ayı sözlük itiraf

  • /
  • 181
ben vatandaşlarının değerlerine saygılı halkla kaynaşmış bir elitim
off çok hastayım sürekli uyuyorum. dünde kendimden geçmiştim ki whatsapp dan evli barklı yakın bir arkadaş fifa turnuvası yapcaz illa gel diyor, olum çok hastayım dedim yok sensiz olmaz diyor. beni özlediğinden mi yoksa oynarken her öne eğildiğimde kendince gizleyerek popoma dalmasından mı bu talep tam kestiremedim. bozmamak için, çakmıyorum bu durumu ayağına yatıp düzeltiyorum kendimi her seferinde ama evli adamsın olum kendine gel artık diyorum. haa gitcekmiyim? hayır! adım atcak halim yok!
seksten hiç ama hiç zevk almıyorum. bir de geç boşalma eklenince sıkıntıdan patlayasım geliyor doktor psikolojik dedi. ön sevişmeyi uzun tutuyorum yine fayda etmiyor. seksin ortasında yoruldum artık ara versek diyorlar hep. aranız batsın.
haftalar sonra ilk kez cuma gecesi bekar bir bey olarak gecelere akacağım. heyecan dorukta.
ilk itiraf;
kendimi bildim bileli, belirli bir olgunluğa ve hayat tecrübesine sahip insanlarla konuşurken, onlara sorduğum soru üzerine son günlerde kafam çok meşgul. "hayat sana şu yaşına kadar en iyi neyi öğretti? bu soruyu onlara yöneltmeyi ve sonrasında gelecek cevabı dinlemeyi çok seviyorum. çünkü kendimi içine sokabilmeyi o cevaplarda parçalarımı birleştirmeyi, bazen yenilenmeyi, bazen parçalamayı, düşünmeyi seviyorum. aklımda bu cevaplardan oluşan bir blog ya da kitap fikri cereyan ediyor. belki de cevapları kendime saklamalıyım. sahi "hayat sana şu yaşına kadar en iyi neyi öğretti?

ikinci itiraf;
son ilişkimin üzerinden sonra, ilişkiler üzerine artık inançsızlaştım ve korktuğum ben'e bürünmeye başladığımı hissediyorum. kişilerle tanışıyor, konuşuyor fakat, kimse beni kendi dünyasının içine çekemiyor. her konuşmada yapılan yersiz ve gereksiz detaylardan ve onun getirdiği * * sex arayışı güden insanlardan sıkıldım ve bıktım.

üçüncü itiraf;
biliyor musun, bilmiyorsun ya neyse..çehresi, mimikleri sana benzeyen adamı gördükten sonra sana bir mektup yazmayı düşündüm, düşünmekle kalmayıp yazdım da. sana yollamayı, okumanı ve içimde sana dair ne olduğunu tam çözemediğim duygularımı anlattım. tam iki sayfa. sana yollamadım, yollayacaktım. nedenler yoktu yollamamak için ta ki senin halen daha aynı kafada ve girdiğin dünyadan çıkamadığını gördükten sonra içimde o kırıntının adı her neyse ufalandı, hiçbir şey kalmadı. aklımda kalmadı.
bir önceki itiraf gözlerimi doldurdu.

özellikle entry içinde belirttiği 2. ve 3. itirafım diye yazdığı, yazarken de elinde martini içkisi ve sabahlığıyla sallana sallana anlattığı kısımlar. uzunca bir zamandır kendisiyle bu yazdıklarını detaylandırdığımızdan olsa gerek..
eskiler bilir sözlüğün ilk zamanlarında oha ne çokomel platform diye ben de gay bir babanın kızı rütbesiyle buralarda zibidilik yapıyordum en yakın arkadaşım da naringergedandı hatta kocamın abisiyle burada karşılaşıp rahatlamıştım.boşandım, taşındım, diyar diyar anadolu gezip bir sürü film çektim. neyse sonra yazmayı en sonunda da okumayı bıraktım buluşmalara gelmedim vs. şimdi n'oldu da buraya koştum:
bir kadına aşık oldum!
yok diyorum, haydaa diye volta atıyorum, yanındayken sapık gibi arkasına geçip saçlarını koklamaya çalışıyorum, sürekli onu düşünüyorum. kadınla o gece yattığım ve beni tanıştıran adama söylemek zorunda kaldım dalga geçiyorum sandı. teyzemin midesi bulandı sapık babanın genleri diye, annem cama çıkıp 'bunu bana niye yapıyorsun amına kodumun allahı' diye bağırdı, konuşmuyoruz ve her yerden engelledi beni. sırıtışlarımı ve heyecanımı gören dostlarım sıcak karşılasılar.
kendine beni aşık eden; çevresindeki adamlara tek tek siz nasıl olur da bu kadına ömrünüzü vermezsiniz diye sordurtan bu kadın iranlı bir ressam, gravür sanatçısı şu an iran'da ve mecburen başı kapalı (porno sitelerindeki türbanlı sikiş geliyor aklıma), eşcinsel de değil zaten. ben koyu ateistim kavuşamayızı düşünüyorum şu an kadın benden bi'haber... sözlük bana yardım et, beni sar, hadi yine gel benim ol.
sırf ben seviyorum diye bugün evime gelip bana börek ve brownie yaptı. hatta fazla fazla yapayım sonra da yersin deyip güldü. bir yandan sevdiğim şeyleri yaparken bir yandan da bana bakıyordu masum masum. o an ona sarılasım geldi ama yapmadım sadece izledim o da tebessüm etmekle yetindi ardından poğaça da sever misin onu da yapayım mı diye sordu...
ne kadar güzel değil mi yukarıda yazılanlar sayın sözlük. çok romantik, çok sevimli... ama işin şu tarafı var ben zerre hoşlanmıyorum kendisinden. arkadaş olarak iyi bir insan ama ötesi yok yani. bir taraftan kendimden nefret ediyorum neden izin veriyorsun diyorum diğer taraftan ise bunu ısrarlarına dayanamayıp kalbini kırmayayım diye yaptığımı biliyorum. neden her seferinde böyle olmak zorunda!! neden beğendiğim insanın zerre umrunda olmazken hoşlanmadığım insanın ilgisi dahilinde oluyorum!! yoksa artık ben de sevdiğimi unutup beni sevene mi bıraksam kendimi? hem belki de böylesi daha iyi olur. çünkü artık o kadar yoruldum ki beni umursamayan birini kendi başıma sevmekten. o kadar yoruldum ki sürekli kendimden ödün vermekten. artık göğsüne yaslanıp dinlenebileceğim birine ihtiyaç duyuyorum sanırım. önceden bunu diyeceksin deseler "hadi lan ordan" derdim ama gerçekten ihtiyacım olan tek şey bana destek olan ve seven biri.
kan üzerinden ideoloji kasanlardan buradan da kaçış yok. faşizmin ve yobazlığın her türlüsü beladır. bu faşist, dökülen kanlar üzerinden insanlık edebiyatı yapanlar aşağılık kişilerdir. okuduğunu anlama kapasitesi olmayan kör ve vicdansız kişilerdir bunlar. bir tarafta ölenlere bok böceği kadar dahi yüz vermez, diğer tarafta ölenler için yanarmış gibi yapıp kendi alçak ve insanlıktan yoksun ideolojilerinin propagandasını yaparlar. her tarafın faşisti, her tarafın yobazları kendi başınızı yiyin adiler. masum halka ettiğiniz yeter, ideolog ukala tavırlarınızı kaleme klavyeye bulaştırmadan, başkalarını zehirlemeden gidin neyi savunuyorsanız onu gerçekleştirmek için savaşın. savaşın da o timsah gözyaşı döktüğünüz halka azıcık yakın durmuş olursunuz hiç olmazsa fiziken. emperyalizmin finoları!

kediye de bokuna da kurban olasıcalar...
umarım domuz gribi olmuşumdur da beni bu hasta halimle çalıştıracak ve ondan da memnun kalmayacak kapitalizmin yarın kökünü kazırım.
şu sıralar tek düşündüğüm şey yok olmak. kimsenin canını yakmadan hiç var olmamış olmak istiyorum. çok yorgun olmam mı buna neden oluyor yoksa başka sebepler mi bilmiyorum fakat tüm gün ve geceler kafami bu düşünce dolduruyor. çok çok neşeli görünüyorum fakat içimde sürekli derin bir hüzün var. mutsuzluk da değil, mutlu bile olsam o hüzün hep orada. aslında en çok yoran şey de o ya... hayattaki en büyük keskem, keşke var olmasaydım.

itiraf, itiraf başlığını günlük olarak kullanınca suçluluk duyuyorum.
dün ortaokulda ailemin zorla gönderdiği yatılı kuran kursunda beni taciz eden insan müsvettesiyle karşılaştım o beni tanımadı haliyle ama benim zihnimin en karanlık köşelerine hapsettiğim bu adamcık bir anda hortlayıverdi bu zamana kadar kimin ne düşündüğünü hiç umursamadım benim gibi binlerce çocuk daha kötülerine maruz kalıyor bunu da biliyorum sanırım ben dillendirmiyorum canınızı acıtan şeyleri yokmuş gibi davranmaya kodluyorsunuz bu da böyle birşey sanırım. bununla ilgili yaşadıklarımdan homojene yazmayı düşünmedim değil ama hazır hissetmiyorum.
halamı kapalı diye dışladım, küstü. *
ekşisözlüğe takıldım biraz. bunalıma girdim. bu akşam da alkol takılmaca...

lgbti/lgbtt olunca direkt ( direk değil rica ederim. direkt. bak "t" var sonunda. elektrik direği değil o, direk ne yahu! ) bütün anarşik şeylere alkış tutmamız, hiçbir ahlaki değerimiz olmaması anlaşılıyor bazılarınca.

gaylife takılmaya geldiğim sözlükte terörist sevicilerin, devlet düşmanlarının ( hayal ettikleri devleti kurduklarında -nah kurarlar ya- ne olacak acaba! o devletin kanunu,askeri, polisi; düzeni olmayacak mı? ) lincine uğradım. bir entryimi beğenmeyen mal girip bütün entrylerime eksi veriyor ve sonra da benimle fikir çatışmasına girişiyor. ahlakının ne olduğunu ortaya koyan bu hareketiyle, bunun dediğine güvenilir mi, adam yerine koyup konuşulur mu!

hayat çok boktan... ama hayat çok güzel aslında. az kaldı...

evde bira fıstık sıcak sıcak takılıyorum. hala bir yerlerde insanlar tıklımtıkış otobüslerde evine gitmeye çalışıyor. kimileri hala otobüs vs bekliyor. kimileri geceyi dışarıda geçiriyor. kimileri hastanelerde. kimi de evinde yatıyor hasta bir şekilde. şükür halime.

kimileri de ırak'ta, suriye'de, libya'da, çin'de, türkiye'de can derdinde. karanlıkta aç, susuz. kimisi işkence altında, kimisi ölmüş.

herkesin bir derdi var. kiminin ekmeği yok, kiminin pırlantası küçük.

kiminin de pipisi küçük...

ne olursa olsun, insan olmalı önce herkes. insanlıktan nasibini almayan, mert olmayan çakallardan tüm masumları korusun allah.
izlediğim dizideki çatışma sahnesiyle aynı anda dışarıdan üç el silah sesi ve bağrışmalar geldi, sesi açıp izlemeye devam ettim.
edit: üzerine ocakta sigara yakarken saçımı yaktım. galiba bu gece ölüyorum.
hayatımın bir aşamasından ötekine geçiş, bir defteri ufaktan kapama zamanı gelmişken, korkuyorum. işler ters gidecek diye değil, başaracağımdan. günlerdir yatağımdan çıkmam öğleni buluyor, 8 de uyanma alışkanlığı olan birisi için normal değil. bunalıyorum ve neden sadece istediğim şeyle meşgul olamıyorum? milyoner olmadığım içindir belki de sıradan insan olmanın bedelleridir. minik dertler ama aşamıyorum. denemediğim şey kalmadı, eskiden olsa boşverip akışına bırakırdım geldiğim noktadan tiksindiğim için bu yola girmek istemiyorum artık.
5 ay sonra yeniden spora başladım. spor sonrası sırt ağrılarım kesildi. evde 20 kiloluk halterim 2 adet 5 kiloluk dumbellerım 1 mekik aletim 1 mekik ve barfiks demirim 1 tane de barfiks koridor barım var. gelsin kaslar sıkılaşsın ficıtlar ehehe.

edit: eklemeyi unutmuşum bir tane de pilates topum var. yalnız henüz ne yapılır bilmiyorum şimdilik üzerinde yuvarlanıyorum kedi gibi. lsadklakd aslında omurgayı fena rayına oturtuyo vücudu muazzam sıkılaştırıp kasları ortaya çıkarıyor falan ama evde o kadar geniş alan yok la.


şu müziğin 0:32'den sonrası sürekli kulağımda çınlıyor. yeter artık pls.
sevgili sözlük,

yazarların arasında bir ibne var diğer herkesi topla onun kadar olamıyoruz öyle ibne. ve işin kötü tarafı bunu her an her saniye; memeleri 4xl olup kucak dansı yapan striptizciden bile daha çok burnuma sokuyor. elimde olsa bu kadar sınırbilmez ve ucuz olan bir karakterin yazarlığını, profillerini, sosyal medya hesaplarını tek tek silerim.

şu saat oldu ofisten çıkamadık..

bir zamanlar büyük keyifle çalıştığım işimden son zamanlarda patronun yaptığı yavşaklık yüzünden nefret eder oldum, bu akşamın tek güzel yanı, yunusla birlikte mesaiye kalmış olmamdı ki onu çalışırken izlemek bin orgazma bedel..

  • /
  • 181