ayı sözlük itiraf

  • /
  • 181
bazı ayılar neden bu kadar ayı?
insan gibi anlatamadıktan sonra derdini konuşmanın ne yararı olabilir ki?
altı kaval, üstü şişhane.
şu cinsel yönelim muhabbetlerine girince başım dönüyor ya. öff.

o değil de, ne kadar becerikliyim. koskoca siteyi birkaç haftada bitirdim. bi seksi hakettim.
bugün yaşadığım ilde son gecem. yarın akşam askere gidiyorum sözlük. karmaşık duygular içerisindeyim. böyle gıcık bir şey, tarif edemiyorum. neler göreceğim bilmiyorum. bu işin heyecanı bu belirsizlikte değil miydi zaten? neyse bir süre sözlükte aktif olamayacağım. en azından acemilik bitene kadar. normalde çok aktifimdir ya hani, bilirsiniz beni... her neyse hepinizin taşağını ferahlatacak bol bol rüzgar esen günler olması ve bol bol yaramazlıklar yapmanız temennisiyle hoşçakalın...
lan hanginizin nazarı değdi. babam gay paylaşımı yaptım diye kızdı. ahah.
çıplağım. üzerimde sadece don var. hava çok sıcak, yanıyorum. akşamüzeri duş aldım, biraz terledim şimdi. ellerim, gövdemin bazı yerleri yapış yapış. içecek bir şeyler almaya gitmeyi düşünüyorum. oturduğum erde dinleniyorum. belki sırtıma ek yastık alırsam dik oturmak için zorlanmayacağım. çişim çok gelmedi henüz. gitmişken kakamı da yapmayı düşlüyorum. dönüşte belki dolaptan buz çıkarırım, içeceğim için. serinliğin duygusu akışkan olmalı. ağzımda içtiğim sigaranın, bitmiş meyve suyunun tadı eskidi. su dolu spreyi göğsüme sıkıyorum. omzumdan uzamış bir kıl koparıyorum. tırnaklarımı geçen gün kesmiştim. masamın tozunu almaya üşenirim. yatağım dağınık, televizyonum bozuk; ışığı kapatmak için bile gece lambası istediğimi kendime anlatacak yeri ayırmaya zorlanır olmamak için. gürültüyü kulaklarımdan içeri alıyorum. kayganlarım çoğalıyor, havanın ağırlığı gibi. diri sıcaklığı daha sivri içeride, esintisizce oturuyor. kraker de hep bunlardan şikayetçi. kumandayı duvara tutarak suratıma baktı. gözlerimin içindeki boşluğu kendi gözlerinin içindeki boşluktan izlemeye başladı. telefonum çalıyor, sesini kısmıştım. öyle hatırlıyorum, derken uzandı, ayak parmaklarını alnının hizasına getirip gererek gerildi. yastığım kafasının altında. tüm bu anlattıklarımı bir yandan ona okuyorum. kendisi yorum yapmadan dinleme, dinlediğini içinde canlandırma konusunda iyi görünüyor. tanıştığımız günü pek hatırlamıyorum. o gün yağmurluydu, çatıda sigara içmiştik, sonra da tepsinin tersiyle müzik yaptık. şarkı söylemedi. ben söylerim şarkı da, tepsi devrilip kaydı. eğilip kalasın altından geçtim, bacakları oradaydı. bilekleri, diz kapakları oradaydı. çenesi ıslak. ağzım kuruyordu, gecenin o vakti. ağır ağır öten kuşların geçişini izledik, bacaya yakın oturduğumuz yerde. uyudu bile. gökyüzünü düşlemiş, tüm yıldızları saymaya kalktığı zamanları hatırladığı an niye elimi tutmadığını anlamadığımı kastettiğimde kafasını geriye yasladığını, tekrar yasladığını bildiğimi sanmış. uykusu ağırdı. kalkıp tuvalete gittim. çıplaklığım geçti. geri çekildim, olduğum yere
tam diyorum bu sefer buldum. hem benim için uygun hem o da beni uygun bulduğunu söylüyor. e tamam bu sefer her şey rayına oturacak diyorsun. meğer bazı gerçekler direkt yüze söylenemiyormuş. ama salak değilsek anlıyormuşuz. çok şükür bir hayal kırıklığı daha haneye işlendi. sıradakii...
itiraf ediyorum çok vahşiyim. evet çok küfürbazım. evet çok edepsizim. alışın her yerdeyiz.
inanılmaz huzursuzum. nasıl bir gece bu böyle? içimde bir sıkıntı var. bugün dünya yok olabilir öyle bir sıkıntı.
zaman gectikce bi yanim aciyor sankide ya arkadas sozlukte bana karsi linc kampanyasi var sanki yeni yazar gelince hosgeldin sefa getirdin tak eksi eksi dertleri nedir insanlarin
anneme çocuk gördüm rüyamda dedim, istiyorum dedim, o da e sen de o zaman taşıyıcı annelikle çocuk sahibi olursun dedi. deliricem. döverim bu kadını ben swh.
ilk paylaşımım yeniyim buralarda ne dendiğini bile bilmiyorum entry mi desem ekşiden hatırladığım gibi, bilemedim neyse bana hayırlı olsun birazda buralarda takılmak istiyorum. sizi dinlemek size anlatmak istiyorum. duyduklarımı, söyleyemediklerimi size haykırmak istiyorum. sizlerle de çare bulmak istiyorum yardımıma muhtaçlara. daha iyi biri olmak istiyorum. iyi insanlarla birleşip zalimlere karşı gelmek istiyorum. masumları korumak istiyorum. konuşmak istemiyorum artık. harekete geçmek istiyorum. hayırlısı olsun yeni üyeliğim.
iranlı bi gencimize yazmakla meşguldum. yüz vermedi ama ben yine de seviyorum onu. çok kibar ya.
düğünler de gelinin veya damatın sandalye'ye oturup diğer eşinin onun etrafında kur yaparak oynaması kadar gıcığıma giden birşey yok.
hornette biri ile buluşunca beni beğenmedi zaman benim için hayal kırıklığı olurdu cidden oturup ağladığımı bilirim.
şimdi ise beğenmiyor mu boş boş bakıyorum, umursamıyorum(fotografimi attım engel yedim ona rağmen)sözlük ya ümidim kalmadı yada ben bence aseksüel yönelimimi yeni keşfediyorum kafam rahat ama kendim hakkında da karışık içimde hiç bir istek yok.
güvenpark / ankara da oturup sevgilimi beklerken bir adam geldi önce sigara içiyordu sonra bir baktım bu bana dil çıkartıp o hareketi yapıyor , sonra dedim ki bu ne yapıyor bir daha döndüm baktım aynı devam gözleri falan da kısıktı. resmen göz göre göre tacize uğradım . terbiyesiz dedim kalktım gittim ne yapabilirim ki ? çok ilginçti...
hayatıma değer verdiğim biri girdiği zaman istemsizce bütün dünyamı o yapmaya başlıyorum. gerçekten o döngüye nasıl ve ne şekilde girdiğimi anlayamıyor ve o anlarda kendimi tokatlamak isteyecek kadar kendimden tiksiniyorum.

sanırım şu an flörtleştiğim kişiyle benzer bir süreci yaşıyorum ve bu hoşuma gitmiyor. yeniden o kaybetme korkularını hissetmek istemiyorum.

bunu arkadaşlarımla, falcımla ya da hayatımdaki bilimum insanlarla konuşmak istemiyorum. zaten olayları falan anlatmak da istemiyorum zira mevzunun olaylar olmadığının, kişiler olmadığının bilincindeyim. mevzu bunlar karşısında benim hissettiklerim, ve bu hissettiklerimin olması gerekenden daha büyük büyük, daha ağdalı olduğu gerçeği.

pazartesi terapistime gideceğim ve bu konuyu onunla konuşmak istiyorum. sanırım bir tek orada güvende hissedeceğim anlatırken. hah, çevremdeki insanlarda şu sıralar katlanamadığım bir şey de bu. sürekli bir akıl, sürekli bir nasihat. "açık bir kitapsın sakinolmamlazim böyle olmaz, sana koşarak gelen bir şeye sen yürümezsin böyle olmaz" falan. ya tamam sizin güzel yüreğinize çabanıza sağlık ama bunları ben de biliyorum. ben aradaki bağlantıyı çözmeye uğraşıyorum zira ha deyince böyle şeyleri yapamıyorum.

tam iyi gidiyor derken bir bakıyorum kendimi aynı gerginliklerin, korkuların, yok sayılmaların içinde bulmuşum. bunu o insanla paylaşmayı bile düşündüm ama dünyanın en saçma fikriydi tabii ki.

düşününce onunla da bir acayip. yani hakikaten daha 1.5 ay mı ne oldu, ne bok olacağımız belli değil, şimdiden gözüme batan, rahatsız eden huyları var, ama bir o kadar da iyi anlaşıyoruz, ve tabii ki uzak mesafe faktörü var... yani düşününce çat diye bir şeylere atlamamak daha mantıklı ama ben nedense kendimi mesaj atmadığında gerilirken, açıkça "bana ilgi göster" anlamına gelen sinyallerime karşılık vermediğinde üzülürken falan buldum. hem korkunç hem salakça. bu ne ya? ve sanki böyle onun eline bir iktidar vermişim gibi hissediyorum. rahatsızım bundan.

biriyle konuşmalıyım. mümkünse nasihat etmeyecek, dinleyecek, benimle birlikte bunların kaynağını çözmeye eğilebilecek biriyle. açıkçası önemsemem gereken o bile değil şu anda, ben bu hisle savaşabilmek ve onu yenmek istiyorum. bu.
şu anda mr. köfte dudak yatağımızda uyuyor ve ben onu izliyorum
düşünecek vakit bulduğum günlerde de, hep olduğu gibi bolca sigara içiyorum. içtiğim her sigaranın bana verdiği zararı düşünmeye ayrılacak kadar bir düşünce payını da yazmaya ayırabilirim. kimi anlarda hissedilebileceği varsayılacak olanların yokluğu, soğuk gecelerin temiz kokulu sabahları öten kuşlarla birlikte soluduğumuz havaya katmakla da olsa paylaştığımız yokluğu beni yazmaya itebilir. sıcaklığa daha yakın akşamlarda tek başıma, odamda olsun, balkon ya da terasta olsun yürüyebildiğim —çemberler, dönüşlü yollar çizecek şekilde— dolanabildiğim, dolaşabildiğim yerlerde olsun, yalnız olduğumu gerçekten hissedebildiğimde neyi arıyor olduğumu anımsamaya çalışırım. neyi istediğimi, ne demeye çalıştığım belli ediyor olacaktır.
eski arkadaşlarım hatırıma geldiği zaman onların yalancılıkları kadar bana verdikleri değeri de görür gibi olmaya çalışıyorum. olduğum gibi kalmadığımı görünce hatırlanmadıklarını değil de, önemsenmediklerini yine anlamak için

bana verilen bu öfke çok değişti, bir sürü aşamadan geçti. aynı kalanları unutmayı seçtim. kimsenin aynı kalmaya değer görülemeyeceğini her geçen gün ile daha da iyi anladığım söylenebilir. meyve suyu ile çeşitli gazlı içecekleri karıştırarak yaptığım turuncu sıvıdan içiyorum.
beni önemseyen kimseler arasından yaşam biçimime saygı duymayanları, kendi üstün yönlerini yüksek sesle söyleyebiliyor olmanın gerçek özgürlük olduğu kanısına varmış olsalar bile diyeceklerimi kimsenin duymadığı bir yere gitmeye gerek duymadığım söylenemez. bağırmadan da yaşanabileceğini kendime kanıtlamak için öncelikle yapılması gerekenleri yapmak içimden gelmediğinde sırtımı arkaya yaslayıp kafamı kaldırarak odamın duvarına asılı olan saate bakıyorum. aynı yerde duruyor.

kimin neyi ne şekilde yaşayabileceğinin ölçüsünü ben tutmuyorum, en azından bu yaşadığım yerde. yatağımın üzeri biraz dağınık. bir ayna almak istiyorum. uzun uzun bakıp hiçbir şey dememek için yeterli gördüğüm tek şey ayna şimdilik. bakmayı sevdiğim şeyler arasında şarj aletimin kablosu da var. esinti, odamın sessizliği içinde varlığını sürdürüyor. sokaklar karardı, boşaldı, uzak, boğumlu bir gecenin altında kaldı. yanık tütün dumanı perdelerimden süzülüp akıyor dışarı.
renkleri düşünüyorum, düşlüyorum. hepsi birbirinin aynı değil; öyle olduğu söylenemez diyenlerden değildim önceden.
solgun bir umutla yazmak için dişlerimi dilimle sıvazlıyorum. pençelerim karanlık.
iri gülüşlerle yanından geçip gittiğimi duymamış olanlarla birlikte, sisli bir sabah ışığı bekliyoruz. iki elim de boş; uzanıp kırdığım bir çalının dalını hatırladığım yere gitmeden. gölgelerin seçilemez olduğunu kim söylerse söylesin, onların giysileri ne kadar kirlenmişse kirlensin, beklemek bitmiyor.
durduğum yerde, tam da ucunda durduğum yerde sivrilen bir sıcaklık var. sıcağında bulunduğum sivrilik ile ucunda vardığım bakış aynı olmamalı. hamburger paketinden çıkan iki kağıt tuz görüyorum. sesleri ıslak gibi. gidecekleri yer, benim gitmelerini istediğim yerdir.
  • /
  • 181