beğendiğiniz bedenlere hayallerinizdeki kişilikleri koyup sonra ona aşk diyorsunuz, diye bir şey demiş şekspir dayı. ben bu olayı erken yirmili yaşlarımın başında fark ettim. tanıştığım kimse yazışırken duyduğum heyecanı vermiyordu. ben de bu söze geldim. hala mesajlaştığım 20-25 yaş arası çocukların bu tarz heyecanlar duyduğunu görüyorum. bu yüzden yazışmayı mümkün olduğunca kısa tutuyorum. bazıları bozuluyor. hoşlanmadığımı falan düşünüyor ama alakası yok.
var böyle bir şey. twink hastası muhafazakar sadece aktif erkeklerin çoğu twink diye çoluk çocukla birlikte oluyor. en son sivas'ta oğlan çocuğuyla basılan ülkü ocakları başkanına şahit olduk.
geçen gün altın kelebek'te gördüm de inanamadım. benim için hep televizyon karşısında bikinili kızları izleyen mazhar'dı. bunun benzerini müfit'te de yaşadım. kalp atışı adlı dizide hastanesi falan vardı müfit'in. lan dedim ne ara bu adam hastane aldı falanhaha yaşladım sözlük.
seda sayan apla ile hayatımıza giren tanım. erkekleri boş anında yakalayıp avlayan tipler. bunun camiada karşılığı siz ilişki yaşarken tokezlemenizi bekleyip araya girmeye çalışan sinsi pusu bekçileri.
tek başına kuyruğunu arasına alıp kaçacak süs köpeğinin yanında sahibi varken kendisini bir hamlede parçalayacak köpeklere havlaması durumu. bu tarz finolar sahipleri yanındayken sağa sola havlarlar ancak sahipleri yanlarında değilken köşe bucak kaçarlar.
var böyle bir şey. twink hastası muhafazakar sadece aktif erkeklerin çoğu twink diye çoluk çocukla birlikte oluyor. en son sivas'ta oğlan çocuğuyla basılan ülkü ocakları başkanına şahit olduk.
özellikle genç-yetişkin ve daha büyük yaş gruplarında gözlemlediğim, kimsenin ciddi bir ilişki için çabalamaması durumu. herkeste bir yorgunluk ve ilişkilere karşı güvensizlik hakim. ben bu durumun sadece bende olduğunu sanıyordum ama değilmiş.
sanırım bu biraz da sürekli katıldığınız bir yarışı hiçbir zaman kazanamamakla ilgili. yani sonunda kaybedeceğinizi bildiğiniz bir yarışa kaç kere katılabilirsiniz ki?
öncelikle aşık olduğunu düşünmüyorum. sendeki pek çok eşcinselin çevrelerindeki heteroseksüel erkeklere duydukları hayranlıktan ibaret. muhtemelen ortak bulduğun davranışlarınız ve ortak ilgi alanlarınız falan da olmuştur.
ayrıca sağlıklı bir cinsel hayatın olduğunu da düşünmüyorum çünkü bu tarz heteroseksüel erkeği kafaya takma olayları genelde sağlıklı cinsel hayatı olmayan, kendi yolunda ilerleyemeyen eşcinsel erkekler de oluyor.
ayrıca eşcinselliğini kafana çok taktığını düşünüyorum. neden mi? öncelikle açıldığın adamın arkandan konuşmasından korkuyorsun. herhangi bir kadın veya erkek açıldığı adamın arkasından konuşmasından korkar mı, korkmaz. kendini kabul eden bir gay için de böyle. bence bir yardım alıp obsesifliğini atmalısın.
kendini kabul ettikten sonra o adam ne aklına gelecek ne de acaba arkamdan ne demiştir diye endişeleneceksin.
son olarak aklıma adamın bahsettiğin kadın için senin gay olup olmadığını sorguladığı geldi. kardeşi gibi sever dedin ya, senden de şüpheleniyorsa bunu ona ispatlamak için seninle bu derece yakınlık kurmuş olabilir. tabii bunları yaparken de bir miktar heteroflexible olması gerek falan.
işin özü bu tecrübeyi kucakla. dersini al. kendini daha çok sev ve güvenli sularda seni anlayacak kendini kabul etmiş erkeklerle takıl.
erkek gibi tanrısal bir gücün kollarında zevkin ve gücün tadına bakmak, iki tanrısal vücudu birleştirerek olimpos’taki tanrı’ları kıskandıracak bir birliktelik kurmak varken ortalama bir memelinin hayatını çürütmesine izin veren meczuptur.
kadınla erkeğin birbirinden tamamen zıt olduğunu, kadının erkeğin imkanlarını ve olanaklarını sömürmekten başka hiçbir işe yaramadığını bilmez, bir erkeği en iyi diğer erkeğin anlayacağını akıl edemez.
ne yapsın.
yıllarca erkeklerin kadınlarla birlikte olacağı öğretilmiş.
cilt bakımı. yapmak zorundasın. erkekler kadınlar gibi güce tav olmuyor ki. hetero erkeğin çiftleşmek için tek yapması gereken güçlü olmak. bizim güzel görünmemiz lazım.
saç bakımı. gene yukarıdaki sebep. hornet’te kel yalnızlığı diye bir şey var. bir kaç keş fetişi hariç bu insanlar yalnız.
güzel giyinmek. gene aynı sebep. bu tarz dertler hetero erkeklerde pek yok.
spor salonu. zurnanın zırt dediği yer mk. hadi ben en pahalısına gidiyorum da en ucuzu aylık 100 lira falan. bunun et ağırlıklı beslenmesi falan bel büken cinsten.
eğitim masrafı. gaysen iyi göründüğün kadar güçlü de olman lazım. çünkü toplum paran varsa sana tahammül edebiliyor. ah ah o ders kitaplarına notlara falan verdiğim parayla asgari ücretle aileye bakılırdı. just kidding. ama bir kurs var 13500 lira. skandal.
gidilen mekanlar. hetero erkekler gibi bir çay ocağına gidemeyiz. gideriz de rahat edemezler. mimimum stabucks. eh, elin adamı iki çaya 3 lira verip kalkarken biz azıcık rahat edebilmek için 10 lira falan bayılıyoruz.
yaşama alanı. çomar-land’de yaşayamayız. bir miktar özgürlük bulmak inçin kümes gibi evlere sırf semtlerinde dolayı bir dünya para ödüyoruz. akp’li 45 yaşında esnaf ahmet daha ucuz paraya daha lüks evlerde oturuyor.
prezervatif ve kayganlaştırıcı masrafı. bundan şikayetçi olduğuma emin değilim ama haftada 3-4 defa seks yapan birinin masrafını düşünebiliyor musunuz? swh
pis ve saygısız biridir. az önce bok çıkan yeri yaladığı dudaklarıyla utanmadan benim soğuk kış günlerinde çatlamasınlar diye koruyucu bakım kremi sürdüğüm dudaklarımı öpüp, üç ayda bir dişçiye gidip temizliğini yaptırdığım ağzımın içine dilini sokmaya çalışacaktır.
ben böyle adamlar öpmeye yeltendiğini hemen boynunu falan emmeye başlıyorum. başımı omzuna gömüyorum. sakın öpmeyin. sevgili bile olmayın bu pis insanlarla.