iş yerinde başıma gelen kötü olay

geçen hafta bir iş arkadaşımın telefonuna tinder bildirimi geldiğini gördüm. çok şaşırdım çünkü evli. hatta karısı yeni doğum yaptı. üstelik hiç gizleme gereği bile duymuyordu. bildirim gelip duruyordu tinderdan.
ben bunu ofiste samimi olduğum birkaç kız arkadaşıma anlattım. dedikodu sevmediğim için kimseye söylememeleri konusunda tembihledim. onlar da çok şaşırdılar. emin misin falan diye. gözümle gördüm dedim.

bu hafta bu olay bir şekilde karısının kulağına gitmiş. iş yerine öfkeyle geldi. "orospu çocuğunun teki bana iftira atmış karımla aramı bozmaya çalışıyorlar bulursam ağzını burnunu kırıcam" şeklinde bağırıp çağırdı. baya korktum açıkçası sonuçta dayak yemek istemem. kızları sıkıştırdım. söylemedik biz falan dediler ama yetiştirmişler hemen. benim adımı vermeyin dedim inşallah vermezler baya korktum açıkçası dayak yemekten ama asıl olay ondan sonra oldu.
ben baya tırstım çocuktan güçlü de bir çocuk çünkü. bir yandan gözüm hep üstünde. bir baktım hala tinder bildirimi geliyor. şok geçirdim hem suçlu hem güçlü diye düşünürken daha dikkatli bakınca hata yaptığımı farkettim. bildirim gelen şey meğer tinder değil vodafone muş. simgeleri çok benziyor. ben de yıllardır turkcell kullandığım için unutmuşum.
simgeleri gerçekten çok benziyor bakın:



şimdi ne yapacağım bilmiyorum. kızlara en son belki de ben yanlış görmüşümdür kapatalım bu konuyu sonuçta küçük bebekleri var karısı böyle bilmesin falan dedim. umarım karısıyla konuşup ikna ederler. tek isteğim konunun kapanması. ama olur da çocuk öğrenirse ne derim bilmiyorum veya beni döver mi. insan kaynakları ile konuşsam yanlış anlaşılmayı anlatsam kesin beni haksız bulurlar. ne yapacağımı bilmiyorum. unutulur gider umarım.
konu başlığı diğer adama empatiyle atılmış sanırım?
bu olay gösteriyor ki iş arkadaşlığı "iş"le sınırlı kalmalı. tinder kullanıyormuş, hornet kullanıyormuş, eşini aldatıyormuş o kişinin özel hayatı, kendisinden başka kimseyi ilgilendirmez. isterse gözünüzün önünde ilişkiye girsin, sadece onu ilgilendirir. umarım bu olay başkalarının özel hayatına burnunu sokmamak ve dedikodusunu yapmamak konusunda iyi bir ders olmuştur.
"ne mesaj geldi acaba?" diye birinin telefonuna bakmak, kişinin mahremiyetini ihlal etmektir. burada mağdur olan kişinin verdiği tepkiye bakılırsa telefonun ekranına bakarken bile yakalanmak dayakla sonuçlanabilirdi. bunun yanı sıra anlatılan olayda "dedikodu sevmediğim için" diye bir cümle geçiyor. ne yazık ki gidip bu olayı başkalarıyla paylaşmak dedikodunun ta kendisidir.

son olarak; yazara tavsiyem iş yerindeki insanlara anlattıklarını sınırlı tutması. bu sadece anlatılan olay için geçerli değil. böyle olaylar çok can sıkıcı sonuçlar doğurma potansiyeline sahip.* insanın işini kaybetmesine bile neden olabilir.
dedikodu sevmiyorum deyip yetiştirmen çok komik eheheh hem bence seni ilgilendiren bir şey değil ahlak bekçisi misin sen? bak hem yanlış anlamışsın. değer mi adamın evinde huzursuzluk kargaşa çıkartmaya, karısı evi terketse bu yüzden o zaman napcaktın vicdan azabı çekmeyecek miydin?
her iş yerinde vardır böyle tipler. odadan çıktığı anda dedikodusunu başlatabilme kapasitesi de vardır. ortak özellikleri ise dedikoduları sevmemeleridir. *

başkasının hayatından 3. tekil kişiler neden kendilerini sorumlu hissederler acaba? karısını aldatıyorsa bile bunu karısının çözümlemesi ve yüzleşmesi gerekir.

yazara ek bilgi vereyim. kendisi çok seviliyor demek ki işyerinde. söyledikleri ağızlarda sakız olmuş. ifşa olması yakındır. karısına bu durumu yetiştiren kız arkadaşları emin olun yazarı da gammazlayacaklardır.

dayak is coming. inevitable.
ay resmen yiyeceğim dayağı heyecanla karşılamışlar aşk olsun *
biraz ön yargılı davranılmış sanki! burada dedikodu yapmamı eleştirenler haklı tabi. eminim hiçbiriniz dedikodu yapmıyorsunuzdur(!)
ben dedikoduyu çok sevdiğim için aktarmadım o bilgiyi. muhtemelen lgbti birey olduğum için iş yerinde arkadaşlık kurmakta zorlanıyorum. zaten erkekler hiç konuşmuyor kızlar da işte böyle ufak bilgiler sızdırdığımda muhabbet ediyorlar benimle. psikoloğum insanlarla ortak nokta bulmaya çalış. biraz arkadaşın olması için çaba sarfet dedikten sonra sevmesem de biraz dedikodu yaptığım doğru. topluma ve kendime karşı dürüst olduğumdan bunu inkar etmicem.

bunun yanında insanların telefon ekranına bakmak tabi ki ayıp. ben kimsenin telefonuna özellike bakmıyorum ki! dip dibe çalışıyoruz. insan ister istemez görüyor.
bence olayın asıl suçlusu bu pandemi şartlarında dahi bizi dip dibe çalıştırmaya devam eden insan kaynakları.
bu tutumları yüzünden az kalsın herkesin huzuru kaçıyordu. neyse ki olay şimdi unutulmuş gözüküyor. hatta bugün ekranında tinder gördüğüm çocuk ben çay doldururken "bana da bir çay versene kardeşim" diye seslendi bana. bu da demek oluyor ki arkadaşlarım beni ele vermemişler.
bişey aklıma takıldı. dedikodu yapılması, başkasının telefonuna bakılması vs hepsini geçtim onaylamıyorum da zaten ama insana sürekli vodafone uygulamasından ne mesajı gelebilir? yani günde 1-2 bildirim gelsin hadi. burda anlatılan olayda sürekli artık dikkat çekicek boyutta bir mesaj alımından bahsediliyor. vodafonedan bu kadar mesaj gelir mi yani?
turkcell kullandığım için bilmiyorum ama ard arda 3-4 tane bildirim geldi ve hepsini kayıtsızca yukarı doğru kaydırdı. buna mı takıldın :p
bu arada dedikoduyu eleştirenler şunu da bilsin ki dedikodu olmasa insanlık evrimi bu günlere gelemezdi. şu makaleye bir göz atın aydınlanmak isterseniz:
https://www.vice.com/en/article/ne9ae8/g...
bu hayatta unutulmaması gereken en önemli gerçek; "kimin kimi siktiği, taraflardan birisi siz veya partneriniz değilse, sizi enterese etmez"
ya kimse kusura bakmasın ama “dip dibe çalışıyoruz, insan ister istemez görüyor.” çok cılız bir savunma şekli. kaldı ki ekranın bildirim gelen kısmındaki ikonların ne kadar küçük olduğunu düşünecek olursak sanırım kucak kucağa çalışıyorsunuz iş yerinde.*
bir de olay elemanın kulağına gittikten sonra bile telefonuna bakılmaya devam edilmiş. belli ki olanlardan hiç ders alınmamış. dedikoduyu da sırf birileriyle muhabbet edebilmek için yapmak* da iyiymiş. bir iş arkadaşının telefonuna ne sıklıkla bildirim geldiğinin bu kadar farkında olmak çok enteresan geliyor bana.
bence adımı vermemişler diye sevinmek için henüz çok erken. bir gün hiç beklemediğin bir anda olaya kimin sebep olduğu gün yüzüne çıkabilir.
ay küçük bildirimler olduğu için tinder sandım zaten büyük olsa vodafone olduğunu anlardım herhalde.
ay neyse tamam ben kötü biriyim. eminim beni bu kadar eleştirenler de hiç dedikodu yapmıyordur.
olay da ortaya çıkacak olsa çıkardı. konu kapandı gitti. ay valla dayak yesem sevineceksiniz resmen. lgbti dayanışması falan hikaye :(
ofiste de at gözlüğü takacağım artık. sağımı solumu ancak öyle görmem!
burada istisna var mı bilmiyorum ama hepimiz seninle aynı duyguları paylaşıyor ve hem cinslerimizden hoşlanıyoruz. evet, hepimizin hayatında dedikodu var. ancak bu dedikoduyu milletin seks hayatı yada evliliği üzerinden yapmadığımız için tırsmıyoruz. belki bu nedenle arkadaş edinebiliyoruzdur.

yaşadıkların için üzgünüm. ancak bu senaryo gerçekten yaşandıysa eninde sonunda adın çıkacaktır. hiçbir şey gizli kalmıyor. belki bu dedikodunun ve kişisel mahremiyetin sınırlarında kalırsan muhtemelen yeni arkadaşlar edineceksin. sonuçta "bugün biri bana bu şekilde bir dedikodu taşırsa yarın kim bilir benle ilgili bir başkasına neler söyler" diye düşünürüm ve arkadaşlığımı gözden geçiririm. kaldı ki olayın vodefone bildirimi olduğu herkes tarafından anlaşılıyorsa bu durumda bir de yalan söyleme potansiyeli olan biri olarak yaftalanma ihtimalin de var.

ayrıca konu lgbti dayanışması falan değil. şiddeti savunmam ama burada senin kimliğine karşı bir saldırı yok. adamın yuvasını dağıtacakmışsın resmen. * umarım unutulur gider.
sexte tokat sevenlerin normal hayatta korkması ilginç.
atasözlerini sıralayalım.

- dervişin zikri neyse...
- sırrını verme dostuna...
- insandan post... * dost olmaz.
- sütten ağzı yanan...

(bkz: sıçtı cafer bez getir) *
umarım dayak yersin ne diyelim. insanların özel hayatlarıyla, evlilikleriyle ilgili başka insanlarla muhabbet etmek yerine kendine birşeyler katacak konular bulmanı ve daha dik bir duruşunun olmasını diliyorum.
dayak yememi ümitle bekleyen şiddetseverleri gösteren olay. avucunuzu yalayabilirsiniz.
ben yanlış gördüm galiba vodafone simgesi ile karıştırmışım dedikten sonra kızlar çok iyi bir insan olduğumu düşünmeye başladılar. inanmadılar tabi vodafone olduğuna ama benim ısrar edip kendimi paralamam çok hoşlarına gitmiş. benim tedirginliğimi de dayak korkuma değil çocuğun yuvasının yıkılacak endişesine bağlamışlar.
hatta o olaydan sonra bana yürüyorlar gibime bile geliyor. baya samimi davranıyorlar. ama maalesef ben hetero değilim. gerçi küçük bir ihtimal gay olduğumu tahmin ettiklerinden de yakın davranıyor olabilirler dedi kuzenim ama ben zannetmiyorum baya baya yürüyorlar. çok şıksın, çok yakışıklısın ay yerim falan tarzı iltifatlar sürekli.
bazı icraatsizler için hayal kırıklığı olacak ama nefretinizde boğulabilirsiniz i dont care *
dayağı bilmem de ağzına bi aliye rona fiskesi vurulması gereken yazarın kayıt düştüğü başlıktır.
aklıma bişe geldi ya. buradaki yapıcı eleştiriler için teşekkür etmiştim hatta hatamı kabul edip pişman olmuştum falan neyse de beni nefret kusarcasına eleştirenler hakkında biraz düşündüm. bu kadar ölçüsüz eleştirilmemin tek bir sebebi olacağına kanaat getirdim. sevgilisini aldatırken* yakalanan adama bu kadar derin bir empati ile yaklaşmalarının tek bir sebebi olabilir. hayat arkadaşlarını aldatmış olmaları. bakın bence sizi seven değer veren birini aldatıp sonra hiçbir şey olmamış gibi yatağına girmek dünyanın en alçakça şeyidir. ve insan psikolojisinden zerre anlıyorsam eminim ki bunu nefret boyutuna gelecek kadar eleştirenler de eşlerini aldatmış ve hiçbir şey olmamış gibi yataklarına girmişlerdir. yoksa pisuvarda milletin sikine bakan adam neden benim telefonda kazara gördüğüm şeyi eleştirsin ki bu kadar.
mutlu bir ailenin bireylerini birbirine düşüren karaktersiz, dedikoducu yazar eylemi.

birincisi dedikodu yapıyor,
ikincisi yüzleşmekten korkuyor,
üçüncüsü bir başkasının özelini, kişisel verisini karıştıracak kadar da saygısız.

şimdi bu kadar yüklenmemin sebebi unutulur gider demesi. mesleğim dolayısıyla çok fazla boşanma görüyorum. unutulup gitmiyor.
  • /
  • 2