porter

Durum: 1553 - 0 - 0 - 0 - 31.08.2019 00:34

Puan: 25458 - Sözlük Kaşarı

13 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

3d artist
  • /
  • 78

ayı sözlük yazarlarının sosyalleşme adına yaptıkları

taşınacağımız yeni fabrikaya yürüyerek gidip geliyorum -topu topu 20 dk- günde 2 defa, tok karnına

andrej pejic

yakın zaman da forum fashion week kapsamında istanbul da bulunmuştur. ayşe arman ile röportajını buradan okuyabilirsiniz.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/2164...

orgazmik yiyecekler

steakhouse menü -en vazgeçilmezim-
snickers
çikolata kaplı eti negro
limonlu chesscake

kardeşlere eşcinsel olduğunu açıklamak

üniversite birinci sınıftayken olmuştu ablama açılmam/öğrenmesi..
ilk zamanlar bunu kabul edemeyişi, benim üzerime gitmediğini -iyi huylu, efendi porter'ın- bu durumu anlayamadığı tepkisiydi. sonraları sürtüşmeler yaşandı. kavgalar, tartışmalar ve eşcinsellik üzerine konuşmalar. sonra alıştı elbette. düşkünüzdür de birbirimize. hatta bazen bana "özel bir arkadaşın var mı porter? diye sorar. şimdiler de ise pek konuyu dahi konuşmuyoruz. ama, gene de bir yerlerde beni düşündüğünü, kaygılandığını ve anladığını düşünüyorum. iyi ki varsın ablacım.

queer as folk

dikkat edin birden kalkıp oynayabilirsiniz

planetromeo

kaç gündür sitede bir ben reklamı var aldı başını gitti -ben arkadaşlarıyla tanışıyor, ben romeo'suyla tanışıyor, ben komşularıyla tanışıyor- kim lan bu ben ??

edit: bu ben olacak dallama meğersem bir mobil uygulamasıymış. *

edith piaf

la vie en rose -kaldırım serçesi- filminde beni en çok etkileyen sahnelerde yerle bir etmiştir.

-- spoiler--
hayatında tek aşık olduğu adam marcel cerdan'ın -orta siklet dünya şampiyonu boksör - ölüm haberini alınca çılgına döner piaf onu, evinin her yerinde arar; sağa sola bakar, hizmetlilerine onu sorar -aslında onlar bilirler birşey diyemezler- bağırır, öfkelenir. sonunda anlar ki marcel yoktur. ölmüştür.
--spoiler--
amerikalı genç bir gazeteci kadın piaf ile röportaj yapmaktadır; ona birkaç soru sormak istediğini söyler;
- bir kadına öğüt verecek olsaydınız bu ne olurdu?
- sev.
- bir genç kıza?
- sev.
- peki bir çocuğa?
- sev.
--spoiler--

üç şarkısını çok severim. buyrun beraber dinleyelim sözlükçüler.

- la foule
- milord
- non, je ne regrette rien

aslan burcu

eli açıktır,
yardım etmeyi sever,
dost canlısıdır,
iyi bir dinleyicidir, (dert, sıkıntı, üzüntü, mutluluk demeksizin sizi iyi dinler)
çok plancıdır,
babacandır..
neşeli, eğlenceli, güler yüzlüdür -genelde ortamlar da aranılan birisidir-

pohpohlanmayı severler; (iltifatlardan ve övgülerden çok keyif alır) arada sırada pohpohlayın sonuçlarına siz bile şaşıracaksınız.
ukala,
kendini beğenmiş,
lüksü seven,
rahatına düşkündürler

(bkz: porter)

pazar kahvaltısı

annenın yaptığı yumurtalı ekmek kokusuyla uyandıran seremonisi ayrı bir tad katar bu sofraya, hele bir de kahvaltıdan sonra anne ile karşılıklı sigara içmek ise paha biçilemez. of bak yakasım geldi şimdi.

yılda 200 film çeken porno yıldızının göt deliği

chuck palahniuk'ın, ölüm pornosu romanında 600 erkek ile rekor denemesi yapan porno yıldızı, cassie wright'ı düşününce 200 mü puiiiiiii demek istedim

avcılar'da trans protestosu

içimden keşke orada bulunabilseydim dedim.. yeter artık bu uğraştıkları, ne için? neden?

rakı sofrası

birkaç meze, rakıyı içmeyi bilen birkaç kişi ile cidden tadından yenmeyen sofradır. denedim. oradan biliyorum. neyin şerefine kaldırıyoruz sözlük?

türkiye'de lgbti olmak

nip/tuck dizisinin bir sahnesin de şöyle diyordu;

"eşcinsel olmak, güçlü bir karakter olmayı gerektirir." diye. gözüm dolmuştu abi ya.



sevgili

yokluğunda birçok hayali içinde barındıran tatlı bir masal insanı, geleceği umutla beklenen kişi. bazen de umudunu yitirdiğin anda poof!! karşına çıkabilendir.

2. nesil

içinde bulunduğum nesil.

yavrubear

bugün tanışma fırsatı bulduğum, beni modern dans gösterisi diye davet edip bol bol figür çalıştıran, terleten kişidir kendisi efendim.

yalnızlık

şunu anladım ki bu topluma böylesi bir klip fazla, anlamıyorlar, anlamayacaklar da. - anlayanlar da var yok değil-
klipte baş üç ana öğe -sütyenli kadın, crossdress -algılanan travesti- mastürbasyon yapan çocuk- rahatsız edici gelmiş olacak ki onun üzerine saldırıyorlar, siz ne anlam içerdiğine, ne mesaj vermek istediğine baksanıza kardeşim. bence gayet başarılı bir klipti. sözleri de çok iyi. hee şunu da söylemeden edemeyeceğim klipte tek dikkat çeken şey cem adrianın kasları galiba, hiç mi kaslı adam görmediniz yahu.

şarkı sözlerini de iliştirivereyim bari;

vurmuyor yüzüne eskisi gibi sanki
güneşin ısıtmıyor içini
gelmiyor içinden uzatmak ellerini
ellerin tutamıyor bir kalbi
bir kağıt, bir kalem, bir yanmış, bir sönmüş, bir bitmiş sigara
hayatın bu
sökülmüş, atılmış, kırılmış, dökülmüş hep paramparça
yolun sonu bu
yalnızlık
saklandığın o küçük delikte buluyor seni
yalnızlık
seviştiğin o kalpsiz bedende uyuşturuyor seni
yalnızlık
sıkıştığın o küçük evinde vuruyor seni
yalnızlık öldürüyor seni
öldürüyor beni
yalnızlık çağının kalbi kırık çocukları
yalnızlık o simsiyah ellerinde
yalandan ninnileriyle büyütüyor bizi

v for vendetta

hayran kaldığım, neden bu kadar geç izledim dediğim filmdir.

"sana hiç dokunmasam, öpmesem, bilmesem hatta tanımasam bile seni seviyorum." sözüyle önünde saygıyla eğilmiştim -tabi nice repliğiyle gönüllere taht kurdu-

sözlükçülerin asla dedikleri şeyler

-kimseyi küçümsemem
-roll-on kullanmadan evden çıkmam
-turkuaz t-shırt giymem
-kol saatim olmadan dışarı çıkmam
-kahvaltı yapmadan sigara içmem
-turuncu renginden vazgeçmem
-top sakallarımı kesmem

babanın ölmesi

ne çok isterdim sözlük; babamla yaşayamadığım her fırsatı oğlumla –oğlumla dedim, hep erkek çocuğum olsun isterdim- gerçekleştirebilmeyi. en basit anları dahi, zevkli hale getirebilen o mucize şeyle; dünyaya yeniden doğmuş gibi çocuklaşarak, huysuzlaşarak, mızıkçılık yaparak yaşamayı. çok hassasım bu konuda sözlük, tanıyamadım pek fazla ben babamı.

derler ya, parça parça hatırlanır işte öyle; bana arka odadan sataştığını duyar gibim halen daha “hababam sınıfı başladı gel izleyelim hadi” bende çocuk aklımla gitmezdim yanına. markete giderken onu koşullandırırdım “baba çubuk kraker ve negro alacağız değil mi?” o koskocaman cüssesiyle güler ve “alırız ama fazla şey istemeyeceksin” derdi, sesimi çıkarmaz, onun yanından yürürdüm. sanki korktuğum bir şeyler varda, onun haberi olmaksızın, beni koruyacağını düşünerek sırnaşırdım yanına, çocukluk işte. sonra o gece geldi çattı -pazar günlerini daha bir sevemez oldum o günden sonra- karşımda yığılıp kaldı o koskocaman adam ne olduğunu anlayamadan, idrak edemeden evde bir telaf, kalabalık bir güruh sonrası ise hissiz bir çocuk yüreği. hayatımda ki tek pişmanlığım onu o kapıdan çıkarırlarken “ya bir daha göremezsem, son kez öpsem babamı, çıkarmayın kapıdan” dedim. ama duymadılar, ambulans sesi çoktan mahalleyi baskısı altına almıştı.

gittiler…

bende balkondan ona bakıyordum, vedalaştığımı bilseydim koşmaz mıydım arkasından. babam, yoktu artık. beni koruyacak kimse yoktu, bir baba-oğul görsem hep yüreğim burkulur. muhabbetini duysam o ortamdan gitmemek için zor tutarım kendimi.

sonra sonra anladım ki; yazarın dediği doğruydu;

“işte bende ölüyorum, bir an önce ölmek istiyorum. babamın ardından başlayan bu ikinci hayatın bana neler getireceğini tam kestiremeden. belki de en zor ölümü yaşıyorum. bedenimin yarısını kaybetmiş, bir mucize; geri gel diye bekliyorum. gelmiyorsun, gelmeyeceksin bunu bilmek istemiyorum. kemiklerimi kırarcasına sımsıkı sarılmanı, öpmeni, kokunu, o güzel saçlarının tek bir telini rüyalarımda arıyorum. ve artık öğreniyorum; -öğreneli ve kavrayalı çok uzun yıllar oldu- babanın oğluna öğrettiği en son şeyin babasızlık olduğunu. ve yeniden doğuyorum. babasız bir hayata gözlerimi açıyorum; sensiz, yarım ve olgun..”
  • /
  • 78

porter

çanakkale geçilmez derlerdi de inanmazdım. yıkıp geçmişsin güzelim kenti. yeter kıskandırdığın dön köyüne!

üstteki yazar

çok seviyorum ahretliğim. izmir'in en en çiğdem'i en en en boyoz'u olur kendisi.

yara

(bkz:kalben) in sonsuza kadar albümünden bir parça, güzel sözleri olan bir şarkı.

kalpsizin biri demişsin hani?
bari, yorgun dargın bakışalım.

orhan pamuk

1 yıl boyunca evinin balkonundan çektiği fotoğraflar yapı kredi sanatta sergileniyor. seçkiler arasında çokta albenisi olan görseller göremedim. birara taksime gidende gezilir artık. gezmek için son gün 27 nisan 2019

grizzly ve lemmingler

ayı sözlük yazarlarına şarkı armağan etmek

@porter izmirin en alımlı yazarı gelmiş hoşgelmiş. savur röfleli saçları..

Toplam entry sayısı: 1553

babanın ölmesi

ne çok isterdim sözlük; babamla yaşayamadığım her fırsatı oğlumla –oğlumla dedim, hep erkek çocuğum olsun isterdim- gerçekleştirebilmeyi. en basit anları dahi, zevkli hale getirebilen o mucize şeyle; dünyaya yeniden doğmuş gibi çocuklaşarak, huysuzlaşarak, mızıkçılık yaparak yaşamayı. çok hassasım bu konuda sözlük, tanıyamadım pek fazla ben babamı.

derler ya, parça parça hatırlanır işte öyle; bana arka odadan sataştığını duyar gibim halen daha “hababam sınıfı başladı gel izleyelim hadi” bende çocuk aklımla gitmezdim yanına. markete giderken onu koşullandırırdım “baba çubuk kraker ve negro alacağız değil mi?” o koskocaman cüssesiyle güler ve “alırız ama fazla şey istemeyeceksin” derdi, sesimi çıkarmaz, onun yanından yürürdüm. sanki korktuğum bir şeyler varda, onun haberi olmaksızın, beni koruyacağını düşünerek sırnaşırdım yanına, çocukluk işte. sonra o gece geldi çattı -pazar günlerini daha bir sevemez oldum o günden sonra- karşımda yığılıp kaldı o koskocaman adam ne olduğunu anlayamadan, idrak edemeden evde bir telaf, kalabalık bir güruh sonrası ise hissiz bir çocuk yüreği. hayatımda ki tek pişmanlığım onu o kapıdan çıkarırlarken “ya bir daha göremezsem, son kez öpsem babamı, çıkarmayın kapıdan” dedim. ama duymadılar, ambulans sesi çoktan mahalleyi baskısı altına almıştı.

gittiler…

bende balkondan ona bakıyordum, vedalaştığımı bilseydim koşmaz mıydım arkasından. babam, yoktu artık. beni koruyacak kimse yoktu, bir baba-oğul görsem hep yüreğim burkulur. muhabbetini duysam o ortamdan gitmemek için zor tutarım kendimi.

sonra sonra anladım ki; yazarın dediği doğruydu;

“işte bende ölüyorum, bir an önce ölmek istiyorum. babamın ardından başlayan bu ikinci hayatın bana neler getireceğini tam kestiremeden. belki de en zor ölümü yaşıyorum. bedenimin yarısını kaybetmiş, bir mucize; geri gel diye bekliyorum. gelmiyorsun, gelmeyeceksin bunu bilmek istemiyorum. kemiklerimi kırarcasına sımsıkı sarılmanı, öpmeni, kokunu, o güzel saçlarının tek bir telini rüyalarımda arıyorum. ve artık öğreniyorum; -öğreneli ve kavrayalı çok uzun yıllar oldu- babanın oğluna öğrettiği en son şeyin babasızlık olduğunu. ve yeniden doğuyorum. babasız bir hayata gözlerimi açıyorum; sensiz, yarım ve olgun..”

sözlük yazarlarının hayat sloganları

iki sloganım var benim hayatımda;
-kendi kayığını çekmezsen, kendi limanını bulamazsın.
-az insan çok huzur.

bilal hassani

1999 doğumlu fas asıllı fransız eşcinsel sanatçı.bu yıl (bkz: eurovision)da fransa'yı temsil edecektir.

şarkısıdır;

son sözüm


bu yaz hazırlıklı olun. beachler’de duyacağımız ve sizinde özlediğiniz ses. işte o :)
*

yiğidim aslanım

bir zülfü livaneli parçası, ilginç bir öyküsü de var; bedri rahmi eyüboğlu, nazım hikmet ran için yazıyor, zülfü livaneli de uğur mumcu için besteliyor bu parçayı.

şarkı sözlerini de yazalım yiğidim aslanım

şu sılanın ufak tefek yolları
ağrıdan sızıdan tutmaz elleri
tepeden tırnağa şiir gülleri
yiğidim aslanım burda yatıyor.

bugün efkarlıyım açmasın güller
yiğidimden kara haber verirler
demirden döşeği taştan sedirler
yiğidim aslanım burda yatıyor.

ne bir haram yedim ne cana kıydım
ekmek kadar temiz su gibi aydım
hiç kimse duymadan hükümler giydim...
yiğidim aslanım burda yatıyor...

mezar arasında harman olur mu
onüç yıl hapiste derman kalır mı
azrail aç susuz canın alır mı
yiğidim aslanım burda yatıyor

http://ayisozluk.com/lnk/aaeb85

hayattan ve her şeyden bir anda soğutan şeyler

perdenin tamamını yanlış korniş boşluğuna takmış olduğunu farketmek ve sonra hepsini çıkarıp tekrar takmak.

sözlüklerde kürtçülerin artması

kafada şekillenen, sorgusuz sualsiz tek anlamı oymuşçasına "terörist" tanımına yerleşen halk topluluğu. medeniyetsiz oldukları iddiası, medeniyeti sorgulatır bir halktır kürtler. medeniyetin doğduğu topraklarda bin yıllarca ikamet etmiş fakat gelinen noktada belleği zayıf olanların "medeniyetsiz!" ithamlarına maruz kalmışlardır. öyle bir milletiz ki; televizyon, gazete, sosyal ağlarda at gözlüklerimiz varmışçasına öylesine görmeye tahammül edemiyoruz ki bizden olmayan bir ötekini görmeye nefret söylemlerimiz hazır; o kürt çünkü; ülkeyi bölecekler ve kendi devletlerini kuracaklar. o kürt çünkü; pkk örgütlerine destek veriyor. akla kazınan şeyler, birçok nedeni sıralanabilir pekala. haklarında uyanan nefretin nasıl olup da bunca büyüdüğüne anlam veremediğim, veremeyeceğimdir. uyanın artık! bu safsatalar çok geride kaldı. eğer birşeyler yapabileceksen yap. lafla peynir gemisi yürümez
söz konusu sadece kürtlük değil, unutma ki sende bir ötekisin. senin; aşağıladığın, yaşama hakkının olmadığını, hiçbir hukuki hakkın tanınmadığı yerde yaşıyorsun. aynı onlar gibi.

babanın ölmesi

ne çok isterdim sözlük; babamla yaşayamadığım her fırsatı oğlumla –oğlumla dedim, hep erkek çocuğum olsun isterdim- gerçekleştirebilmeyi. en basit anları dahi, zevkli hale getirebilen o mucize şeyle; dünyaya yeniden doğmuş gibi çocuklaşarak, huysuzlaşarak, mızıkçılık yaparak yaşamayı. çok hassasım bu konuda sözlük, tanıyamadım pek fazla ben babamı.

derler ya, parça parça hatırlanır işte öyle; bana arka odadan sataştığını duyar gibim halen daha “hababam sınıfı başladı gel izleyelim hadi” bende çocuk aklımla gitmezdim yanına. markete giderken onu koşullandırırdım “baba çubuk kraker ve negro alacağız değil mi?” o koskocaman cüssesiyle güler ve “alırız ama fazla şey istemeyeceksin” derdi, sesimi çıkarmaz, onun yanından yürürdüm. sanki korktuğum bir şeyler varda, onun haberi olmaksızın, beni koruyacağını düşünerek sırnaşırdım yanına, çocukluk işte. sonra o gece geldi çattı -pazar günlerini daha bir sevemez oldum o günden sonra- karşımda yığılıp kaldı o koskocaman adam ne olduğunu anlayamadan, idrak edemeden evde bir telaf, kalabalık bir güruh sonrası ise hissiz bir çocuk yüreği. hayatımda ki tek pişmanlığım onu o kapıdan çıkarırlarken “ya bir daha göremezsem, son kez öpsem babamı, çıkarmayın kapıdan” dedim. ama duymadılar, ambulans sesi çoktan mahalleyi baskısı altına almıştı.

gittiler…

bende balkondan ona bakıyordum, vedalaştığımı bilseydim koşmaz mıydım arkasından. babam, yoktu artık. beni koruyacak kimse yoktu, bir baba-oğul görsem hep yüreğim burkulur. muhabbetini duysam o ortamdan gitmemek için zor tutarım kendimi.

sonra sonra anladım ki; yazarın dediği doğruydu;

“işte bende ölüyorum, bir an önce ölmek istiyorum. babamın ardından başlayan bu ikinci hayatın bana neler getireceğini tam kestiremeden. belki de en zor ölümü yaşıyorum. bedenimin yarısını kaybetmiş, bir mucize; geri gel diye bekliyorum. gelmiyorsun, gelmeyeceksin bunu bilmek istemiyorum. kemiklerimi kırarcasına sımsıkı sarılmanı, öpmeni, kokunu, o güzel saçlarının tek bir telini rüyalarımda arıyorum. ve artık öğreniyorum; -öğreneli ve kavrayalı çok uzun yıllar oldu- babanın oğluna öğrettiği en son şeyin babasızlık olduğunu. ve yeniden doğuyorum. babasız bir hayata gözlerimi açıyorum; sensiz, yarım ve olgun..”

ayı sözlük itiraf

halen daha bıraktığın gibi hatırlıyorum seni. farklı olan; daha çok büyüdüm, farklı gelen; senin evladın olduğum için gururluyum, farklı algıladığım; senin ismin geçtiği zaman, "baba" kelimesinin hecelerini işittiğim an artık daha az yaralanıyorum. alışılıyor baba, hayat herşeyi alıştırıyor insana, fakat onbir yıl önce bıraktığın, seni çok seven küçük oğlunum.

babamı çok özledim sözlük..

türkiye'de sadece 24 sokak çocuğu var

aile ve sosyal politikalar bakanı fatma şahin'in açıklaması.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/229341... *

"şahin'in verdiği bilgiye göre 2007'de 775, 2008'de 474, 2009'da 197, 2010'da 101, 2011'de 106 ve 2012'de 24 çocuğun sokakta yaşadığı tespit edildi ve bu çocukların bakanlık hizmetlerinden yararlandırılması sağlandı. verilen bilgiye göre, 2012’de en çok çocuğun sokakta yaşadığı il istanbul oldu. istanbul’da 15, ankara’da 5, izmir ve samsun’da 2’şer çocuk sokakta yaşıyor."


bu tespit neye göre yapıldı sorarım size, şaka yapıyorsunuz demi bakanım? oturduğunuz makam koltuğu alçak sanırım, görememenizi normal karşılıyorum. çıkın bir sokağa da tespitinizi kendiniz yapın! lafla peynir gemisi yürümez!

sik ve yarak geçen argo deyimleri am ile değiştirmek

ayı sözlük yazarlarının profilleri

ohaa boy ortalamalarını görünce yazsam mı diye düşündüm ama yazacağım

178 / 78 / 24

sözlükten soğumak

sözlük, amaç çizgisinden saparak daha başka şeylere yönelip, bir araç muamelesi görmesi üzerine bir süredir entry girmememe sebep olan, doğal akış sürecimdir. son zamanlarda özgür bir platform olmasının hiçbir yansımasını göremediğim ve benim gibi düşünen onca yazarın da aynı düşünce de olduğunu düşünüyorum. sözüm ona; yaptıklarımı göz önüne sermekten çekince duymuyorum. bunu gizleyip örtbas etmekte hatasını bilmez kişilerin yapabileceği bir davranıştır. bir şekilde, eski enerjisini kaybeden sözlüğe birer atıfıımdır illegal sözlerim. sözlük kendi kurallarından bahsederken; kurallara uyulmaması, yazarların * başka zaaflarını gidermek ve bunlara çözüm yolu olarak sözlüğü mekan bellemekte bir etkendir.

izmir'in abartılmış bir balon olması

alttaki yazara soracaklarım var

1-karamsarlık, kişinin kendi penceresinden baktığı dünya ile alakalı. her pencere farklı bir duygunun tasarımı, ve bu tasarımı önceden nasıl ele aldığında ilişkili de biraz.

2-kendimden yola çıkarak bunu açıklamaya çalışayım; fil hafızası derler ya öyle bir hafızaya sahibim. kişi, olay, mekan farketmeksizin çoğu şeyi hatırlarım. bunun ne işe yaradığını bilmiyorum, ya da hafızamın neden bu denli geçmişteki şeyi, bana hatırlattığını bilemiyorum. kindarlık değil bence. eğer bu hafızanın hatırlattıklarını karşı tarafa öc alırcasına, planlı ve kumpas kurar gibi pusuda bekler gibi zamanını bekliyorsan kindarsındır. ben hatırladıklarımı unuturum çoğu zaman, o kişiyi gördüğüm zaman hep hatırlarım ve kendime göre de, savunma mekanizması yaratırım ya da bir önlem. kötü olmadım hiçbir zaman, çoğu zaman kötülük kindarlığı doğurur.


her zaman kendine söylediğin ve her seferinde inandığın en iyi yalanın nedir?
Henüz takip ettiği biri yok.