cem uzan
el kona kona bitirilemeyen servete sahip bir ailenin mensubudur. hemşehrimdir ancak dolandırıcının da önce gidenidir. siyasete atıldığı dönemlerde bayram namazında karşılaşıp bana harçlık vermişti (küçük bir çocuktum) karizması gerçekten mevcut. karizması, boş vaatleri, verdirdiği konserler, dağıttığı paralar ve çikolatalarla yüzde 7 civarı bir oy almıştı. bu da ülkece siyasi bilincin ciddi şekilde sorgulanmasını gerektirir elbette.
gündemde değilsin
bir neslihan yargıcı edasıyla "benceee siz gündemde değilsiniz! hülya avşar gündemde olmaz, ben olurum." demek istediğim ifade. hep sağ tarafta duruyor yahu iki çift güzel kelam yazıverin de gönlümüz eğlensin biraz.
rind
biraz açmak gerekirse; aşık olmanın tadına varmış, aşk şarabından bolca içmiş (nuş etmiş), kısa vuslat anlarındansa ayrılığın zevkini bilen, cananına hasret olmayı seven fakat zaman zaman küçük bakışlara belki kaçamaklara hayır demeyen, meyhaneyi kendine mesken eylemiş, sevgilinin rakiplere olan ilgisinden şikayetçi, netice olarak aşkın ve şarabın, hayattan zevk almanın üstadıdır. karşı tipi zahit yahut sofu olarak isimlendirilen dindar, şarap içmeyen, aşk konusunda beceriksiz kimselerdir. neşeli insanlar topluluğu olmamızdan mütevellit çağın rintleri sayılabileceğimizden hal ve hareketlerinize dikkat ediniz. tarihi sorumluluğunuzun farkında olunuz.
nedim
"kafir" redifli gazeli benim divan edebiyatı içinde en sevdiğim ve ezbere bildiğim gazellerden biridir. nedim de divan şairleri arasında canlı, renkli üslubuyla ön plana çıkan dönemine göre sade ve günlük konuşma dilinde kullanılan tabirleri ustalıkla şiire soktuğu diliyle apayrı bir yeri olan şairdir. osmanlıda hakim olan sofu hayat tarzına karşı rint hayat tarzını savunan yaşam enerjisi yüksek bir şairdir. lale devrinin güzelliğine varabilen az sayıdaki insandan biridir. zira sonrasında çıkan isyan ölümüne sebep olmuştur.
yazarlardan insanlığa öğütler
yüksek müsaadelerinizle konuşmamın bu kısmında sizlere büyük şair nedim'den bir şiir okuyup huzurlarınızdan ayrılmak istiyorum. esen kalınız.
bir safa bahşedelim gel şu dil-i nâşâde
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e
işte üç çifte kayık iskelede amade
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e.
gülelim, oynayalım, kâm alalım dünyadan
mâ-i tesnim içelim çeşme-i nev-peydadan
görelim âb-ı hayat aktığın ejderhadan
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e
geh varıp havz kenarında hirâman olalım
geh gelip kasr-ı cinan seyrine hayran olalım
gâh şarkı okuyup gâh gazelhan olalım
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e
izn alıp cuma namazına deyu mâderden
bir gün uğrulayalım çerh-i sitem-perverden
dolaşıp iskeleye doğru nihan yollardan
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e
bir sen ü bir ben ü bir de mutrib-i pakize-eda
iznin olursa eğer bir de nedim-i şeyda
gayrı yâranı bugünlük edip ey şuh feda
gidelim serv-i revanım yürü sadabâd'e
seviyesiz seks
beynelmilel filminde
dilber ay'ın dediği gibi "pavyonda kültür ne arar anam." dedirten seks çeşididir.
masa lambası
laptopumu bile bir kez yerinden kımıldatmayacak kadar düzenli ve masabaşı çalışma disiplinini seven biri olarak çok sevdiğim, misafirim yok ise genelde masada oturup onunla aydınlandığım lambadır. bu kadar önem vermeme rağmen yıllardır heves edip de kendime "banker lambası" adı verilen ortalama 90-100 tl'ye satılan masa lambasını paraya kıyıp da neden almadığımı hep merak ederim. bu da mukadderat herhalde.
lezbiyenlerde aktiflik pasiflik
beyanın esas alınması icap eden durum. zira müddei iddiasını herhangi bir somut delil ile ispat edemeyecektir.
öğrenim kredisi
yüksek lisansla birleştirilmiş lisans programından mezun olduğum için 5 yıl boyunca aldığım; mezun olduktan iki yıl sonra ödemeye başladığım ancak üç aylık vadelerle ödendiğinden ve ben iki ay para biriktirmeyip üçüncü ay ne halk edeceğimi bilemediğimden yeni bir kredi çekip toptan kapattığım kredidir. iş görmüştü zamanında ancak sonradan ödemesi insana zor geliyor. napalım mukadderat!
koza ipek holding baskını
"yeni türkiye'de herkes bir günlüğüne de olsa terör örgütüne üye olmak yahut cumhurbaşkanına hakaretten gözaltına alınacak!" tezini güçlendiren operasyonlardan biridir.
1982 anayasası
kazuistik bir anayasa olmasına rağmen her krizde herkesin kendine göre yorum çıkarmaya hevesli olduğu, basıkıcı, faşist bir anayasadır. ömrünü tamamlamıştır. ancak sivil anayasa yapma tecrübesi olmayan bir ülke için yenilenmesi zordur. akp'nin uyduruktan bir komisyonla kendi dayattığı maddeleri geçirmek istemesi ile son deneme de hüsran olmuştur. yapılacak en iyi çalışma bütün siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin, serbest katılımla katkı sunmak isteyenlerin bir çalıştayla birkaç alternatif anayasa metni ortaya koyması ve halkın referandumla bunlardan birini seçmesi olacaktır. böylelikle bir çekiç gibi başımızın üzerinde duran bu 82 anayasası'ndan ilelebet kurtulabiliriz.
eşcinsellerin evlat edinmesi doğru mudur
yani bunun cinsel eğilimle alakalı olduğunu sanmıyorum. ne eşcinseller var ki ana-baba vasfını fizyolojik olarak ana-baba olmuş insanlardan çok daha iyi yerine getirebilirler. şahsım adına ben bir heteroseksüel olsam da çocuk istemezdim. zira kendimden çok vakit ayıracağım, ömür boyu kendimi ikinci plana atmama sebep olacak, maddi-manevi istekleri hiç bitmeyecek bir minik varlığa katlanamazdım. anne babamın bana yaptığını ben bir çocuğa yapamazdım. hayatımın her noktasında sorumluluklarını bilen ve prensipleri ile yaşayan biri olmama rağmen bu ağırlığı taşımak istemezdim. bir çocuk dünyaya getirmek yahut evlat edinmek bu dünyada hafife alınıyor bence. ha ben bu sorumluluğa razıyım diyen çiftler -heteroseksüel/homoseksüel fark etmez- yerine getirebilir. doğrudur, caizdir.
ağır vasıta
trafikte -en küçük araçlardan birine sahip olmama karşın- tam manasıyla bir ağır vasıtayım. (yavaşlık bakımından) ancak tez canlı biri olarak yaşamımda asla bu tabir ile itham edilmeyeceğime eminim.
tabut
bizimkiler pek bir sevimsiz. bakın elin ecnebisine ölünce bile keyfine düşkün. vallahi ben ölünce varımı yoğumu satın, içi güzel döşenmiş, dışardan baktığında möblesi parıldayan kaliteli bir tabut alın. onunla gömün. dünyada gün yüzü göremedik ölünce rahat yatalım yahu.
skype var mı
yıl olmuş 2015 be evladım. dedemizi bile aramayıp whatsapptan yazacağız nerdeyse.
çıplak uyumak
aşırı kuralcı biri olarak kurallarım gereği yalnızca 1 haziran-1 eylül tarihleri arasında gerçekleştirebildiğim eylemdir. planlı tarihler arasında büyük zevk verir ancak planım dışında vuku bulursa içim içimi yer.
30 ağustos zafer bayramı
20. yüzyılda zafer, düşmanı yurttan kovup çağdaş bir ülke kurabilmekti. 21. yüzyılda zafer; kurulan çağdaş ülkeyi yaşanmaz hale getiren, siyasi hırsları yüzünden gençleri, vatandaşı, askeri, polisi ölüme sürükleyen, ( şehitlik makamı safsatalarıyla insanları avutup kendi çocuklarını askerden kaçırarak tabii!) tabut başında nutuklar atıp oy isteyen, müslüman kardeşler ve türevleri siyasi mekanizmaları demokratik yollarla alaşağı etmektir. zor da olsa geç de olsa halkımız uyanıyor. daha güzel bayramlar bizleri bekliyor. bu özel günde başta büyük atatürk olmak üzere bütün şehit ve gazilerimizi, kahraman halkımızı minnetle anıyorum. bayramımız kutlu olsun.
kum saati
benim asabımı bozan bir nesnedir. bitene kadar başka bir iş göremediğimden hep "eyvah, ömürden gidiyor vallahi" evhamına kapılırım.
yazım hatası
insandan soğuma sebebidir. (dokunmatik hatası yahut harflerin karışması vb hariç tabii) aşkımdan gebersem de ayrı yazılması gereken "de/da" bağlacını bitişik yazan biriyle olamam. soğuyorum. bir de üzerine diğer yazım hataları eklenmişse allah selamet versin, ne diyeyim. ne ölüme, ne ölüsüne...
kuşum aydın
"aşk, aşk; ver,ver,ver. para,para;ver,ver,ver. bu sene benim senem,biliyorum." şeklinde nakaratı olan son parçası "iyi ki doğmuşum" ile yine müzik piyasasında kendinden söz ettirememiştir. zaten üçüncü ver'lere de sesi yetmemektedir. böyle yitik bir zat-ı muhteremdir kendisi de. hayat işte hep böyle ironi...