porter

Durum: 1553 - 0 - 0 - 0 - 31.08.2019 00:34

Puan: 25466 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

3d artist
  • /
  • 78

bear brotherhood

aaa niye oyle oldu

yazar olur olmaz girdiği entrylerle beni sandalyemden düşürmüştür * geldiğine de çok sevindim, hoşgeldin *

altın günü

sınıf annesi çete başı sıfatında olmak kaydı ile ilkokul döneminde maruz kaldığım durum. tek güzel yanı gelsin kekler, börekler, çaylar, kolalar. hayat bize güzeldi lan.

imkansız

tüm kelimelerini tıkar da yutkunamazsın. öyle bir şarkı.

(bkz: adamın amına koyan şarkılar )

sevgili sözlük

ona söyleyemediğim tüm cümleleri bir kenara bırakmış, silinecekken buldum sözlük.. o satırlar;

biliyorum, hep yarım kalacak gibi cümle sonlarında gafil avlıyordum tümdenliğini. gecikmiş güneşin bir bedel biçmesi gerekiyordu sabahlarımıza. olur, olmadık zamanlar da uyanıyordum.
şarkılarını açıyor, sendeleyerek balkona uzanan o yolda, manidar boş vermişliğimize küfürler atıyordum. gecikiyorduk tüm gidilecek mutluluk vakitlerinin vakitsizliklerine, garlar öylesi bir yokuşa atıyordu ki benliğimizi, nereyi tutsak tuzla buz oluyordu, ağlamayı dahi beceremiyorduk.
sokakların o fahişe tebessümlerinde ki alaycılığını her şeye benzetebilmişken, kendimizde ki
o duygulara hiçbir anlam katamıyor, barındıramıyorduk.

geri dönmeyi bekler vaziyette uzaklaşıyorduk sokağın ortasında birbirimizden ama çoktan tütmeye başlamıştı sobaların o hissiz o sessiz vasiyeti. son kez göz atıyorduk birbirimize, “gitme” denilmeyeceğini bildiğimiz halde, son bakış yalıyor kaldırımın şikâyet fermanı veren ıslaklığı.

git hadi...
ağla o soğuk duvarlarında evin, birlikte ağlayamayacağımız gibi hıçkır küf tutmuş duvarlara. ben seni tutulmamış sözlerin sahil kıyısında kalan o yeniyetmeliğini sevmeye gittim. şimdi ömrümüzde gene bir telaş, apansız bir misafiri ağırlama intikamı, sevişilemeyecek olan yatağın soğuk hisliliği yer alacak hep. bir başka yaprak soluşunun hüznünü yaşayacağız bırakıp gittiğimiz yerde başka ayrılıklar yaşanıyorken.

testosteron

iki yıl önce, izmir tiyatro günleri kapsamında izlediğim; konusu, oyuncuları, dekoru, müzikleri olsun çok iyi bir tiyatro oyunuydu. keza oyuncu kadrosu da öyle; emre karayel, fırat tanış, metin çoşkun, sezai paracıklıoğlu, mert fırat, timur acar ve inan ulaş torun’du.

kısaca konusu;
bir nikah ve bu nikahın bozulması üzerinden değişik meslekte olan yedi erkeğin (mikrobiyolog, kuş bilimci, baterist, gazeteci, avukat, garson, ve bir baba) cinselliğe, kadına, doğaya erkekçe bakışlarını sergiliyor. bu erkekçe bakışın ürettiği şiddet ve ayrımcı dille seyircilerin akıllarında zekice işlenmiş sorular bırakıyor.

facebook'taki kezbanların favori durum güncellemeleri

tutmuş bana hayatımı s*ktin diyor habire ulan ak sanki benim hayatım çok bakire -düzeltilmeden copy-paste yapılmıştır-

yemin ederim soğudum, ergen ve lez

sözlük yazarlarının favori smack down dövüşçüleri

smack down

ortaokul dönemim de geceleri flash tv de oluyordu, nasıl da izliyordum anlatamam. oturup karşısına hem dövüşü izler, hem kaslı erkeklere bakarak ağzımın salyalarını silerdim. ablam da nasıl izliyorsun bu dövüşü derdi bana, izliyordum işte. favori adamım stone cold idi. bir de ikiz kardeşler vardı; matt hardy ve jeff hardy onlar da iyidi şimdi yiğidi öldür hakkını yeme-. playstation da az oynamadım, ne şiddete meğilliymişim be.

haa bir de bu dövüşün kadınlar arası versiyonu vardı. ne gülerdim izlerken. anımsadığım kadarıyla banu alkan imajında bir apla vardı ringe pembe renkli makyaj çantası ile çıkardı bi salınırdı görmeyin gitsin -tabi bilmiyor ki hanımkızımız birazdan yerden yere vurularak dayak yiyeceğini- o dayak yedikçe ben gülerdim. o yerde çebelleştikçe kahkayı patlatırdım.

yemeğin salçalısı kadının kalçalısı

butchlar genel de kalçalı mı oluyor ne ?

bir erkeğin en güzel yeri

fiddy

yeni bir yazar, daha hem de lezbiyen, hoş mu hoş gelmiş, sefalar getirmiş.

beargi

sürekli yeni sayısı var mı diye interneti aşındırdığımdı kendisi, yeni sayısını görünce bugün pek sevindirdi beni.. devamını da bekliyoruz.

ayı sözlük yazarlarının fobileri

derinlik fobisi var(-dı)

boyumu 2 mt kadar aşan yerlere kesinlikle gidemiyordum ama, geçen yaz bu fobimi yendim. şimdi açıl açılabildiğin kadar.

candan erçetin

1995 yılı hazırım albümünden daha isimli bir parçası var, ah salak kafam nasıl daha önce keşfedememişim dedim bu parçayı.. bir kez değil bin kez daha sevdim, günlerdir dilimde şarkı, içimi deldin geçtin candan of of

şarkı sözünüde iliştireyim tam olsun

daha,
sorulur mu hiç kader, daha
biçtiğin yarın nedir, merakla beklerim
daha,
yorulur muyum sanıyorsun
geçtiğim üç beş aşk ile biraz acı
daha,
çok olmalı
yok olmalı
yeter mi bu acı, ah bu acı
daha,
yetmiyorsun, yetmiyor, daha
yenik düşer diye, bekleme boş yere
daha,
vazgeçer miyim sanıyorsun
geçtiğim harabeler hala ayaktalar
daha,
çok olmalı
yok olmalı
yeter mi bu acı, ah bu acı

merhaba hayat

fox tv de bugün başlayan yeni bir dizidir. yetkin dikincilerin bazı sahneler de ölü balık+ergence bakışları haricinde diziyi çok sevdim.

oyuncular; vahide gördüm, keremcem, yasemin sannino, ozan osmanpaşaoğlu, seda güven, yıldız kültür, barış kılıç ve tabi ki yetkin dikinciler.

izlenimlerimden yola çıkarak ilk bölüm;
ünlü bir jinekoloji cerrahı olan deniz (vahide gördüm) boşandığı eşinin ardından, yeni bir hayata temiz bir sayfa açmak ister, istanbul'a annesinin yanına tatile gelerek bu adımı atar tesadüfen -yanılmıyorsam migrosda - tıp fakültesinden arkadaşı sinan -yetkin dikinciler- ile karşılaşır.. ve olaylar gelişir.

sözlükçülerin 15 yaşındaki haline vereceği öğüt

üniversiteye gideceksin, ilk yıl kampüsün; eğlencesine ve ortamına kanıp da derslerini, projelerini ihmal etme!

sigara

xavir dolan’ın les amours imaginaires –hayali aşklar- filmin de sigarayı oldukça güzel betimleyen bir sahnesi vardır.

“-çok sigara içiyorsun.geçen sefere göre.”
“-hayır. aynı miktarda içiyorum.sigarayı seviyorum.sigara içmek sanki unutmak gibi.moralim dibe vurduğunda
sigara elimdeki tek şeydir.yakarım,tüttürürüm ve sesimi keserim.böylece duygularımı saklarım.sigara duyguları
saklar.mentollü ve vanilyalı sigaralar vardır.bazı insanlar sever mentollü sigaraları, vanilyalı sigaraları,çikolatalı sigaraları, sigaralı sigaraları.sigara benim delirmemi engeller.beni hayatta tutar.beni ölene kadar hayatta tutar.”

yalnız uyanmak

herhangi bir sabah
saat 06.15

saatin duygusuzca çalan alarmını yavaşça gözlerini aralayarak açarken içine dokunan bir şeyler vardır. bu, ne sıcak battaniyenin altından çıkmak, ne de, o soğuk yere çıplak ayakla basmak,koyar size. tek sıkıntın akşamdan dinlediğin, seni uykuya teslim eden müziğin halen daha yanında çalmakta olduğunu fark edersin.
gariptir ki mırıldanmaya başlarsın “ daha, çok olmalı yeter mi bu acı, ah bu acı..” doğrularak lavaboya gidersin, içinde ki o sızı daha da sızlamaya başlar. sanki yüreğin sıkışır gibi, meramını yüzünüze çarptığınız ılık suya saklar gibi, her seferinde daha hızlı olur içinizde acı hazzının şiddeti. ruhsuz bir halde odana gelir, akşamdan hazırladığın kıyafetleri giymeye başlarsın. anlarsın ki odanızda ölgün ışığın içinde ağlamaya başlarsın, işte yalnızlık burada kendini koy verir. anlamadan bir sıkıntının içerisine çivileme dalarsın. evden çıkmak o noktada öyle zor gelir ki, koşarak yatağına atlamak ve hıçkırarak ağlamak duygusunu, kapıyı kitlerken içinde ki hırsla döndürürsün.iş servisinin en arka köşesine sığınırsın. kendini tutamayıp ağlamaya başlarsın. kimse görmesin diye çabucak silerken nemlenen gözlerini ona, gelecek olana seslenirsin;

sevgilim;
“ şimdi geçtiğim yollarda, önünde durduğum duraklarda, izlediğim suretlerde seni arıyorum. sen kokan sabahların özlemi ile doğrulurken yerimden, biz olmayı özlüyorum. giysilerimin içine karışan parfüm kokunu özlüyorum. akşamdan yarım kalan konuşmaların, devamını özlüyorum. her akşam o uzak tepelerde ışıkları yanan evlerde olmanı ve sana varmayı özlüyorum.”

ayı sözlük yazarlarının tuttuğu takımlar

  • /
  • 78

porter

çanakkale geçilmez derlerdi de inanmazdım. yıkıp geçmişsin güzelim kenti. yeter kıskandırdığın dön köyüne!

üstteki yazar

çok seviyorum ahretliğim. izmir'in en en çiğdem'i en en en boyoz'u olur kendisi.

yara

(bkz:kalben) in sonsuza kadar albümünden bir parça, güzel sözleri olan bir şarkı.

kalpsizin biri demişsin hani?
bari, yorgun dargın bakışalım.

orhan pamuk

1 yıl boyunca evinin balkonundan çektiği fotoğraflar yapı kredi sanatta sergileniyor. seçkiler arasında çokta albenisi olan görseller göremedim. birara taksime gidende gezilir artık. gezmek için son gün 27 nisan 2019

grizzly ve lemmingler

ayı sözlük yazarlarına şarkı armağan etmek

@porter izmirin en alımlı yazarı gelmiş hoşgelmiş. savur röfleli saçları..

Toplam entry sayısı: 1553

babanın ölmesi

ne çok isterdim sözlük; babamla yaşayamadığım her fırsatı oğlumla –oğlumla dedim, hep erkek çocuğum olsun isterdim- gerçekleştirebilmeyi. en basit anları dahi, zevkli hale getirebilen o mucize şeyle; dünyaya yeniden doğmuş gibi çocuklaşarak, huysuzlaşarak, mızıkçılık yaparak yaşamayı. çok hassasım bu konuda sözlük, tanıyamadım pek fazla ben babamı.

derler ya, parça parça hatırlanır işte öyle; bana arka odadan sataştığını duyar gibim halen daha “hababam sınıfı başladı gel izleyelim hadi” bende çocuk aklımla gitmezdim yanına. markete giderken onu koşullandırırdım “baba çubuk kraker ve negro alacağız değil mi?” o koskocaman cüssesiyle güler ve “alırız ama fazla şey istemeyeceksin” derdi, sesimi çıkarmaz, onun yanından yürürdüm. sanki korktuğum bir şeyler varda, onun haberi olmaksızın, beni koruyacağını düşünerek sırnaşırdım yanına, çocukluk işte. sonra o gece geldi çattı -pazar günlerini daha bir sevemez oldum o günden sonra- karşımda yığılıp kaldı o koskocaman adam ne olduğunu anlayamadan, idrak edemeden evde bir telaf, kalabalık bir güruh sonrası ise hissiz bir çocuk yüreği. hayatımda ki tek pişmanlığım onu o kapıdan çıkarırlarken “ya bir daha göremezsem, son kez öpsem babamı, çıkarmayın kapıdan” dedim. ama duymadılar, ambulans sesi çoktan mahalleyi baskısı altına almıştı.

gittiler…

bende balkondan ona bakıyordum, vedalaştığımı bilseydim koşmaz mıydım arkasından. babam, yoktu artık. beni koruyacak kimse yoktu, bir baba-oğul görsem hep yüreğim burkulur. muhabbetini duysam o ortamdan gitmemek için zor tutarım kendimi.

sonra sonra anladım ki; yazarın dediği doğruydu;

“işte bende ölüyorum, bir an önce ölmek istiyorum. babamın ardından başlayan bu ikinci hayatın bana neler getireceğini tam kestiremeden. belki de en zor ölümü yaşıyorum. bedenimin yarısını kaybetmiş, bir mucize; geri gel diye bekliyorum. gelmiyorsun, gelmeyeceksin bunu bilmek istemiyorum. kemiklerimi kırarcasına sımsıkı sarılmanı, öpmeni, kokunu, o güzel saçlarının tek bir telini rüyalarımda arıyorum. ve artık öğreniyorum; -öğreneli ve kavrayalı çok uzun yıllar oldu- babanın oğluna öğrettiği en son şeyin babasızlık olduğunu. ve yeniden doğuyorum. babasız bir hayata gözlerimi açıyorum; sensiz, yarım ve olgun..”

torrent

sayesinde 400 gb'lık* bir arşiv yaptığım mucizevi site.

https://1337x.to/home/ sağlam bir torrent sitesi.

sözlük yazarlarının hayat sloganları

iki sloganım var benim hayatımda;
-kendi kayığını çekmezsen, kendi limanını bulamazsın.
-az insan çok huzur.

son sözüm


bu yaz hazırlıklı olun. beachler’de duyacağımız ve sizinde özlediğiniz ses. işte o :)
*

yiğidim aslanım

bir zülfü livaneli parçası, ilginç bir öyküsü de var; bedri rahmi eyüboğlu, nazım hikmet ran için yazıyor, zülfü livaneli de uğur mumcu için besteliyor bu parçayı.

şarkı sözlerini de yazalım yiğidim aslanım

şu sılanın ufak tefek yolları
ağrıdan sızıdan tutmaz elleri
tepeden tırnağa şiir gülleri
yiğidim aslanım burda yatıyor.

bugün efkarlıyım açmasın güller
yiğidimden kara haber verirler
demirden döşeği taştan sedirler
yiğidim aslanım burda yatıyor.

ne bir haram yedim ne cana kıydım
ekmek kadar temiz su gibi aydım
hiç kimse duymadan hükümler giydim...
yiğidim aslanım burda yatıyor...

mezar arasında harman olur mu
onüç yıl hapiste derman kalır mı
azrail aç susuz canın alır mı
yiğidim aslanım burda yatıyor

http://ayisozluk.com/lnk/aaeb85

hayattan ve her şeyden bir anda soğutan şeyler

perdenin tamamını yanlış korniş boşluğuna takmış olduğunu farketmek ve sonra hepsini çıkarıp tekrar takmak.

sözlüklerde kürtçülerin artması

kafada şekillenen, sorgusuz sualsiz tek anlamı oymuşçasına "terörist" tanımına yerleşen halk topluluğu. medeniyetsiz oldukları iddiası, medeniyeti sorgulatır bir halktır kürtler. medeniyetin doğduğu topraklarda bin yıllarca ikamet etmiş fakat gelinen noktada belleği zayıf olanların "medeniyetsiz!" ithamlarına maruz kalmışlardır. öyle bir milletiz ki; televizyon, gazete, sosyal ağlarda at gözlüklerimiz varmışçasına öylesine görmeye tahammül edemiyoruz ki bizden olmayan bir ötekini görmeye nefret söylemlerimiz hazır; o kürt çünkü; ülkeyi bölecekler ve kendi devletlerini kuracaklar. o kürt çünkü; pkk örgütlerine destek veriyor. akla kazınan şeyler, birçok nedeni sıralanabilir pekala. haklarında uyanan nefretin nasıl olup da bunca büyüdüğüne anlam veremediğim, veremeyeceğimdir. uyanın artık! bu safsatalar çok geride kaldı. eğer birşeyler yapabileceksen yap. lafla peynir gemisi yürümez
söz konusu sadece kürtlük değil, unutma ki sende bir ötekisin. senin; aşağıladığın, yaşama hakkının olmadığını, hiçbir hukuki hakkın tanınmadığı yerde yaşıyorsun. aynı onlar gibi.

babanın ölmesi

ne çok isterdim sözlük; babamla yaşayamadığım her fırsatı oğlumla –oğlumla dedim, hep erkek çocuğum olsun isterdim- gerçekleştirebilmeyi. en basit anları dahi, zevkli hale getirebilen o mucize şeyle; dünyaya yeniden doğmuş gibi çocuklaşarak, huysuzlaşarak, mızıkçılık yaparak yaşamayı. çok hassasım bu konuda sözlük, tanıyamadım pek fazla ben babamı.

derler ya, parça parça hatırlanır işte öyle; bana arka odadan sataştığını duyar gibim halen daha “hababam sınıfı başladı gel izleyelim hadi” bende çocuk aklımla gitmezdim yanına. markete giderken onu koşullandırırdım “baba çubuk kraker ve negro alacağız değil mi?” o koskocaman cüssesiyle güler ve “alırız ama fazla şey istemeyeceksin” derdi, sesimi çıkarmaz, onun yanından yürürdüm. sanki korktuğum bir şeyler varda, onun haberi olmaksızın, beni koruyacağını düşünerek sırnaşırdım yanına, çocukluk işte. sonra o gece geldi çattı -pazar günlerini daha bir sevemez oldum o günden sonra- karşımda yığılıp kaldı o koskocaman adam ne olduğunu anlayamadan, idrak edemeden evde bir telaf, kalabalık bir güruh sonrası ise hissiz bir çocuk yüreği. hayatımda ki tek pişmanlığım onu o kapıdan çıkarırlarken “ya bir daha göremezsem, son kez öpsem babamı, çıkarmayın kapıdan” dedim. ama duymadılar, ambulans sesi çoktan mahalleyi baskısı altına almıştı.

gittiler…

bende balkondan ona bakıyordum, vedalaştığımı bilseydim koşmaz mıydım arkasından. babam, yoktu artık. beni koruyacak kimse yoktu, bir baba-oğul görsem hep yüreğim burkulur. muhabbetini duysam o ortamdan gitmemek için zor tutarım kendimi.

sonra sonra anladım ki; yazarın dediği doğruydu;

“işte bende ölüyorum, bir an önce ölmek istiyorum. babamın ardından başlayan bu ikinci hayatın bana neler getireceğini tam kestiremeden. belki de en zor ölümü yaşıyorum. bedenimin yarısını kaybetmiş, bir mucize; geri gel diye bekliyorum. gelmiyorsun, gelmeyeceksin bunu bilmek istemiyorum. kemiklerimi kırarcasına sımsıkı sarılmanı, öpmeni, kokunu, o güzel saçlarının tek bir telini rüyalarımda arıyorum. ve artık öğreniyorum; -öğreneli ve kavrayalı çok uzun yıllar oldu- babanın oğluna öğrettiği en son şeyin babasızlık olduğunu. ve yeniden doğuyorum. babasız bir hayata gözlerimi açıyorum; sensiz, yarım ve olgun..”

ayı sözlük itiraf

halen daha bıraktığın gibi hatırlıyorum seni. farklı olan; daha çok büyüdüm, farklı gelen; senin evladın olduğum için gururluyum, farklı algıladığım; senin ismin geçtiği zaman, "baba" kelimesinin hecelerini işittiğim an artık daha az yaralanıyorum. alışılıyor baba, hayat herşeyi alıştırıyor insana, fakat onbir yıl önce bıraktığın, seni çok seven küçük oğlunum.

babamı çok özledim sözlük..

mayrig

djivan gasparyan'ın sesinden dinlenildiğinde bir başka etki yaratan ermenice parçası. anneciğim demektir. *

türkçe şarkı sözleri;

anamin beyaz saclari
yüregimin tellerini yakti
onun tatli ögütleri
gönlümün tellerini kopardi

benim tatli, narin anam

geceleri uyuyamamissin
uykunu hep bölmüssün
geceyi sabah eylemissin
ninniler söylemissin

benim tatlı, narin anam

bu sarkim sizler icin
bütün anneler icin
benim tatli, narin anam..

sözlükten soğumak

sözlük, amaç çizgisinden saparak daha başka şeylere yönelip, bir araç muamelesi görmesi üzerine bir süredir entry girmememe sebep olan, doğal akış sürecimdir. son zamanlarda özgür bir platform olmasının hiçbir yansımasını göremediğim ve benim gibi düşünen onca yazarın da aynı düşünce de olduğunu düşünüyorum. sözüm ona; yaptıklarımı göz önüne sermekten çekince duymuyorum. bunu gizleyip örtbas etmekte hatasını bilmez kişilerin yapabileceği bir davranıştır. bir şekilde, eski enerjisini kaybeden sözlüğe birer atıfıımdır illegal sözlerim. sözlük kendi kurallarından bahsederken; kurallara uyulmaması, yazarların * başka zaaflarını gidermek ve bunlara çözüm yolu olarak sözlüğü mekan bellemekte bir etkendir.

ayı sözlük yazarlarının profilleri

ohaa boy ortalamalarını görünce yazsam mı diye düşündüm ama yazacağım

178 / 78 / 24

sik ve yarak geçen argo deyimleri am ile değiştirmek

izmir'in abartılmış bir balon olması

alttaki yazara soracaklarım var

1-karamsarlık, kişinin kendi penceresinden baktığı dünya ile alakalı. her pencere farklı bir duygunun tasarımı, ve bu tasarımı önceden nasıl ele aldığında ilişkili de biraz.

2-kendimden yola çıkarak bunu açıklamaya çalışayım; fil hafızası derler ya öyle bir hafızaya sahibim. kişi, olay, mekan farketmeksizin çoğu şeyi hatırlarım. bunun ne işe yaradığını bilmiyorum, ya da hafızamın neden bu denli geçmişteki şeyi, bana hatırlattığını bilemiyorum. kindarlık değil bence. eğer bu hafızanın hatırlattıklarını karşı tarafa öc alırcasına, planlı ve kumpas kurar gibi pusuda bekler gibi zamanını bekliyorsan kindarsındır. ben hatırladıklarımı unuturum çoğu zaman, o kişiyi gördüğüm zaman hep hatırlarım ve kendime göre de, savunma mekanizması yaratırım ya da bir önlem. kötü olmadım hiçbir zaman, çoğu zaman kötülük kindarlığı doğurur.


her zaman kendine söylediğin ve her seferinde inandığın en iyi yalanın nedir?
Henüz takip ettiği biri yok.