ayı sözlük itiraf

  • /
  • 91
yalnızım be sözlük. öyle yalnızım ki etrafımdaki kalabalık boğuyor beni..

bir şeyler yapalım diyen her bir arkadaşımı boğasım geliyor.

ha bir yandan da mutluyum.
sürekli neredesin, kiminlesin, yanındaki kim saat 12 oldu eve dön artık laflarını ailemden dahi yememişken hayatıma giren insanların kendilerinde bu hakkı görüp uyguladıkları bir alan yok artık. ha bana bu şekilde davranmalarının da sebebi benim elbet biliyorum..

ama şöyle bir dönüp bakıyorum.

ben ilişki insanıyım

ama uzun bir süre yalnız kalması gereken, ilişki insanı.

ahh sözlük hayat ve lezbiyen olmak..

işte bu ikisi bir arada yürütebilmek..

fazla zor.
aşk hayatım çok boktan sözlük. aslında öyle bir hayatım bile yok. insan bazen istiyor biri olsun. belki de bunun eksikliğini çekmek bile kötü, bencillik yapıyorum belki de. insanlar yakınlarını kaybediyor, ölümlerden dönüyor ben yalnızım diyorum. ne ise..
az önce zina yaptım. hem de beynimin içinde. asla durduramıyorum kendimi. bak şimdi de oldu.
güneşin doğuşunu izliyorum şu an. teletabiler kadar mutluyum.
bu akşam için kendi kendime 90 lar gecesi yapacağım diye söz vermiştim, tam o sırada sözlüğe de bir bakayım dedim ve sol frame'de 2 adet 90 lar parçası başlığı görünce içim bir garip oldu. eskiden kendi kendime değil de sözlük yazarlarına çalardım 90 lar parçalarını... eksi günler güzeldi be sözlük, radyo geceleri, arkadaş sohbetleri vs. vs. neden böyle oldu diye düşündüğüm zamanlar çok oluyor... *
çoğ yorgunum be. dünkü yorgunluğum dinmedi hala. 10 saat ayakta çalışıyorum üstelik 30 dakika yemek molası var oturdun oturdun. insanlarla muhattap olmak da zor zanaat hiç birinin derdi bitmiyo arkadaş ya. büyük foşet ver. o nerde bunu getirin şu yok mu offf boğasım geliyor milleti gerçekten insanlardan nefret ettim yolda arkamdan seslenseler adres sorsalar kafamı çevirmeden yoluma devam ediyorum öyle bezdim herkesten. valla şu okul bitse de kendi işimi yapsam. sıkıldım bim köşelerinde, yıprandım.
kilo aldım sözlük! o kadar yediğime içtiğime dikkat ettim en doğalından, sporumu da yaptım kaç zaman. annemler geldiler kuruldular günde 95 öğün yemekten kilo aldım. çok üzülüyorum sözlük kaç aylık emeğimdi bu benim.
kendi kendimi mutsuz olmaya ittiğimi geç de olsa fark ettim sözlük. sonra da kendi kendime ''yapma'' dedim.

yorucu bir senenin ardından kısmen de olsa istediğim okula yerleştim, sevdiğim ve beni seven biri var.

duygusal açıdan doyurucu bir dönemde olsam da, o kadar alışmışım ki buhran ve sıkıntı içinde olmaya sanki öyle olmazsam hata edecekmişim gibi hissediyorum. daha doğrusu -dum. nankörlük etmemem gerektiğinin farkına vardım ve şu an bunun inanılmaz hafifliğini yaşıyorum.*

uzun süredir (yaklaşık 13-14 yıl) beni sıkan sırrı * * en çok sevdiğim ve bana her zaman değer verecek olduklarına inandığım varlıklara söyledim. annem ve ablama. gerçi iq seviyesi tavanda olan ablam ben söylemeden önce gayet öğrendi. *

gerçekten çoğu kişinin hayal bile edemeyeceği derece olumlu tepkilerle karşılaştım. ne bir psikoloğa gitmelisin zırvasıyla ne de bunun tedavisi var saçmalığıyla karşılaştım. şaşırtıcı bir biçimde kolay kabullendiler. (tabi annemin aslında gayet normal erkeğe benziyorsun demesini saymazsak. sonradan; maskülenlik ve feminenlik kavramlarından girip heteroseksist düzenin çirkinliğine kadar her şeyi anlattım tabi.)

velhasıl,
tüm bu iyi gelişmeler hayatımda olurken ve bir ay sonra başka bir ortamda baştan başlayacağım gerçeğinin heyecanı varken mutsuz olmamın saçma olduğunu anladım sözlük.

not: sen de pek iyi durumda değilsin bu aralar, git bi elini yüzünü yıka kendine gel allasen.
bu kadar psikolojik baskıya dayanamadı bünyem regl olmuşum.
yarın ankara gökkuşağı aile grubunu temsilen " ilga-europe"un (international lesbian gay association) 20. uluslararası yıllık konferansına katılmak üzere kıbrıs'a gidiyorum. türkiye'den giden sanırım 7 kişi olacağız, ki onların da çoğunu tanımıyorum. aslına bakarsanız tüm organizasyondan tanıdığım kişi sayısı sadece 1 kişi, onla da çok saçma sapan bir etkinlikte beraber olmak dışında bir olayımız olmamıştı. böyle biraz fazla garip bir şekilde katılacağım. orada mal gibi kalır mıyım yoksa iyi geçer de herkesle kaynaşır mıyım bilmiyorum. yalnız muhtemelen böyle bir endişe yersiz, bu tür organizasyonlarda herkes birbirine aşırı derecede yardımcı olan, halden anlayan, dayanışma için bir araya gelmiş bir dünya lgbt kişi olacak, ayrıca türkiye'den olunca insanlara muhtemelen çok egzotik geliyor olacağız, "ay nası yaneeee, müslüman ülkeden geyler lezbiyenleeer, aaaaa" modunda bizi sahneye bile çıkarabilirler, ehehehe...

yalnız o değil de, allahın kıçı kırık güney kıbrıs'ının ana lgbt örgütünün şemsiyesinde gerçekleşen bu konferansı açacak olan kişi kıbrısın devlet başkanı ile başbakanı olacak. oha ki ne oha. yau bunlar ortodokslukla kafayı bozmuş tipler değil miydi yauw? gerçi çipras abi geçenlerde yunanistan'da eşcinsel birlikteliği yasallaştırdıydı, bu rumlar da o yoldan gidiyorlar anlaşılan. çok pis kıskanıyorum ülen. allahın rumlarının bile yaşadıkları özgürlüklere bak, pöfff....

işte böyle. benim bütün vize işlerimle falan bile bissürü uğraştılar, yardım ettiler ya sağolsunlar. orada da iyi geçecek diye umuyorum. gelişmeleri de yazarım artık. oralara buralardan bir mesaj iletmek isteyen olursa yazabilirler. ayı sözlük'ün selamı var derim isterseniz, smiley...
yazıcam ama böyle acındırmak için değil kimseye anlatamıyorum hayat bana karşı o kadar şartları zorluyor ki her anlamda yoruldum artık keyif alamıyorum uykuda yemekten iş ev iş ev üçgeninde sabır ettim yeni iş kolları falan yok arkadaş olmuyor bi türlü hapis gibi anne babaya destek borçları ödeyelim derken bu ay sonuna gelene kadar maaş bitti bugün...21 gün nasıl gecicek fikrim yok...gücüme giden nerdeyse full çalışanla işe girme çıkma saatlerimiz aynı nerdeyse...bekliycem çözüm bulmam lazım gururuma dokunuyor...savaşalım sorun değilde azcık mola ya
genç olmama rağmen sadece babam, dedem yaşındaki erkeklerden hoşlanıyorum.
altından kalkabileceğime inandığım zaman karışıklığa hep varım ama artık biri bitti derken diğeri başlıyor ve ne zaman ardı arkası kesilecek bunların diye düşünüyorum. pause tuşuna basıp her şeyi dondurmak, uzun uzun derince düşünüp taşları yerine oturtmak istiyorum ama olmuyor çünkü zaman yok. bir yandan okulla uğraşırken diğer yanımda saniye saniye tanık olduğum ve tahminen, en azından bu ülkede sahip olamayacağım, mutluluğa tanık olmak beni iyice mutsuzlaştırıyor. mutsuzlaştırıyor çünkü bu konuyu normalde pek önemsemeyen biri olarak, zamanla herkesin işini, gücünü rayına oturtup ''normal'' hayatlar sürüyor olması kendimi raydan çıkan, geride kalan hissine itiyor.

hiç ilişki meraklısı biri olmadım, zaten o kişi diyeceğiniz biri olacaksa zamanı gelince olacaktır diye düşündüm ama beklemekten de çok sıkıldım. hele de böyle şeylerle boğuşurken. insan yanında olacak, uğruna dövüşeceği birilerine güvenmek, en azından toparlanmasına destek olacak birilerine ihtiyaç duyuyor elinde olmayarak akıntıya kapılıp gittiği zamanlarında. bunun ne kadar iyi yüzücü olduğunuzla alakası yok çünkü bazen kollarını açıp suya kendini bırakmak belki de son noktadır yapılacak. kendi kendinizi yerden kaldıramadığınız ya da kaldıracak takatiniz kalmadığı zaman ne yapmak gerekir, olana razı olmaksa, o da hiçbir şeyi çözmüyor. başladığımız yere geri dönüyoruz.
en yakın arkadaşım tam bir kro. gecenin şu vaktinde ayrılığın bilmem nesi mihriban, sevdiğim mihriban türküsünü attı. üstelik kendi sesi. * *


*
dün ilk açıldığım ama doğru dürüst birşey konuşamamış olduğum psikolog arkadaşımla tekrar buluştuk. bu sefer çok rahattım, bütün her bir şeyi anlattım eşcinselliğimle ilgili. açılmamı, sevgilimi, aile grubunu, anneme anlatışımı, ilk eşcinsel deneyimimi falan filan. bir sürü de güldük ettik. o kadar rahattım ki. kız da rahattı. pöf. bayağı aştım galiba. bu kadar uğraşmam bir sonuç verdi. kendimi iyi hissettim bayağı. anlatabileceğim çok şey vardı, aslında pandora'nın kutusunu açmış gibiyim, içindekileri anlat anlat bitmez, ama kızı iyice baymayayım diye belli birkaç şeyi anlattım, onlar bile bayağı zaman tuttu. olsun. güzel bir başlangıç oldu.

"sevgilim benim yanıma taşınacak inşallah, ama bunu nasıl başkalarına açıklayacağım bilmiyorum" adlı şu andaki temel problemimi söyleyebildim yalnız. o da "kocaman adamsın, kimseye bir açıklama yapmak zorunda değilsin, ev arkadaşım de geç, kim ne diyecek" dedi. evet, bütün bu açılma sancılarımın sonunda elde etmek istediğim tam da buydu. kendimi ve sıkıntılarımı anlatabilmek, sevdiğim arkadaşlarımdan destek almak. hepsi buydu, ve çok ihtiyacım vardı, oldu işte. bu şekilde arkadaşlarımla konuşarak hem kendimle hem de cinselliğimle ilgili daha çok şey öğrenebileceğimi ve daha da rahatlayacağımı umuyorum.

daha gidecek yolum var tabii ama so far so good.
vucudum fiziksel acıya minimum derecede duyarlı. hissetmiyorum yani surat ifadem bile değişmiyor-morluklar birakacak kadarda olsa-. babamin orduya asker yetistirir gibi yetistirmesiyle alakali olabilir diye dusunuyorum biraz da. küçüklüğumden beri-hala da devam ediyor- kalk dövüsecez diyen bir adam, ve canim aciyinca kiziyordu,ben güçsüz vurunca da kiziyordu. derken, şuan "yavas vur biraz essek" , "gavura indirir gibi indiriyorsun utan biraz utan" diyor. gecenlerde bir arkadasima saka amacli kucuk bir tokat atmak isterken çene kemiğini yamultuyordum. kas falan da pek yok,baya bünyesel birsey. artik sakin bir insan olucagim ama karar verdim.
15 eylül'de iş kuracağım hakkında kendime söz verdim... tutmayacağımı bildiğimden korkuyorum.

her ay gelen düzenli bir maaş... sosyal güvence... olağan yaşam... sosyal hayat... arkadaşlar... apartmana saklanmadan girebilmek... "tanrım ne olur iyileşsin" diye dua edip durmak zorunda olmamak... bir kadına sahip olmak... bir kadını taşıyabilmek... geçmişinden kaçmak zorunda olmamak... bir yüz değil, bir insan olarak aranmak... bunları özlüyorum yıllardır. inek düşleri görerek! zırnık gücüm yok adam olmaya. aslında aklı başında biriyim, aydınım, iyi bir eğitimden geçtim... ama... ama... sanırım kahpe felek, ya da kozmik şakacı, belki de sadece şans beni lanetledi. kıramıyorum bu vicious cycle'ı. her gün kara vortex'e daha bir kapılıp ya batıyor; ya da eriyorum bir yerlerde.

metafizikte doğum, sadece ölümle gelir; bu yüzden tarot'ta death (ölüm)kartı aslında yeniden başlangıçtır. ölmeye gücüm yok her insan gibi. bu dünyada bu yüzden acı vardır... ölmeyi, sadece acıdan kaçmak uğruna göze alabilirsiniz. demek ki daha yeterince acı çekmedim.
23 yıllık anneannemin tek gözünün görmediğini yeni öğrendim. aile içi binlerce körlük esprisi kaçırdığım için pişman hissediyorum.
az önce büyük bir rezillik yaşadım. ben, benim boynum ve kavun üçlüsünün doğru zamanda doğru yerde olmalarıyla ilgili bir rezillik. markette gördüğüm gayimsi çocuktan mı kaynaklıdır bu şapşallığım bilmiyorum ama şu an tek istediğim şey ağlamak. marketten çıktım, elimde telefon. hızlı hızlı yürüyorum. tam o an boynuma sert bir şey geldi. kavunları yerleştiriyorlarmış. acelemiz neydi diyerbekirlim?
size dün bu saatlerde yaptığım sexi anlatacağım lgbti kardeşlerim. biraz uzun . eğer aranızda 18 yaşından küçük bireyler varsa okumamasını öneririm. gerçi bu zamane gençleri her şeyi benden daha iyi biliyor ama neyse :) .hadi bakalım
hornet'ten tanıştığım bir adamla sakarya mavi durak, adı bahçe denilen cafe'de buluştuk. bana çay ısmarladı. daha doğrusu yeni tanıdığım adama yemek ısmarlatmak istemedim. neyse iyi sohbet muhabbet ettik . yeni tanışmamıza rağmen samimi bir başlangıç yaptık. arkadaşları ile yaptığı gezilerden bahsetti. ben de ona bu ortamda tanıdığım insanlardan bahsettim. komik hikayeler anlattım.
çaylar bitince bana kalkalım mı dedi . ben de kabul ettim.bana gelmek ister misin diye sordu onu da kabul ettim çünkü fiziksel özellikleri hoşuma gitti benim gibi o da feminen biri değil ve cipine bindik. evt cip :). beni karanlık bir yoldan götürdü biraz ürktüm tabi ama sonra evine varınca korkum geçti. ev ev değildi adeta . orası evse benim kaldığım yer neydi? triplex bir daire ve sapanca gölü manzaralı. dışı şato gibi. yani anlayacağınız zengin bir sex partneri buldum. cipini yine kendisine ait bmw nin yanına park etti.
adamın fiziksel özelliğinden bahsedeyim size. 180 boylu az göbekli ama erkeksi. sakalları güzel. güzel bakışlı yani anlayacağınız adam yakışıklı. yaşı benden 11 yaş fazla 35 yaşında. feminen değil.makine mühendisi . önemli bir otomobil fabrikasında çalışıyor. full aktif. 1 senedir gay dünyasına giriş yapmış ve hoşuna gitmiş. daha önce hep kadınlarla sevişmiş ( öyle dedi ) . beni hornet'ten bir süredir takip ediyormuş ve çıplak olmayan efendi fotolarımı görünce çıkma teklifi etti işte bana. ismi de volkan . neyse canlar dönelim gittiğim eve.
evi kendi gibi bir gay arkadaşı ile paylaşıyor. o da biz gelince dışarı gitti sevgilisi ile. yani ev bize kaldı .
evden bahsedeyim. kocaman kubbeli bir tavanı vardı. alt kat kick-boks için spora ayırmışlar. üst kata çıkmadım. salonda ise yanmayan bir şömine köşesi vardı. kısacası ev kocamandı. neyse.. mutfağa gittik. meyve hazırladık. kuruyemiş hazırladık. viski bardaklarını indirdi. hepsini hoş bir tepsiye doldurduk. loş ışıklı yarı karanlık salona götürdük. ambiyans harika. ortam harika .
yavaşça başladık atıştırmaya ardından da sohbet . bana kendinden bahsetti. ailesinden, işinden, yaptığı seyahatler falan filan .. ben de kendimi anlattım . biraz güldük, bilmem kaç ekran koca televizyonundan biraz müzik dinledik . bir yandan da viskilerimizi yudumladık. ben biraz hızlı içtim ve acısı sonra çıkmaya başladı zaten.
yanına yaklaşmamı istedi. ben de yaklaştım. elleriyle saçlarımı okşadı. parmakları ile saç tellerimi keşfetti. ardından ilk öpüşmemizi yaptık. yavaşça usulca tadını çıkara çıkara öpüyordu beni. acele etmeden . ne çok ıslak ne çok kuru .hoş bir şekilde öpüşüyorduk. sonra elleri aşağı indi ve benim kot pantolonumu yoklamaya başladı. popomu mıncıklıyor. aletimi yokluyordu. ben böyle uyarılara elbette tepkisiz kalmadım. çadırımı diktim yani ereksiyon oldum. öpüşmeye ara veriyoruz, bardakları dolduruyoruz, viskileri yudumluyoruz. sonra tekrar öpüşüyoruz. 5 dk da bir ağzıma naneli şeker atıyorum ve bu daha da azıp daha şehvetli bir şekilde beni öpüyor. dudaklarımı çok beğendiğini söyledi. ( ki bunu diyen ilk kişi de o değil ). sonra koynuma sokuldu . derin derin beni kokladı. harika bir kokumun olduğunu söyledi. ( çünkü adidas duş jeli kullandım randevudan önceki duşta ) . ondan sonra ben bir lavabo izni aldım. kollarından ayrılarak banyoya gittim. viskiyi hızlı içtiğim için beni çarptı ve kendime gelmek için yüzümü yıkadım, işedim. yanına döndüğümde üstümdeki kıyafeti çıkardım. altımda kot ve üstümde beyaz askılı atlet ile onun kucağına oturdum. sevişmeye devam. öpüşürken ımmmm diye sesler çıkarıyordu. ellerini pantolonumun içine sokmuş popomu ovuyordu. sonra pantolondan da kurtuldum. beyaz atlet ve dar siyah boxerımla kucağındaydım. erkeksi elleri ve parmaklarıyla popo deliğimi ovalamaya başladı. bir yandan da beyaz traşlı göğsümü emiyor ve dilliyordu.
tabi ben de zevkten ağzım açık gözlerim kapalı tadını çıkarıyorum o anın. kendi kıyafetlerinden kurtuldu benim gibi. pişti olduk . o da beyaz atlet ve siyah boxerlıydı. arada çamaşırlarımız olsa da haz alıyorum. penisinin sertleştiğini ve benim deliğime sürttüğü her saniye beni benden alıyor bir yandan hafif inliyor diğer yandan dudaklarının tadına bakıyordum. boynumun kenarlarını derin derin nefes çekerek kokluyor, kulağımı ıslatıyordu. kucağından kalkıp ayağa dikildim. indirdim boxerı. çıkardım atleti. tüm ihtişamımla karşında çırılçıplaktım sonunda.
ohhh diye bir inleme ile o da ayağa kalktı. aynı şekilde soyundu. ben hemen arkamı dönüp bana arkamdan sarılmasını ister gibi durdum. ama yapmadı. arkama geçti. diz çöktü. popomu hafif ısırıklar ve öpücükler ile ıslatmaya başladı. ağzını daha derinlere daldırdı. diliyle benim popo deliğim buluştu. öyle güzel dilliyor ve emiyordu ki. islak ve şehvetle. ben ayakta çok hafif domalmışım yanmayan şöminenin önünde o ise diz çökmüş deliğimi hem hızlı hem de büyük bir iştahla yalıyordu. o anı size anlatamam. hiç beklemediğim bir hamleydi. belki de buydu nedeni o hazzın. tükürükleri bacağımdan aşağı akıyor. o ise hiç iştahını kaybetmiyor. immmm diye zevkli inlemeleri ile popomun diliyle dibini zorluyordu.
sonra ayağa kalkmadan beni kendisine döndürdü. bu sefer ağzına giren benim penisimdi. boğazının dibine kadar alıyor sonra geri çıkartıyordu. aşağıya baktım. 35 yaşında benden 11 yaş büyük biri tüm mahremiyetimi ağzına almış büyük bir iştahla kendinden geçiyordu. yumurtalarımı yalıyor, dil ucuyla penisimin başını gezdiyor; ben ise zevkten arada ya sessizce inliyor ya da ara ara parmak uçlarımın üstünde yükseliyordum.
sonra ayağa kalktı. gel dedi. elimden tuttu. yarı karanlık o büyük salondan diğer yarı karanlık kendi odasına geçtik. yatağa dümdüz uzandım. bacaklarımdan tutup beni kendine çekti. omuzlarına aldı bacaklarımı. önce penisini popo deliğime sürtmeye başladı. arada elini tükürükleyip popo deliğime parmak sokması beni çıldırtıyordu adeta. sonra 18 cmlik penisini benim kapıya dayadı. önce başını sokmaya çalıştı. bunu denediği anda benim için haz acıya döndü. en son 2016 temmuz'da pasif oldum. eski genişliğim yoktu. benim canımın yandığını görünce izin istedi. devasa gardırobunun dolap kapağını açıp kondom ve kayganlaştırıcı jel çıkardı. kondomunu taktı ve tam hamle edip jeli sürmeye çalışacakken elinden aldım. ben sürmek istiyorum dedim. hafif bir tebessüm etti. şehvetli bir bakış .günah dolu .
ellerimle onun kondomlu penisini jel ile ıslattım. jelin kapağını kapatıp masaya koydum. o ise geri aldı. eline sıktı ve buraya da lazım diyerek deliğimi o soğuk sıvı ile ovaladı. artık o an geldi. tekrar bacak omza. penisini eliyle tutarak popo deliğime giriş yaptı. canım acıyor. adeta sanki deliğime giren onun penisi değil de yumruğuydu. karanlık odada gözlerini gözlerimden ayırmıyor ve yavaşça git gel hareketine başlıyordu. ben ise o geniş yatağın çarşafını ellerimle sıkıyor, acıya direnmeye çalışıyordum. penisi git gel sırasında yuvadan çıksa da geri yerine takıyor. performansına kaldığı yerden devam ediyordu. yaklaşık 8 dakikanın sonunda hızlanarak boşaldı. ikimizde derin bir oh çekerek. ayrıldık. banyoya girdi. kondomunu çıkardı. ben de şömineli salona geri dönerek masada ki parlament sigaradan bir dal alarak yaktım.duvar boyunda büyük pencereyi açarak gecenin ışıklarının aydınlattığı göl manzaraya bakarak dumanı ciğerime çektim. adeta filmden bir sahne gibiydi. çırılçıplaktım, lüks bir evde açık pencere önünde manzaraya karşı sigarayı içiyordum, soğuk hava beni diriltiyordu. o ise usulca benim gibi çırılçıplak bir şekilde gelerek bana arkadan sarıldı. ağzımdaki sigarayı aldı bir nefes çekti ve geri bana verdi. bir sigarayı beraber pencerede gece ışıklarının aydınlattığı sapanca gölü manzarası eşliğinde bitirdik. hava soğuktu ve çıplak tenimizi diriltti adeta. pencereyi kapattık. bokserlarımızı giydik. salondaki yumuşak spor kanepeye uzandık. lp'nin " lost on your " şarkısı çalıyordu. birbirimizin gözlerinin içine bakarak sohbet etmeye başladık. kah o anlatıyor ben dinliyorum kah ben anlatıyorum o dinliyordu.
sohbet çok hoştu.aileler, iş, arkadaşlar hatta siyaset ... her konuda fikir konuşması yaptık .kendimizi anlattık.ardından uykumuzun geldiğini fark ederek sex yaptığımız odaya geri döndük. benim için gecenin en sorunlu kısmı burasıydı. yatakta sadece bir tane yastık vardı ve beraber uyumaya çalıştığımız sürece o, kolunu hep boynumun altına ya da kalçama koydu. ilk başta hoşuma gitti ama bir süre sonra rahat olamadığımı fark ettim. asıl sürpriz ise 15 dk sonra belli oldu. horlamaya başladı :) . o an ona dönüp kalakaldım. şaka mısın sen ya ? yok artık. kafamın altında yastık yok, onun yerine sex partnerimin kolu var ve partnerim horluyor.
yaklaşık 1 saat sonra yarı uyanık bir şekilde uyandım daha doğrusu uyandık. penisim de ereksiyon olmuştu. ben azgınım. partnerime baktım. çok hoş bir şekilde uyuyordu. hoş yumuşak sakalları. tamamen her şeyden bir haber. ilk öpücüğü yavaşça parmağına kondurdum. yavaşça ilerledim. koluna ve boynuna . o ise hala uyuyor gibiydi. son öpücüğü dudaklarına kondurdum. uyandı erkeğim :) . aynen karşılık verdi. ilk 10 sn dudak sevişmemiz hafifti. sonra içimdeki ateş dışa vurdu. öyle bir çıkardım ki üstümdeki boxer ve atleti. yatağın üstünde ikimizde diz çökmüşüz. dudaklar zamklanmış adeta birbirine. fransız öpücüğü. eliyle popo deliğimi yine parmaklamaya başladı . benim elim ise onun boxerının içinde 18 cm lik ereksiyon olmuş penisini ovalıyordum . dayanamadım domaldım direkt . önsevişmeyi uzatmadan sadece onun penisini içimde istiyordum. birkaç başarısız denemenin ardından küçük bir giriş yapabildi ama doggy style pozisyonunu sevmiyordu. beni kendisine döndürdü. üstüme çık dedi. dümdüz uzandı . ben ise penisinin üstüne oturmaya çalıştım.bana yardım etti ve içime tamamen aldım. yavaşça başlayan hareketler hızlandı. kulladığımız kayganlaştırıcının etkisiyle şap şap diye ses geliyordu. ama o an sadece birbirimizin gözlerine odaklanmıştık. arada göğüslerimi okşuyordu o pozisyonda bazen de kalçalarımı tutuyordu.
boşalmadı. tekrar bir pozisyon değişikliği ile ilk sisteme geri döndük. bacak omza. anladım ki en başarılı olduğu pozisyon bu. saygı duyuyorum :). yavaşça başlayan git gel hareketi sonra hard bir şekilde devam etti. canım yanıyor. o ise vücudumun tadını çıkarıyordu.terden sırılsıklam oldu. ellerimle acıdan volkan'ın sırtına tutundum. elim kaydı.terden sırılsıklam olmuş, balık gibiydi ama hiç duraklamıyordu bile. ben ise sesli bir şekilde inliyorum. vücudum tamamen onun elinde . elimden bir şey gelmiyor. 4 dk nın ardından derin bir oh çekti. ve penisini çıkarmadan yaklaşık 30 sn öyle bekledi. boşaldın mı diye sordum. evet anlamında hıhı diye ses çıkardı.
tuvalete gittim. işedim. popo deliğimi elimle kontrol ettim. olamaz. kan . canım çok yandı. belliydi. böyle olacağı. odaya geri döndüm. volkan yatağa uzanmış yarı kapalı gözlerle tavana bakıyordu. iyi misin diye sordu. ben de yaram olduğunu söyledim. hadi ya özür dilerim diye karşılık verdi. gel yanıma uzan dedi. uzandım. eliyle penisimi ovalamaya başladı. sonra eğilerek ağzına aldı. başını emiyor dilliyordu. ben ise ağrıyı tamamen unuttum. zevkten gözlerim açıldı. sonra ağzından çıkartarak kendi elleriyle mastürbasyona devam etti ama daha hızlı daha sert ve daha ıslak. 3 dk sonra geldim. eli tamamen beyaz sıvı ile ıslandı. ben ise biraz utanarak ona baktım. o ise güldü. rulo peçete aldı. elini sildi. penisimi sildi. sen daha yeni mi boşaldın diye sordu . ben de evet diye cevapladım. şaşırdı. benim maalesef böyle bir olmusuz yönüm var sex sırasında çok zor boşalırım. o nedenle sexten sonra partnerlerim bana mastürbasyon yapar.
yatağa tekrar uzandık. ortak bir yastığı paylaşmaya çalışıyoruz. bir süre sonra tekrar hafif bir şekilde horlamaya başladı. ben ise yarım saat sonra kendimden geçti.
sabah oldu alarm 8 de çaldı. beyfendi uyanmak istemiyordu. kalk dedim. sabah 9 da fiber optik ağlar dersim var dedim. beni yetiştir. bu dağ başındaki yerden otobüs geçmez. o ise gülümsedi. tamam dedi. önünde soyundum. çırılçıplak banyoya girdim. suyu açtım. ılık ile sıcak arasında bir ayar tutturdum. kendimi o akan suya bıraktım. dün gecenin tüm yorgunluğu, teri, alkolü, şehveti o suyla beraber akıp gitti. 1 dakika sonra o da geldi. tamamen çırılçıplak. arkadan bana sarıldı. penislerimiz inikti. ereksiyon halde değildik. sadece bu sefer suyun tadını çıkarıyorduk. aynı suyun altında adeta şarz olduk. çıktım duştan . saçlarımı fön makinesi ile kuruttum. o da aynısını yaptı.
sonra mutfağa gitti volkan. bana tost ekmeği ile tost yaptı. içinde bol kaşar peyniri. yanında koyu bir kahve. zeytin peynir ve daha önce görmediğim ve ilk defa tattığım küçük küçük domatesler.
15 dakikalık sessiz bir kahvaltının ardından üstümüzü giydik hazırlandık tam dış çelik kapıyı açtık çıkacağız. o da ne? cip yok. volkan çok şaşırdı. hemen ev arkadaşını aradı. cip nerde diye sordu? ben de diye cevapladı. ben gülmeye başladım. 15 dk nın ardından arkadaşı geldi. arkadaşı daha genç ve biraz daha sportif vücudu vardı, ayrıca daha uzundu ama yine de ben volkan'ı tercih ederim. dün ki hem performansı hem de sohbeti gayet iyiydi. volkan'ın ev arkadaşı içeri girdi arkadaşına cipin anahtarını verdi. volkan şaka ile karışık sitem ederek "niye benden habersiz aldın gittin arabayı lan?" diye sordu. arkadaşı da sevgilisi ile kahvaltıya gittiğini söyledi. volkan daha da güldü. arkadaşı ile karşılıklı gülmeden sonra o ev arkadaşı bana imalı bir şekilde baktı ve merdivenlere giderek üst kata çıktı.
şaşırdım. bu bana niye böyle baktı ki? sonra arabaya binince dank etti bana. dün gece bayağa sesli bir şekilde inledim. triplex evin duvarları benim inlemelerim ile titredi. o da üst katta gayet rahat duydu. ha ! rezil oldum . ama yine olsa yine inlerim :)
volkan arabayı siteden çıkardı. 10 dk lık kısa bir yokuşlu yoldan sonra kampüsün arka girişine bıraktı. yanağımdan öperek yine "haberleşiriz" dedi. "tamam" dedi. indim. girişe gittim kimliğimi göstererek kampüse giriş yaptım. fakülteye yürüdüm. sınıfa girdim. sanki tüm gözler üstümde idi. dün hangi pozisyonlarda neler yaptığımı biliyorlar gibi bir psikoloji içerisindeydim. kafamı kaldırmadım. telefon ile vakit geçirdim. haber siteleri, ekşi sözlük, onedio, twitter... 15 dk geçti hala hoca gelmedi. en son bir öğrenci geldi ve duyuru yaptı. "arkadaşlar ders iptal ferhat hoca şehir dışında, derse gelemiyor." oleeyyyy. çok mutlu oldum. zaten ders dinleyecek havam yoktu. son ders yoklamasını beklemek ise işkenceydi. güne güzel başladım. yurda giden ilk otobüs ile yurda vardım. yatağa uzandım dün gece uyumadığım saatlerin acısını çıkardım. popomdaki yarayla :)
  • /
  • 91