yalnızlık

tek başına kalmak değildir.
ay nasıl kötü bir şey ya.herkes birileriyle fingirdeşiyor,geziyor,tozuyor.bense oturup ibadet falan yapıyorum.
sözlüğün "yalnızlığın dibine vurdun yine.." demesiyle aklıma gelendir. oysa hep oradadır. içkin dünyamın yegane varlığıdır, kimseyle paylaşamayacağımdır..
eğer hepimiz yalnızsak, o zaman yalnızlığımızla birlikteyiz..
bunu düşünmek bana iyi geliyor...

p.s i love you...
yarama tuz basmaktan vazgeç.. kısa aşk öykülerini kendine sakla.. bir yudum huzura geldim ben.. dilsiz hislerime merhem ol istedim... hep dediğim gibi.. siyah olacaksan siyah kal.. beyaz olacaksan beyaz... gri yok bende...!!!!
yalnızlık bir süre önce cf den tanıdığın birine sanki yıllardır tanıyormuşsun gibi yakın olmak onun sohbetinden medet ummaktır ki genel hayatta yanına yaklaşmasına müsade etmeyeceğin kadar tuhaf biri olsada.............
ne olacak sanki söylesem diyorum, ama yok, olmaz, sonra arkadaş muhabbeti bile yapamayız. bu yüzden yalnızım diyorum söylemeliyim diyorum, ama yok, her türlü inkar edecek.
koca yatakta tek başına uyumaktır. elini sağa atarsın boş, sola atarsın boş. bir hüzün çöker üstüne sonra soluğu mutfakta buzdolabının önünde alırsın ve bu her gece tekrar edip durur... *
şunu anladım ki bu topluma böylesi bir klip fazla, anlamıyorlar, anlamayacaklar da. - anlayanlar da var yok değil-
klipte baş üç ana öğe -sütyenli kadın, crossdress -algılanan travesti- mastürbasyon yapan çocuk- rahatsız edici gelmiş olacak ki onun üzerine saldırıyorlar, siz ne anlam içerdiğine, ne mesaj vermek istediğine baksanıza kardeşim. bence gayet başarılı bir klipti. sözleri de çok iyi. hee şunu da söylemeden edemeyeceğim klipte tek dikkat çeken şey cem adrianın kasları galiba, hiç mi kaslı adam görmediniz yahu.

şarkı sözlerini de iliştirivereyim bari;

vurmuyor yüzüne eskisi gibi sanki
güneşin ısıtmıyor içini
gelmiyor içinden uzatmak ellerini
ellerin tutamıyor bir kalbi
bir kağıt, bir kalem, bir yanmış, bir sönmüş, bir bitmiş sigara
hayatın bu
sökülmüş, atılmış, kırılmış, dökülmüş hep paramparça
yolun sonu bu
yalnızlık
saklandığın o küçük delikte buluyor seni
yalnızlık
seviştiğin o kalpsiz bedende uyuşturuyor seni
yalnızlık
sıkıştığın o küçük evinde vuruyor seni
yalnızlık öldürüyor seni
öldürüyor beni
yalnızlık çağının kalbi kırık çocukları
yalnızlık o simsiyah ellerinde
yalandan ninnileriyle büyütüyor bizi
insanların en çok sevgilileri olmadığı zaman hissettikleri duygu. sevgiliniz yoksa etrafınızda milyon tane hısım akrabanız olsa da yalnız hissedersiniz. sanırım gece uyurken tek başına olmakla alakalı.
yalnızlık bazen ilaç bazen dert olabilen, insanın varoluşunu kendisine hatırlatan ya da unutturan ikircikli ruh hali.
en büyük sınavımız olacağını düşündüğüm durumdur. bilmiyorum belki de çok karamsarım.
ikiyüzlü, birbirinden sorunlu psikopat insanların bile yanında birileri varken sizin hep tek olmanızı, hayatı sorgulatan kavramdır
yani şarkıda da söylendiği gibi yaşamak zorunda olduğum beraberliğimsin. hele hele bu durum uzunca bir süredir yaşanıyorsa bunu içinize sindirmeniz gerekmektedir. sonuçta yalnız olmak kalabalık olmaktan daha faydalı ise hayıflanmak gereksizdir.

çoğu zaman kendinizi yanında olmasını istediğiniz birisi ya da birileriyle dialog içinde bulursunuz. onlarla kavga eder, onlarla sevinir ağlarsınız, yemek yapar, tv izlersiniz.... bunu söylemek fazlasıyla şizofrenik görünse bile bunu eninde sonunda yaşarsınız. sonuçta bu bir nevi terapidir. bu durum ancak gerçeğin yerine geçmemek kaydıyla bir tür terapi görülebilir. sonrasında genellikle bir tebessümle yalnızlığa dönüp devam etmek gerekmektedir.

arkadaşlarınıza sosyal ortamdan sarmakta bundan bir nebze kurutulmak için seçenektir. özellikle de karşınızdakinin bakış açısından düşünmeye başladığınızda kafanızı kendinizden uzaklaştırmanıza sebep olur.

bu durumu kabullenmenize bağlı olarak en büyük faydası evin nasıl idare edileceğini öğrenmenizdir. kendi başınıza neleri yapıp yapamadığınızı görür hatta bu sınırları genişletebilirsiniz. fakat işin dezavantajına odaklanırsanız.... o zaman yaşamak istediklerinizi bile göremeyecek hale gelebilirsiniz. evcil hayvanlar çoğunlukla bu durumla yaşama toleransınızı arttıracaktır.
cok ilginctir. kirk takla atip turlu yalan soyleyip nihayet yalniz kalirsin, cok gecmeden tuhaf bi huzun coker, icten bi usume gelir sanki serin bi titreme. yalniz kalamadigin icin yapmaya firsat bulamadigin seyleri yapmak istemez canin. uykun gelir. olume hazirlik gibi sanki yalnizlik.
kişinin kendi kontrolünde olan çeşidi en güzel olandır. canın ister sosyalleşmesini canın ister yalnız kalırsın.ama kendi istediğin haricinde yalnız kalmak çok zor.
eşcinsel bireyler olarak bu duyguya alışmak ve buna göre hayata yön çizmek gerekiyor. geçirdiğim kaza sonucu bir ayağım alçıya alınmıştı. ailem uzakta ve çok fazla arkadaşım olmadığından olanında kendi hayatı olduğundan tek ayaklıkla kendim mücadele etmiştim. en son seke seke banyoya gidip yek ayağım dyşakabinin dışında duş alınca anladım. artık bana karada ölüm yoktu yaşlılık ve getireceği zorluklar açısından başede bilme yeteneğim vardı. yalnızlık çoğu zaman zor olsada kendine güven ve kendi kendine yetme konusunda inanılmaz faydalı.
geceleri daha bir yoğunlaşan durum sanki, işin acı tarafı yalnızlığa bir sure alıştıktan sonra kimse sizi sevemez gibi gelir, kimse sizin etrafınızda olmak istemiyor gibi gelir. hatta sürekli beni seviyor musun cidden tarzı sorular sordurtur.
günde 3 öğün yemeklerden önce ve sonra benimle kendisi.
duvarda duran üzgün bir fairuz posteri,
yanan bir sigaradan yükselen ve tavana doğru dans eden duman,
gecenin sessizliği ve kentin çok-sesliliği,
"... / öyle yorgunum ki hiç sorma /..."* diyen cahit külebi'nin sözleri...

yalnızlık...

yalnızlık üstüne birsürü şey dökülegelmiş ademoğullarının, havvakızlarının dudaklarından.
ne yaşadıysak/yaşıyorsak/yaşayacaksak, ne tecrübe ettiysek/ediyorsak/edeceksek; hepsi, kendi kararlarımızın neticeleri esasında.

bir sehpa üzre onlarca kitap,
bir şişede böğürtlenli kırmızı şarap,
ve
füruğ ferruhzad'ın sesi:
"bunlardan önce, ah, evet
bunlardan önce sessiz kalınabilirdi"

kalınsın.
  • /
  • 4