yeni sezonuna gerçekten kötü başlamış program. ben bu programı güzel sesler, kaliteli müzikler ve güçlü yetenekler için izledim bunca yıl. bu sene baktığımda ise bunların hepsi gitmiş.
ebru gündeş gibi her şarkıdan sonra şarkıyı söyleyen sibel can,
tatlılığının farkında olup sürekli bunu kullanan murat boz,
bütün salonu inleterek ağzını iki metre açan hadise,
eski saflığını gerçek bir gevşekliğe dönüştüren gökhan,
oturduğu yerden hiçbir şey yapmadan para kazanan hakan,
müzik bittikten sonra yarım saat jüri anıları...

kararında bitirselerdi bu kadar düşmezlerdi.

bu aralar bendeki umutsuzluk ne olacak bilmiyorum sözlük.
yaşıtlarım üniversitede 2. sınıfa geçerken ben hala ygs kasıyorum sırf bilkent'e gitmek için.
ülkedeki adaletsizlik, kadına ve eşcinsellere artan şiddet, televizyonların '' gay '' kelimesini bile sansürlemesi... ne yapacağımı bilmiyorum sözlük.
suriye'de yaşanan olaylar... amerika ayrı bir yandan, rusya ayrı bir yandan, avrupa ayrı bir yandan bir şeyler yapıyor.
dünya'nın bu kadar geliştiği, küreselleşmenin her geçen gün arttığı bir ortamda hala '' ya savaş çıkarsa? '' diye yaşamak ağır geliyor bana
fillerin tepişip çimleri ezdiği dünyada bir insanda çıkıp, '' yeter artık lan, ney sizin alıp veremediğiniz? petrolmüş, doğal gazmış, toprakmış... neyinize yetmiyor kocaman dünya? '' demiyor ki.
kimse kimseyi düşünmüyor.
herkes de '' en iyi ben olayım, en popüler ben olayım! '' anlayışı var.
kötülükler dışarıda kol geziyor.
insanlar kendi yaptıklarına bakmadan millete laf atıyor, sırt çeviriyor.
herkesin derdi para olmuş. para için yapmayacakları şey yok.
çok mutsuzum sözlük, gerçekten çok mutsuzum.

2018 dünya kupası için oynanan eleme maçlarından biri. büyük bir keyif ve heyecanla izleyeceğimden eminim. türkiyem'e güveniyorum, sonuna kadar yanınızdayız aslanlar! vurduğunuz gol olsun!

bu arada maç, 21,45'te tv8'de!

1 sezon boyunca red devil'ı merak ettim ama asıl izleme sebebim chanel oberlin ve chanel #3 ...

ya emma roberts'ı yemek istiyorum, ne kadar tatlı bir şey.

oha lan, kimse beni yazmamış.

kız mı zannediyonuz olum beni?

(bkz: ay hoşt ulan)

'' insana verilen değer : avrupa '' diyen insanlara bu karikatürü göstereceğim sürekli.

tanım : terbiyesiz, ahlaksız insanların yaptığı saçma sapan bir karikatür.

vakti zamanında ben de izlemiştim. bana göre feci derecede underrated bir dizidir.

ara sıra oynadığım ve belki de counter strike 1.6'dan sonra bende en çok iz bırakan oyundur. 6 - 7 sene önce okula gitmeme rağmen sabahlara kadar kasardım.

olympia'da 74 level mage'i nasıl kastığımı gözaltımdaki morluklar açıklıyor.

gündelik hayatlardan çok ünlü insanları arzuluyorum. böyle bir şey neden var bende onu da bilmiyorum.

üstüne üstlük başkalarıyla ünlü erkekler hakkında konuşmak direk azdırıyor beni.

(bkz: yaran ayı sözlük entryleri )

bölüm olarak hatırlamıyorum ama favori sahnelerim şunlar :

1 - leyla'nın delirdiği sahne. orada ali rıza bey'in çaresiz bakışları beni çok etkilemişti.

2 - fikret, ali rıza bey'e evlendiğini söyler. fikret adam hakkında '' iyi biri diyorlar '' deyince ali rıza bey'in '' tanımıyorsun bile '' deyip ağlar.

3 - leyla'nın bütün aile bireyleri karşısına geçip '' benim suçum ne?! '' diye herkesi ittiği sahne.

4 - leyla'nın necla'nın suratına eski pembe montunu atması.

5 - ferhunde'nin kaloriferin arkasında bulunan eski aile resimlerini bulup ağlaması.

6 - bir de her bölümün sonunda görünen halktan insanların aile fotoğrafları.

uğruna 20 yaşında sınava tekrardan hazırlandığım ilim, irfan yuvası.

her zaman yapmak istediğim bir meslek. kendimi elimde fotoğraf makinem, kalemim ve defterimle sokak sokak istanbul'u gezerken hayal etmek çok hoşuma gidiyor. gezdiğim sokaklarda gördüğüm ilginç olayların fotoğrafını çekmek ve gazetede yazmak çok güzel bir şey olmalı.

dudu ve perihan kavga ediyor. bunun sonucunda dudu perihan'ı maymuna dönüştürüyor, perihan da dudu'yu kel yapıyor.

en efso bölümlerdendi. heyt be, neler değişti...

istediğim üniversite ve bölüm için 20 yaşında tekrardan sınava hazırlanıyorum. ama artık o kadar bıkmışım ki çalışmaktan, başladıktan 5 dakika sonra 34 saatlik bir ara veriyorum.

dün akşam severek izlediğim bir maç oldu. ben bizim taraftalar putin'e laf çakar ya da sahadaki oyuncular arasında soğuk rüzgarlar eser dedim ama pek bir şey olmadı.

güzel bir dostluk maçıydı. yine de akıllarda kalan emre mor'un istiklal marşı sırasında sakız çiğnemesi oldu. maçtan ziyade bu görüntüler konuşuluyor şimdi.

ayrıntı için : http://www.hurriyet.com.tr/emre-morun-ha...

karanlığın elli tonu - e.l james

mevsimlerin içindeki en güzel, en samimi, en içten mevsim.. o ağaçlardaki yapraklar sararıp yere düşüyor ya... hafif çiseleyen yağmur yaprağın üzerine damlıyor ya... ne harika bir mevsimdir sonbahar!

hoş geldin, sefa getirdin!

başbakan binali yıldırım'ın duyurduğu son dakika haberi.

yerine süleyman soylu getirilmiş.

çalışma ve sosyal güvenlik bakanı da mehmet müezzinoğlu olmuş.

ayrıntılar : http://ayisozluk.com/lnk/af14fb

en sevdiğim mesajdır, mesajların da en güzelidir.

hele bir de sevdiğinden gelirse..

kaygılı, düşünceli ve çaresiz hissediyorum. ülkemin durumu, insanlığın gittiği yol, paranın ve arzunun büsbütün herkesi ele geçirmesi.. bundan dolayı ruh halim genelde stabil.