bkz: eski heykel bölümü hocama karşı önüne geçilmez bir şekilde duyduğum his. kaç metali eritirken elimi yaktım, kaç taş yoğunturken çekici elime geçirdim. sonuç olarak kahrını ellerim çekti. *
kaç gündür gece yarısı, yarı uykulu yatağımda yatarken beyoncé - crazy in love şarkısı beynimin içinde çalıyor. bedenim leş gibi yorgunken beynim ekstrem derecede hareketli şarkılarla neyin coşmasını yaşıyor anlayamıyorum
yıl 2013, ağustos ayında ömrümün en kötü ayrılığını yaşadım. ankara'lı bir sevgilim vardı. ben bursa'daydım. ortak buluşma şehrimiz eskişehirdi... işin en ilginç tarafı ise "titanic - rose's theme" müziğini ikimizin de sapık gibi seviyor olmasıydı. o sıralar garip bir uyum diye geçiştirmiştim. ayrıca istanbul'dan nefret ettiğini her seferinde bana söylerdi. geçen yıl kadıköy'de antin kuntin şeyler bakmak için küçük yerleri dolaşıyordum. o sırada kulağımda tek kulaklıkla rose's theme'i dinliyordum. t-shirtün fiyatını sormak için başımı kasaya çevirdiğim anda kapıdan içeri girdi. onu gördüğüm an derler ye kafam yandı diye aynı o hisse kapıldım. o an bana acı veren şey nefret ettiği koskoca istanbul'da onunla denk gelmem olmadı, müziği iliklerime kadar hissettirmesi oldu.
her mitoloji dersinde hocanın mutlaka bahsettiği üç güzeller efsanesini anlatırken, hocanın ağzından çıkacak olan kelimeleri birebir önceden söylemeye çalışmak.