böcek, fare, yılan, haşarat... (korksam da öldüremem), asansörde kapalı kalmak (ama kapalı alan korkum yoktur, asansörün iki kat arasında kalmasıdır korkum), beğendiğim adamın aletinin küçük çıkması (bu da hayalkırıklığına dönüşen beklentidendir diyelim)
birisini öldürmek.... dahası birisini öldürmek zorunda kalmak.... o esnada nasıl davranırım bilemiyorum... birde bana yakın birisinin ölmesi ve onun cenazesi... kısaca galiba tek korkum ölüm....
insanlık tarihinde cümle cemaatin düşüne düşüne sıyırdığı şey, yok olma!
ölümden sonra yaşam anlatıları, reenkarnasyon bilmeceleri, lokman hekim gibi dolanıp durmalı ölümsüzlük arayışları hepsi bunun sonucu, yok yani yok olup gitmeyi yediremiyoruz kendimize çünkü yokluk denen şey yalnız kavramlar dünyamızdan bir parça, zihnimizde bunu tasavvur edecek bir ihtimal yok sadece benzetme yaparız ama yapacağımız benzetme de adamı titretmeye yeter.
oysa evren de karşıtlıklar sayesinde işlemiyor mu? yokluk denen şey olmasa varlık denen şeyi ayırt edemezsin, haliyle yaşam denilen bir şeyin farkında olmak için de ölüm denen şeyin varlığı gerekiyor. ama işte öyle olmuyor, teselli de etsek buradan kalkıp anlamlı felsefeler de kursak ya da kaçış teorilerine de sığınsan eninde sonunda odaklandığımız bir an oluyor ve o kalbi coşturuyor. daha kötüsü de her şeyin sonunun olduğu gerçeği, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşasak da o gün gelecek, milyarlarca gezegende milyarlarca ton buğday olsa ve bir kuş her gün bir buğdayı yese yine er ya da geç bitecek o buğday, yani vaziyet aslında koğuşta otururken şafakta olacak idamı beklemek gibi, oturuyoruz iyi hoş ve saatlerimiz var ve gelecek o an, er ya da geç gelecek.
dört sene önce sürekli yok oluşu düşünmeye başlamıştım, aylar geçti ve panik atak geçirdim, ve şu aralar yine başladı bu iş, gecenin köründe dışarıdan çok kalp nabzını hissediyorsun, yani film başa sarıyor ya da tek kaldığım evde haftalardır oturup durduğum için bu sefer temelli kafayı sıyırıyorum.
ama yine de kabul etmek lazım, insanın en saygıdeğer yanı bu gerçeği bilmesine rağmen bir biçimde yaşamına devam etmesi, hepimiz geçiştiriyoruz ama bu gerçeği geçiştirdiğimiz için olduğu gibi yaşamı sürdürüyoruz.