vücut geliştirmede bacakları geliştirmeyi unutmak
ayı sözlük yazarlarının hayalleri
carrie bradshaw gibi olmak diyebilirim.
kendi alanimda usta bir kose yazari olmak,
new york'ta yasamak,
samantha ve charlotte gibi arkadaslarla eglenmek,
hi tabi bir de sevdigim insanla mukemmel bir ask yasamak.
dilerim herkesin hayali gerceklesir.
aynur aydın
şu anda türkiye'deki en kaliteli kadın şarkıcılardan biridir. kendine has tarzı ve tınısıyla daha ilk dinlediğim andan itibaren beni kendisine bağlamıştı.
yakında çok değerlenecek bu kız. yurtdışına açılma ihtimali bile var ki yabancı şarkılarını dinlediğimde alttaki yorumlarda değişik milletlerden kardeşlerimiz de yorum yapıyor.
başarılarının devamını dilerim aynur'cuğum.
eurovision 2016 da ülkemizi kim temsil etmeli
homojen dergi
yazar bölümünde adımı görmek bile muhteşem bir duygu.
çok emekler verildi. böylesi güzel bir işte olmanın mutluluğu çok başka. inşallah her şey gönlünüzce olur.
tatlı küçük yalancılar
şu anda tek takip ettiğim dizi pretty little liars'ın türkiye uyarlamasıdır.
ilk bölümünü izlemiştim. ne yalan söyleyeyim, pek başarılı bulmamıştım. belki spencer asilliği arıyordum, belki alison şuhluğunu arıyordum ama bulamadım işte. sonraki bölümlerine de bakmadım zaten.
ama geçenlerde tekrar izledim. orjinaliyle hiçbir alakası yok. hani a dışında hiçbir ortak nokta göremedim neredeyse. buna yabancı senarist marlene abla nasıl izin vermiş anlamadım. bildiğim kadarıyla önce onların onaylaması lazım.
tky, yaz dizilerinin en başarılı işidir. başrollerinin çoğu eğitimli oyuncudur hatta içinde konservatuvar mezunu bile vardır. diğer yaz dizilerindeki gibi zorlayarak yakışıklı / güzel, oyunculuktan bihaber oyuncular ( ! ) yoktur. çoğunun ilk dizisidir ve buna rağmen oyunculuklar fena değildir. okuduklarıma göre kurguyu da epey sağlam yapıyorlarmış gibi görünüyor. buna rağmen hala istenilen başarı elde edilememiştir. eğer ki 13. bölüme kadar istenilen başarı elde edilemezse dizi final yapacakmış.
ben bizim ülkeyi gerçekten anlamıyorum. kiraz mevsimi ve türevleri dizilerinde ne buluyorlar yahu?! komedi desen değil, dram desen yok, romantizm desen yanından geçemez! buna romantik diyenler the notebook, ghost filmlerine ne derler allah bilir! tabi ki isteyen izler istemeyen izlemez. ama şu basit dizi etkilerinden kurtulalım artık lütfen ya. yakışıklı oğlanların, güzel kızların reyting yaptığı dizilerden gerçekten bıktım artık.
ulan amerika'ya ilk kez hakları satılan dizi son'dur. bilen bilir mükemmel bir diziydi. 25 bölüm dayandı. atv yenilemek istemedi sözleşmeyi. e adamlar haklı! dizi 80. oluyordu lan!
şimdi diyenler olacak '' ee millet işten yorgun argın geliyor, bir de 2 saat ' a ' kim diye mi düşünsün? '' kardeşim, bu ülkede avrupa yakası, yalan dünya, ulan istanbul gibi diziler geldi. fıstık gibi dizilerdi, izlediğimiz an kahkahalar atıyorduk. kafa dağıtmak isteyen insanlar bunları izler. çilek kokusu'nun neyine gülüyorsunuz?
işin özü şu : gizem türünün ülkemizde tutması için epey yol var. bizim millet ya ağlayacak ya da saçma sapan dizileri izleyecek! ortası daha gelişmedi bizde!
sabah ereksiyonu olan erkeğe gonoydon demek
bence bir sevgiliye verilecek en güzel hediyelerden biridir.
popüler olunca eski arkadaşlarını unutan insan
öyle sinir oluyorum ki bu tiplere! benim gözümde '' sonradan görme '' kategorisindedir bunlar. biraz önce şahit olduğum bir olaydı. sizlere anlatmak isterim.
bir arkadaşım vardı. çocukluğumuzdan beri yakın arkadaştık. belki de anne ve babasının vermediği değeri ben vermişimdir ona. kendi öz oğluna küfürler eden bir babadan bahsediyorum. adam yerine koymayı bırakın insan yerine bile koymuyordu oğlunu. sitede de kimse bununla konuşmazdı. ama anne babası sitenin yöneticisi olduğundan herkes tanırdı.
tip olarak da yakışıklı biri değildi. hatta ortalamanın da biraz altında diyebilirim. ben siteye taşınınca çoğu kızla çıktım. hatta sitenin en güzel kızını bile tavladım. ama bu arada da aşık olduğu kızla arasını yapabilmek uğruna ( bu arada aşık olduğu kız en yakın arkadaşım ) en yakın arkadaşıma rest bile çektim. ama kızın yaptığı şey oğlanı bütün sitenin ortasında bir güzel azarlamak oldu.
o günden sonra iyice yakınlaştım ona. bilmiyorum, içimde bir yerlerde gerçekten seviyordum onu. değer veriyordum. derdi olduğunda hep bana ağlardı falan.
gel zaman git zaman ben siteden taşındım. ortam buna kaldı. bu da bu arada büyüdü, kendini geliştirmeye başladı. geliştirme ( ! ) dediysem de hemen aklınıza kitaplar okuyup, kült filmleri izlemek falan gelmesin. spor salonuna gitti, giyimine kuşamına özen göstermeye başladı. sitede tek erkek bu kalınca da ilgi biraz arttı.
ben de o zamanlar lise sona geçmiştim. iki haftada bir falan buluşuyorduk ama çocuk o kadar boş konuşuyordu ki, karşımda 5 yaşındaki bir çocuk konuşsa belki daha anlamlı konuşurdu. sinemaya girerdik, her 2 dakikada bir bana dönüp karakterleri birine benzetip dram filminde kahkaha atardı. bütün salon bize bakardı. ben de haliyle buluşmak istemezdim artık. birkaç kere yanından erken ayrılmak zorunda kaldım. dayanamadım çünkü artık.
gün geçtikçe sınav iyice yaklaşmaya başladı. ben de sürekli denemelerdeyim, dershanedeyim, özel dersteyim. böyle olunca sadece kurs arkadaşlarımla görüşebiliyordum. bunu ihmal ediyordum. evet, çok üzülmüyordum, iyi geliyordu. çünkü onunla buluştuğumda sanki hala kendimi 9 yaşında gibi hissediyordum. buna rağmen her gece beni arardı. en az 3 saat aşık olduğu kızı anlatırdı. kız buna '' seni abi olarak görüyorum '' dediği halde bana aşık falan diyordu sürekli. bir süreden sonra '' yeter lan '' diyesi geliyordu insanın ama geçmiş günlerin hatrına susardım hep.
neyse, ben üniversiteye gitmeyince bu bana tekrardan üstünlük taslamaya başladı. sürekli bir cüce demeler, fakir demeler falan aklınca espri yapıyor. kendi sigaraya başladı, her tarafa sigaralı resmini koyuyor falan. iyice klasik ergen havasından büyüdüm ( ! ) havasına geçti yani anlayacağınız. buna rağmen tek bir şey demedim. ama en sonunda bana yer cücesi deyince kayış koptu bende. eski aşık olduğu kızın yanında diyor bir de bana bunu. kız da önceden benden hoşlanıyordu. bunu bilmesine rağmen böyle söylüyor bana!
şubattan bu yana eski yakınlığımız yok artık. ben bu sene de üniversiteye gitmeyince bu, saçma sapan bir özel üniversitenin saçma sapan bir bölümünü ücretli kazandı ( ! ) benimle öyle bir konuşuyor ki sanki '' sen kolej mezunusun, gitsene hadi özele. '' der gibi. ulan senin baban bir tane magnumun hesabını yapan adam, sen kimsin lan?
ee, insanın ağzı torba değil ki büzesin. özel üniversiteye gitmeyi ben de bilirim. ama insanlar ideallerden ve hayallerden anlamıyor ki! benim belirlediğim bir yer var ve sonuç ne olursa olsun oraya gideceğim! yoksa özel üniversiteye gitmeyi ben de bilirim. benim bütün kardeşlerim özelde okuyor şu anda. ama gel de bunu anlat işte.
neyse, gitmeden son kez buluşalım dedik. bundan ses seda yok ama. sanki gidecek olan başkaları! planı başkaları yapıyor. siz ayarların ben haber veririm dedi. beyzadenin gelip gelmeyeceği bile meçhul. haber veririm dediği saatin üzerinden tam 1.5 saat geçti, haber yok! biz eşek başıyız da bekleriz onu!
işin özü şu arkadaşlarım : böyle insanları sepetleyebildiğiniz kadar erkenden sepetleyin ve unutmayın; ilahi adalet mutlaka vardır. iyiliğin de karşılığı bizi bulur, kötülüğün karşılığı da..
episodes
matt leblanc
* tamsin greig ve stephen mangan'ın oynadığı showtime - bbc ortak yapımı dizi.
konusuna gelirsek ; sean - beverly lincoln ingiltere'de tutan bir dizinin senaristliğini yapmaktadırlar. katıldıkları bir gecede amerika'daki kanallardan birinin yönetmeni merc lapidus dizinin konusunu beğenir ve diziyi amerika'da da çekmek istediğini söyler. ancak bu iş sanıldığı kadar kolay olmayacaktır. dizinin başrol oyuncusunu istemeyen yönetmen onun yerine matt leblanc'ı getirir. ne yaparlarsa yapsınlar dizi tutmaz. asıl anlatılmak istenen aslında televizyonun ne kadar adi olduğudur.
dizide benim dikkatimi çeken en büyük şeylerden biri de matt leblanc'ın penisiyle ilgili söylenen şeyler. öyle bir söylüyorlar ki sanırsın 30 cm!
hı, diziye başlamak isteyenler başlasın. çerez niyetine yenir. ama yok efendim ben friends'te olduğu gibi kahkahalarla falan izleyeceğim diyorsan hiç başlama. 3. sezona yeni başladım bırak kahkaha atmayı gülmedim bile neredeyse. bazı sahneler komik ama asla kahkaha attırmıyor. yani bende attırmadı dizi bilemem.
* 5. sezon onayı da almıştır bu arada.
ygs 2016
şansımı üçüncü kez deneyeceğim sınavdır. istediğim yerler gelene kadar gireceğim.
çok güçlü hissediyorum ama kendimi bu sınavda. 2014'te bir milyon üçyüz bininciydim, 2015'te 200 bininciydim, bu sene de böylesine büyük bir atak yaparım inşallah.
her şey senin için istanbul!
bu arada galatasaray üniversitesi - iletişim fakültesi hakkında bilgisi olan varsa mesaj atabilir mi bana?
pretty little liars
1. bölümünden başlayıp her bölümünü izlediğim, ara bölümlerde tempoyu düşürse de genel itibarıyla gizem seviyesini hep yüksek tutmayı başaran gençlik dizisi.
ama gel gör diziye o kadar gizem kattılar ki bunların altından kalkamayacaklarını biliyordum. nitekim dediğim de oldu zaten. bundan sonrası ağır spoiler içerir.
---
spoiler ---
cece? gerçekten mi? hayır marlene king ablamız başka yazacak birini bulamadın mı? ben yıllardır aria'nın a olması hayaliyle yanıp tutuşuyordum, sen gittin dizi de sadece 13 bölüm oynayan cece'yi yaptın! hadi bunu geçtim.
black widow ve red coat gibi önemli rolleri sara harvey denilen diziyi belki izleyicileri kadar bilmeyen birine verdin!
çok güzel başladılar, çok güzel devam ettirdiler ama sonu olmadı be! bilmiyorum, izlediğim her şey boşa gitmiş gibi. o okuduğumuz teoriler, gizemi çözmeye çalışmamız... hoş olmadı yani.
bu arada marlene, dizinin senaristi, bunun büyük bir şaşırtmaca olduğunu söylemiş. bu karı ne yapmaya çalışıyor allasen?
---
spoiler ---
ne olursa olsun spencer hastings ve alison dilaurentis için yine izlenir. ocak 2016'da görüşmek üzere!
deccal
şu aralar vizyonda bulunan türk yapımı filmdir. arkadaşlarla canımız sıkıldığı için girelim dedik. girmez olaydık! verilen emeği bile takdir edemiyor insan.
---
spoiler ---
ben ki gerçekten türk korku filmlerinden korkmasam da severim. hasan karacadağ gibi bu işe ömrünü adayan insanlara saygım sonsuz.
ama bu nedir arkadaşım? siz çekerken hiç mi düşünmediniz ulan biz ne çekiyoruz diye!
bahse girerim oyuncular bile anlamamıştır replikleri falan.
sadece başroldaki kızın
* oyunculuğu güzeldi biraz. filmde başka hiçbir artı göremiyorum.
yapmayın efendim, böyle film çekecekseniz yapmayın. yemin ederim, hiçbir filmde parama yazık demedim ama bunda diyorum. parayı ona vereceğime gider sınav için kitap falan alırdım.
---
spoiler ---
dipnot : rüzgarın perdeyi sallamasıyla korkutma devri 1800'lerde falan kalmadı mı yahu?!
vicious
48 yıldır beraber yaşayan iki eşcinselin hayatını anlattığı, başrollerinde ian mckellen ve derek jacobi'nin oynadığı muhteşem ötesi sitcom.
friends'te dahil hiçbir sitcomun pilot bölümüne bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum.
---
spoiler ---
from zac efron? remember?
---
spoiler ---
inşallah çoook çoook uzun yıllar devam eder!
dipnot : idolsün mckellen!
seda sayan
bu kadını tüm özelliklerine; avamlığına, sıradanlığına rağmen seviyorum ya. ay çok komik konuşuyor bir kere.
seda bacığımmmmmm!
sevgiliden ayrıldıktan sonra ilk olarak yapılması gerekenler
bence bunu yapmadan önce daha mühim bir şey yapmak lazım.
(bkz:
sevgili bulmak )
cumartesi
edebiyat, biyoloji ve matematik çalışarak geçireceğim gündür.
herkes alkol alırken kola içmek
seks mi sevgi mi
bence ikisi birbirini tamamlayan durumlardır. seks olmadan sevgi olmaz ama daha da önemlisi sevgi olmasan seks olmaz...
psikolog sevgili
istemem açıkçası! düşünsene, bir yalan söylüyorsun ve sana '' şu anda vücut, jest ve mimik tepkilerinden anladığım yalan söylüyorsun. biz buna tıpta mitomani adı veriyoruz. '' diyor.
ay, intihar sebebi resmen!
onca kız dururken neden bir erkek
her gün mutlaka connected hesabımdan duyduğum soru cümlesidir. cevabı niye merak edilir, anlamam!
peki ben sana soruyorum: onca erkek dururken neden bir kız?