karanfil'den her geçtiğimde hiç aksatmadan aynı kişi tarafından tam olarak dost kitabevi'nin önünde durdurulduğum ve her seferinde 'destekçinizim' diyerek koşar adamlarla kaçtığım kişinin gönüllüsü olduğu oluşum.
genel olarak iskandinav ülkerine beslenen aşkta norveç ile birinci sırada olmada yarışan aşk durumu. ki bir de denilir ki finler, türktür ve tabii hala bir bölümün de türkçe konuşan yerlilerin olması da sanki bu durumu kanıtlar nitelikte. *
yazarlara mesaj göndermede çektiğim sıkıntı. mesela bir yazarımıza 903428580927582 saattir cevap vermeye çalışıyorum; ancak, bir türlü gerçekleştiremiyorum. **
anouk - lost, florence and the machine - never let me go, audioslave - i'm the highway, black label society - bridge to cross, shinedown - simple man, amanda palmer - another year a short history of almost nothing, a perfect circle - the package ve aklıma gelmeyen nicesi.
büyük bir iştahla izlemeye başladığım, bir o kadar da zevk aldığım ancak nedense 2. sezonun da pembe dizi tadı vermeye başlayan, ki ona rağmen 3. sezonunu büyük bir sabırslzıkla beklediğim son zamanların en başarılı dizilerinden bir tanesi olmaktadır.
yeni dövme arayışları için de olan ve/veya yaptırmak isteyen yazarlarımıza akıllarında bir şeyler oluşturma konusunda yardımcı olabilecek kapasiteye sahip bir başlık olduğunu düşünüyorum ve şu an elimin altında olan kendi dövmelerimin bir kaçını paylaşıyorum:
edit: dövmelerimin olduğu linkleri silmiş bulunmaktayım çünkü bu konuda daha önce dilim yanmış bulunmakta. *
uk versiyonunu tercih ettiğim, amerika'ya programın yapımcısı olan simon cowell tarafından götürülen program. amerika'da bu seneye kadar var olmayan programdır ayrıca ve josh krajcik isimli adamın muhteşem bir ses tonu vardı, 1. olmayı hak ediyordu kanımca. uk versiyonu'da şu an çekilmekte, takip edilesi bir proje; muhteşem sesler çıkabiliyor gerçekten.
isveç'in böğründen kopmuş avant-garde tarzda müzik icra eden grup. dinlenesi ve dinlettirilesi. senfoni ve metali bir araya bu kadar iyi getiren nadir gruplardan bir tanesi olmaktalar. 2003'ten bu yana aktifler ve şu ana kadar 2012'de ki son albümleri olan pandora's piñata ile birlikte toplam 3 albümleri bulunmaktadır. diğer albümleri ise the butcher's ballroom ve sing along songs for the damned & delirious'dur. kimi zaman jazz etkileri bile görebiliyoruz parçalarında. her eve lazım türden, muhakkak müzik arşiviniz de bulundurmanız gerektğini düşündüğüm şahane bir topluluk daha kanımca.
bir ingilizce öğretmeni adayı olarak mümkün değil ilkokul ve liseler de devlet, özel hiç fark etmez yapamayacağımı düşündüğüm meslek. akademik kariyer olsun, benim olsun. **
2. dönem edebiyat finalinde the over-soul eserinden yapılmış alıntıya, ne alakaysa veya tam olarak o an neyin kafasını yaşıyorduysam( son soruydu bi de), william wordsworth'e aittir diyip aa ile geçerim gözüyle baktığım dersten ba ile geçmeme sebep olan yazar. *
ne olursa olsun uyandırabilmek için haraket edenleri de mevcut bunların. sabah ötmeye başladığı anda kendini direkt yatağının altına sokan ve o halde kalkıp, yatağından çıkıp, eğilip yatağın altından onu alıp susturana kadar çığlık atarcasına öteni mesela. *,*.
maynard'ın muhteşem projelerinden bir tanesi olmakta bu da. son nefesimi ciddi anlamda maynard dinleyerek vermek istiyorum. hele bir de orestes ile verirsem o son nefesi, gülerek yer yüzünden silinebilirim.
'kürtçülük' derken de; hep hayıflandıkları, dert yandıkları, kızdıkları 'ırkçılığın' babasını kendileri de yapıyor dememe sebep olan başlık konumuna koşar adımlarla geçmiştir.
insanları aşağılık kompleksine sokabilen durum. her azıcık dille ilgisi olan kendini bir süreden sonra native-like gibi sanmaya başlayıp 'şakır şakır konuşuyorum lan ben' moduna giriyor anlamakta güçlük çektiğim sebeblerden ötürü. bir de british accent'lardan biriyle konuşmaya çalışanları olmuyor mu; boğmada ne yap yani şimdi?
karanfil'den her geçtiğimde hiç aksatmadan aynı kişi tarafından tam olarak dost kitabevi'nin önünde durdurulduğum ve her seferinde 'destekçinizim' diyerek koşar adamlarla kaçtığım kişinin gönüllüsü olduğu oluşum.
bunun söylediğine inanıp inanmamakla alakalı olduğunu anlayamayacak kadar beyinin bazı insanlarda gerekli fonksiyonlarını yeterli düzeyde(ki hatta burada ki örnekte hiç) yerine getirememesi aslında her taşın altından 'faşizm' diye çıkmakla tamamıyla doğru orantılı bir durum. ve görüldüğü gibi bu tür, bi' anda kişisel oynamaya da başlayabilir karşı tarafın sinirlerini bir şekilde ele geçirebilmek için- ki sonrasında 'asjdhasjdhsajd bak sinirlendin hemen, çok faşistsin sen :( :(' diyebilsin diye.