loranahmes2

Durum: 949 - 0 - 0 - 0 - 24.06.2013 01:18

Puan: 9678 - Sözlük Kezbanı

14 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

ve düşünürüm: belki hiç yaşamadım, ne öğrendin, ne sevdin, ne de inandın... belki de kuyruklu yalanlar mutlu etti bazı bazı... kahrolsun bağzı şeyler!!
  • /
  • 48

kelebeğin rüyası

fragmanının pastel havası ile kısa duygulu kesitleri güzel bir film olduğunu düşündürüyor. **

hükümet kadın

demet akbağ'ın başrolunü oynadığı yeni bir film. *galiba güzel ama ağır olmayan bir film.

fragmanı:


dolaylı çağrışım:
(bkz: hükumet gibi kadın )

üvercinka

güvercin kelimesinin başındaki g sızıcılaşıp önce ğ olmuş ardından düşmüş, sonradan başa geçmiş olan ö sesi de daralmaya uğramıştır. kıpçakçada güvercin, üverçin'dir. * cemal süreya abimiz de sonuna bir ka'yı iliştirivermiştir ve harikulade bir kelime çıkmıştır ortaya.

afaki

nesnel anlamına gelen osmanlıca kelime. ufuk ile kökdeştir. kelimenin k sesi arka damaktan çıkartılır ve bu kelimeyi oldukça estetik bir konuma yükseltir.

ördek cümle:
ufuktan gelen ördeklerin tahkiyesi addolunacak bu öykü naturalistane bir afakîliği çağrıştırmaktadır.

the man from earth

neredeyse tek bir mekanda, taşınmakta olan bir evin salonunda geçen, profesörlerin diyaloglarından mürekkep izlenilesi bir filmdir. teknik açıdan hiç bir şeydir ancak konu ve diyalog bakımından enfestir.

enfüsî

osmanlıca nefs'den gelen öznel anlamındaki kelime. nefis(aynı zamanda leziz anlamına gelen nefîs), nefes, enfes kelimeleriyle aynı aşirete bağlıdır. çok estetiktir. ancak gündelik konuşmalara sokuşturunca iyi durmuyor. havaya bak falan diyorlar. anlamıyorlar tabi. haklılar. öznel kelimesine devam.

örnek bir cümle:

enfüsî sanattan vazgeçmeyen muharrir için istikbal, ölümüne kadarki müddeti ihtiva eder.

zıddı âfâkî'dir.

xuşk

5 yaşındaki kızına tecavüz eden ve döverek öldüren din adamı

yıldırım türker

kanal dde yayınlanan kayıp şehir adlı dizinin senaristlerindenmiş. bir zamanlar radikalde çıkan yazıları için gazeteyi aldığımı bilirim. edebiyat ve siyaset üzerine güzel yazılar yazardı. sonra oradan, bir yazısını yayınlamadıkları için ayrılmış idi.

keçi

dört ayaklı evcil hayvan.

ortadoğu efsanelerinde şeytanın ortağı ve hatta çocuğu olduğuna dair söylenceler mevcuttur. yunan mitolojisindeki yarı insan yarı keçi bir yaratık olan pan vardır.

günah keçisi

mezopotamya

iki nehir arasındaki yer anlamına gelir. aynı anlama gelen bir diğer bölge için *:

(bkz: maveraünnehr)

osmanlı türkçesi

yaygın olarak osmanlıca olarak adlandırılsa da türkçenin 15. asır ile 1908 senesi arasını kapsayan devri. temel ağzı istanbul türkçesi olan osmanlı türkçesi, en uzun soluklu edebi dillerden sayılır. daima türkçedir, ancak farsça ve arapçadan oldukça çok faydalanmıştır. servet-i fünun devri üslubu devrin bitmesi için gerekli şartları yerine getirmiştir. zira artık dil anlaşılmaz olmuştur. iletişim ve eğitim gibi alanların geniş halk kitlelerine kadar gitmeye başlaması ve elbette gazete ve derginin yaygınlaşması sonunu getirmiştir. en güzel döneminin 16. ve 17. asır olduğuna dair kanaatler vardır ancak osmanlı türkçesi yıllardan ziyade şair ve nasirlere göre incelenmelidir. mesela bir on dokuzuncu yüzyıl denince eşcinsel divan şairi enderunlu fazıl ve diğerleri gibi bir ayırım daha doğru olur. tekrar diriltilmesinin hiç bir manası yoktur. ancak bu mümkün müdür bilemiyorum. zira:

(bkz: dindar nesil yetiştireceğiz) *

öğrenci ile talebe arasındaki fark

öğrenci, daha yetmiş senelik bir çocuktur ve tek derdi öğretmenin öğrettiklerini öğrenmektir. talebe ise asırlardır öğrenme aşkı ile bilgiyi talep eden koca çınardır. yeni batı, " öğrenci merkezli eğitim" diye yeni keşfettiği sistemle talep eden 'öğrenci' yaratmaya çalışıyor. biz ise talebimizden vazgeçtik. biz öğrenci olunca bazı şeyler ters gitmeye başladı. öğrenmeye odaklanınca yanlışı, tersi de alıverdik koynumuza.

(bkz: milliyetçiliğin zararları)

cumhuriyet sözcükleri

atatürk'ün güneş-dil teorisi adlı her ne kadar sonradan vazgeçse de sürdürülen, saçma nazariyesiyle ortaya çıkmış türkçe'nin canını okumuş, türkçe'nin saraylarda, fuzuli, baki, ruhi, nedim gibi şairlerin kaleminde dövülüp iyice tatlanmış her biri şarap aslına riayet etmeye başlayan istanbul türkçesini lügatini boğan, adeta onun ağzına sıçan sözcüklere ben kısaca cumhuriyet sözcükleri diyorum. öte yandan servet-i fünun lügati, cumhuriyet sözcüklerinin osmanlı devleti devrindeki karşılığıdır. ikisi de türkçeyi kirletmiştir. soysuzlaştırmıştır. atatürk güneş-dil teorisinin ne mal bir şey olduğunu farkedince derhal u dönüşü yapmışsa da maalesef cumhuriyet sözcüklerinin önüne geçmemiştir.
en nefret ettiğim cumhuriyet sözcükleri şunlardır efendim:
sözcük: kelime
deneyim: tecrübe
dönem: devir
sorun: mesele
bayan: hanım
bay: bey
us: akıl
muallim: öğretmen ve talebe: öğrenci *
vs
birçoğu türkçenin harikulade sistemine aykırı, anlamsız, kökensiz olduğu için anlamsız, küflenirken uyandırılmış; en kötüsü de yanlış kök, yanlış ek ile birleştirilmiş, birbirinin aynı, bir birinden farksız görünen, yeni bir inşaat görünümündedirler. askersel, tarihsel, yazınsal... nedir allah aşkına bunlar? mide bulandırıcı. midem bulanıyor.

diğer yandan karşı durulması gereken sözcükler üzerine:

zaten dolaşımda olan, edebi literatürde yer edinmiş bir kelime için yeni sözcükler icat etmek saçmalığın kendisidir. bugün türkçeyi geliştirme işini kendine görev sayan tdk başta olmak üzere türk üniversiteleri yapılan bu yanlışın devam ettirilmemesini kabul edip taarruzlarını batı kökenli yabancı kelimelere yöneltmişlerdir. haklı oalarak. bin yıl önce aldığımız aşk kelimesi için arapça kökenlidir tukaka yabancı pis lanet kahrol demek garipsenecek bir durum olur. taarruz, müdafaa, işaret gibi yüzlerce arapça ve farsça kelimeyi hedef tahtasına koyacağımıza entry, internet, moderatör gibi daha türk hayatında on beş senesini tamamlamamış kelimeler için karşılıklar üretmek lazımdır.
öte yandan efendim eşanlamlılık zenginliğine dair;
eş anlamlı yüzlerce sözcükten bir kısmı sözlükte kalıp yalnızca bir kısmı edebi ve konuşma dilinde yaşatılıyorsa bu düpedüz çöplüğe dönmüş bir sözlüğü olan dil demektir. nerede kaldı zenginlik.
(bkz: hey le le gule yandan gel)

sevmek ile sevişmek arasındaki fark

biri manevi anlamını korumuşken diğeri(sevişmek) cumhuriyet dönemiyle cinsel beraberliği anlatır olmuştur. bu süreci en güzel ilk dönem türk filmlerinde görürüz. babalardan biri aşıklara karşı çıkar.aşıklar bir ağızdan: -biz sevişiyoruz. burada karşılıklı olarak birbirilerini sevdiklerini anlatmak istiyorlardır. türk gramer birliğine göz atıldığında gayet doğru bir kullanım olmakla beraber daha önce de dediğim gibi anlam değişmesine uğradığından bugünlerde hatta dünden sonra bu eylemi cümlelerde kullanmak karşımızdakinin şaşkınlığına tanık olmamıza neden olur: -niye şaşırdın ki? birbirimizi delilercesine seviyoruz. birbirini sevmek=sevişmek. bol bol sevişmeler. insan niye var yoksa? cumhuriyet sözcüklerini sevmemekte ısrarcıyım. bunu da eklemek istedim. güzelim sevmek kelimesinden, işteşlikle, karşılıklı yapılan sevme türünü afedersiniz si*kişmek yapmışlar. yuh.

overlok makinası ayağınıza geldi

tekstil atölyeleriyle dolu istanbul denilen şehirciklerdeki apartman yığınları arasında dolaşan bir minibüs ve teybe sarılmış bir kaset. hemen her gün istediğiniz saatte her hangi bir semtte bunları yakalayabilir ve aynı cümleleri dinleyebilirsiniz. doğrusu şu ki hiç mi hiç bu minibüslere halı kilim yolluk vb şeylerin taşındığını hatta bu minibüslerin bir dakikadan fazla bir yerde durduğuna şahit olmadım.
aman allahım.
avrupanın üzerinde dolaşan hayalet...
hayır yoksa o heyula!
aman allahm sakın ko... komünizm hayaleti...
sokakalarda overlokçu geldi hanım diye gelen minibüs hayalet tarafından mı sürülüyor?
bu cevapları kim bilebilir.
bilmiyorum.
bildiğim tek hakikat şu ki o overlokçu bir kabus olabiliyor hayatlarımızda. en azından şu an odam çalkalanıyor! sırf sussun diye kaptığım gibi bir halı götüreceğim de durmuyor.

tahirle zühre meselesi

bir şair düşünün ve bir şiir. en güzelinden. bence o nazım hikmet ve onun tahirle zühre meselesi adını verdiği şiiri olurdu.

bir şehri terk etmek

her şehir terk edilmeyi hak eder. şehirler yıkılır, yeni şehirleri sokarız hayatlarımıza. en çok da istanbul hak eder terk edilmeyi.
turgut özben çok doğru söylemiş: bat dünya bat.

laleli

beyazıt ile aksaray arasında bir semttir. fatihe bağlıdır.
sezai karakoç, ikinci yeni şiirinin laleliden dünyaya açıldığını söylemişti, galile denizinde. bugünkü laleliyi görse ve üç beş gün o da şöyle bir gözlem yapsa ve sonra isanbul'un herhangi bir yerine gitse. her gördüğünden sona kuracağı cümle: "laleliden çok var".
laleli bambaşka dünya. hakikaten orada olanlar, tüm istanbul turizminin hali. acınası hali.
  • /
  • 48
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 949

bir ülkeden bir iç ülkeye

yılmaz erdoğan'ın sevebilme ihtimali adlı(?) şiirnde geçer. bir ülke: türkiye, iç ülke: kürdistan kodlamasını sıradan biri de anlayabilir.

liseli eşcinsellere tavsiyeler

bir günlük tutun. kimse okuyamasın diye başka bir alfabeyle yazmak isterseniz kendi alfabenizi oluşturup yazın. önce arap harfleriyle yazdım, sonra kril. kardeşim cin çıktı, tıkır tıkır öğrendi. sonra bir alfabe yaptım, mübarek hint alfabesi. ben okumayı unuttum. sadece ve anlaşılır bir şey olsun. sekiz yıldır kullanıyorum, misler misi bakıp bakıp ne bu diyorlar. dünyayı kurtarma planları diyorum. yutar gibi yapıyorlar, başka çareleri yok. ama o alfabeyi de bir ansiklopedi, efendime söyleyeyim yastığının iç yüzüne falan yaz ki hem uzun aralardan sonra hatırlayasın hem de kimse göremesin. niye mi bu? kardeşim, açılmaya ihtiyacın olacak ve her zaman etrafında birileri olmayacak, olsa bile anlatacak kelimeleri bulamayacaksın, bulduğunda sabaha karşı dört olacak. bu yüzden ulaşılabilir bir kuyu olacak yanında. istediğinde su çekersin. ya da kuyuyu gözyaşınla doldurursun. haa orta birde aşık olduğum çocuğun sivilcelerini uzun uzadıya yazmış olmak bu senelerde kendimden utanmama sebep vermiyor değil. ama sen boş ver, bunu gelecekteki sen düşünsün.*

bakir erkek

yozlaşmaya giden en kestirme yolun cinsellikten geçtiğini kavramış olması muhtemel erkektir.

aşk, sevgi, kıymet ve hürmet gibi insanın ruhuyla alakalı bir takım erdemlerin cinsel perhizle arttığı hakikatini de biliyor olabilir. meyvesi geçici bir haz olan cinselliğin ancak sevilen biriyle kalıcı olduğu fikrinden hareketle bu mahremini oburluk, zenginlik, alışveriş manyaklığı gibi kapitalist devrin bir neticesi olan 'başıboş' * cinsellik anlayışından uzak tutmayı müstakbel 'iyi insan' profilinin vazgeçilmezi kabul etmiştir.

peki, bu devirde ne zaman doğru kişi bulunacak da kalıcı olacağı tahmin edilen cinsellik yaşanacak? öyle zor bir soru ki insanın yanılması işten bile değil.

yanılmaktan korkup devamlı çekinmek ise faydasız bir hareket olur. "seni seviyorum" demenin bile aşkı yıprattığı ön yargısıyla sarhoş olan yeni insanın *tahriki rahat bırakmayacağından, korkunun ecele de fayda etmediğini fark edecektir. en önemli devre ise bundan sonradır. iş bittiğinde, maddi hazzın insanı soyarak çıplak ve bencil bir insana çevirdiğini; asıl bakirliğin, bedenî olanda değil de ruhî olanda saklandığını keşfetmesi en büyük bilgisi ve erdemi olacaktır. ve en büyük üzüntüsü... bazen dayanılmaz, kalıcı bir eziyet, endişe ve dehşetengiz bir ürkme hali. fakat her halükarda uçkuruna düşkün, beyniyle testisleri yer değiştirmiş insandan daha onurlu. peki onur?

neyzen tevfik

günümüde daha ziyade taşlamalarıyla tanınan oldukça yaratıcı bir şair. ayı sözlükte yazılan bu şiir doğru olmayabilir. sitedeki bu şiirin içeriği küçükler için uygun olmayabilir.

yürü be ehli deve endamını göreyim
sensiz geçen gecelerin ecdadını sikeyim
mecnun gibi topmuyum bir am için öleyim
mecnunuda sikeyim leylayıda sikeyim
bana yar olmayan karının izzetini itibarını sikeyim
yansın karıların alayı su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim
düşmüşüz bir orospunun belasına
koymadık diye ta amının ortasına
kader böyle yazmış hatırasına
ben böyle hatıranın hikayesini sikeyim
kerem dağları deler bir amcık uğruna
aslı gitsinde ona buna vurdura
bir karı için değermi hiç bütün bunlara
her taraf amcık dolu mala iyi vurana
fuzuli am peşine düştün gurbete
am serindir, am derindir, şifa verir millete
ye kebabı, iç şarabı, vur karpuz göte
bu gidişle yarrağımı gidersin cennete

yüksek lisans

master falan deyince bir şeye benzediği sanılıyor ama aynı tas aynı hamam. lisans eğitimi ne ki yükseğinden ne bekliyorsun. ha sosyal bilimlerde böyle. möendismiş, hukukmuş, tıpmış bilemem.

isao takahata

hayao miyazaki'nin ruh ikizi, uzun soluklu mesai arkadaşı; başarılı bir animasyon yaratıcısı. ateşböceklerinin mezarı harikulade bir sanat eseridir.

(bkz: grave of the fireflies)

grave of the fireflies

isao takahatanın 1988'de yazıp yönettiği ve en güçlü savaş karşıtı filmlerden sayılan animasyonu.

https://www.imdb.com/title/tt0095327/

* açlıktan ölen setsuko'nun seita(abisi) deyişi hafızama kazınacak nadir repliklerdendir ki içinde koca bir savaşı, ikinci dünya savaşını barındırır bu replik.

bdp milletvekili sırrı süreyya önder'in çevre duyarlılığı

gezi parkı eyleminin siyasal platforma taşınmasını sağlayan kişidir, sırrı süreyya. ne kadar bdp'yi sevmeseniz de kepçelerin önüne kendini atıp gezi parkı yıkımını durdurması aşkına saygıyı hak ediyor. taksim platformunun önceki gün ona konuşma fırsatı tanımaması tam anlamıyla nankörlüktür.

tanım: değinildiği üzere, çevreyi, onu korumak için kepçeyle burun buruna gelecek kadar sevmektedir. bu da çevre duyarlılığının gelişmiş olduğunu göstermektedir.

samed behrengi

komünist olduğundan şüphelenildikten sonra bedeni aras nehrinde bulunmuş azeri kökenli iranlı yazar. tıpkı bizim sabahattin ali gibi bir son. fakat onun azeri olduğu için öldürüldüğü de söylenmektedir. neden öldürüldüğü değil ölümünden kimin sorumlu olduğu ortadır.

küçük kara balık adlı masalı çok güzeldir.

andımız

varlığımı türk varlığına armağan etmemek için okullardaki mukaddes sabah ayinine geç gitmişimdir. tek ayak üstünde bahçe kapısında bekletilmedim mi? evet. çok da fifi. muhteşem eğitim sisteminden kurtulup da hayal kurabilmek için güzel bir zaman aralığını teşkil ediyordu.

göğüs kaslarını oynatan erkek iticiliği

bir de bunların gel bi ellesene diyen türü vardır ki düşman başına. ego tavan. gel elle bir daha göremezsin. bir yerlerini yırtsan sen yapamazsın tadında sözler ve bakışlar. kasları dökülesice. **