kahve versiyonu küresel olarak işleyen, sprey boyaların kullanımının artmasıyla sokak edebiyatı sayesinde ülkemizde büyük bir ivme kazanan bayat siyah rize çayı övme akımının sonuçlarından birisidir. yani cidden kadıköy'de üzerinde çay ile ilgili saçma bir söz yazmayan bir duvar kalmadı, ben de her duvara iced americano yazacağım.
atmosfer, tüm o klişeler, karakter temasları o kadar güzel yedirilmiş ki bir oturuşta izledim tüm sezonu. eleven'ın olduğu tüm sahneler içimi burktu, oynayan çocuk da çok başarılı bence, hatta oynayan çocuklar cidden başarılı oyuncular. öyle iki üç sahne vardı ki hani bir kamera karşısında bana oyna deseler kesinlikle yapamazdım. şu ilk christine dönemindeki amerikan korku/gizem sinemasının tadını aldım ben, yavanlaştığı yerler yok muydu evet vardı ama bu kadar klişe bir konuda kaç twist yapma şansınız var ki yazar olarak. ayrıca, cidden stephen king'in bu dizideki payı çok büyük, kendisine de bir çok selam çaktılar beklediğim gibi. yeni sezon gelse de izlesek diyeceğim de malum netflix dizisi ve saçma sapan gecikmeler yüzünden iki yaz sonraya sarkmaz umarım. ama biz neleri beklemedik ki ya?
henüz ikinci bölümde muazzam soundtrackleri ağzımı açık bırakan dizi. cheesy geliyor ama biraz ve fena halde stephen king etkisi altında kalınmış, ilk sahnedeki the thing posteri de buna gönderme olabilir. sadık bir king fanı olarak hiç rahatsız değilim tabii.
sigara içmeye başladığım süreçte uzun süre kullandığım sigara, yaklaşık bir yıla tekabül ediyor. bağımlılık sürecine geçtikten sonra kesmiyor, ayrıca siz de ailenizden gizlice sigara içen bir ergenseniz eve leş gibi sigara kokan kıyafetler yerine mis gibi karanfil kokarak gelirsiniz, anneniz salonun ortasında bir tane yakmanızı bile isteyebilir.
zaten gün içinde istihbarat alındığı söylenmişti, eğer öyleyse neden öyle bir gece yaşadık, neden son dakikaya kadar kimse hareket etmedi. geçen yıl erdoğan'ın çatır çatır sınırda işid'den petrol aldığını* ve gönderdiği silahları deşifre edip bu kadar salak bir siyasi süreç yaşayan iki devletin samimiyetine güvenmiyorum. diplomatik ilişkiler tam bir şov.
vizyonsuzluktur. hornet gibi bir uygulamaları ilişkide değer yargısı olarak görüp partnerin gözüne gözüne sokan tipler nedense ilişki bitiminde anında hornet'e geri dönüyorlar. bir sonraki versiyonu facebook kapattırıp, whatsapp son görülme saatine göre sevgiliyi dövmek sanırım. siliyorsanız ayrılınca geri dönmeyin, bir yandan arzularınızdan, diğer yandan eski sevgilinizden bahsederken libidomu düşürüyorsunuz.
çevremdeki erkeklerin konuşma başlatma konusunda ne kadar kötü olduğunu gördüğüm uygulama. yani en fazla "merhaba" yazacaksın, neden "selam taşaklarını yerim" gibi bir giriş yapıyorsun ki?*
ben atatürk ilke ve inkilaplarından sonra yemin ediyorum disipline girmiş laik bir bey olarak, sen kimsin beni yargılıyorsun? sen kimsin? sana bir tavsiyem, yazık o git türbanlı first lady'ine sahip çık önce. inşall*h all*h seni şeriat ile terbiye etmesin. inşall*h all*h seni, o geride bıraktığın teokrasi ile terbiye etmesin. sen çok alçak bir adamsın, çok alçak. insanlara belden aşağı vuracak kadar. senin akıl hocalarını da biliyorum. senin akıl hocaların, kendi karılarının çektiği zikirlere baksın. hepsini çıkarırım! oğlum ayağınızı denk alacaksınız. herkes ayağını denk alacak! öyle kolay değil bu laik hukuk devletinde ahkam kesicem, beni hükümet.. seni kim koruyor hangi hükümet o, hangi islam hükümeti seni koruyor! kim?? herkesten hesabını sorarım. kimse bana bu konuda konuşamaz. dört dörtlük yaşayan, bu memlekette çalışıp, atatürk gibi çalışıp tc nene hatun gibi yaşamaya çalışan, evladını ailesini en iyi derecede yaşatmaya çalışan, aslan gibi nutuğunu okuyan, rakısını içen. ne yaptınız ulan siz? ne yaptınız! nerde ne yaptın! pis! yediği kapıya pisleyen dindar adam. onu bile bir adamlık sayıyorsun, o bile bir adamlık değil. git şeytan taşla be. yediğim kaba pislemem be ne olursa olsun. git ulan kendini recm et. kendimi recm ettiririm, öyle bir laik beyim biliyor musunuz? seküler çatı altında yemek yediysem, o insanlar ne olursa olsun, beni ilgilendirmez arkadaş. görmedim bilmiyorum derim be!
aklıma yüzüklerin efendisindeki nazgulleri getiren grup. onlar da böyle 9 kişi falandı, sonra sauron bunları köle yaptı, siz kendinize mukayyet olun ama tamam mı?
camilerden zombilere karşı halkın meydanlara inmesi istenir, halk meydanlara inip zombiler tarafından öldürülür, zombi nüfusu on katı artar, bim yağmalanır, herkes güvenli ve ıssız bölge olarak beylikdüzü'ne doğru yola çıkar, bulgaristan sınırından avrupa'ya oradan da kuzeye kaçma planları yaparken hayatımın aşkı ile tanışırım, hayatımın aşkı köşeye sıkıştığımız bir sokakta beni öperek kendisini fena eder, ben de laboratuvara kapanıp köpeğimle zombiler üzerinde deneyler yaparım, hiçbir sonuca ulaşamayıp sıkılıp bi hava almaya çıkarım, çıktığımda dünyadaki tek insan olduğumu fark ederim ve f16'ım ile manhattan sefalarında kendimi fırlatıp empire state'in tepesine inip twerk yapıp aşağı atlarım, düşerken hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçer, yere çarpmadan sıkıntıdan ölürüm.*
olmayan savaş. zira kürdistan diye bir yer yok. sosyal medyada duyar kasmak yerine siktirip gidip savaşın varsa da.
edit: ya melis bence de halkların kardeşliği hdp kürt hakları falan şöyle uzan da seni bir sikeyim.
sevgili tarkan ile olan işbirliğim sonucunda 2 dakika önce yazdığım şarkı.. tüm sevenlere gelsin..
hornet'den yatağına bir yol varsa
bu aşktır elbet
çıplak fotoğrafın yetti bana
kalktı bir kıyamet
aç kapını, ben geldim
giydiğim siyah boxer
zevk suyuyla beslerim seni
poppers yerine koklarım seni
anüsümün tüm duvarları senin
sen inlet, ben sikerim seni
masaüstünde sikerim seni
sikerken uyuturum seni
penisimin tüm damarları senin
ben seni sikerim seni
tut donumdan çek götür beni
hüüüüp diye içine çek döllerimi
sadece aktifsen bu seks olmaz
bunu yaz bir yere
sarılıp yatmazsam sikim girmez götüne
dünya sikimde değil
olmuşum sana pervane.....