cikolatali kek

Durum: 1906 - 0 - 0 - 0 - 11.11.2016 23:35

Puan: 26944 - Sözlük Kaşarı

11 yıl önce kayıt oldu. 4.Nesil Yazar.

sometimes, change is everything
  • /
  • 96

cedric

8 yaşındaysanız ve aşıksanız hayat çok güzel mottosuyla hayatımıza giren dünyanın en tatlı çizgi-dizi karakterlerinden birisidir.

şeref meselesi

godfather veya scarface gibi mafya filmlerini sevmiş, the sopranos'u izlemiş kişiler kısa süreli eğlendirebilecek türk dizisi. ''l'onore e il rispetto'' isimli italyan dizisinden uyarlama.

ayrıca dizide istanbul'un ilk turuncu saçlı mafyasını izlemiş oluyorsunuz. çıtır bir kerem bürsin var, az mı?

imam hatipli eşcinseller

imam hatiplerin kapalı kapılarının ardında çok kötü şeyler yapan eşcinsellerdir. özellikle yurtta kalanların grup seks yaptıklarını imam hatip mezunu bir ibneden dinlemiştim. hayır kötü olan elbette yaptıkları grup seks değil, bu benim umurumda bile değil, beni üzen okula gelen 1. sınıfları zorla sekse zorlamış olmaları.

irem derici

beren saat'in açıklamaları

bu açıklamalardan sonra beren saat'e olan sevgim bir kat arttı. eskiden sadece hayrandım artık babacan bir tavırla şefkat duyuyorum. biliyorum o bu yazıyı yazarken hiçbir erkekten şefkat beklemiyordu ama ne yapayım elimde değil.

kadın bir kadının neler hissettiğini çok güzel açıklamış. özgecan'ın cinayeti ortaya çıktığından beri hepimiz bir şeyler yazıp çiziyoruz. kimimiz erkeklikten istifa ettik kimimiz katillere küfürler savurduk. ama hiçbirimiz, evet biz homoseksüel erkekler bile, kadınlar ne hissettiğini anlayamadık. beren saat demiş ya hani "ilkokulda eteklerimizi açıp kaçmaya çalışan erkekler" diye, işte bu kadınların özgecan cinayetine karşı korkuyla karışık öfkeleri tam o yıllarda başlıyor. bu kadınlar sokağa çıktıkları her gün bu tehlikelerle karşı karşıyalar, ne yazık ki!

işte beren saat bunu çok güzel açıklamış.

tabii bu yazıdan sonra onun oynadığı dizileri suçlayanlar olmuş. neymiş, katiller fatmagül'ün suçu ne dizisini izliyorlarmış. neymiş, dizi onlara ilham vermiş. işte çirkin insanların çirkin zihniyetleri.
beren saat ne güzel demiş, tekrar taksim'e yürüsek ne olacak?!

durduk yere ayı sözlük yazarlarına koyan şarkılar

lara fabian - adagio

evanescence - my immortal

avril lavigne - when you're gone

adele - set fire to the rain

gökhan kırdar - üstüme basıp geçme

andrew belle - make it without you

coldplay - the scientist

coldplay - yellow

coldplay - fix you

damien rice - 9 crimes

damien rice - blower's daughter

damien rice - cheers darlin'

elisa toffoli - ancora qui

sia - salted wound

fun - carry on

onerepublic - apologize

onerepublic - come home

the death cab for cutie - the ice is getting thinner

anna nalick - breathe

joe purdy - suitcase

keane - somewhere only we know

laura veirs - rapture

thirteen senses - into the fire

kendall payne - scratch

inara george - fools in love

naughty boy feat bastille - no one's here to sleep

ingrid michaelson - keep breathing

3 doors down - here without you

a great big world ft christina aguilera - say something

imogen heap - hallelujah

john legend - all of me

joy williams - speaking a dead language

rihanna ft mikky ekko - stay

the moody blues - melancholy man

sia - breathe me

sia - i'm in here (piano version)

train - this ain't goodbye

the cinematic orchestra - to build a home

lana del rey - video games

lykke li - love me like i'm not made of stone

david carbonara - babylon

madonna - masterpiece

moulin rouge soundtrack - come what may

pink - try

sia - big girls cry

sum41 - with me

teoman - aşk kırıntıları

lana del rey - young and beautiful

florence + the machine - over the love

whitney houston - i will always love you

**

komşu gürültüsü

büyük şehirde yaşıyorsanız komşularınızı seçemeyeceğiniz için her an karşılaşmaya hazır olmanız gereken gürültüdür. gürültünün kaynağı bir müzik sesi veya televizyon sesine ait değilse kendinizi bu sesi sürekli duymaya hazırlamalısınız; zira insanlardan çıkan gürültünün ne zaman çıkacağı belli olmaz.

neden mi? benim yan komşum köyden şehre göç etmiş bir aile. normalde bizim apartmandan ev tutmaları imkansız ama tüm aşiret bir araya gelip tutmuşlar evi. aşiret, haliyle evde çıkan kavganın başı sonu belli değil. gelin susuyor kaynana başlıyor. kayınbaba, oğluna atarlanıyor. sesler, sesler ve sesler... altın meselesi, tarla meselesi, çocuk meselesi derken bitmiyor. onlar orada birbirlerini yerken kapılarını çalıp "az sesinizi kısar mısınız?" bile diyemiyorsun. tüm apartman merakla ne zaman taşınacaklar diye bekliyoruz.

önceki komşumda yeni evli bir çiftti mesela. geceleri üst kattan onların sikişme seslerini dinleyerek uyumaya çalışırdım. bazen kavga ederlerdi, genelde düğünde takılan altınlar yüzünden. bazen de bu kavgalar adamın kadını sikmesiyle zor bulurdu. 12 yaşında falandım, bu sesler beni çok korkuturdu. kulaklığı takıp müzik dinler, bitmesini beklerdim.

ev tutarken böyle tatsız durumlarla karşılaşmamak için çok dikkat ederiz. gerekirse ev az pahalı olsun ama yüz yüze baktığımız komşular problemli insanlar olmasınlar.

türkiye'de çocuk kadın ağaç ve sokak hayvanı olmak

çocuksanız, içinde doğduğunuz düzenin saçma sapan bir sürü şeyini ezberlemek zorunda bırakılırsınız.
kadınsanız, siz erkeğiniz kadar varsınız. bu dünyaya zaten bir erkeği tatmin etmek ve yeni erkekler yetiştirmek için varsınızdır.
eğer kızınız varsa onu da sizin gibi yetiştirmeniz gerekir. hiç olarak.
ağaç ve sokak hayvanıysanız zaten insanın yanında ne söz hakkınız olabilir ki?!
hepiniz insanlar için varsınız. yerinizi bilin. isterse sizi keser isterse tekmeler. o kadar!

cemaat yurtları

lisede bir kaç sene cemaat yurtlarında kalmış birisi olarak bir kaç gözlemimi aktarmak istiyorum. öncelikle yazıya başlamadan önce iki şeyi belirtmem gerek; cemaate uzaktan yakından bir sempati beslemiyorum ve cemaat yurtlarında tam zamanlı öğrenci olarak hiç kalmadım. benim bu yurtlarla alakam, daha çok gittiğim cemaat dershanesinin hafta sonları, 15 tatilde veya çeşitli bayram tatillerinde beni ve arkadaşlarımı bu yurtlara yerleştirmesinden ibaretti, daha fazlası değil.

öncelikle bu yurtlar hiç bakımlı değildir. neredeyse tüm zemin halı ile kaplıdır. banyo & tuvalet önleri hariç. oralarda abdest alındığı için araları boşluklu plastik bir tür paspas olurdu. tuvaletlerinde tuvalet kağıdı olmazdı. bunu ilk gün hocaya söylediğimizde önce "taharet yapsanıza oğlum," demişti ama biz ısrar ettikten sonra yurdun abisine para verip bir paket tuvalet kağıdı aldırmıştı. yurtta yatakların olduğu odalar dışında sayamayacağınız kadar çok çek yatın olduğu odalar vardı. bu odalarda boş vakitlerimizde tepinir, güreşirdik veya hoca geldiği zaman bu odalarda namaz kıldıktan sonra dini bir şeyler konuşurduk. genelde dini içerikli olan bu konular genel ahlak kurallarına uyan öğretilerde içerirdi.

yurtların en büyük kuralı, ders çalışacaksın ve namaz kılacaksın. bu iki şeyi yaparsan yurdun şeyhi gibi ağırlanırsın. abiler falan hiç rahatsız etmezdi. söz gelimi ben ve arkadaşlarım ders ve namaz konusunda problem çıkarmadığımız için gecenin bir vakti yurttan çıkıp çay ocağına gidip sigara içmemize*, sabaha kadar film izlememize, odalarda poker oynamamıza bir şey demezlerdi. hatta ücretini ödedikten sonra başka dershanelerden öğrenciler bile çağırabiliyorduk.

ikramları bol olurdu. bazen çatıda hoca bize mangal yakardı, bazen paket paket cipsler getirirdi, bazen de maklube yerdik. bir keresinden sabah namazından sonra hoca bizi topluca çorbacıya götürmüştü. zorla kaldırıldığım sabah namazını saymazsam çorbacı kısmında çok eğlendiğimi söyleyebilirim.

bir tek namaz ve ders konusunda çok hassastılar dediğim gibi. sabah namazına kalkmazsak eğer yurdun abileri yüzümüze su dökerdi veya hoparlörü açıp kur'an dinletirlerdi. kur'an sesi duyunca doğruca kalkmamız beklenirdi. cidden günahkar anılmamak için kalkardık. ders konusunda da her gün belli bir miktar çözmemiz gereken soru verilirdi. bunu her öğrencinin sınıfına göre verirlerdi. mesela ben ve arkadaşlarım özel derece grubu diye adlandırılan sınıflardan birindeydik, bu yüzden verilen soruları bitirmemiz için sabah erkenden kalkıp hiç gevşeklik etmeden çalışmaya başlamamız gerekirdi. işin en güzel tarafı diğer dershanelerdeki arkadaşlarım yapamadıkları bir soruyu sormak için saatlerce etüt almaya çalışırken biz akşam yurda gelen hocalara çayımızı içe içe sorularımızı sorardık.

cemaat yurtları güzeldir, diyebilirim özetle. belki ben iyisine denk geldim veya belki ben tadını çıkarmayı bildim. ama hiç sıkılmadım ve çok iyi bir derece yaptım. başka bir dershaneye gitseydim veya tatillerde arkadaşlarla bu yurtlara kaçmamış olsaydık böyle güzel anılarım olamayacaktı. tatsız yanları var mıydı? o sabah namazına zorla diktikleri her dakika dua etmek yerine içimden küfrediyordum. ama ne zaman her şey dört dörtlük oldu ki.

ercake

hoş gelmiştir. sözlük'ü şenlendirmiştir.

cemaat yurtları

190 boyunda zeki yakışıklı başarılı kürt erkeği

181 boyumla genellemeyi sınırdan kaçırdığım erkek grubu.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

skype'ta chat yapmak, bu aptal gecede biraz muhabbet etmek isteyen var mı?

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

ayı sözlük'te yazar olmanın önemi

idam geri gelmeli

"ibneler sapkındır onları öldürmeliyiz" diyen %99'u müslüman olan*, yobaz insanların ellerine verilememesi gereken yetki.

bazı erkeklerin seksi değil direkt seks olması

diyenler kervanına en son hülya avşar'da katılmıştır. okan bayülgen denince aklına seks geliyormuş.

http://www.radikal.com.tr/hayat/hulya_av...

özgecan aslan

cenazesine 5 bin kişi katılmıştır. çoğunluğu kadındır. imamın uyarılarına rağmen kadınlar dinlememiş ve tabutu kendileri taşımıştır. cenaze namazında da en önde durmuşlardır. keşke kadınlar sadece özgecanların cenazelerinde değil, her zaman birlik olsalar.

keşke kadınlar baş kaldırsalar. yoksa bu itlerin adam olacakları yok.

yok, bu topraklarda kanlı heterororo kültürüyle yetişen kadın hiç baş kaldırır mı? kaldırana da "kötü kadın" muamelesi yapmaz mı?

yazık, çok yazık. son olmayacak...
  • /
  • 96
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 1906

iğrençsin ama o kadar yol geldim sevişeyim bari

asla içinde bulunmadığımdır.

hayatımda bir kere sevişmek istemediğim birisiyle seviştim. o da hastalık gibiydi. uzun süre atamamıştım üzerimden.

artık "hayır," diyorum. "seninle sevişmeyeceğiz."

unutmayın, siz bir tanesiniz, kimseyle vakit harcamak peşkeş çekmek zorunda değilsiniz.

cinsel yönelim

herkes potansiyel biseksüeldir.

ayı sözlük'te dışlanmaktan korkmak

böyle biri/birileri var mı bilmiyorum ancak c tipi kişilik'e sahip olduklarını düşünüyorum.

vücut geliştirme

öncelikle bu sporun yüzde 60'ı yemek yüzde 20'si uyku ve yüzde 20'si harekettir. yani o vücutlar sadece ağırlığın altına yatarak gelişmiyor. tam tersine, uyku ve beslenmeyi yeterli almazsanız ağırlık çalışması sırasında parçalanan kaslarınız onarılmaz ve güçten düşerseniz. evet, ağırlık çalışırken kaslarınızı parçalarsınız. yemek ve uyku ile daha güçlü şekilde onarırsınız.

bir diğer yanlış ise pek çok spor salonunda verilen çoklu antreman programları. bu programların çoğu hiçbir işe yaramaz. neden mi? siz eğer pazartesi göğüs çalışıp haftaya pazartesiye kadar göğsünüzü çalıştırmazsanız doğru düzgün yol kat edemezsiniz. bakın, başlarda vücudu hızla gelişirken zamanla gelişimi duran ve sudak çıkmış ördek gibi salonlarda arkadaşlarına "abi benim vücudum neden artık gelişmiyor yaa" diye dolaşan arkadaşların en büyük sorunlarından birisi budur. çünkü bu spora yeni başlayan birisinin vücudu çok hızlı gelişecektir. bunu programla alakası yok. zamanal kas kütlesi artışı durur. işte sizin yapacağınız çoklu program bunu engeller.
peki çoklu programı kimler yapabilir? jay cutler yapabilir, arnold yapabilir. bu işi meslek haline getirmiş, hayvan gibi beslenip hayvan gibi yaşayan hayvanlar yapabilir. stereoid kullnananlar yapabilir. ancak onlarda gelişim olur.

yeni başlayanların yaptığı en büyük hatalardan birisi ise hemen ağır yüklerin altına girmeleri. okulun salonuna böyle haldır huldur gelen kaç arkadaşı ağırlıkların altından aldım bilmiyorum. vücut geliştirmeye yeni başlayan birinin kasları güçsüzdür. sinir sistemi güçsüzdür. sinir sistemi bu sporda çok önemlidir. bakın haltercilere ve hamallara... hiçbir çok kaslı değillerdir ancak oldukça kuvvetlidirler. neden? çünkü sinir sistemleri çok kuvvetli. sizinde ilk önceliğiniz sinir sisteminizi uyandırmak ve harekete geçirmek olmalıdır. zaten kaslarınız zamanla çalışmaya başlayacaktır. ama sinir sistemi önemli. sinir sistemini kuvvetlendirmek için ne yapmalı? aynı hareketli yavaş ve düzenli olarak yapmalısınız. aceleye gerek yok.

hah, aklıma gelmişken. bir de vücut geliştirme ekolü olarak brad pitt var. fight cluptaki gibi olsam yetercilere gelsin bu paragraf. ben hayvan gibi olmak istemiyorumculara gelsin. bu hatayı bu spora ilk başladığımda bende yapmıştım. spora başladığımda yağlarım vardı. az yiyordum. çünkü çok yersem "hayvan gibi olmaktan" korkuyordum. ama bir türlü doğru düzgün ilerleyemiyordum. sonra anladım ki bu sporu yapmak için "hayvan gibi yemek" gerekiyor. sonuçta o kaslar elma, armut yiyerek oluşmuyor. neler neler yiyorum gene de hayvan gibi olmuyorum. çünkü o hayvan gibi dediğiniz adamlar gerçekten hayvan gibi yiyen hayvanlar. stereoid almaları cabası.

şimdilik aklıma gelen bunlar. daha sonra güncellerim.

gay ilişkilerdeki en büyük sorun

erkeklerin sekse çok fazla önem vermesi. özellikle genç çiftlerin en büyük sorunu bu. seks, seks, seks. heteroseksüel bir çiftte en azından kadın ilişkinin duygusal tarafını sırtlayabilirken, bakınız lezbiyenlerin daha sağlam ilişkilerinin olması, bizde bu duygusal tarafı sırtlayacak kimsenin olmaması. bakınca otuza yaklaşmış veya otuzun üstünde geylerin ilişkileri daha sağlam. çünkü adamlar ancak belli cinsel hazzı içlerinde çürütünce ilişki yaşayabilecek kafaya gelebiliyorlar.

onur yürüyüşünde iki kadının çırılçıplak soyunması

öncelikle herkesin yaptığı işe saygı duyuyorum. kimse oturduğum yerden eleştirmeye hakkım yok, biliyorum. sonuçta ben tüm lgbt'leri destekleyen arkadaşlarıma rağmen kendimde onur yürüyüşünde yürüyecek gücü bulamıyorum. sonuçta tüm arkadaşlarım facebook profillerini gökkuşaklarıyla döşerken ben hiçbir şey olmamış gibi devam ettim. türkiye'de yapılan onur yürüyüşüne de son derece saygı duyuyorum ancak zaman zaman kendime "neden onur yürüyüşüne katılmaktan bu kadar çekiniyorsun" diye sormadan edemiyorum.

şimdi izin verirseniz burada biraz bunu açıklayacağım. ama en başında şunu özellikle belirtmek istiyorum, bu uğurdan yapılan her şeye son derece saygı duyuyorum. sadece benimki biraz özeleştiri gibi.

eskiden en yakın arkadaşım olan çocukla, o da gay olduğunu öğrendim, onur yürüyüşü hakkında konuşurken "ya biz orada lgbt bireylerin hakkını savunuyoruz yoksa orospuların gördüğü polis şiddetini mi savunuyoruz?" diye sordum. "ben orada anneme aşkımı savunacağım yoksa aileme para karşılığı bedenini satmanın doğru bir şey olduğunu duyuracağım? ailem benim bir erkekle sevişmenin kabul edememişken beni bir hayat kadınıyla kol kola görseler ne düşünürler?" ki seks işçileriyle hiçbir problemim yoktur. ama benim yürüyüşümle bunun alakası ne?

biliyorsun türkiye'de tanzimattan sonra pek çok şey avrupa'dan direk alındı. biz roman üretmedik. şiir yazmadık. avrupa'dan alıp onu taklit ettik. bize hep batıyı takip etmek derken hep batıyı taklit etmeyi öğrettiler. şimdi onur yürüyüşünde yapılanda aynen bu. biz amerika'da bu yürüyüş nasıl yapılıyorsa aynen onu alıyoruz. taklit ediyoruz. senin muhattap olduğu adam obama değil ki? senin komşun kızını beceren adamla futbol izleyen john doe değil senin komşun kızını bir erkekle el ele görse tekme tokat döven onu eve kilitleyen hasan usta! seni nasıl bir amerika'lı gibi yaparsın?

recep ile şaban'ın arasın ramazan giremez! allah aşkına bu sloganı ne kadar düşündünüz? siz akp'nin yüzde 40 mhp'nin yüzde 16 aldığı bir ülkede, ki chp ile hdp'de ki muhafazakarları saymıyorum bile, bu şekilde saygı göreceğinizi mi bekliyorsunuz?

biraz önce paylaşılan görüntüleri izledim. yahu sen nasıl benim onur yürüyüşümde gidip oral seks yaparsın. bok. bok. bok. bok. boksunuz. ben anneme saatlerce iki erkeğin aşkını anlatayım, kalp hastası babamı iki erkeğin birbirini sevebileceğine ikna etmeye çalışacağım siz gidin benim cinsel yönelimimi içine aldığınız bir "onur yürüyüşü" düzenleyin ve çırılçıplak birbirinize oral seks yapın. boklar. boksunuz işte. şimdi bu görüntüyü ailem görse ben onlara ne derim? 1 senedir uğraştığım şeyi nasıl hiç edersiniz? hep üzülüyordum lgbt'ler haber programların yer bulmuyor diye. iyi ki bulmuyorlar. gerizekalılar.

bundan sonra bu ülkede tek kelime etmem lgbt hakları için. bana ne? yarın gidip ailemede tövbe ettim yok öyle bir şey derim. ne diye üzüyorum ki ben ailemi? sessiz sakin hayatımı yaşarım. okulumu bitirince de siktir olup giderim amerika'ya.

green apple'a cephe arkadaşları aranıyor

aziz ordumuzun uçaklarla cepheden cepheye uçuştuğu şu mübarek günlerde, sözlükte tek başına trollenmekten ve bilimum savaş karşıtı insana göğüs germekten memeleri sarkan, ışık ve sevgiyle, green apple'a cephe arkadaşları aramaktayız. eğer sizlerde 7/24 sol framei türklerin boklarının ne kadar pembe olduğuna dair doldurabilir, bütün bearhairy başlıklarının altına çemkirebilirseniz, durmayın başvurun.

aranan kriterlerimiz;

-düşük bir zeka
-bütün gün bilgisayarda vakit harcayacak kadar işsiz olmanız
-yazım yanlışları ve imla hatalarıyla dolu bir grameriniz
-2 veya 3 kelimeden fazla cümleler kurmamanız gerekmektedir.

hadi ne duruyorsunuz! dutchbear'ın eksikliğinde bu ablanıza sahip çıkmak, onu cephede bu savaş karşıtı çiçek çocuklarla yalnız bırakmamak için alın elinize klavyelerinizi.

ayı sözlük itiraf

gay olmadığım halde erkeklerle cinsel ilişkim çok oldu (öpüşme ve sevişme hiç olmadı). anal ilişki ve düşüncesi bence çok çekici. yatsın yanıma götümü başımı dağıtsın sonra yatsın hali bence daha güzel.

her boku yiyip domuz eti yemeyen tipler

bıkmadınız milletin yediğini içtiğini eleştirmeye.

başkaları sizin yaşam tarzınıza karışsa "kömsö bözö önlömöyör" dersiniz. adam belki her boku yemeyi seviyor ama domuz eti yemeyi sevmiyor, olamaz mı?





30 yaşını geçtiği halde ailesiyle yaşayan adam

okullar okunmuş, iş güç sahibi olunmuş, evlenmemeyi tercih etmiş adamın ailesiyle yaşama durumudur. annesinin yaptığı yemekleri yemenin, temiz ve ütülenmiş çamaşırlar giymenin rahatlığını bırakamamış adamdır. muhtemelen ev işlerine uygun değildir. tek başına bıraksan ya yemeği yakar ya da gömlekleri ütülerken kat izi bırakır. aileyle oturmak demek, anne ve babanın otoritesini kabul etmek ve hayatını onların dünya görüşlerine göre şekillendirmek demektir. bir insan 30 yaşını geçtiği halde hala evin oğluşu muamelesi görüyorsa oturup düşünmesi gerekir.

tabii istisnası olanları bu durumun dışında tutuyorum.

edit: 30 yaşını geçtiği halde ailesiyle yaşayan adam beğenmedi.*

ülkede boğaziçi ve odtü'den başka üniversitenin olmaması

türkiye'nin acı gerçeği. eğer tıp fakültelerini ve hukuk fakültelerini çıkarırsanız bu okullar dışında türkiye'de doğru düzgün bir tane üniversite yok. belki itü veya bilkent'in bazı bölümleri bazı konularda iyi olabilir ancak genele baktığımızda bunlar bir üniversiteyi iyi yapmaya yetmiyor.

bir de şöyle bir tesellisi vardır bu okullara girmeyenlerin/giremeyenlerin* önemli olan nereden mezun olduğun değil nasıl mezun olduğun.*

gay accountlarda feminenler ölsün akımı

genelde feminenleri rahatsız eden durum, anlıyorum.

ancak pek çok yazarında dediği gibi bir gey olarak maskülenlik arıyorum. pizzayı elleriyle yiyen, tornavidayı alıp ev işi yapan, araba bozulunca kendi işini görebilecek birisini. lady gaga dinleyip, skinny jeans pantolonların içinde kırıtan birisini değil. ben ilk kategorideyim ve ilk kategoriden hoşlanıyorum. bu yüzden arayışıma daha çabuk ulaşabilmek için feminenler yazmasın diyorum.

bir de kafa yapısı olarak çok farklıyız. etrafımdaki kadın arkadaşlarıma bakıyorum bir de feminen geylere bakıyorum... nasıl başarıyorlar bilmiyorum ama kadın arkadaşlarımdan daha kadın olmayı başarıyorlar. bilmiyorum belki burada da dendiği gibi aslında onlar gey değildir. transtırlar. ya da başka bir yaşam formu. gerçi onlar kendilerini ne olarak tanımlıyorlarsa o'durlar. benim haddime değil. ama hoşlanmıyorum işte. umarım onlarıda seven birileri vardır. hem benim sevgime muhtaç değiller ki. takılmasınlar bu kadar.

eksi oy verenin kim olduğunu bilmediğimiz halde bir yazarı eksici olarak suçlamak

geçenlerde yukarıda bahsi geçen yazar bana mesaj atmış. benim yazdığım ikinci c sendin xxxxx, diye. çok şaşırdım ve üzüldüm. çünkü kendisine özel bir düşmanlığım yok. düşmanlığı bırakın sözlüğe ilk kayıt olduğum günlerde seri eksi verdiğim günün gecesinden dark bear tarafından uyarıldıktan sonra yaptığımın pasif-agresif ve sinsi bir davranış olduğunu fark edip seri eksi oy vermeyi bıraktım. ha,genelde artık eksi oy vermem ama hoşlanmadığım bir yazarın düşüncesini beğenmediysem anında eksiyi basarım ki tanım cümlelerini, bilgi cümlelerini asla eksilemem. dediğim gibi sevmediğim yazarların belli başlı görüşlerini eksilerim. ama beğenmediysem.

şimdi bu yazar bana öyle diyince ne yalan söyleyeyim üzüldüm. çünkü kendisiyle daha doğru düzgün tanışmadan onun düşmanı olduğumu düşünmüş. bir kaç gündür entrylerini gördükçe artılıyorum. kafasında soru işareti kalmasın diye. aman alt tarafı bir sözlük, eksi - artı için birbirimizi üzmeye değer mi? artılar feda olsun.*

götten gelen kanı alna sürmek

aktifin, bekaretini aldığı pasifinin, çatlayan deliğinden çıkan bir iki damla kanı pasifinin alnına sürme durumudur. bir kaç dakika göz göze gelinir. sonra yavaşça pasifin alnından öpüldükten sonra domaltılıp çatır çutur sikmeye devam edilir. ayrıca pasifin yüzüne attırmaktan daha romantik taam mı?!

türk tipi gay

bir kaç genelleme yapacağım dedim aklıma bir şey gelmedi. en basitinden mesela ben melezim. türk diye kodladığımız adamlarda laz veya kürt olabilir. bence genelleme yaparken türkiye halkları tipi gay olsa daha iyi olur. gecenin sonunda hepimiz aynı bokun lacivertiyiz.
Henüz takip ettiği biri yok.