porter

Durum: 1553 - 0 - 0 - 0 - 31.08.2019 00:34

Puan: 25466 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

3d artist
  • /
  • 78

vokaliz

eğlenceli bir albüme sahipler. televizyonlarda çıkan şarkı söyleyip şarkı okuyamayan insanlar aşikar; aldıkları eğitim ve emeklerini dinlerkerken anlıyorsunuz.

*

*

nil karaibrahimgil

ben buraya çıplak geldim

insana yaşama sevinci hatta yaşama gazı veren bir nil karaibrahimgil şarkısı.

*

bazı sabahlar uyandım, kayıp haldeyim
sanırsın gölgeyim, ayaktayken yerdeyim
ne bileyim, ne bileyim

herkes işinde, binbir dilek peşinde
ben mi tövbeliyim, tövbe tövbeliyim
ne bileyim, ne bileyim

nefes aldım, nefes verdim
burdayım, pes etmem yok
ben buraya çıplak geldim
heyhat! utanmam yok, utanmam yok

bazen ne yapsam 1-1 berabereyim
sorsalar ben neyim, ne mağlup ne galibim
ne bileyim, ne bileyim

hep aynı soru, hem zor hem de doğru
geçerken günlerim, nerde cesaretim
ne bileyim, ne bileyim

nefes aldım, nefes verdim
burdayım, pes etmem yok
ben buraya çıplak geldim
heyhat! utanmam yok, utanmam yok

yok, yok, yok pes etmem yok
yok utanmam yok

porter

1000. entrysini bugün kazasız belasız yazmış olan yazar. * * *

himym

1000. entryimi yer ayırdığım yeni editör. yeni çalışma pozisyonunda başarılar diliyorum. * * * *

scherzo

eski komşum sarosbalikın * taşınması nedeniyle alt komşum scherzo onu aratmamıştır; çiğdem çitleyip saatlerce dedikodu yapmış, kahve içip etrafı çekiştirmiş, kimi zamanda mahalle kavgasına dönüşen çirkeflikler etmişizdir bazen de anahtarını unutup misafirim olmuştur. demiştim ya komşulardan yana çok şanslıyımdır * gönlünle, sohbetinle bin yaşa! * *

paris

fluctuat nec mergitur * anlamına gelen latince kökenli, paris şehrinin latin yelkenlisi olan ambleminin altında yazan mottosu. ruhu var bu şehrin.

ayı sözlük itiraf

birkaç gün önce annemden duyduğumdan beri bende, bir tırsma ve heyecan uyandıran şu kurşun döktürme işini acayip merak ediyorum. sonumuz hayrolsun bakalım. *

skyfall

ilk kez oscara aday olan adele skyfall şarkısı ile en iyi şarkı kategorisinde ödül almıştır.

http://video.ntvmsnbc.com/oscarin-en-kom... *

*

kırmızı bisiklet

baba, babalık ve babalığın sorumluluğu hakkında yazmış olduğu can dündar kitabı. baba olduysanız, babanız öldüyse ya da hala hayattaysa mutlaka okunması gerekir.

--spoiler--

süzüldüm imbiğinden...
piştim, o ihtiyarın dergahında..
babamın oğluydum eskiden;
oğlumun babası oluverdim birden.

--spoiler--

can dündar

köşe yazarlığının yanı sıra çıkardığı kitapları takip ettiğim işini hakkıyla yapan gazeteci, araştırmacı, belgesel yapımcısı. halen daha milliyet gazetesinde köşe yazarlığına devam etmektedir.

(bkz: yarim haziran) *
(bkz: benim gençliğim) *
(bkz: köy enstitüleri) *
(bkz: uzaklar) *
(bkz: yükselen bir deniz) *
(bkz: savaşta ne yaptın baba?) *
(bkz: kırmızı bisiklet) *
(bkz: nazım hikmet) *

tanrı ile allah arasındaki fark

hiçbir farkı yoktur. ona; inananda, sığınanda, af dileyende, tövbe edende aynı isme, aynı şeye sığınırak merhamet bekler. sonuçta isimler değişik olsa da; rabb, tanrı, allah, rahim, ilah ona nasıl seslendiğin değil onda ne gördüğün önemlidir.

ane brun

tüm şarkılarının yanı sıra hiçbir yerde don't leavei göremedim. bu şarkı gözden kaçmamalıydı.

panorama

fiziksel anlamdaki bir alanın geniş açıyla herhangi bir görünümüdür. boyama, çizim, fotoğraf, film / video veya üç boyutlu bir modelde uygulanabilir. fransızca manzara anlamına gelmektedir.

*

*

*

*

*

*

*

mircea cartarescu

bükreş doğumlu romen yazar. travesti türkçe'de ilk yayımlanan kitabıdır.

travesti

mircea cartarescunun türkçeye ilk kez çevrilen romanının adı.

--spoiler--

victor on yedi yıl öncesini, on yedi yaşındayken katıldığı bir okul gezisini hatırlarken zihninde kadın giysileri giymeyi seven bir arkadaşının, lulu'nun hayali canlanır. bir yaz kampında ona dokunmuş ve büyülenmiştir. frapan giysileriyle erotik danslar yapan lulu, victor'un cinselliğini ilk uyandıran canlı varlıktır.
"kafamda yoğun bir şerbet gibi katılaşan huzursuzluk, burnumun kemiklerine, boynumun omurlarına iniyor ve lulu'nun görüntüsü karışık renkler içinde, kedi idrarından yapılmış farlar, samur sperminden parfüm, egzotik, çürümüş ve şüpheli çiçeklerde, yağlı bir rimel sürmüş gözler içinde akıyormuş gibi göğsümü pembe ve yapışkan bir şeyle istila ediyor ve - dali'deki gibi süzülürken - akmak istiyor: beni komple kirletip kanala sahte bir bacak atan asfalttaki bir su birikintisine sızmak istiyor. victor, yalnızlığımın beyaz teninde bir çıban bulunduğunu ve bu çıbanın adının lulu olduğunu biliyor musun?"

--spoiler--

hotel california

the eaglesin en iyi solo şarkılarından biri. ne kadar eski olmasına rağmen bir yerde duyulduğun eşlik etmek farzdır bu şarkıya. kısa bir hikayeside vardır. yaşanmışlıkların anısını yad eder her cümlesinde.

http://blog.milliyet.com.tr/hotel-califo...

babanız hakkındaki acı gerçekler

bu gerçekleri belki de algılayamayacağın yaşta olacağınızdan sonradan idrak ediyor ve yüzünüze bir bir çarpıyor. çok geç kalmış olsanızda "keşkelere" dönüyor o derin iç çekişlerinizin altında yatan "acı gerçekler"

-bir kahveye gidip onunla karşılıklı çay içerek maç izleyemediyseniz..
-rakı kadehinizi her dolduruşunuzda, yandan uzatılan diğer kadehin onun olmasını istediyseniz..
-kep töreninde; adınız söylenirken platforma çıktığınızda size bakan gözlerin içinde onu arıyorsanız..
-her attığınız adımın ardında "acaba babam ne düşünürdü?", "bana ne derdi?" diye sorular soruyorsanız kendinize..
-yaşınız önündeki rakamlar arttıkça hayatın daha da güç geldiğini, bazen düşünme yetinizi kaybettiğinizde, isyan ettiğinizde; "keşke babam olsaydı o bana yol gösterirdi" derlere dönüşüyorsa.
-yürüdüğünüz parkurda tökeyleyip dizlerinin üzerine düştüğünde yaralara aldırmaksızın ayağa kalkarken; "babam olsaydı daha güçlü olurdum"lara dönüşüyorsa cümleleriniz.
-konuştuğunuz cümlelerinin gizli öznelerinde "baba" kelimesini kullanmaktan kaçınıyorsanız..
-birileri sizi ona benzetiyor bunun içinizi acıttığını zerre belli edemiyorsanız..
-ölümün ne gaddar birşey olduğunu hayatın süprizleri arasında kahkahalar atıyorken bile unutturabiliyorsa..
-varken kıymetini bilemediğin, yokken; o güçlü çınar seni halen daha ayakta tutabilme gücünü veriyorsa..
-onüç yaşında bırakıp gittiği çocuğu halen daha bunları unutamamış, aynaya her baktığında silüetinde onu gerçekten görmeye başlamışsa.

o küçük çocuk için ne büyük bir acıdır bu.

ahmetonskinin saçını başını yolma zirvesi

diva smokebl geldi kadro tamamlandı. esip kükreme ile korksaydık hele ki ** boyun eğecek olsaydım baştan girmezdik, senin artisliğin kime yavrucum. sen ki, kavga edemeyecek kadar narinsin tırnağım kırıldı diye ağlayarak gidersin *

alttaki yazara soracaklarım var

tabi ki, ayıpsın

altta ki; şu an hayal ettiğin yerde misin?
  • /
  • 78

porter

çanakkale geçilmez derlerdi de inanmazdım. yıkıp geçmişsin güzelim kenti. yeter kıskandırdığın dön köyüne!

üstteki yazar

çok seviyorum ahretliğim. izmir'in en en çiğdem'i en en en boyoz'u olur kendisi.

yara

(bkz:kalben) in sonsuza kadar albümünden bir parça, güzel sözleri olan bir şarkı.

kalpsizin biri demişsin hani?
bari, yorgun dargın bakışalım.

orhan pamuk

1 yıl boyunca evinin balkonundan çektiği fotoğraflar yapı kredi sanatta sergileniyor. seçkiler arasında çokta albenisi olan görseller göremedim. birara taksime gidende gezilir artık. gezmek için son gün 27 nisan 2019

grizzly ve lemmingler

ayı sözlük yazarlarına şarkı armağan etmek

@porter izmirin en alımlı yazarı gelmiş hoşgelmiş. savur röfleli saçları..

Toplam entry sayısı: 1553

babanın ölmesi

ne çok isterdim sözlük; babamla yaşayamadığım her fırsatı oğlumla –oğlumla dedim, hep erkek çocuğum olsun isterdim- gerçekleştirebilmeyi. en basit anları dahi, zevkli hale getirebilen o mucize şeyle; dünyaya yeniden doğmuş gibi çocuklaşarak, huysuzlaşarak, mızıkçılık yaparak yaşamayı. çok hassasım bu konuda sözlük, tanıyamadım pek fazla ben babamı.

derler ya, parça parça hatırlanır işte öyle; bana arka odadan sataştığını duyar gibim halen daha “hababam sınıfı başladı gel izleyelim hadi” bende çocuk aklımla gitmezdim yanına. markete giderken onu koşullandırırdım “baba çubuk kraker ve negro alacağız değil mi?” o koskocaman cüssesiyle güler ve “alırız ama fazla şey istemeyeceksin” derdi, sesimi çıkarmaz, onun yanından yürürdüm. sanki korktuğum bir şeyler varda, onun haberi olmaksızın, beni koruyacağını düşünerek sırnaşırdım yanına, çocukluk işte. sonra o gece geldi çattı -pazar günlerini daha bir sevemez oldum o günden sonra- karşımda yığılıp kaldı o koskocaman adam ne olduğunu anlayamadan, idrak edemeden evde bir telaf, kalabalık bir güruh sonrası ise hissiz bir çocuk yüreği. hayatımda ki tek pişmanlığım onu o kapıdan çıkarırlarken “ya bir daha göremezsem, son kez öpsem babamı, çıkarmayın kapıdan” dedim. ama duymadılar, ambulans sesi çoktan mahalleyi baskısı altına almıştı.

gittiler…

bende balkondan ona bakıyordum, vedalaştığımı bilseydim koşmaz mıydım arkasından. babam, yoktu artık. beni koruyacak kimse yoktu, bir baba-oğul görsem hep yüreğim burkulur. muhabbetini duysam o ortamdan gitmemek için zor tutarım kendimi.

sonra sonra anladım ki; yazarın dediği doğruydu;

“işte bende ölüyorum, bir an önce ölmek istiyorum. babamın ardından başlayan bu ikinci hayatın bana neler getireceğini tam kestiremeden. belki de en zor ölümü yaşıyorum. bedenimin yarısını kaybetmiş, bir mucize; geri gel diye bekliyorum. gelmiyorsun, gelmeyeceksin bunu bilmek istemiyorum. kemiklerimi kırarcasına sımsıkı sarılmanı, öpmeni, kokunu, o güzel saçlarının tek bir telini rüyalarımda arıyorum. ve artık öğreniyorum; -öğreneli ve kavrayalı çok uzun yıllar oldu- babanın oğluna öğrettiği en son şeyin babasızlık olduğunu. ve yeniden doğuyorum. babasız bir hayata gözlerimi açıyorum; sensiz, yarım ve olgun..”

bilal hassani

1999 doğumlu fas asıllı fransız eşcinsel sanatçı.bu yıl (bkz: eurovision)da fransa'yı temsil edecektir.

şarkısıdır;

sözlük yazarlarının hayat sloganları

iki sloganım var benim hayatımda;
-kendi kayığını çekmezsen, kendi limanını bulamazsın.
-az insan çok huzur.

son sözüm


bu yaz hazırlıklı olun. beachler’de duyacağımız ve sizinde özlediğiniz ses. işte o :)
*

tanrıya sorulacak ilk soru

onca insanı yaratmışsın bazılarını takip etsen nasıl olur ?

hayattan ve her şeyden bir anda soğutan şeyler

perdenin tamamını yanlış korniş boşluğuna takmış olduğunu farketmek ve sonra hepsini çıkarıp tekrar takmak.

ayı sözlük itiraf

halen daha bıraktığın gibi hatırlıyorum seni. farklı olan; daha çok büyüdüm, farklı gelen; senin evladın olduğum için gururluyum, farklı algıladığım; senin ismin geçtiği zaman, "baba" kelimesinin hecelerini işittiğim an artık daha az yaralanıyorum. alışılıyor baba, hayat herşeyi alıştırıyor insana, fakat onbir yıl önce bıraktığın, seni çok seven küçük oğlunum.

babamı çok özledim sözlük..

sözlüklerde kürtçülerin artması

kafada şekillenen, sorgusuz sualsiz tek anlamı oymuşçasına "terörist" tanımına yerleşen halk topluluğu. medeniyetsiz oldukları iddiası, medeniyeti sorgulatır bir halktır kürtler. medeniyetin doğduğu topraklarda bin yıllarca ikamet etmiş fakat gelinen noktada belleği zayıf olanların "medeniyetsiz!" ithamlarına maruz kalmışlardır. öyle bir milletiz ki; televizyon, gazete, sosyal ağlarda at gözlüklerimiz varmışçasına öylesine görmeye tahammül edemiyoruz ki bizden olmayan bir ötekini görmeye nefret söylemlerimiz hazır; o kürt çünkü; ülkeyi bölecekler ve kendi devletlerini kuracaklar. o kürt çünkü; pkk örgütlerine destek veriyor. akla kazınan şeyler, birçok nedeni sıralanabilir pekala. haklarında uyanan nefretin nasıl olup da bunca büyüdüğüne anlam veremediğim, veremeyeceğimdir. uyanın artık! bu safsatalar çok geride kaldı. eğer birşeyler yapabileceksen yap. lafla peynir gemisi yürümez
söz konusu sadece kürtlük değil, unutma ki sende bir ötekisin. senin; aşağıladığın, yaşama hakkının olmadığını, hiçbir hukuki hakkın tanınmadığı yerde yaşıyorsun. aynı onlar gibi.

babanın ölmesi

ne çok isterdim sözlük; babamla yaşayamadığım her fırsatı oğlumla –oğlumla dedim, hep erkek çocuğum olsun isterdim- gerçekleştirebilmeyi. en basit anları dahi, zevkli hale getirebilen o mucize şeyle; dünyaya yeniden doğmuş gibi çocuklaşarak, huysuzlaşarak, mızıkçılık yaparak yaşamayı. çok hassasım bu konuda sözlük, tanıyamadım pek fazla ben babamı.

derler ya, parça parça hatırlanır işte öyle; bana arka odadan sataştığını duyar gibim halen daha “hababam sınıfı başladı gel izleyelim hadi” bende çocuk aklımla gitmezdim yanına. markete giderken onu koşullandırırdım “baba çubuk kraker ve negro alacağız değil mi?” o koskocaman cüssesiyle güler ve “alırız ama fazla şey istemeyeceksin” derdi, sesimi çıkarmaz, onun yanından yürürdüm. sanki korktuğum bir şeyler varda, onun haberi olmaksızın, beni koruyacağını düşünerek sırnaşırdım yanına, çocukluk işte. sonra o gece geldi çattı -pazar günlerini daha bir sevemez oldum o günden sonra- karşımda yığılıp kaldı o koskocaman adam ne olduğunu anlayamadan, idrak edemeden evde bir telaf, kalabalık bir güruh sonrası ise hissiz bir çocuk yüreği. hayatımda ki tek pişmanlığım onu o kapıdan çıkarırlarken “ya bir daha göremezsem, son kez öpsem babamı, çıkarmayın kapıdan” dedim. ama duymadılar, ambulans sesi çoktan mahalleyi baskısı altına almıştı.

gittiler…

bende balkondan ona bakıyordum, vedalaştığımı bilseydim koşmaz mıydım arkasından. babam, yoktu artık. beni koruyacak kimse yoktu, bir baba-oğul görsem hep yüreğim burkulur. muhabbetini duysam o ortamdan gitmemek için zor tutarım kendimi.

sonra sonra anladım ki; yazarın dediği doğruydu;

“işte bende ölüyorum, bir an önce ölmek istiyorum. babamın ardından başlayan bu ikinci hayatın bana neler getireceğini tam kestiremeden. belki de en zor ölümü yaşıyorum. bedenimin yarısını kaybetmiş, bir mucize; geri gel diye bekliyorum. gelmiyorsun, gelmeyeceksin bunu bilmek istemiyorum. kemiklerimi kırarcasına sımsıkı sarılmanı, öpmeni, kokunu, o güzel saçlarının tek bir telini rüyalarımda arıyorum. ve artık öğreniyorum; -öğreneli ve kavrayalı çok uzun yıllar oldu- babanın oğluna öğrettiği en son şeyin babasızlık olduğunu. ve yeniden doğuyorum. babasız bir hayata gözlerimi açıyorum; sensiz, yarım ve olgun..”

mayrig

djivan gasparyan'ın sesinden dinlenildiğinde bir başka etki yaratan ermenice parçası. anneciğim demektir. *

türkçe şarkı sözleri;

anamin beyaz saclari
yüregimin tellerini yakti
onun tatli ögütleri
gönlümün tellerini kopardi

benim tatli, narin anam

geceleri uyuyamamissin
uykunu hep bölmüssün
geceyi sabah eylemissin
ninniler söylemissin

benim tatlı, narin anam

bu sarkim sizler icin
bütün anneler icin
benim tatli, narin anam..

sik ve yarak geçen argo deyimleri am ile değiştirmek

sözlükten soğumak

sözlük, amaç çizgisinden saparak daha başka şeylere yönelip, bir araç muamelesi görmesi üzerine bir süredir entry girmememe sebep olan, doğal akış sürecimdir. son zamanlarda özgür bir platform olmasının hiçbir yansımasını göremediğim ve benim gibi düşünen onca yazarın da aynı düşünce de olduğunu düşünüyorum. sözüm ona; yaptıklarımı göz önüne sermekten çekince duymuyorum. bunu gizleyip örtbas etmekte hatasını bilmez kişilerin yapabileceği bir davranıştır. bir şekilde, eski enerjisini kaybeden sözlüğe birer atıfıımdır illegal sözlerim. sözlük kendi kurallarından bahsederken; kurallara uyulmaması, yazarların * başka zaaflarını gidermek ve bunlara çözüm yolu olarak sözlüğü mekan bellemekte bir etkendir.

ayı sözlük yazarlarının profilleri

ohaa boy ortalamalarını görünce yazsam mı diye düşündüm ama yazacağım

178 / 78 / 24

izmir'in abartılmış bir balon olması

alttaki yazara soracaklarım var

1-karamsarlık, kişinin kendi penceresinden baktığı dünya ile alakalı. her pencere farklı bir duygunun tasarımı, ve bu tasarımı önceden nasıl ele aldığında ilişkili de biraz.

2-kendimden yola çıkarak bunu açıklamaya çalışayım; fil hafızası derler ya öyle bir hafızaya sahibim. kişi, olay, mekan farketmeksizin çoğu şeyi hatırlarım. bunun ne işe yaradığını bilmiyorum, ya da hafızamın neden bu denli geçmişteki şeyi, bana hatırlattığını bilemiyorum. kindarlık değil bence. eğer bu hafızanın hatırlattıklarını karşı tarafa öc alırcasına, planlı ve kumpas kurar gibi pusuda bekler gibi zamanını bekliyorsan kindarsındır. ben hatırladıklarımı unuturum çoğu zaman, o kişiyi gördüğüm zaman hep hatırlarım ve kendime göre de, savunma mekanizması yaratırım ya da bir önlem. kötü olmadım hiçbir zaman, çoğu zaman kötülük kindarlığı doğurur.


her zaman kendine söylediğin ve her seferinde inandığın en iyi yalanın nedir?
Henüz takip ettiği biri yok.