dearbear

Durum: 599 - 0 - 0 - 0 - 16.03.2013 15:57

Puan: 10686 - Sözlük Kaşarı

15 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 30

ayı sözlük yazarlarının penise verdikleri isimler

69

68 den sonra, 70 den önce gelen sayıdır.

ihd

insan hakları derneği. 17 temmuz 1986 tarihinde 98 kişilik kurucu üye grubuyla gerçekleştirilen girişim; gönüllülüğe dayanan bir oluşumdur. ırk, dil, din, renk, cinsiyet, siyasi görüş vb.. ayırt etmeden, temel insan haklarının savunuculuğunun yapılması temelinde, ölüm cezası, işkence, militarizm, gibi olgulara karşı durmak, adil yargılanma, düşünce ve inanç özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü gibi olguları savunmak ilkelerini temel prensip edinmiştir.

osman baydemir

diyarbakır büyükşehir belediye başkanlığı yapan avukat ve insan hakları aktivisti, güzel insan. 90 lı yıllarda namluların gölgesinde diyarbakırda bir kaç arkadaşı ile ihd yi dimdik ayakta tutmayı başarabilmiştir.

hassiktir diyoruz hassiktir

halkın iradesinin piç edilmesi sonrasında osman baydemir in kendinden geçerek sarfettiği cümledir. (bkz: bıçak kemiğe dayandı)

ben

return to innocence

en sevdiğim enigma şarkısıdır.

love
devotion
feeling
emotion

dont be afraid to be weak
dont be too proud to be strong
just look into your heart my friend
that will be the return to yourself
the return to innocence

the return to innocence

ıf you want, then start to laugh
ıf you must, then start to cry
be yourself dont hide
just believe in destiny

dont care what people say
just follow your own way
dont give up and use the chance
to return to innocence

thats not the beginning of the end
thats the return to yourself
the return to innocence

enigma

istanbear uluslararası ayı festivaline gitmeyen yazarlar

yaz günlerinde en iyi giden içecekler

xumar qedimova

paw sayesinde tanıdığım ve sevdiğim azeri şarkıcı

çırılçıplak

kumaşları çıkarıp hava giyinmek

apocalyptica

şebnem ferah ın perdeler isimli şarkısına dokunmuş ve çokda iyi yapmış olan grup

ayak yolu

anadolu nun bir çok bölgesinde tuvalete verilen isim

bok yolu

cinsel tercihlerine saygı duyuyorum

geyleri sevin fındık fıstık atın tarzı bir saygı duyma biçimi. (bkz: bence sende insansın)

yağmur

cem adrian ın denizhan la düet yaptığı muhteşem şarkı...

korkmuyorum artık senden gece
korkmuyorum hiç karanlık
üzerime gel istersen
sar beni ben kaçıp gitmem
korkmuyorum artık senden yalnızlık
korkmuyorum hiç korkmuyorum
yüreğime vur vur istersen
kalmadı hiç kaçıp gitmem

sokaklarda yanımda dolaşan yağmur
geceleri başucumda duran yağmur
avucumda ellerin yerine yağmur
vur yüzüme vur yüzüme
saçlarımda nefesin yerine yağmur
dudağımda dudağın yerine yağmur
gökyüzünden çaresizliğimi yağmur
vur yüzüme hadi vur yüzüme
yağmur..

korkmuyorum artık senden gece
korkmuyorum hiç karanlık
üzerime hep gel istersen
sar beni ben kaçıp gitmem.
korkmuyorum artık senden yalnızlık
korkmuyorum hiç korkmuyorum
yüreğime vur vur istersen
kalmadı hiç kaçıp gitmem

sokaklarda yanımda dolaşan yağmur
geceleri başucumda duran yağmur
avucumda ellerin yerine yağmur
yur yüzüme vur yüzüme
saçlarımda nefesin yerine yağmur
dudağımda dudağın yerine yağmur
gökyüzünden çaresizliğimi yağmur
vur yüzüme hadi vur yüzüme

daha hızlı yağmur
yağ hadi yağmur
ağlar gibi yağmur
vur yüzüme vur yüzümeee yağmur
yağ hadi yağmur
çok üzgünüm çok üzgünüm çok üzgün yağmurr
kaybedecek neyim kaldı ne kaldı yağmur
vur yüzüme hadi vur yüzüme
yağmuuur...

sarı gelin

tüm doğu illeri sahip çıkmak istemiş olabilir çünkü bir zaman tüm doğu illerinde ermenilerle beraber içiçe yaşanıyordu, ama bu şarkıyı ağrı-erzurum bölgesinde yaşayan ermeniler ilk söylemiştir. kardeş türkülerin yorumu yukarıda sayılanlar içinde en iyisidir ama ennnn iyisi değildir, çünkü kalan müzik tarafından yayınlanan ermeniler isimli albümde yaşlı bir ermeni teyzemiz yorumlamıştır ki kardeş türkülerin feriştahı gelse bir daha başka bir yoruma asla katlanılamamaktadır...

marduk

mezopotamya paganizminde babil şehrinin koruyucusu ve en büyük tanrıdır ama daha sonra diğer tanrılar silinmiştir ve marduk a tek tanrı olarak tapınılmaya başlanmıştır.

ayı sözlük yazarlarının tuttuğu takımlar

  • /
  • 30
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 599

seninle bir dakika

uncut

the last airbender

ateş, hava, su ve * * toprağa hükmedebilen hem kel hemde sevimli çocuk. *

köylüleri niçin öldürmeliyiz

en güzel şükrü erbaş şiirlerinden biridir.


çünkü onlar ağırkanlı adamlardır
değişen bir dünyaya karşı
kerpiç duvarlar gibi katı
çakır dikenleri gibi susuz
kayıtsızca direnerek yaşarlar.
aptal, kaba ve kurnazdırlar.
inanarak ve kolayca yalan söylerler.
paraları olsa da
yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
herşeyi hafife alır ve herkese söverler.
yağmuru, rüzgarı ve güneşi
birgün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
düşünmezler...
ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
topraklarını büyütmeye çalışırlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

çünkü onlar karılarını döverler
seslerinin tonu yumuşak değildir
dışarda ezildikçe içerde zulüm kesilirler.
gazete okumaz ve haksızlığa
ancak kendileri uğrarlarsa karşı çıkarlar.
adım başı pınar olsa da köylerinde
temiz giyinmez ve her zaman
bir karış sakalla gezerler.
çocuklarını iyi yetiştiremezler
evlerinde, kitap, müzik ve resim yoktur.
birgün olsun dişlerini fırçalamaz
ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler.
birbirlerinin evlerine ancak
ölümlerde ve düğünlerde giderler.
şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar
gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır
ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.
binlerce yılın kalın kabuğu altında
yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.
aldanmak korkusu içinde
sürekli birbirlerini aldatırlar.
bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
karılarından en az on adım önde yürürler
ve bir erkeklik işareti olarak
onları herkesin ortasında azarlarlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
kendilerinden olanlarla alay edip
tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
devlet; tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir
devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
yiğittirler askerde subay dövecek kadar
ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-
ezim ezim ezilirler.
enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler
cami duvarı, kahve ya da bir ağaç gövdesine yaslanıp
onbir ay gökyüzünden bereket beklerler.
dindardırlar ahret korkusu içinde
ama bir kadının topuklarından
memelerini görecek kadar bıçkındırlar
harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
şehre giderler !..

köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

çünkü onlar otobüslerde ayaklarını çıkarırlar
ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara
herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden
kızlarının talihsizliğini ve hayırsız oğullarını anlatırlar.
yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde
bunun, tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.
ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
zengin bir akrabalarından söz ederler.
kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
ama sokağa çıkar çıkmaz sünküre sünküre
yollara tükürürler...
ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine
şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

çünkü onlar ilk akşamdan uyurlar.
yarı gecelerde yıldızlara bakarak
başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.
gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
ve yaz güneşleri ekinlerini yetirirse severler.
hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
-bu verimi yüksek bir tohum bile olsa-
sonuçlarını görmeden inanmazlar.
dünyanın gelişimine bir katkıları yoktur.
mülk düşkünüdürler amansız derecede
bir ülkenin geleceği
küçücük topraklarının ipoteği altındadır.
ve birer kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden
zamanın derin ırmakları önünde...

köylüleri, söyleyin nasil nasil kurtaralim ?..

tansu çiller

ırkçılık ve şövenizmin yalnızca erkeklere has bir durum olmadığının yaşayan en canlı kanıtı. ikincisi için (bkz: meral akşener)

merhaba canım

arkadaş z özger in okunmaya doyulmayan şiiri. muhteşemdir. hatta dilde duadır desem yeridir. o kadar yani

merhaba canım

ben az konuşan çok yorulan biriyim
şarabı helvayla içmeyi severim
hiç namaz kılmadım şimdiye kadar
annemi ve allahı da çok severim
annem de allahı çok sever
biz bütün aile zaten biraz
allahı da kedileri de çok severiz

hayat trajik bir homoseksüeldir
bence bütün homoseksüeller adonistir biraz
çünki bütün sarhoşluklar biraz
freüdün alkolsüz sayıklamalarıdır

siz inanmayın bir gün değişir elbet
güneşe ve penise tapan rüzgârın yönü
çünki ben okumuştum muydu neydi
biryerlerde tanrılara kadın satıldığını

ah canım aristophones
barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum
ölümü de bir giz gibi tutuyorum içimde
ölümü tanrıya saklıyorum

ve bir gün hiç anlamıyacaksınız
güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum
düşüvericek ellerinizden ellerinizden ve
bir gün elbette
zeki müreni seviceksiniz

(zeki müreni seviniz)

köylüleri niçin öldürmeliyiz

en güzel şükrü erbaş şiirlerinden biridir.


çünkü onlar ağırkanlı adamlardır
değişen bir dünyaya karşı
kerpiç duvarlar gibi katı
çakır dikenleri gibi susuz
kayıtsızca direnerek yaşarlar.
aptal, kaba ve kurnazdırlar.
inanarak ve kolayca yalan söylerler.
paraları olsa da
yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
herşeyi hafife alır ve herkese söverler.
yağmuru, rüzgarı ve güneşi
birgün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
düşünmezler...
ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
topraklarını büyütmeye çalışırlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

çünkü onlar karılarını döverler
seslerinin tonu yumuşak değildir
dışarda ezildikçe içerde zulüm kesilirler.
gazete okumaz ve haksızlığa
ancak kendileri uğrarlarsa karşı çıkarlar.
adım başı pınar olsa da köylerinde
temiz giyinmez ve her zaman
bir karış sakalla gezerler.
çocuklarını iyi yetiştiremezler
evlerinde, kitap, müzik ve resim yoktur.
birgün olsun dişlerini fırçalamaz
ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler.
birbirlerinin evlerine ancak
ölümlerde ve düğünlerde giderler.
şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar
gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır
ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.
binlerce yılın kalın kabuğu altında
yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.
aldanmak korkusu içinde
sürekli birbirlerini aldatırlar.
bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
karılarından en az on adım önde yürürler
ve bir erkeklik işareti olarak
onları herkesin ortasında azarlarlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
kendilerinden olanlarla alay edip
tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
devlet; tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir
devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
yiğittirler askerde subay dövecek kadar
ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-
ezim ezim ezilirler.
enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler
cami duvarı, kahve ya da bir ağaç gövdesine yaslanıp
onbir ay gökyüzünden bereket beklerler.
dindardırlar ahret korkusu içinde
ama bir kadının topuklarından
memelerini görecek kadar bıçkındırlar
harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
şehre giderler !..

köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

çünkü onlar otobüslerde ayaklarını çıkarırlar
ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara
herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden
kızlarının talihsizliğini ve hayırsız oğullarını anlatırlar.
yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde
bunun, tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.
ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
zengin bir akrabalarından söz ederler.
kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
ama sokağa çıkar çıkmaz sünküre sünküre
yollara tükürürler...
ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine
şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

çünkü onlar ilk akşamdan uyurlar.
yarı gecelerde yıldızlara bakarak
başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.
gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
ve yaz güneşleri ekinlerini yetirirse severler.
hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
-bu verimi yüksek bir tohum bile olsa-
sonuçlarını görmeden inanmazlar.
dünyanın gelişimine bir katkıları yoktur.
mülk düşkünüdürler amansız derecede
bir ülkenin geleceği
küçücük topraklarının ipoteği altındadır.
ve birer kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden
zamanın derin ırmakları önünde...

köylüleri, söyleyin nasil nasil kurtaralim ?..

kürtçe

karda yürürken çıkardıkları kart-kurt sesinden dolayı kürtler adını almış olan dağ türkleridir tezi doğru olsaydı wookie ler gibi konuşmaları gereken halkın dili. halbuki gayet köklü ve derin bir edebiyata sahip-tirler-iz *

12 eylül 1980 darbesi

12 eylül 1980 tarihinde yapılan askeri faşist darbedir. istatiksel sonuçlar aşağıdaki gibidir

haklarında idam cezası verilenlerden 50si asıldı (18 sol görüşlü, 8... sağ görüşlü, 23 adli suçlu, 1 i asala militanı).
idamları istenen 259 kişinin dosyası meclis e gönderildi.
71 bin kişi tck nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.
98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı.
388 bin kişiye pasaport verilmedi.
30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.
14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.
300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.
937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.
23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
31 gazeteci cezaevine girdi.
300 gazeteci saldırıya uğradı.
3 gazeteci silahla öldürüldü.
gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
39 ton gazete ve dergi imha edildi.
cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.
144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
14 kişi açlık grevinde öldü.
16 kişi kaçarken vuruldu.
95 kişi çatışmada öldü.
73 kişiye doğal ölüm raporu verildi.
43 kişinin intihar ettiği bildirildi.

ve de bunlara ek olarak parçalanmış bir nesil ve hayatları bir daha asla eskisi gibi olmayacak milyonları da eklemekte fayda var

the cure

kliplerini her izleyişimde acaba bende kırmızı ruj sürsem bu kadar yakışır mı? diye düşünmeme neden olan ama sonrasında ıı ıhh yakışmaz çünkü bende robert smith in saçı gibi saç yokki dememe sebep olan ingiliz alternatif rock grubu. pictures of you şarkılarını her seferinde art arda birkaç kez dinlenmeden bırakamıyorum malesef

kürtçe

karda yürürken çıkardıkları kart-kurt sesinden dolayı kürtler adını almış olan dağ türkleridir tezi doğru olsaydı wookie ler gibi konuşmaları gereken halkın dili. halbuki gayet köklü ve derin bir edebiyata sahip-tirler-iz *

heterofobi

heteroseksüellere karşı ayrımcı ve önyargılı davranmak. en az homofobi kadar tehlikeli ve uzak durulasıdır...

köylüleri niçin öldürmeliyiz

en güzel şükrü erbaş şiirlerinden biridir.


çünkü onlar ağırkanlı adamlardır
değişen bir dünyaya karşı
kerpiç duvarlar gibi katı
çakır dikenleri gibi susuz
kayıtsızca direnerek yaşarlar.
aptal, kaba ve kurnazdırlar.
inanarak ve kolayca yalan söylerler.
paraları olsa da
yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
herşeyi hafife alır ve herkese söverler.
yağmuru, rüzgarı ve güneşi
birgün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
düşünmezler...
ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
topraklarını büyütmeye çalışırlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

çünkü onlar karılarını döverler
seslerinin tonu yumuşak değildir
dışarda ezildikçe içerde zulüm kesilirler.
gazete okumaz ve haksızlığa
ancak kendileri uğrarlarsa karşı çıkarlar.
adım başı pınar olsa da köylerinde
temiz giyinmez ve her zaman
bir karış sakalla gezerler.
çocuklarını iyi yetiştiremezler
evlerinde, kitap, müzik ve resim yoktur.
birgün olsun dişlerini fırçalamaz
ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler.
birbirlerinin evlerine ancak
ölümlerde ve düğünlerde giderler.
şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar
gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır
ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.
binlerce yılın kalın kabuğu altında
yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.
aldanmak korkusu içinde
sürekli birbirlerini aldatırlar.
bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
karılarından en az on adım önde yürürler
ve bir erkeklik işareti olarak
onları herkesin ortasında azarlarlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
kendilerinden olanlarla alay edip
tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
devlet; tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir
devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
yiğittirler askerde subay dövecek kadar
ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-
ezim ezim ezilirler.
enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler
cami duvarı, kahve ya da bir ağaç gövdesine yaslanıp
onbir ay gökyüzünden bereket beklerler.
dindardırlar ahret korkusu içinde
ama bir kadının topuklarından
memelerini görecek kadar bıçkındırlar
harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
şehre giderler !..

köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

çünkü onlar otobüslerde ayaklarını çıkarırlar
ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara
herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden
kızlarının talihsizliğini ve hayırsız oğullarını anlatırlar.
yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde
bunun, tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.
ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
zengin bir akrabalarından söz ederler.
kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
ama sokağa çıkar çıkmaz sünküre sünküre
yollara tükürürler...
ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine
şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

çünkü onlar ilk akşamdan uyurlar.
yarı gecelerde yıldızlara bakarak
başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.
gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
ve yaz güneşleri ekinlerini yetirirse severler.
hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
-bu verimi yüksek bir tohum bile olsa-
sonuçlarını görmeden inanmazlar.
dünyanın gelişimine bir katkıları yoktur.
mülk düşkünüdürler amansız derecede
bir ülkenin geleceği
küçücük topraklarının ipoteği altındadır.
ve birer kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden
zamanın derin ırmakları önünde...

köylüleri, söyleyin nasil nasil kurtaralim ?..

kürt dili bayramı

her yıl 15 mayısda çoğunlukla doğu, güneydoğu ve dış temsilciliklerde coşkuyla kutlanan bayramdır efendim...

avrupa yakası

istanbul un 212 telefon kodlu bölgesi
Henüz takip ettiği biri yok.