117

jafar panahi

batılıların, anglo-saksonların cafer panahi'yi yazış şekli.
kaynaklarda taratırken, bu tür isimleri batı imlasıyla taratmak daha çok veriye ulaşılmasını sağlayabilir.

(bkz: cafer panahi)

jafar panahi

cafer penahi (a ince, i uzatılarak) okunması ve yazılması gereken iranlı film yönetmeni.

(bkz: jafar panahi)

alttaki yazara soracaklarım var

sinemada izlemeyi önereceğim film "taksi tahran".*
(bkz: jafar panahi)
(bkz: taxi)
(bkz: taksi tahran)

alttaki yazara:
deniz ürünleri ile aran nasıl, bir deniz ürününü* (balık, karides, ahtapot, sushi...) hazırlayıp, sofraya koyup eşine dostuna sunabilir misin?

ulrike meinhof

"radyo yayını yapma imkanı olsa da dinleyebilsek" denebilecek kadar kaliteli müzik zevki olan, sert görünüşünün ardında harika bir kişiliği saklayan, sohbetine doyamadığım, oldukça özgün bir bireydir ki, benden az evvel yazar olmuş olup, sözlüğe de, hayata anlam kattığı gibi, çok şey katacağına inandığım güzel insandır kendisi.* *

ayı sözlük yazarlarının şu an okuduğu kitaplar

abû'l farac tarihi i. cilt, gregory abûl-farac (az kaldı, ii.cilde geçmek üzereyim)*

http://ayisozluk.com/lnk/abulft

ve

körlük, yazar: josé saramago

orluk

big brother

büyük birader.*
ayrıca (bkz:#42010)'da bahsedilendir.

(bkz: george orwell)
(bkz: 1984)

bitkinlik

yorgunluk hissi, halsizlik, isteksizlik. tükenmeye yakın oluş.

varoluşmayış

yan anlamı, kendi varoluşunun farkında olup, aynı zamanda mayışık olma halidir.* varoluşsal mayışma.

(bkz: bitkinlik)

nomen est omen

latince, "ad / isim kehanettir" anlamındaki söz öbeği.

kişinin adının, kendi geleceğinde belirleyeceği olacağı manasındadır.

sinan

bu kadar hızlı yazar yapılmasını hazmetmeye* çalışan dünkü çömez.

kırım'dan gelirim, adım da sinan'dır.*
sinan, bazen sinan cemgil'dir; mimar sinan'dır kimi zaman.
sin'dir**. an'dır*. nan'dır**. inan'dır*; sina'dır**... si'dir*.
velhasıl-ı kelam, mızrağın ucundaki lüledir. sivridir.*

teşekkür ederim " sözlük".

semra can

1971 rize doğumlu, halen penguen mizah dergisi çizeri, elemanı, kadın karikatürist. çarşaf, leman, öküz, fesat, panik, dinozor, pazartesi, milliyet çocuk dergisi, arıza dergileri başta olmak üzere mizah ağırlıklı çeşitli dergilerde çalışmaları yayınlandı.

illüstrasyon, kitap resimleme de yapan semra can, mimar sinan üniversitesi, güzel sanatlar fakültesi geleneksel türk el sanatları bölümünü 1994-1995'de, aynı üniversitenin seramik bölümünü 1995-1998'de okumuş, bitirmiş ve öncesinde de 1992'de marmara üniversitesi tekstil öğretmenliğinden mezun olmuş, alaylı olmayan, oldukça donanımlı bir çizer.

çocuklara yönelik çalışmalarıyla da dikkat çeken semra can, samimi üslubuyla ve kendini yerden yere vuran, hicveden, penguen'deki köşesiyle, kedileri miço ve fıçı ile hep sempatik bulduğum bir kişi olmuştur. http://www.semracan.com/ 'dan kişisel sitesine ulaşılabilinir.

iyi ki var.

(bkz: penguen)

ortam dünyanın en telmaşa adamı

sönmez karakurt'un çizdiği, penguen mizah dergisinin karikatür serisi.

bilmeyenlere fikir vermesi açısından, ortam'ın en son macerasının dergide yayınlanan özeti şöyle:

"ortam kondom alma bahanesiyle haddizatında iktidar ilacı için eczaneye gitmiş, ancak döndüğünde kızı evde bulamamıştı. acaba muktedirsizliğime ayıldı da ondan mı gitti sorgulamaları içerisindeyken özlem'den mesaj gelmişti: `` kusura bakma acilen çıktım, annemin hipertansiyonu tutmuş, şarj da bitince arayamadım seni.´´ "

(bkz: sönmez karakurt)
(bkz: penguen)
ve : (bkz:#140624)

ayı sözlük yazarlarının mutsuzluk tanımları

mutluluk anlıktır. sürekli mutlu olabilenler sanırım ancak zırdelilerdir. bu bağlamda mutsuzluk hayatın içinde daha çok kapsayıcıdır.

kimi insan vardır, mutsuzluğu ile mutludur; çünkü doğal bir akış olduğunu bilir ve mutlu olacağı anların geleceğini de bilir.

bir de, mücadele ederken, direnirken, hayata ve olumsuz olarak getirdiklerine karşı durabilirken mutlu olabilen insanlar vardır.

mücadele edemeyecek derecedeki yılgınlık, bezginlik, kendini koyverme halidir öyleyse benim mutsuzluk tanımım.

ayı sözlük itiraf

itiraf ediyorum sana sözlük; sözlüğe beni çeken biri var sözlük; onun isteğiyle geldim. memnun muyum? bekleyip göreceğim. umutluyum ama. sıcak karşılanıyormuş adam gibi gelen her cinsten kişi. öyle duydum. dediler... hatta nickimi bile o seçti sözlük! ne yapayım ben şimdi? en iyisi fırsat buldukça katkıda bulunayım sana sözlük. aç kollarını ben geldim be sözlük!**

yo en la prizion

yasmin levy'nin "romance and yasmin" albümüden derin bir şarkı, hatta ağıt, çığlıktır.

http://www.dailymotion.com/video/x1of0ax... 'dan dinlenebilir.

sözleri şu şekildedir:


o'n la prizion, tu en las flores,

sufro de korason, kero ke yores

las paredes altas, no te alkanso,

demando salvasion del mi dio santo

otro te amava, yo m'enselava,

el amor me armo, yo lo matava

kinze anyos de prizion, kerida,

yo 'sto en kadenas, guay de mi vida

aman, aman, dime ke keres,

yo no me vo kon ti ni si te mueres

guerfana era yo, m'abandonates,

el dio ya te pago porke pekates

vestido preto te vo azerte,

i a la keila k'eches azeite,

kinze anyos de prizion, kerida,

yo 'sto en kadenas, guay de mi vida

no me mandes mas kartikas tristes,

va kemate kon gaz konfor izites

tomi otro haver, un riko ombre,

no kero mas saver ni de tu nombre

------------

türkçe meali ise şöyledir:

ben zindanda, sen çiçekler arasında

kalbim acıyor, isterim ki sen de ağlayasın

duvarlar yüksek, sana erişemem

yüce tanrımdan dilerim kurtuluşumu

başkası seni severdi, ben kıskanırdım

aşkla silahlandım, onu öldürdüm

on beş yıl zindanda, sevdiğim

zincirlenmişim, ömrüm tükenmekte

aman, aman, söyle ne istersin

senle gidemem ölsen bile

ben bir yetimdim, bırakıp gittin

günahın için tanrı hesap sorar

sana siyah bir elbise yaptım

sinagoga gidip yağ süresin

on beş yıl zindanda, sevdiğim

zincirlenmişim, ömrüm tükenmekte

bana hüzünlü mektuplar gönderme,

rahat etmek için gaz döküp yakarım

artık başkası var, zengin bir adam,

ismini dahi hatırlamak istemem

santimantalizm

bireyin, duygularını mantığının önüne koyarak hareket etmesi; davranışlarına duygularıyla yön vermeyi aşırı boyutlara varacak şekilde yapması halidir.
fransızca'dan gelmiş bir kavramdır.

sensizlik

sensizlik... alışamadığımdır. kavrayamadığımdır. kavramaya kalktığımda, bocaladığımdır.

sensizliği kavramak, bir türlü kavranılamayandır.

bir kez sensizlik başına gelince kişinin neye uğradığını şaşırır. artık rüzgarlar esmez, yağmurlar yağmaz (yağsa bile ıslatmaz o yağmurlar), günler geçmez, geceler bitmez olur. kahır çöker ve işte o an, kahrın çöktüğü an kavranılmaya çalışılsa da sensizlik, boşa kürek çekmektir aslında. kişi kendi içine döner. içindeki sen'i arar. o da gittiyse, bulunamıyorsa vay haline!

sonsuzluğu kavramak daha kolaydır sensizliği kavramaktan.

sensizlik, hep bitiştir, tükeniştir, varlığın olamamasıdır.

sana göreyse, bensizliği kavramaktır; bensizliktir. ben, sana göre sensem, kavra bakalım sensizliği, sensizliği kavramak neymiş gör; çektiklerimi çek. ağla ve kudur veya zil takıp oyna. haydi benden bu kadar. ben, sonsuzluğu kavramak ile ilgiliyim artık, ki sen de sonsuza karıştın.

uğurlar ola!

en yakın arkadaşınızın gizli gay olması

uzun yıllar önce yaşanmışlıklarımdandır.
önceleri aseksüel bilinirdi etraftan bu arkadaş.
birlikte çok şey paylaştık. çocukluktan ilk gençliğe ve delikanlılıktan yetişkin olmanın ilk demlerine dek.
bana karşı bir asılması olmadı hiç.
kızlarla arası da iyiydi ama cinsel olarak değil; bir tür "meriç" modunda takılır dururdu.
günün birinde, içkiliyken ve babasını henüz yeni kaybetmişken duygusal bir patlamayla ağlayarak heteroseksüel olamadığını, denediğini ama artık bu ülkeden gideceğini, kanada'ya yerleşeceğini ve cinsel olarak erkeklere ilgi duyduğunu aktiflikle pasifliği bile özümseyemediğini, kendini keşfedeceğini bir çırpıda dedi. gitti bu arkadaş. gidiş o gidiş. temasımız azaldı ve koptu. belki otoriter babasının ölümüyle, üzerindeki baskının azalmasıyla, kalkmasıyla yılların dolmuş taşmışlığını döküverdi bir anda. azınlıklardandı. hali vakti de fena değildi. babasından da miras kalınca, hayatını yaşamaya gitti.
laf aramızda, iri cüssesinden dolayı, ayı derdik çevremizde tatlı tatlı takılarak cinsel yöneliminden bihaberken. şimdi kanada'da reklamcılık yaparmış. partneriyle de iş ortağıymış üstelik.


(okuyorsan / okuyacaksan bunları, kendini bilirsin sen.
selamı da kestin kitapsız ayı! arasana olm! kanada'dan istediklerim var.)*

yan yana gelince korkunç derecede tehlikeli olan şeyler

ateş ve barut
bahtsız bedevi ve kutup ayısı*
özgüven ve görgüsüzlük

recep ivedik filmini izlemeyen insan

durup düşündüm böyle bir başlığın ayırdına vardığımda, yazmalı mıydım?
recep ivedik film serisini izlemeyen insan mıydım sahi?
hayır. recep ivedik filmini izleyemeyen insandım. evet elitist ve kibirliyim. üzgünüm. benden geçti. yapacak bir şey yok.

---------- ciddi mode on ->

halk bundan anlar diye yapılan düzeysiz sözde gülünçlüklerle halka hakarettir bence bu tür yapımlar.
ticari olarak başarılı olabilir ama izleyici kitlesini aptallaştırdığını ve kendi ağlanacak halimize zorla güldürdüğünü düşünüyorum.
beki bir ayna tutmadır. aynaya bakıp kendimize gülüyoruzdur.

---------- ciddi mode off -<

fildişi kulesinden ahkam kesen bendeniz biraz daha halka inmeliyim belki.
ölümüm züppelikten olacak. şimdi tarkovski'nin zerkalo'sunu üçyüzotüzüçüncü kez izlemeye gidiyorum, müsaadenizle.*
  • /
  • 117
  • /
  • 39

amfi


ada


atina


whoami


bağlanmamayı marifet sanan hastalıklı kişi


çingenelerin sitesi


şoför


baby jane


love


nori


justin trudeau


browsec


diyojen


megafon


mezi


müfteri


singapur


brexit


dert


bozacının şahidi şıracı


  • /
  • 39
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 2325

pluviophile

nasıl ki bibliophile / bibliyofil'i "kitapsever" diye türkçeleştirebiliyorsak, "yağmursever" diye türkçeleştirilebilecek bir kavram.
aşırı ve zarar verici yağmurlar, abartılı sağanaklar hariç, sanırım ben de yağmurseverim.

uno

italyanca'da, latin kökenli çoğu dilde bir (1).

düşün ki o bunu okuyor

ölmedik biz. ayrı ayrı uyuyoruz. belki derin komadayız ama ölmedik biz. sen de, ben de hala hayattayız. öküz ölünce ortağını satanlardan değil, yeni bir öküz alanlardan olmak gerek. bu devirde düzgün ortak bulmak çok güç.

hayatlarımız birbirine örüldü bir kez ve bu rastlantıdan fazla bir şeydi. ölmedik biz, hala varız. sen ve ben, ayrı ayrı varız. birlikte fenafillah olmak varken, bunun deneyimlerini yaşamışken ve ötesini de tahayyül edebilirken ve nasılsa günün birinde zaten ölecekken, yaşarken biz'in ölmesi ne kadar da gereksiz ve boşuna.

içinde yaşıyorum; içimde yaşıyorsun. yeniden biz olmak zor değil. anlayış ve kabulleniş, özgürlükten taviz vermek değildir. kavuşmak mümkün. istemek yeter. seni yıkıp geçen hatalarım, beni böyle kabul ettiğinde, yıkıcı değil yapıcı olacaktır. ben seni, her şekilde kabul edebilmişken hele. kalp kırıklıkları, yüce bir sevgiyi kaybetmeyi istemek için yetersiz. ölümcül sanılan hatalar, kahredici, üzücüydü ama ölümcül değildi.

bak, yaşıyorsun. yaşıyorum. yazıyorum. okuyorsun. gel. canım cananım, gel. bir ders alınması gerekiyorsa, ikimiz de aldık aynı dersi. gel. hep gel. gitme daha fazla. gel biriciğim, gel...*

düşün ki o bunu okuyor

günler geçer üstümüzden, geceler doğrar, biçer, ezer ve kavuşuruz sonunda da, nasıl kavuşuruz, ne halde kavuşuruz? muamma. gönülün istediği aşktan ötesidir. aşkın özüsün, öyle birisin. kendi içindeki öteliklerden bana da ver ve alıştır kavuşunca kokunla sarhoş olmaya beni.
gerçekler, hayallerden ve düşlerden yapılmıştır, bilmez misin? benimle oynama daha fazla. böyle ortaya çıkman iyi oldu aslında. gel. özlemlerinle gel.
konuşalım. sussak bile yüreklerimiz, ruhlarımız bizi dinlemeyecek. onlar birbirleriyle hep konuştular; biz tanışmadan önce bile üstelik! beyinlerimizi dinlemeyecek onlar. dinlememeli de. aşk bir beyin işi değildir; yürek işidir. sonsuzluğun parçası olalım. seni boşvermek imkansız. sen mutluyken mutlu, mutsuzken mutsuz olan bana seni boşvermek imkansızdan da öte. sen ezelden gelip ebede gidensin. bu dünyada manevi olarak kendini düşününce varacağın nokta, ötekindeki kendindir. maddi olarak kendimizi düşünmeyi es geçiyorum! burda sönmediğini anladık. burda biten, bitişin sonu olmalı. başlangıca selam olsun! seviyorum. seviyorsun. sadece sarıl. öylece kal. gözyaşlarımız yıkasın kalp kırıklıklarımızın kirini. paklanalım. gel.
hayat, seni doğurandı. "gelsem mi?" deme, gel. hayal kırıklığının büyüğü sen yokken olandı daha fazlası olmaz bana inan. küçüklerini zaten saymıyorum; onları kanıksadım. o'nun ben olduğumu, o'nun sen olduğunu anladığım gibi anla n'olursun. tereddüt etme, göreceksin, göreceğim. birbirimize geç kalmadık. son tren, son uçak, son vapur henüz kalkmadı. birbirimizi beklemeye gerek yok. neden bekleyelim? haydi, şimdi! hayatın verdiklerini, ölüme taşıyacak değilim. yaşayalım.
özlediklerin gerçekleşecek; bunu bil ve iste ve gel. gel. sadece gel ve korkmadan gel. ürkek adımlarla değil, koşarak gel. bekleyeceğim. şimdi, uykumda bekleyeceğim seni. gel, düşüme gel. düşümü gerçek kıl.*

çeşme

"çeşm" farsça göz demektir ve çeşme sözcüğü göz'den türetilmiştir. çeşmeden akan su da gözyaşıdır.

çeşme sözcüğü, göz sözcüğünün etimolojisinden müstesna, tek başına kaynak, pınar anlamlarındadır.

bu bağlamda, göz de, gözyaşının pınarıdır, kaynağıdır.

evet, farsça, oldukça şiirsel bir dil olabilmektedir çoğu zaman.*

seri eksi oy veren ezik

eksilenen bazı girilerime, hatta hepsine baktığımda, aslında eksilenecek bir şey olmadığını, eksileyen tarafın farklı düşünmekten değil de sırf eksilemek için eylemde bulunduğunu ve bana takmış bir psikopatın varlığını duyumsadığımı, dolayısıyla "seri eksi oy veren ibne" gibi seksist bir tanımlama yerine, "seri eksi oy veren psikopat" tanımlamasını yeğlediğim "sözde" yazardır.

edit: bunu da eksileyeceğini düşünüyordum. haklı çıktım. meraklısı profilimden eksilenen girilerimi görebilir ve yazdıklarımın haklılığını da teyid eder.

edit-2: umursamadığım ama ne olduğunun bilinmesini istediğim kişi ve durumdur.

sinan

bu kadar hızlı yazar yapılmasını hazmetmeye* çalışan dünkü çömez.

kırım'dan gelirim, adım da sinan'dır.*
sinan, bazen sinan cemgil'dir; mimar sinan'dır kimi zaman.
sin'dir**. an'dır*. nan'dır**. inan'dır*; sina'dır**... si'dir*.
velhasıl-ı kelam, mızrağın ucundaki lüledir. sivridir.*

teşekkür ederim " sözlük".

pasif olurken tanrı'nın imzasını unutmanıza hayranız

her yerde yobaz var. her yerin yobazı, ayrı bir yobaz ama yobazlıkta eşitler sonuçta.

düşün ki o bunu okuyor

ölmedik biz. ayrı ayrı uyuyoruz. belki derin komadayız ama ölmedik biz. sen de, ben de hala hayattayız. öküz ölünce ortağını satanlardan değil, yeni bir öküz alanlardan olmak gerek. bu devirde düzgün ortak bulmak çok güç.

hayatlarımız birbirine örüldü bir kez ve bu rastlantıdan fazla bir şeydi. ölmedik biz, hala varız. sen ve ben, ayrı ayrı varız. birlikte fenafillah olmak varken, bunun deneyimlerini yaşamışken ve ötesini de tahayyül edebilirken ve nasılsa günün birinde zaten ölecekken, yaşarken biz'in ölmesi ne kadar da gereksiz ve boşuna.

içinde yaşıyorum; içimde yaşıyorsun. yeniden biz olmak zor değil. anlayış ve kabulleniş, özgürlükten taviz vermek değildir. kavuşmak mümkün. istemek yeter. seni yıkıp geçen hatalarım, beni böyle kabul ettiğinde, yıkıcı değil yapıcı olacaktır. ben seni, her şekilde kabul edebilmişken hele. kalp kırıklıkları, yüce bir sevgiyi kaybetmeyi istemek için yetersiz. ölümcül sanılan hatalar, kahredici, üzücüydü ama ölümcül değildi.

bak, yaşıyorsun. yaşıyorum. yazıyorum. okuyorsun. gel. canım cananım, gel. bir ders alınması gerekiyorsa, ikimiz de aldık aynı dersi. gel. hep gel. gitme daha fazla. gel biriciğim, gel...*

kedi besleyen sözlük yazarları

şu an kedim yok ve şartlar gereği bir süre daha olmayacak. zaman içinde kedilerim olmuştu. ailemde de kedi besleyen çok insan var. bu kedilerden bazılarının adları şöyleydi: fadiş, mimi, carina*, tırmık, arabişko*, nuri sesigüzel*, pufkin*, nişantaşlı, beşiktaşlı...

mustafa kemal atatürk

varlıklarını kendisine borçlu olduklarını algılayamayacak derecede olup, ötekileştirildiği halde ötekileştirme yapabilen zevatın dahi çamur atmaya yeltendiği fakat altının çamura düşmesiyle altın olma niteliğini kaybetmeyeceği misali, hala ışıldayan, ebediyen de ışıldayacak insan.

how i met your mother'ın tek cümlelik özeti

dizi izlemeye yönlendirilerek uyuşturulmuş kitlelerin izledikleri amerikan dizilerinden biri.*

boşaltın sözlüğü almanyadan kolim gelecek

" boşaltın sözlüğü almanyadan kolim gelecek" şekinde yazılmış olan, doğrusunun " boşaltın sözlüğü almanya'dan kolim gelecek" şeklinde olması gereken ve cümleyi parçaladığımızda, farklı anlamlara garkeden(!) bir başlık:

- boşaltın sözlüğü: "sözlüktekileri boşaltmak" ile "sözlüğü boşaltmak" arasında anlam vermekte bocaladığım ifade.

- almanya'dan kolim gelecek: ev sahiplerinin kiracı çıkarmak için kullandıkları bahaneye kinaye üzerinden, en az her iki anlamdaki " koli" ifadesi ile cümlenin en anlamlı bulduğum kısmı.*

genel olarak, almanya'dan gelecek olan kolinin, sözlüğün içindekiler yani yazarlar olduğu sürece, sözlüğe sığamayacağını düşündürten; buradan da, almanya'dan gelecek olan koli kişisi veya nesnesinin, oldukça iri olduğunu çıkarsayabileceğimiz bir ifadedir. gelecek olan kolinin, sözlüğü doldurabileceği zannına kapılıp da açılmış bir başlık, edilmiş bir ifade olabilir kanımca.

(bkz: yaran başlıklar)

evde müziğin sesini açamamak

kulaklık, kablosuz kulaklık kullanılarak çözülebilecek sorunsal.

bedri baykam

sanatçı ve aydın bir kişilik. yazarlığı da vardır. "kemik" adlı romanını önerebilirim.
yıllar önce sanırım ist./ortaköy'de işlettiği bir parda yarı çıplak hatunlara çamur güreşi yaptırmaktan, ergenlikte yaptığı bir masturbasyonun kalıntısı olan sperm lekeli peçeteyi saklayıp, yıllar sonra bu kurumuş sperm lekeli peçeteyi sergilemeye ve daha neler neler... inanmayana google bir tık kadar yakın! velhasıl-ı kelam, ilginç bir kişiliktir.