ozbuyucusu

Durum: 98 - 0 - 0 - 0 - 24.05.2013 02:27

Puan: 1860 - Sözlük Kezbanı

12 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 5

göğüs kılı

aşk

kaybetme korkusudur, gittiğinde ise arabeske bağlarsın, gelsin mezeler, yuvarla rakıları * * *

not: normalde neşeli bir insanım, aşkı da severim, ama fena oluyorum işte zaman zaman

platonik

yanında aşk da varsa uzak durulması gerekilen durumdur, normal bir yetişkini saniyeler içinde bir çılgına çevirebilir
(bkz: çılgınsın meeğğn )

murat menteş

korkma ben varım ve dublörün dilemması gibi iki güzel romanın yazarı ve çok farklı bir kafa yapısına sahip olduğunu düşündüğüm, tanışmak istediğim yazarlardan biridir. yeni şafak ta da köşe yazarlığı yapmaktadır. kendini tasavvufa vermiş bir adam gibi görünüyor ve kitaplarındaki cümlelerinin basitliği, yalınlığı ama bir o kadar da güzel olması bendenizi benden almaktadır.

ayı sözlük yazarlarının şu an okuduğu kitaplar

sabahattin ali - kuyucaklı yusuf

ayı sözlük yazarlarının göz renkleri

genelde benim de göz rengim hemen farkedilmiyor ve bukalemun gibi renk değiştiriyor mübarek. ela, mavi, yeşil değişiyor, kimi de güneşte maviye dönüyor falan diyor. bana sorarsanız ortasında elamsı* hareler, dışı yeşil *ve tanıştığım çoğu insan tanıştıktan belli bi süre sonra senin gözlerin yeşil miymiş, farketmemiştim diye tepki veriyor, eladan hallice yeşil işte. ne çok gözlerimi övesim varmış arkadaş, beni tutmazsanız göz rengim üzerine tez yazıcam burda şimdi.

kadının kırosu

anlaşılması zor olan varlıklardır. bence hala daha ergenlik aşamasını atlatamamış insanlardır. içinde bastırılmış şeyler vardır ve kendileriyle alakalı kompleksi atlatana kadar düzelmeleri biraz zordur. tabi ki bir hastalık değil demek istediğim ama genelde böyle tiplerin hoş olmayan bir şekilde egoları da yüksek oluyor.

r leri söyleyemeyen çocuğun dramı

ciddiye alınamayacak kadar sevimli olan çocuktur, dramı ise yersizdir. bence kaslı ve karizmatik geçinen erkeklerden bile daha tehlikelidir, tek bir sözüyle karşısındakini tavlayabilme kapasitesine sahiptir. ya da en basitinden beni tavlayabilir. seviyorum r'leri söyleyemeyenleri.

şahan gökbakar

piyasalaşmış standupçı. kendisinden çok hoşlanmam. müzikte ankaralı turgut neyse komedi dalında da yarattığı recep ivedik karakteri de benim için odur. ancak sezarın hakkını sezara da vermek lazım, tv8 zamanları güzeldi. sonradan çok bozdu, öyle böyle değil, önünü alamadık.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

yokesli

geniş kültürü, ilginç fikirleri, sınır tanımaz dobralığı ve kıyamet kopsa tınlamayacak sakinliğiyle bendenizi hayretlere düşüren sevimli şahsiyet. kendisinin ergenliğini dahi bilirim* * ve beni ayısözlük ekibine de o dahil etmiştir. yemek yapmakta üstüne yoktur ve tabi ki o tabak bitecek. entel sohbetlerin aranan yüzlerindendir, kendisinden herkesin öğrenecek bir şeyi olduğunu düşünüyorum, kısacası ozbuyucusu çok sever kendilerini efenim.

faşizm

her aklıma geldiğinde aklıma şu kısa anekdot* gelmektedir:

good morning vietnamda, bir subay bir vietnamlıyı bardan kovmaya çalıştığında adrian cronauer layıkıyla şöyle cevaplamıştır:

"eğer vietnamlıları kovarsan, sonra çinlileri, zencileri ve yahudileri kovman gerekir. o zaman sadece birkaç beyinsiz ırkçı kalır."

(bkz: good morning vietnam)

ikizler burcu

benim de ucundan dahil olduğum burçtur efenim. tesadüfe bakınız ki, bir de ikizim var, önceden ikiz olduğumuz için ikizler burcu olduğumuzu sanırdım bu sebeple. ilaveten kesinlikle bir ikizlere sizin fikrinizi sormadığı zamanlarda ne yapacağını söylemeyin, her ne kadar farklı görünen insanlardan hoşlansak da farklılığınızı da gözümüze gözümüze sokmayın. çok dengesiz galiba, evet.

ana dilde savunma

böylesine bir gerekliliğin başkası tarafından birine hak olarak veriliyor olması bile trajikomik olan, meclisten geçen yeni yasadır. meclisteki yaşanan tartışmalar da solcu kimliği adı altında düşünmeden yaşayan insanların aslında nasıl faşizan reaksiyonlar verdiğini ibretlik bir şekilde göstermiştir. bir de sonra "biz 1000 yıldan beri birlikte yaşadık, biz onları küçümsemiyoruz, onlarlar kardeşiz" geyiğine girip "madem bu ülkenin etinden sütünden faydalanıyorsun, yapman gerekenler de bunlar, bu dili konuşacaksın" diyolar ya bitiyorum bu zihniyete. devlet kavramının amacını bana bir kez daha sorgulatmış olan kargaşaya sebep olan yasadır kısaca.

muammer güler

idris naim şahin'den sonra kabine değişikliğiyle gelen yeni iç işleri bakanı. geçmişi geleneksel akp milletvekilliğiyle uyuşan ve son zamanlarda bakanlardan gelen zaytungvari açıklamalara katkıda bulunup bulunmayacağını merak ettiğim şahıs.

james blunt

içli bir sese sahip ve bu sesini doğru bir alanda iyi kullanmayı beceren sanatçı kişilik. şimdi bu adamın heavy metal ya da elektronik müzik yaptığını düşünebiliyor musunuz? hoş, adam bu alanda uğraştığı için sesi böyle içli oldu tezi, benim tezimi çürütebilir.
ayrıca bu adamın bende özel bir anlamı olduğunu da belirtmek isterim, bu adamın şarkılarını dinleyerek ilk kez aşık oldum, ilk aşkımı yaşadım.
(bkz: goodbye my lover )

yanlış anlaşılan şarkı sözleri

şarkı: the one that got away-katy perry
aslı: we keep all our promises, be us against the world
anlaşılan: we keep all our promises, be ass against the world

kamyoncu deyimleri

yolculuk sırasında bazen özellikle arandığım, bazen de gözüme çarpıp bana tebessüm ettiren sevimli şeyler.

(bkz: üniversite terk)

eğer olur da bir gün üniversiteyi bırakırsam istikbalimde hedeflediğim şeydir.
  • /
  • 5
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 98

çocukken yapılan saflıklar

evde bulunan her tülbenti, kumaşı pelerin yapmak, ruhsarcılık oynamak ve tabi ki favorim koltuktan baş aşağı oturmak. ne güzelmiş çocukluğumun zamanları, hey gidi hey.

çocukken yapılan saflıklar

say say bitmez efenim, " sen ne kadar salak bi çocuksun" diye söylenenlere "senin kadar" diye cevap verirdim. hugo'yu tutturan apartmandaki tek çocuk olmama rağmen telefonu tolga abinin suratına kapadım heyecandan*, bisikletini vermeyen çocuğa dalmak, ve tuvalet deliğine ayağını sıkıştırmak* bunlardan birkaçı.

faşizm

her aklıma geldiğinde aklıma şu kısa anekdot* gelmektedir:

good morning vietnamda, bir subay bir vietnamlıyı bardan kovmaya çalıştığında adrian cronauer layıkıyla şöyle cevaplamıştır:

"eğer vietnamlıları kovarsan, sonra çinlileri, zencileri ve yahudileri kovman gerekir. o zaman sadece birkaç beyinsiz ırkçı kalır."

(bkz: good morning vietnam)

yapılmış en aptalca dalgınlıklar

akbil yüklerken cüzdanda para bulamayıp arka tarafa dönüp "pardon, fazlalık kağıt paranız var mı" diye sormak.

murat menteş

korkma ben varım ve dublörün dilemması gibi iki güzel romanın yazarı ve çok farklı bir kafa yapısına sahip olduğunu düşündüğüm, tanışmak istediğim yazarlardan biridir. yeni şafak ta da köşe yazarlığı yapmaktadır. kendini tasavvufa vermiş bir adam gibi görünüyor ve kitaplarındaki cümlelerinin basitliği, yalınlığı ama bir o kadar da güzel olması bendenizi benden almaktadır.

rüzgar erkoçlar

cinsiyetini değiştirdikten sonra şaka maka alıcı gözüyle bakmaya başladığım insan. ne sevimli olmuş o öyle. cesareti, tüm bu kötü söylentilere rağmen, erol köse ve diğerleri gibi adabını bozmaması ise takdire şayan.

kadınları hafifçe dövüp korkutabilirsiniz

biri bana lütfen şaka olduğunu söylesin. milletvekillerinden biri kalkıp kadınlar gününde "kadınları hafifçe dövüp korkutabilirsiniz" diyor, nasıl bi zihniyettir, kadınlar gününde kadınlarla alakalı kur'an'dan bişe bulayım söyleyeyim demiş, ama ödevi copy-paste yapan çocuklar gibi ilk bulduğu şeyi alıp getirmiş zannımca. nolcak canım, dövsünler bizi, en fazla ölürüz dimi, biz ölsek nolur ki, eşit de değiliz zaten, neden bunları görmek istemiyoruz, düzeni huzuru bozan sonra biz oluyoruz, ayıp yapıyoruz dimi.

(bkz: gel de sövme ama şimdi )
Henüz takip ettiği biri yok.