aşk
aşk nefes almaktır derinderin
<br> bazende boğulmaktırrr
<br>ama yinede aşk güzeldirr
sevginin büyüğü, tutkunun küçüğü, acının daniskasıdır.
nerde denk geldiğimi, okuduğumu hatırlamıyorum. şöyle bir şeydi:
sevdiğiniz bir şarkıyı duyarsınız biryerde ve eşlik etmeye başlarsınız. sonra araya başka şeyler; şehrin gürültüsü, insan sesleri.. vs girer. siz mırıldanmaya devam edersiniz ama müziğin sesi size gelmez. sonra sesler kesilir ve fark edersiniz ki hâlâ şarkıyla uyum içerisindesinizdir. (farkındayım, çok kofti bir açıklama oldu.)
işte, aşk da böyle bir şey. evet.
saçmasapan bir şey. seviyorsun falan.
seni düşünmek güzel şey
seni düşünmek ümitli şey
fakat artık ümit yetmiyor bana
ben artık şarkı dinlemek değil
şarkı söylemek istiyorum...
masum bir insanı canavar yapan tek şey.
bazen hiç alakasız bir anda kapınızı çalıverir.
pardon ama her b*ka benzetilmeye çalışılan duygudur. yok aşk şudur yok aşk budur. ben ki soyut olan duygularımızı somutlaştırmayı, adlandırmayı anlamsız buldukça ''aşk acı biberdir, aşk masadır, sandalyedir,'' her objeye benzettiğiniz duygudur. bilen bilir bilmeyene istediğin kadar somutlaştırarak sun anlatamazsın, deneme.
aşk sevgiden şöyle bir çizgide ayrılır. kişi duygularını yönetememeye başlamışsa o kişi aşık olmuştur.
minik kalbimin kaldıramayacağını anladığım heyecan. dün mesela kantinin bahçesine çıkınca ansızın onu gördüm, ne yapacağımı şaşırdım. bi keresinde de tramvaya binerken gördüm onu, hemen diğer kapıya koştum. o gün omzuma dokunup, "pardon geçebilir miyim?" bile dedi. bence yeterli bu kadar heyecan.
sözlük yazarları arasında bir salgın gibi yayılmasını hayal ettiğim özel bir bağdır:
sözlük aşkı!
ben aslında hiç bitmeyeceğine inanıyorum. bir kez aşık oluyorsun ve o hiç bitmiyor. belki baskalarınıda seversin, hatta çok seversin. ama sanırım bir kişiye o olsun olmasın ölene kadar aşk besliyorsun.
şahsıma belki baskaları olur, ama onu hep gülümseyerek hatırlıcam. göbeklim
*
iki ucu boklu değnektir. sevdiğinizle birlikteyken aşka şükredersiniz. ayrılmışsanız ya da kimse yoksa hayatta çin işkencesinden bile beter illat haline gelen üç harfli lanettir.
aşk veya sevda, bir varlığı tutku ve bağlılık düzeyinde sevme. kişinin duygularını yönetememesi durumu ile olağan sevgiden ayırt edilebilir.
açılın baylar, ilk aşkımı anlatıyorum. daha yeni yeni büyümeye başladım. güzelce giyindim ve köyde düğüne gittim. aşk meşk nedir bilmiyorum henüz. halay çekerken halay da, aşağı köyden esmer bir çocuk gözüme çarpıyor. göz göze geliyoruz ve ben ona kitleniyorum. sanki o an yeryüzünde sadece o varmış gibi hissediyorum. düğün bitti eve gittim ve yatağa düştüm. karnım da boşluk hissiyle uzandım. yemek yiyemiyorum ve sadece onu düşünüyorum. sonra geçti gitti. bir kaç kez gördüm onu bir yerlerde, ama neresine aşık olduğumu anlamadım. 1 haftalık ta olsa. böyleydi. bir daha aşık olma semptomlarını bu kadar net yaşadığımı hatırlamıyorum.
geçen gün dolmuşa bir çift bindi. kılıklarına bakacak olursak ait oldukları sınıf ortanın altıydı. çok çirkindiler. kadın başını yarım yamalak bir eşarpla örtmüştü. adamın elleri yara bere içindeydi ve o yaralı elleri kadınının ellerine sıkıca kenetlenmişti. ayakta, dolmuşçuya parayı uzatırken bile hiç ayrılmadılar. sonra en arkaya geçtiler. adam kolunu kadının omzuna attı, arada küçük öpücükler verdi. kadında onu öptü. gülüyorlardı. gerçekten mutluydular.
sonra kendimi düşündüm. üzerimdeki son moda kıyafetleri, son model cep telefonumu, yunan tanrılarını anımsatan vücudumu, saç kesimimi hepsini topladım ve hemen yanımda oturan çirkin adam ve çirkin kadın kadar mutlu olmadığımı fark ettim.
michael haneke'nin 2012 yapımı filminin adıdır aynı zamanda.
cannes film festivali'nde büyük ödülü almıştır bu sene. film diğer haneke filmlerinden daha az sarsıcı gibi görünse de bittiğinde yarattığı duygu tam olarak "böğrüme öküz oturdu" olacaktır.
gece durup dururken uyanıp telefona sarılmaktır.uzun çalışlardan sonra uyku mahmuru sesini duymak, derin bir oh çekebilmektir..
için kıpır kıpırdır sürekli, onu göreceğinde heyecanlanırsın, yüzünde sebepsiz bir tebessüm mevcuttur sürekli, onu her düşündüğünde gülümsersin ve kalbinin ritmi hızlanır, zaman bir türlü geçmek bilmez buluşma vaktinin gelmesi için, her çalan telefonda ve her gelen mesajda bir heyecanla koşturursun telefonuna, geceleri rüyanda onu görmek istersin, sabah onun mesajıyla uyanmak istersin, seni kollarına sardığında huzura erersin, dudaklarına ufak bir buse kondurduğunda bulutların üzerindesin, onun dokunuşunu ve kokusunu hissettiğinde tüm sıkıntılarını unutursun ve sadece o anı yaşarsın onunla beraber...