loranahmes2

Durum: 949 - 0 - 0 - 0 - 24.06.2013 01:18

Puan: 9678 - Sözlük Kezbanı

14 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

ve düşünürüm: belki hiç yaşamadım, ne öğrendin, ne sevdin, ne de inandın... belki de kuyruklu yalanlar mutlu etti bazı bazı... kahrolsun bağzı şeyler!!
  • /
  • 48

billy elliot

2000 yapımı bir film.
brokeback mountain filminden sonra elime geçen ikinci eşcinsel temalı filmim. sene 2006 aralık. migros'un kampanyalı film yığınları arasında dolanırken elime geçmişti. o zaman iki buçuk lira gibi bir fiyatı vardı. abim, alalım beraber izleriz demişti. hala birlikte izleyeceğiz... ben milyon kere izledim tabi. film ingilterenin havasından mıdır nedir çok boğucu. sis dolu sanki ama güzel yine de. izlenilesi. küçük bir çocuğun dünyası nasılmış öğrenilesi.

*http://forum.ciwciw.com/forum_posts.asp?...
*

ciwciw.com

birkaç kere üye olmaya kalkıştığım ancak bir türlü olamadığım ve dolayısıyla filmlerinden yararlanamadığım site. az öce denedim ve yeni üy almadıklarını ilan ediyorlar. *

haytap

son sigara

bir gün sigara bırakırsam son sigaramla sevişircesine bir beden ve ruh haline gireceğim diye düşünürdüm. ancak son sigaramı dün gece yatmadan evvel içmişim. şu ana kadar sigara içmedim. bir kaç kez canım çekmiş gibi olmadı değil ama çekmemiş gibi yaptım ve bir saat önce kararımı verdim: tüm hayal ettiğim son sigara sahnesinin gerçekleşmemesine rağmen sigaraya elveda. ağzım kaşınınca dayayacağım çubuk krakeri, çikilopu efendime söyleyeyim susamlı çubuk ile balık krakeri. bir de çay. kararlıyım sözlük.

barbara herhalde barbara manken olan

gülmekten yarıldığım ve durmadan arkadaşlarıma linkini attığım, hayranı olduğum kız. o baş hareketi, o müthiş ses... tabi bir de ilk entrynin sahibini kendim sanmam da cabası.

marko pasa

bir başlıkta bu nicke rast gelince "lan ben bu başlığı ne zaman açtım" diye kendime sordum. bir on beş saniye baktım, girdiye. sonra ne olduysa yok lan ben loranahmes2yim dedim. beş on dakika sonra araştırmacı yazar john keating bana şu suali yöneltti: "len senin sözlükte iki hesabın mı var?". ne alaka derken marko paşa diye kaş göz yaptı. oha dedim. hemen marko paşanın hüvviyetini tıkladım. başlıklara, yazılanlara göz attım. terledim. kuran mushaf getirip kendimi müdafaaya giriştim. tanrım inanacak mıydı? yersizce terler boşanıyor, göz bebeklerimde gözle görülür bir büyüme söz konusu oluyordu. ağlamaklı bir şekilde işaret ettim parmağımla bak barbara ağa hakim olan barbara deyiverdim. düşünüyordum, tanrım bir hesap açmış ve sonra unutmuş olabilir miydim? bir momento vakası efendime söyleyeyim bir ghajini filminden fırlamış değildim ama hafızamla ilgili bir mesele yok değildi. marko paşa ben olabilir miydim? yoksa geçmişim mi hortluyordu.evet sözlüğe kayıt yaptırırken nick olarak marko paşayı istemiştim. ancakk... tanrım ağlamaya başlamışım. hıçkırıyorum, haykırıyorum ama nasıl! araştırmacı yazar john keating buna inandığını söyleyip gözlerini kıstı. bundan bir mana çıkarmak mümkündü. ne yapmalıydım ve en iyisi yetkilileri göreve davet etmekti. her şey açıklansındı. derken bu entry peyda oldu.

bir marko paşa var ama ben değilim.

ilgili başlık:

(bkz: barbara heralde barbara manken olan)

üşenmek

bugün, bütün gün hiç bir şey yapmayarak üşenmek fiilini hayatıma uygulamakla geçirmiş biri olarak şöyle bir tanım yapma arzusu taşıyordum ki üşendim. başka zamana artık. *

ben tanrı olsam

ömer seyfettin

kan, gözyaşı ve acı; ölüm, buhran, savaş ve hiçliğe götüren sorunlu durum öyküleri. bunların hayatın gerçeklikleri olduğu muhakkak. diğer yandan ömer seyfettinin büyük bir hikayeci olduğu da aşikar fakat hayır, çocuklara tavsiye edilmesi mantıklı değil.

mesela;
tek bir yanlışı yüzünden kardeşinin katili konumuna düşen çocuğun hikayesi * çocuklardaki masum kaçışları o kadar lanetler ki kapitalist ahlakı aratmaz. çocuk bu! elbette hata yapar. büyüklerin onlara ceza değil, hataları dillendirecek cesareti vermesi ve doğruyu yanlışı öğrenirlerken gerektiği kadar yol gösterici olması gerekir. yanlışsız bir çocuk istemek, ki bu pollyannada eksiksiz bir hüvviyete kavuşmuştur, haksızlık, vicdansızlıktır. yine kuduz diye bir hikayesi daha var ki... ve onlarcası...

ileride adını koyamadığımız sessizliklerimizde aslında travmatik bir vaka oluşumuzu fark etmeyiz, öyle tuvalete işerken deliğe bakarsınız. çişiniz biter ve içiniz titrer. sessizce kaçarsınız o sessizlikten. bir şey vardır ama adını koyamazsınız. mesuliyetin ağırlığı. ama nasıl bir suç veya sebep?

bursaspor

spor işleriyle millet işlerini ayırmayı henüz gerçekleştirmemiş bir taraftar grubu vardır.
ahanda polis panzeri karşısında kurt işareti yapan bir bursasporlu. evet, hani polisle çatıştıkları zamandan kalma. ne komedi ama...

http://fotogaleri.ntvmsnbc.com/bursaspor...

gazi katliamı

mavi

azeri türkçesinde, anadolu türkçesindeki ibne kelimesine karşılık kullanılan kelime. yani hepimiz ibneyiz değil heralde hepimiz maviyiz diyorlarmış. o değil de mavi jeanin ürünlerini giyenlerin üzerindeki logalara bakıp bakıp ne eğleniyorlardır, dovşanlarım. *

sigara içerken alnımın sağında bulunan bir damar zonkluyor her defasında ölecek miyim toktor?

japon pazarı

önce bir milyoncu sonra her şey üç buçuk milyoncuya dönüşmüştür. bizim oralarda. bildiğin tuhafiye dükkanlarıdır.

hiv

kimsenin örnek almasını istemeyeceğim hiv ile ilgili kısa bir film:



(bkz: i love you, but i can't...)

aktifim ama gay değilim

her bir halt yaşanır ve iş isimlendirmeye gelince 'aktifim ben, gay değilim'i duyarsın. bence bu tür diyaloglara müsaade edilmemelidir. ha işin şu yanı vardır ki üstüne düşünme noktasında epey çekicidir: kategorilere gerçekten ihtiyaç var mıdır?

tabi aşağıdaki video, işin duygusal alanını yokluyor. acıklıdır.
http://ayisozluk.com/lnk/aaaaa

(bkz: triple standard)

neyzen tevfik

günümüde daha ziyade taşlamalarıyla tanınan oldukça yaratıcı bir şair. ayı sözlükte yazılan bu şiir doğru olmayabilir. sitedeki bu şiirin içeriği küçükler için uygun olmayabilir.

yürü be ehli deve endamını göreyim
sensiz geçen gecelerin ecdadını sikeyim
mecnun gibi topmuyum bir am için öleyim
mecnunuda sikeyim leylayıda sikeyim
bana yar olmayan karının izzetini itibarını sikeyim
yansın karıların alayı su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim
düşmüşüz bir orospunun belasına
koymadık diye ta amının ortasına
kader böyle yazmış hatırasına
ben böyle hatıranın hikayesini sikeyim
kerem dağları deler bir amcık uğruna
aslı gitsinde ona buna vurdura
bir karı için değermi hiç bütün bunlara
her taraf amcık dolu mala iyi vurana
fuzuli am peşine düştün gurbete
am serindir, am derindir, şifa verir millete
ye kebabı, iç şarabı, vur karpuz göte
bu gidişle yarrağımı gidersin cennete

albino

türkçesi akşın olan bir renksizlik/külli beyazlık durumu. hayvanda da insanda da görülüyor. aklıma hemen da vinci'nin şifrsindeki psikopat albino keşiş geldi. sen yobazlardan koru yareppim.

bir de:

short bus'ta bir sahnenin mezesi. zenciler içinde büyüyen beyaz bir çocuğun diğer zencilerin ötekileştirmelerine karşı çıkmak için oluşturduğu savunma mekanizması. tabi diyalogdan anlaşılıyor. gayet güzel. empati kurmak için. hatta uzun bir süredir bu kadar yaratıcı bir fikirle karşılaşmamıştım. spoiler'a giriyor mu bilmiyorum:

-hi, i am albino. *

albion

albino diye okuyup entry yazdığım, yayınladıktan sonra doğru okuduğum başlık.

albion

short bus'ta bir sahnenin mezesi. zenciler içinde büyüyen beyaz bir çocuğun diğer zencilerin ötekileştirmelerine karşı çıkmak için oluşturduğu savunma mekanizması. tabi diyalogdan anlaşılıyor. gayet güzel. empati kurmak için. hatta uzun bir süredir bu kadar yaratıcı bir fikirle karşılaşmamıştım. spoiler'a giriyor mu bilmiyorum:

-hi, i am albino. *
  • /
  • 48
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 949

bir ülkeden bir iç ülkeye

yılmaz erdoğan'ın sevebilme ihtimali adlı(?) şiirnde geçer. bir ülke: türkiye, iç ülke: kürdistan kodlamasını sıradan biri de anlayabilir.

liseli eşcinsellere tavsiyeler

bir günlük tutun. kimse okuyamasın diye başka bir alfabeyle yazmak isterseniz kendi alfabenizi oluşturup yazın. önce arap harfleriyle yazdım, sonra kril. kardeşim cin çıktı, tıkır tıkır öğrendi. sonra bir alfabe yaptım, mübarek hint alfabesi. ben okumayı unuttum. sadece ve anlaşılır bir şey olsun. sekiz yıldır kullanıyorum, misler misi bakıp bakıp ne bu diyorlar. dünyayı kurtarma planları diyorum. yutar gibi yapıyorlar, başka çareleri yok. ama o alfabeyi de bir ansiklopedi, efendime söyleyeyim yastığının iç yüzüne falan yaz ki hem uzun aralardan sonra hatırlayasın hem de kimse göremesin. niye mi bu? kardeşim, açılmaya ihtiyacın olacak ve her zaman etrafında birileri olmayacak, olsa bile anlatacak kelimeleri bulamayacaksın, bulduğunda sabaha karşı dört olacak. bu yüzden ulaşılabilir bir kuyu olacak yanında. istediğinde su çekersin. ya da kuyuyu gözyaşınla doldurursun. haa orta birde aşık olduğum çocuğun sivilcelerini uzun uzadıya yazmış olmak bu senelerde kendimden utanmama sebep vermiyor değil. ama sen boş ver, bunu gelecekteki sen düşünsün.*

bakir erkek

yozlaşmaya giden en kestirme yolun cinsellikten geçtiğini kavramış olması muhtemel erkektir.

aşk, sevgi, kıymet ve hürmet gibi insanın ruhuyla alakalı bir takım erdemlerin cinsel perhizle arttığı hakikatini de biliyor olabilir. meyvesi geçici bir haz olan cinselliğin ancak sevilen biriyle kalıcı olduğu fikrinden hareketle bu mahremini oburluk, zenginlik, alışveriş manyaklığı gibi kapitalist devrin bir neticesi olan 'başıboş' * cinsellik anlayışından uzak tutmayı müstakbel 'iyi insan' profilinin vazgeçilmezi kabul etmiştir.

peki, bu devirde ne zaman doğru kişi bulunacak da kalıcı olacağı tahmin edilen cinsellik yaşanacak? öyle zor bir soru ki insanın yanılması işten bile değil.

yanılmaktan korkup devamlı çekinmek ise faydasız bir hareket olur. "seni seviyorum" demenin bile aşkı yıprattığı ön yargısıyla sarhoş olan yeni insanın *tahriki rahat bırakmayacağından, korkunun ecele de fayda etmediğini fark edecektir. en önemli devre ise bundan sonradır. iş bittiğinde, maddi hazzın insanı soyarak çıplak ve bencil bir insana çevirdiğini; asıl bakirliğin, bedenî olanda değil de ruhî olanda saklandığını keşfetmesi en büyük bilgisi ve erdemi olacaktır. ve en büyük üzüntüsü... bazen dayanılmaz, kalıcı bir eziyet, endişe ve dehşetengiz bir ürkme hali. fakat her halükarda uçkuruna düşkün, beyniyle testisleri yer değiştirmiş insandan daha onurlu. peki onur?

neyzen tevfik

günümüde daha ziyade taşlamalarıyla tanınan oldukça yaratıcı bir şair. ayı sözlükte yazılan bu şiir doğru olmayabilir. sitedeki bu şiirin içeriği küçükler için uygun olmayabilir.

yürü be ehli deve endamını göreyim
sensiz geçen gecelerin ecdadını sikeyim
mecnun gibi topmuyum bir am için öleyim
mecnunuda sikeyim leylayıda sikeyim
bana yar olmayan karının izzetini itibarını sikeyim
yansın karıların alayı su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim
düşmüşüz bir orospunun belasına
koymadık diye ta amının ortasına
kader böyle yazmış hatırasına
ben böyle hatıranın hikayesini sikeyim
kerem dağları deler bir amcık uğruna
aslı gitsinde ona buna vurdura
bir karı için değermi hiç bütün bunlara
her taraf amcık dolu mala iyi vurana
fuzuli am peşine düştün gurbete
am serindir, am derindir, şifa verir millete
ye kebabı, iç şarabı, vur karpuz göte
bu gidişle yarrağımı gidersin cennete

yüksek lisans

master falan deyince bir şeye benzediği sanılıyor ama aynı tas aynı hamam. lisans eğitimi ne ki yükseğinden ne bekliyorsun. ha sosyal bilimlerde böyle. möendismiş, hukukmuş, tıpmış bilemem.

isao takahata

hayao miyazaki'nin ruh ikizi, uzun soluklu mesai arkadaşı; başarılı bir animasyon yaratıcısı. ateşböceklerinin mezarı harikulade bir sanat eseridir.

(bkz: grave of the fireflies)

grave of the fireflies

isao takahatanın 1988'de yazıp yönettiği ve en güçlü savaş karşıtı filmlerden sayılan animasyonu.

https://www.imdb.com/title/tt0095327/

* açlıktan ölen setsuko'nun seita(abisi) deyişi hafızama kazınacak nadir repliklerdendir ki içinde koca bir savaşı, ikinci dünya savaşını barındırır bu replik.

bdp milletvekili sırrı süreyya önder'in çevre duyarlılığı

gezi parkı eyleminin siyasal platforma taşınmasını sağlayan kişidir, sırrı süreyya. ne kadar bdp'yi sevmeseniz de kepçelerin önüne kendini atıp gezi parkı yıkımını durdurması aşkına saygıyı hak ediyor. taksim platformunun önceki gün ona konuşma fırsatı tanımaması tam anlamıyla nankörlüktür.

tanım: değinildiği üzere, çevreyi, onu korumak için kepçeyle burun buruna gelecek kadar sevmektedir. bu da çevre duyarlılığının gelişmiş olduğunu göstermektedir.

samed behrengi

komünist olduğundan şüphelenildikten sonra bedeni aras nehrinde bulunmuş azeri kökenli iranlı yazar. tıpkı bizim sabahattin ali gibi bir son. fakat onun azeri olduğu için öldürüldüğü de söylenmektedir. neden öldürüldüğü değil ölümünden kimin sorumlu olduğu ortadır.

küçük kara balık adlı masalı çok güzeldir.

andımız

varlığımı türk varlığına armağan etmemek için okullardaki mukaddes sabah ayinine geç gitmişimdir. tek ayak üstünde bahçe kapısında bekletilmedim mi? evet. çok da fifi. muhteşem eğitim sisteminden kurtulup da hayal kurabilmek için güzel bir zaman aralığını teşkil ediyordu.

göğüs kaslarını oynatan erkek iticiliği

bir de bunların gel bi ellesene diyen türü vardır ki düşman başına. ego tavan. gel elle bir daha göremezsin. bir yerlerini yırtsan sen yapamazsın tadında sözler ve bakışlar. kasları dökülesice. **