türkiye

solcuların sağcılara, sağcıların solculara, sunnilerin alevilere, alevilerin sunnilere, köylülerin şehirlilere, şehirlilerin köylülere bok attığı bir ülke.

eşitlikten, demokrasiden bahsederler, söz konusu başka taraf olduğunda en alasından faşist olunur. başörtüsü takanlar hakkımızı arıyoruz diye bas bas bağırırken söz konusu bir eşcinselin ya da diğer dinlerin hakkı olduğunda en alsından faşist olunur. hakkımızı arıyoruz ibadetimizi yapamıyoruz diye inim inim inleyen aleviler, söz konusu başörtüsü olunca en alsından faşist olurlar.

bu örnekler uzar gider, türk kürt, alevi sunni vs...
herkes kendine demokrat herkes kendine padişah. geri kalanlar ise ötekidir bu ülkede...
"koca ülke, sanki simsiyah kara bir trene binmişiz ve kötülüğe koşuyoruz. her durakta iyileri atıyorlar, bazen durak bile beklemeden trenden karga tulumba fırlatılıyor iyiler. son durağa gelince, sadece kötülerin kaldığı ve kötülerin yaşadığı bir şehre gidiyor o tren..."
http://t24.com.tr/yazarlar/u-ozan-darici...
doğası, coğrafyası, iklimi, bitki örtüsü, tarihi, kültürü kısacası herşeyi ile cennet gibi bir ülkedir. ancak politikacıları hakkında yorum bile yapmak istemiyorum. (bkz: o aslında iyi de arkadaşları kötü)
maaşları onların cebinden çıktığı halde polisin düşmana saldırır gibi saldırdığı, durduğu yerde slogan bile atmıyorken gaza maruz kalan, yine de yılmayan ve genel olarak bakıldığında gereksiz şiddete başvurmayan bilinçli vatandaşların da yaşadığı ülkedir. gösterdiği birlik beraberlikle göğsümü kabartmış, bir kez daha türk olmakla gurur duydurtmuştur. anlayamayanlar, sindiremeyenler olabilir, atatürkün bahsettiği asil kan herkeste mevcut değil malesef.
eğri oturup doğru konuşalım. insan dünyaya bir kere geliyor ve dolayısıyla bu hayatı iyi şartlarda yaşanabilir bir ülkede yaşamak istiyor. bu o insanın en doğal hakkı. burası şuan için bu konuda pek iç açıcı bir ülke değil. sanat ölmüş, müzik ölmüş, edebiyat ölmüş, adalet ölmüş, eğitim ölmüş, sağlık ölmüş, ruh ölmüş, hukuk ölmüş, spor ölmüş, hoşgörü ölmüş, özgürlük ölmüş, insanlar ölmüş, insanlar öldürülmüş, insanlar öldürülmekten beter edilmiş. bu durumdan şikayetçi olmayan bir koca sürü de insan var. "iyi o zaman git başka ülkede yaşa" diyenleri duyar gibiyim. hayır, ne münasebet! ben bu ülkede daha iyi şartlarda yaşamak istiyorum, çocuklarımı daha yaşanabilir bir türkiye'de büyütmek istiyorum, bu ülkede yaşayan insanların daha iyi şartlarda yaşamasını istiyorum. bu ülke benim ve bunu istemek hakkım! hakkınızı isteyin, hakkınızı arayın. başkasının hakkını da arayın. ben rahatım, onlar düşünsün demeyin. unutmayın, ülkemizde tek bir kişi bile baskı altındaysa, ötekileştiriliyorsa ve hayatı zulüm ediliyorsa hiç birimiz özgür değiliz...
farklı insanları, farklı coğrafyaları barındıran; kaosu, karmaşası, zorlukları eksik olmayan değişik bir ülke. tüm bunlara bakınca başta korkutucu görünse de kişiyi besleyen bir yapısı var aslında. atıyorum iskandinav ülkelerinden birinde doğmuş olsam sessiz sakin, huzurlu bir hayatım olur, keyfime bakardım. bununla birlikte farklı düşünmeyi öğrenemez, çok yönlü bir insan olamazdım. yani türkiye'de huzur denilen şeyi pek bulamasak da yaşam tecrübemiz biraz daha geniş oluyor sanki. e bu da olumlu bir şey benim açımdan.*
tüm dünyanın kıskandığı sanayi ve teknoloji devi.
çocuk, kadın, eşcinsel, ağaç ve sokak hayvanı olarak yaşamanın tehlikeli olduğu ülke.

geriye ne kalıyor? heterororo erkekler ile çölleşmekte olan boktan bir yarımada!

(bkz: türkiye'de çocuk kadın ağaç ve sokak hayvanı olmak)
tarih tekerrür ettiği gibi türkiye de tekerrür ediyor. 80 öncesini kaçırıp izleyemeyen vatandaşlar için film yeniden vizyonda.
turist olarak gezmesi muhtesem, yasamasi katliam ulke. tv kanallarinin yuzde 80*'inin din uzerine rating topladigi, direkt islam propagandasi ile olmadiginda ise spor programlarinda evlendirme programlarinda 'allahin yarattigi', 'allahina kurban', 'allah hos gormusse', 'allah allah' nidalari gecmezse rtuk'ten ceza gelecekmiscesine davranilan 4 mevsim cennet gorunumlu cehennem. insanlar arasinda kisisel ego kalitesizce tavandadir. herkes atarli, herkes muhtesem, herkes kusursuza cok yakindir. nezaket denen olgu ancak 'abi' cekilen birine isler, hiyerarsik olarak alt seviyedeki her zaman haksizdir. en basit olayda bile ozur dilemektense hakli cikmak icin olmeyi goze alacak insanlar kendilerini, kendi bictikleri deger bazinda notlandirir ve aksam eve donerken mutlu olma kriterini buna baglar.

gay ortamlarinda herkes aktiftir, kimse got vermez, ibne olmaz. tanisilirken ilk cumlede aktif kelimesi gecmez ise kisinin ibne oldugu kanitlanmis olur ("selam aktif 35 cok killi versene ;)", "usta bir kere takilalim aktifim ama", "selam gozum takildi baya ama pasif olmam cok zorunlu olmadikca" gibi). 10 dakika sonra ' haci normalde aktifim ama sana bi kere p olurum ;)' kesiti de artik stereotiplesmis diyaloglarin vazgecilmezidir. kendini bir sekil kabullenip pasif rolu kendine uygun gorenler ise, tipki turk kizlarinin sahip oldugu prenses sendromunun hormonlusuna sahiptir. herkes onu ister, kapisinda siralar olusur ve karilarindaki 'full aktif' olmadikca adam yerine konmaz falan filan. eger internet uzerindeki profilinizde yurtdisindan gelmis bir yabanci gibi gozukuyorsaniz degeriniz cok yukselir, yuzde 99 aktif gay ortami adeta goz kirpma ve tek seferlik tekliflerle kisinin uzerine cullanir. kofti bir ortamdir, kendinizi nasil lanse ederseniz, basarisiz bir imaj olsa dahi istediginizi bulacaksinizdir uzun vadeli bir iliski moduna girene dek.


cok cennet vatandir, sinirlari kanlarla sulanmis dualarla bezenmistir falan felan; yoksa tepedeki buyuk gobekli amcalarin emirleri ile katledilen, oldurulen binlerce insan sadece entel dantel takilan kaymak tabaka insaninin yaptigi kafe muhabbetidir. insanlar salak degil tepesine cullanip kanini somurmus 'kutsala onem veren', iletisimden anlamayan degil cabuk sinirlenen ve 'duygulari on planda olan' kisilerdir, kisilerizdir.


bu kadar da olmaz dememize rağmen daha da fazlasını gördüğümüz canım ülkem. işsizliğin olduğu ve önümüzdeki günleri virüs yüzünden göremediğimiz şu belirsiz günlerde mahkumların salınacak olması, afrika kalkınma bankası'na 5 milyar tl ek yatırım görüşmelerine başlanması bence ülkenin çivisinin iyice çıktığını gösteriyor. hakkımız haram zıkkım olsun diyebilir miyiz tekrardan? bence diyebiliriz. 65 yaş üstü chp'li teyzeler gibi konuşmak istemezdim ama dayanamıyorum.
sahiden cennet olduğunu fark ettiğim ülke,ülkem, bir macar bana nereleri görmesi gerektiğini sordu, 'tarihi seviyorsan mardin, urfa yani mezopotamya, doğayı seviyorsan doğu karadeniz, romantizm istiyorsan ege, marmaris bodrum, heyecan arıyorsan fethiye antalya...diye anlatırken bi düşündüm, kaç tane ülkede bunu söyleyebilirsin ki, bu kadar farklı seçenek farklı özellik kaç tane ülkede bir araya gelir ki, bir kere daha hayran kaldım ülkeme
içine edilen doğası ile bir güzel eski doğa cenneti.

(bkz: hes)
(bkz: nükleer enerji)
zor bir süreçte ve tesadüf gibi görünen olaylar kanımı donduruyor. yunan bakanın yaptığı açıklama, haritalardan türkiye'nin silinmesi, abd dış işleri bakanının dalga geçer gibi açıklamalar yapması, ermenilerin kışkırtılması korkunç. bir tane adam akıllı dostumuz kalmadı. allah sonumuzu hayır etsin. yoksa bu topraklarda savaş çok ama çok yakın. sanmayın ki sermaye buna izin vermez. sermayenin ana vatanı ve milliyeti yoktur.
3 tarafı denizlerle çevrili canım ülkem. her mevsim aşık olunabilecek cennet vatanım. kıymetini bilmediğimiz ve sahip çıkmadığımızda bilinen bir gerçek.
3-5 gün için gelen turistler için ''cennet'' olsa da gerek siyaseti, gerek bir kısım bağnaz insanları, kısıtlamaları, dahası bizi anayasada birey olarak tanımlayamamasıyla ufak bir cehennem öngösterimi yaratan güzide ülkemiz. herkes çok afedersin ayaküstü birbirini ''kandırmaya'' çalışır, bir hinlik cinlik peşinde, açgözlülük, riyakarlık... hele de müslümanlık kisvesi altında.

sadece tatil için gelsem ben de çok beğenirim tabi.
vatandaşı olmasan güzel ülke aslında.
ülke alan adı kısaltması tr'dir.
  • /
  • 2