rusen amcanin oglu

Durum: 51 - 0 - 0 - 0 - 05.07.2016 22:21

Puan: 766 - Sözlük Kezbanı

11 yıl önce kayıt oldu. 4.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 3

yaşlandıkça anlamını yitiren şeyler

meybuz,tang,capri-sun,tombi,cino, ağızda patlayan şeker gibi çocukluk döneminde ayrı bir tadı olan bilumum şey de bunlara dahildir.yenildiğine bir avuç toz yutmuş gibi hissettiren leblebi tozunu da unutmamak gerek tabi.

kişinin eşcinsel olup olmadığını anlama yolları

imkansız olmayan ama uygulamaya dökmesi gayet zor olan yollardır. şöyle ki ;gay olduğundan şüphelendiğiniz kişi siz onunla konuşurken yanınızdan geçen yakışıklıyı bir kaç saniyeden uzun süzüp sonra tekrar size dönüyorsa, gözünüz aydın, haklı çıkmış olmanın gururunu yaşayabilirsiniz. ancak hemen heveslenmeyin çünkü büyük ihtimale siz de aynı kişiyi kesmekle meşgul olacağınızdan, o kritik anı kaçıracaksınız.

insanın büyüdüğünü anladığı an

yolunda gitmeyen bir durumla karşılaştığında kendi kendine "kimi arasam?" sorusunu değil de onun yerine "bu sorunu nasıl çözebilirim?" sorusunu yönelttiğini fark ettiği andır.

erkek rengi

sanayileşme ve modernizasyon sonrasında üretilmiş,medya tarafından dayatılan bir kavramdır.seri üretim tekstil ürünleri yaygınlaşmadan önce tüm çocuklar hem temiz olması hem de yapay boyaların günümüzde olduğu kadar yaygın olmaması sebebiyle beyaz giydirilirdi.(hatta orta çağ ve öncesinde mor ve lacivert gibi üretilmesi zor olan renkler yalnızca soylular tarafından kullanılırdı.)ancak 20.yy ve sonrasında,orta ve alt sınıf seri üretim dolayısıyla kumaş boyalarının bir çok çeşidine rahat ve ucuzca ulaşma şansı yakaladı ki bu da hangi rengin hangi cinsiyete ait olacağı sorununu ortaya çıkardı.aslında ilk başta erkekler için kullanılan pembe tonlarının ,özellikle 1920'li yıllar ve sonraki dönemde ,kadın dergilerinde ve bazı gazetelerde kız çocukları için kullanılmasının özendirilip teşvik edilmesi sonucu renklere atfedilen cinsel özellikler günümüzdeki halini aldı.
yani erkek rengi olarak adlandırılan kavram içinde bulunduğu sosyal yapıdan ve toplumun algısından bağımsız olmadığı gibi değişken ve komplekstir aynı zamanda.

iki erkeği yan yana görünce kesin bunlar gaydir diyen insan modeli

söz konusu kişi türkiye'de ise yanılma ihtimali fazladır.çünkü türkiye gibi cinselliğin tabulaştırıldığı hatta adeta kirli addedildiği orta doğu toplumlarında mevcut olan çarpık ahlak anlayışı dolayısıyla insanlar karşı cinsle sağlıklı iletişim kuramadığından genellikle hem cinsleriyle güçlü bağ kurarlar ki bu onların eşcinsel oldukları anlamına gelmez.hatta daha da ileri taşıyıp ilk cinsel deneyimlerini bile birbirleri ile yasamış olmaları durumu bile bunu değiştirmez zira cinselliğin yanında duygusal çekimin(bromance değil) bulunması zorunludur.ancak burada ifade edilen kesinlikle cinsiyetlerin kesin sınırlarla ayrılmasının eşcinselliğe sebep olması değildir ki zaten bu mümkün de değildir.
ayrıca bunu söyleyen kişinin yabancı olması olasılığı da vardır.yurt dışından gelen bir arkadaşım bu kadar çok erkeğin kol kola rahatça gezdiğini görünce türkiye'nin lgbt bireylere çok saygılı olduğunu söylemişti.tabi olayın doğrusunu anlayınca durum biraz değişti.ancak bunda sıhhıye'deki yerleri kaplayan malum kartvizitlerin etkisi var mıydı hala bilmiyorum

türkiye'de tüm gaylerin aktif olma sorunsalı

erkek olmanın bu kadar yüceltildiği,eşcinsellerin bile "adam gibi adam" aradığı toplumda şaşırtıcı değildir.onun için kadın ile arasında ilişki kurabilecek herhangi bir davranışta bulunmak onu daha az değerli kılar.en erkek o olmalıdır. hatta bunun için "full" gibi ucubik bir sıfat bile ekler yüce aktifliğinin başına.bunu yapmıyorsa da büyük ihtimalle versatile olduğunu söyleyerek orta yolu bulmaya çalışır.

erkeğin seksiliğinden çalan unsurlar

zamanla ilerlemesi gereken ilişkilerde bazı aşamalara bodoslama dalmak, patavatsız ve yavşak bir karaktere sahip olmak.

(ör; yeni tanışılan kişiden makas almak.ayrıca makas almak nedir arkadaş türk filmi setinde miyiz yahu)

gaylerin en sevdiği şarkıcılar

çoğu zaman ulus civarında konuşlanmış pavyonlarda şarkıcı olabilmesi bile göz doldurucu bir başarı sayılabilecek kapasitede olup eşcinselleri destekleyen yalandan bir kaç eylemde bulunması sonucu hayran kitlesi kazanan şarkıcılarla paralellik gösteren , "üretilmiş", imitasyon şarkıcılar.
ancak "ay gay'leri çok seviyorum ben yhaa,çok tatlılar bence" tavırlarıyla,(özellikle pop müzikte) ürettikleri rezil "şarkıların" kalitesizliğini örtemeyecekleri de bir gerçek!

hoş olduğu söylendiğinde götü kalkan insan modeli

beğenilen noktası belirtildiği anda o bölümün sizdeki yansımasına bakacağı ve kıyaslama yapacağı kesin olan insan modelidir.artık kişi belli etmese bile gururu okşanacak ve dikkati üstün olduğu noktaya toplanacaktır.o ana kadar kendini objektif bir şekilde değerlendirme fırsatına sahip olamadığından karşılaştırma yapabileceği an yakın kişiyi/objeyi inceleyecektir.eğer spesifik bir özelliğini belirtiyorsanız ve o noktada sizin bir kusurunuz varsa beğeninizi ifade etmemeniz tavsiye edilir.
ör;hafif şası olan bir kişi karşı tarafa gözlerinin çok güzel olduğunu söylediği an daha önceden dikkat etmediğinden fark etmediği, kişinin şaşı olması durumunu fark etmeye başlaması.

gizli gay

gizliliği takıntı haline getirip "cia beni izliyor,fbi peşimde" triplerine girmiyor,çevresindeki açık olduğu kişilere sıkıntı verecek davranışlarda bulunmuyorsa anlaşılabilecek kişidir.zira türkiye ,istanbul,izmir ve ankara'dan ibaret değil.sırf sevdiği kişinin cinsiyeti yüzünden yaşama hakkının elinden alınabileceğini düşünen insanlarla birlikte yaşıyoruz.bu bağlamda o kadar ileri gitmese bile kariyer anlamında kişinin durumunu inanılmaz derecede etkilediğini de eklemek gerekli.
hem kişinin kendini salt cinselliğini merkez alarak tanımlaması eksik olacağından, eşcinseliğini sürekli deklare etmek gereksiz ve antipatik bir davranış. sonuçta nasıl heteroseksüeller, heteroseksüel olduklarını ayrıca belirtmiyorsa biz de buna mecbur değiliz.
ayrıca hiç kimse açılmazsa insanların önyargılarının nasıl kırılacağını soran arkadaşlara bir yandan hak verirken bir yandan da işin teorik kısmıdan farklı olarak "herkes bir lira verse" durumu kadar naif ve basit olmadıgını belirtmeliyim.

eşcinsel psikolojisi

çelişkilere ve kabullenilme isteğine dayanan psikolojidir.bu sorundan muzdarip olan escinsel heteroseksuel arkadaşlarının yasamlarını,sorunlarını kücümser ama onlar tarafından kabullenilmeye çaresizce ihtiyaç duyar. hatta bazen onlara hoş gözükmek için abartılı ve homofobik yorumlar yaparak kendini gülünç bir durumun içine sokar. kendinden farklı olan grubu aşağılayarak onlardan farklı oldugunu ifade etme ihtiyacı hisseder.söz konusu kişinin heteronormatif, ataerkil normlardan dem vurup profiline sakallı kadınlar aramasın yazmak gibi ''kıymetli''politikacılarımızı aratmayan fantastik beyanlarda bulunması şaşırtıcı değildir.(bu yorum tabiki tüm escinselleri kapsamaz,yalnızca çevreden gözlemlediğim bir takım davranışları içerir)
  • /
  • 3
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 51

ayı sözlük itiraf

bu aralar o kadar yoğun çalışıyorum ki ne kendime zaman ayırmaya ne de herhangi bir sosyal aktiviteye fırsat bulabiliyorum.yaşıyormuş gibi hissedemiyorum sanki.son günlerde kabuğuma çekildim adeta. arkadaşlarımla eskisi kadar sık görüşemiyorum (belki de görüşmüyorum).sözlüğü takip edemiyorum. * ne olacak bu halim onu da bilmiyorum. arkadaş çevreme out olmadığım için bir anlamda kendimi yalnız da hissediyorum.insanlarla tam anlamıyla bağ kuramadığımı düşünüyorum.bundan dolayı vazgeçilmez olarak addettiğim kimsem yok çevremdekilerin de benim için benzer şeyleri düşündüğünü varsayıyorum. bu şekilde devam dersem yeraltı filmindeki muharremi oynayabilecek seviyeye geleceğim.silkinip kendime gelmem gerektiğinin farkındayım ama her şeyin henüz başında olmama rağmen bunu yapacak gücü kendimde bulmuyorum. gece gece bu kadar depresif bir entry niye yazdım onu da bilmiyorum. gece yarısı gelen ağlama hissi nden dolayı olabilir.
şunu da belirtmeliyim ki sen de hiç yardımcı olmuyorsun sözlük yok yalnızsın yok gündemde değilsin... pehh...

ps: entry tekrar okuyunca fark ettim de amerikan filmlerinde milletin sürekli angarya kitlediği ezik, asosyal ,asyalı işçi profili çizmişim direkt.

ayı sözlük itiraf

sözlüğe öyle her gün uğramam. lakin ben sözlüğü daha çok, birbirini uzun zaman aramadığı halde görüşünce muhabbete yine kaldığı yerden devam eden bir arkadaş gibi görüyorum. bu yüzden giriş yaptığımda bazen eski entry'lerime şöyle bir göz atarım. az önce de 2 seneden fazla bir zaman önce yazdığım bir itiraf entry'sine denk geldim. ne kadar da mutsuzmuşum o zaman. bazı şeyleri yapamadığımdan, kabuğumu kırmam gerektiğinden ama kendimde bu cesareti bulamadığımdan dem vurmuşum. şimdi geri dönüp baktığım zaman kendi kendime şaşırıyorum. ne kadar da fazla şey yaşamışım, ne kadar değişmişim iki senede. bazen gerçekten tanıyamıyorum kendimi. bu süreçte meslek değiştirmişim, şehir değiştirmişim, yeni arkadaşlar, yeni insanlar, iyi ki tanımışım dediğim, keşke hayatımın bir parçası olmasaymış dediğim insanlar tanımışım. kelimenin tam anlamıyla sıfırdan başlamışım. ve sanki ben eski benliğime dair her şeyi sıyırıp atmışım. sanırım kendine yabancılaşmak deniyor buna. ama günün sonunda külahı önüme koyup kendimi muhasebeye çektiğimde mutlu olduğumu hissediyorum. sanırım sözlüğün, ya da yazmanın güzel yönü de bu. önceden nasıl düşündüğüne yahut nasıl bir insan olduğuna dair küçük fragmanlar sunması. sen bakmaktan kaçsan da o külahı senin önüne koyup "bak bakalım yeni kendini sevecek misin?" demesi.

gizli gay

gizliliği takıntı haline getirip "cia beni izliyor,fbi peşimde" triplerine girmiyor,çevresindeki açık olduğu kişilere sıkıntı verecek davranışlarda bulunmuyorsa anlaşılabilecek kişidir.zira türkiye ,istanbul,izmir ve ankara'dan ibaret değil.sırf sevdiği kişinin cinsiyeti yüzünden yaşama hakkının elinden alınabileceğini düşünen insanlarla birlikte yaşıyoruz.bu bağlamda o kadar ileri gitmese bile kariyer anlamında kişinin durumunu inanılmaz derecede etkilediğini de eklemek gerekli.
hem kişinin kendini salt cinselliğini merkez alarak tanımlaması eksik olacağından, eşcinseliğini sürekli deklare etmek gereksiz ve antipatik bir davranış. sonuçta nasıl heteroseksüeller, heteroseksüel olduklarını ayrıca belirtmiyorsa biz de buna mecbur değiliz.
ayrıca hiç kimse açılmazsa insanların önyargılarının nasıl kırılacağını soran arkadaşlara bir yandan hak verirken bir yandan da işin teorik kısmıdan farklı olarak "herkes bir lira verse" durumu kadar naif ve basit olmadıgını belirtmeliyim.

türkiye'de tüm gaylerin aktif olma sorunsalı

erkek olmanın bu kadar yüceltildiği,eşcinsellerin bile "adam gibi adam" aradığı toplumda şaşırtıcı değildir.onun için kadın ile arasında ilişki kurabilecek herhangi bir davranışta bulunmak onu daha az değerli kılar.en erkek o olmalıdır. hatta bunun için "full" gibi ucubik bir sıfat bile ekler yüce aktifliğinin başına.bunu yapmıyorsa da büyük ihtimalle versatile olduğunu söyleyerek orta yolu bulmaya çalışır.

kişinin eşcinsel olup olmadığını anlama yolları

imkansız olmayan ama uygulamaya dökmesi gayet zor olan yollardır. şöyle ki ;gay olduğundan şüphelendiğiniz kişi siz onunla konuşurken yanınızdan geçen yakışıklıyı bir kaç saniyeden uzun süzüp sonra tekrar size dönüyorsa, gözünüz aydın, haklı çıkmış olmanın gururunu yaşayabilirsiniz. ancak hemen heveslenmeyin çünkü büyük ihtimale siz de aynı kişiyi kesmekle meşgul olacağınızdan, o kritik anı kaçıracaksınız.

ayı sözlük itiraf

sözlüğe öyle her gün uğramam. lakin ben sözlüğü daha çok, birbirini uzun zaman aramadığı halde görüşünce muhabbete yine kaldığı yerden devam eden bir arkadaş gibi görüyorum. bu yüzden giriş yaptığımda bazen eski entry'lerime şöyle bir göz atarım. az önce de 2 seneden fazla bir zaman önce yazdığım bir itiraf entry'sine denk geldim. ne kadar da mutsuzmuşum o zaman. bazı şeyleri yapamadığımdan, kabuğumu kırmam gerektiğinden ama kendimde bu cesareti bulamadığımdan dem vurmuşum. şimdi geri dönüp baktığım zaman kendi kendime şaşırıyorum. ne kadar da fazla şey yaşamışım, ne kadar değişmişim iki senede. bazen gerçekten tanıyamıyorum kendimi. bu süreçte meslek değiştirmişim, şehir değiştirmişim, yeni arkadaşlar, yeni insanlar, iyi ki tanımışım dediğim, keşke hayatımın bir parçası olmasaymış dediğim insanlar tanımışım. kelimenin tam anlamıyla sıfırdan başlamışım. ve sanki ben eski benliğime dair her şeyi sıyırıp atmışım. sanırım kendine yabancılaşmak deniyor buna. ama günün sonunda külahı önüme koyup kendimi muhasebeye çektiğimde mutlu olduğumu hissediyorum. sanırım sözlüğün, ya da yazmanın güzel yönü de bu. önceden nasıl düşündüğüne yahut nasıl bir insan olduğuna dair küçük fragmanlar sunması. sen bakmaktan kaçsan da o külahı senin önüne koyup "bak bakalım yeni kendini sevecek misin?" demesi.

yazgı

2001 yapımı zeki demirkubuz filmidir aynı zamanda.
Henüz takip eden biri yok.