sosyal sitelerde ya da günlük muhabbetlerde sıkça rastlanan, özellikle de niyeyse ülkemizde rastlanan, iltifat edildiğinde veya kendisine hoş cümleler sarf edildiğinde "ha hayt ülen ben yakışıklıyım"a, sapıklığa ya da cümleleri türlü türlü bilumum görgüsüzlüklere yoran, bilinçsiz, kenar süsü, "iltifata değmez" karakter eşlemi.
"selamın hello" ve "aleyküm goodbye" deyişlerinin muciti. çoğunlukla absürt komedi yazan tiyatrocu ferhan şensoy'un yazdığı tiyatrolardan "üç kurşunluk opera" içinde geçen bazı replikler:
1) dilenci çocuk: 3 babanın çocuğuyum, babam kör, annem topal, abim ip atlıyor. hepsine ben bakıyorum abi
2) başka bir dilenci: babam yok, annem askerde, ben bizim aileye bütün mahalleye bakıyorum...
3) --kerhanede--
liseli çocuk: agghh niye vuruyorsunuz ki naptım?
orospu: off daha nereye naapılcaanı bilmiyo ya! madem yüzme bilmezsin niye çıktın ağaca?
liseli çocuk: peki ben yüzmeyi hangi ağaçta öğrenecem?
orospu: evet lan, biz de öğretmezsek kim öğretecek size, kamu hizmeti olaraktan...
bpm'i 128 - 150 arasında değişen, sesler ve synthesizerlar kullanılarak yapılan, 1990'da başlayan bir müzik türüdür. techno müzikten daha melodik bir yapısı vardır. house müzikten ise daha sert melodi hatları vardır. aynı zamanda trance müzik de gittikçe gelişen teknoloji çok kullanılmaktadır, hatta kendini her yıl geliştiren tek müzik türüdür denilebilir. tarzın ilahları arasında markus schulz, dash berlin, paul van dyk, ferry corsten, above & beyond ve armin van buuren gibi müzisyenler yer alır.
hoşlandığım adamın pantolon üstünden de olsa ön tarafına baktıktan sonra, kişinin kendini kontrol etmesi ve sonra altyazısında "acaba fermuarım mı açık? niye baktı ki acep!" diye kendini sorgulaması anı mesela... bayılıyorum.
eşcinsel dünya için: "iki erkeğin/kadının sadık birer sevgili ya da aşık olamayacağı, sadece iyi birer sıkı dost olabileceğini" bana açık ve net olarak izah eden, yasak olduğu için çekici duran, lanetli ve bir o kadar da sırta saplanmış bıçaklarla dost, sevgi kazığı
gariptir ama, hangi ibnoşu görsem "aa bak ben şarkı sözü beste felan (tabi içimden felan değil o, filan! diyorum bir yandan) yazıyorum. dur sana bi tanesini söyleyeyim" diye büyük bir neşeyle konuya atılırlar. tabi malesef kulağımın artık "yok, ben yazamıyorum"a hasret kaldığı, saçma bir sanat vandalizmine şahit kalması, bana; ya anasını ya! sen de yazmayıver bari dedirtiyor.