bülent ersoy

sevmediğim insan. lgbti birey olduğu halde, lgbti'lilere asla destek vermedi. heteroseksüeller bile durumlara sıcakken bu kadın neden böyledir, anlamıyorum.
sevdiğim bir karakterdir. lgbt ye destek vermediği konusunda eleştirilere bende katılıyorum. ama lgbt bir birey olarak girdiği her yerde saygı görmesi, kendini topluma sevdirip saydırması, kadın kimliğiyle camiye girip namaz kılması bile bence insanların lgbt nin de heteroseksüellerle eşit sayılacağı günlere hizmettir. sesi, bilgisi, ve kişiliğini ayrıca severim
geçen haftalarda bir mağazada karşılaştım kendisiyle. lan dedim bu kadının bizim memlekette ne işi var? tatil yerinde oturuyoruz gerçi de hani biraz şaşırdım. o da bizim gibi masa sandalye falan bakıyordu. bu arada uzun uzadıya her şeyini inceledim. çok doğal ve bonkör olduğunu anladım. kendisini artık seviyorum, çok mütevazıydı. ben önceden kendisini fazla abartılı bulurdum. yanıldığımı anladım.
ne zaman kendisini dinlesem transa girdiğim, büyülendiğim, çok etkilendiğim bir ses, ve yorum. üsküdar musiki cemiyetinden biri ile tanışmıştım. bizim camianın çoğu sevmiyor diyordu kendisini. müziksel terimlerle de düşüncesini desteklemeye çalışıyordu. s...r uleyn! japonların sesine ödül verdiğini okumuştum. o beyin o yetenek sineğin vızırtısınında notasını çıkartır moattanın da notasını çıkartır. ölürse üzüleceğim sayılı insanlardan.
beni çok etkileyen yorumlarından biri: tuti-i mucize guyem ne desem laf değil
sanatı canımın en içinde bir bahçe kurdu kendine,yıllardır besliyor beni.
türkiye’nin en büyük ikiyüzlülüğünü sergilediği trans birey
-anne bak bülent ersoy
-anne bülent ersoy kadın mı erkek mi?

o değilde bence gençlik yıllarında güzel filmleri var. ben sahnelerini izlemiştim
sesini sevip, hiç tanımadığım ama tanıttığı kadarıyla kişiliğinden nefret ettiğim sanatçı.
ameliyat olduğu dönemde, zamanın ünlü tabloid paparazzi gazetelerinden birinde "ameliyattan geriye kalan" manşetiyle, kavanozda duran pipi fotoğrafı hafızama kazınmış, büyük hadise çıkmış, gelsin davalar gitsin toplatmalar falan manavda, bakkalda adamın pipisi tartışılmıştı.
candır. kendisini pek severiz.
"ben ağrı dağının zirvesindeyim, aşağıdan sinek vızıltıları geliyor" diyecek kadar kibir hastalığına yakalanmış sevimsiz mahluk. bugüne kadar lgbt hareketine asla destek vermemiş, kendisini şöhret ve para sahibi yapan halkına vefa borcunu ödememiş nankör.
remıxes about the golden year
01.1979 (the ramonoes remix) 6.00
02.futuristic cruiser (free walking remix) 10.21
03.disco night (jeff baltarson remix) 7.34
04.just wanna dancing (jeff bltarson remix) 5.57
05.feeling sexy (red house remix) 7.09
06.give and take (danny stors remix) 8.51
07.man to man (derzeek remix) 8.10
08.do you wanna party (paul herdam remix) 9.08
zenginin malı züğürdün çenesini yorar derler ama muazzam boyutlardaki mirasını diyanet vakfı ve türk eğitim vakfına* bırakacağını açıklamış olması bir ara konuşulmuştu. bir dönemler "rakibi" olan zeki müren de mirasını eşcinsellere en çok ayrımcılık yapan kurumlara bırakacağını açıklamıştı. bu durum kimine göre "kabullenememe sendromu"nun tipik örneklerinden biridir. bir de ölümlerinden sonrasını bile garanti almaya çalışmak gibi bir durum olarak da düşünülebilir.*

istediğini yapar elbet, kendi mirası ama o kadar da büyütülecek bir karakter değildir lgbti dünyasında. zeki müren gibi o da eğlendirdi insanları bolca, orası kesin. her ikisi de iyi yaşadı, bol kazandı ve herkes gibi işlerine ne gelirse onu yaptı.

miras haberi:
http://bianet.org/bianet/toplum/160722-b...

kendisi hakkında yaptığı komik bir filmden "manidar" bir delirme sahne gelsin.*

bilinenin aksine sahnelere 1974 yılında istanbul'da küçük bir gazinoda günlük ufak bir yevmiye ile çıkmaya başlayan şarkıcı. fahrettin aslan'ın tesadüfen bu gazinoya gelmesi üzerine aynı yıl maksim gazinosunda sahne almaya başlamıştır.

bülent ersoy 1974 yılında maksim gazinosunda çalışmaya başlayınca ilk iş olarak kadrosuna sezen aksu'yu aldırmıştır. o dönem başarısız plaklarla adını duyurmaya çalışan sezen aksu'nun iş yapmayacağı gerekcesi ile gazinoya çıkması engellenmek istenmiş, buna çözüm olarak da sezenle beraber sahneye grup şeklinde bir orkestra çıkarılmıştır. yıllar sonra alaturka plaklar(silemezler gönlümden, karam, olmaz ilaç, akasyalar açarken) da çıkaran sezen aksu türk sanat müziği nota bilgisini de bülent ersoy'dan öğrenmiştir.

serçe albümünde yer alan alaturka şarkıların şan kısımları sezen'e bülent ersoy tarafından geçilmiştir. hatta aynı gazinoda çalıştıkları süre boyunca bülent ersoy, sezen aksu'ya lakap olarak 'sezai' adını takmıştır.
tam 50 yıl önce bir dizi homofibik saldırı olayları neticesinde assolist olmuştur.

assolist sıfatı ile ilk kez 29 ekim 1974 yılında bebek maksim'de sahne almış, yığınla yanlış bilginin aksine 1974 yılında assolist olmuştur. buna sebep olan da fahrettin aslan-gönül akkor kavgasıdır. zeki müren'in ardından maksimde erkek assolist çıkarma geleneği son bulmuştur. bu yüzden bülent ersoy kadro altı solist olarak gönül akkor'a önerilmiştir. 1974 yılında gazinonun assolisti olan gönül akkor 'ben kadromda ibne istemem' minvalinde bu duruma karşı çıkmış şehir efsanesi olan bu kavga yaklaşık 50 yıl sonra "kovadaki balıklar" kitabında da teyit edilmiştir. fahrettin aslan, gönül akkor'un bu çıkışı üzerine gönül akkor'u gazinodan kovmuş bebek maksim'de bülent ersoy solist altı olarak değil ilk kez assolist sıfatı ile çalışmaya başlamıştır.
sanatına inanılmaz sempati duysam da nedensiz bir şekilde kendisine karşı inanılmaz antipatiğim bunda sarı kimliğini vura vura "ben kadınım kadıııığğn" diye bağırmasının etkisi de olabilir
  • /
  • 4