o da herkes gibi birisi işte kendiyle çelişen, bazen kapitalist,bazen komunist bazen bazen siyah bazen beyaz,bazen muhalefet,bazen muhalefete muhalefet,bazen popüler kültürün parçası , bazen entellektüel yaşamın parçası,bazen ukala,bazen mütevazi yani kısaca herkes gibi bizim gibi biri...
her ne kadar aklın yolu birdir desem de.nikimi seçerken kimseyi inandıramıyacağım sanırım
çok da önemli değil ha benim ha senin bizim sözlüğümüzün niki olsun .
bugün arabada giderken dinlediğim satış pazarlamada oxford,harvard da master dersi olacak reklamı ve reklamcıyı tanımama vesile olan mucize ilaç.öyleymiş ben demiyorum...
aşırı sosyalleşmek adına bazı avcıların kurduğu hain tuzak.bu tipler genelde "ya ben de istiyorum diyenlere" özelden yardıran kişilerdir.
bazısı da yeteneksizsinize çıkamadığından hünerlerini fotoğraf makinesi mi tost makinesi ile mi çektiği belli olmayan o şahaserlerini paylaşıp hünerlerini gösterir.
her şey bir ayının sözlüğü şans eseri bulmasıyla başlar kısa zamanda çok iyi bir yazar olan kahramanımız çok güzel dostluklar edinmiş ve popüler hale gelmiştir.günün birin de ayının birine aşık olur tabi bu karşılık bulur.
her şey klavyenin ardında çok güzeldir.kameralar açılır sohbetler edilir beraber sabahlanır.günler çok güzel geçmektedir.kahramanımız itilmiş hor görülmüş bir kitlenin içinde kendi gibi olan kişilerle yalnızlığını yendiğini düşünür taa ki gerçekler yine tokat gibi suratına çarpılıncaya kadar.
ayi sozluk bir zirve yapar,zirveye her kesimden insanlar (lgbti) o gün büyük bir heyecanla katılmıştır.ama zirvede bir kişi eksiktir.
o da bizim kahraman.aylarca internet üzerinden sohbet ettiği aşk yaşadığı sevgilisi çok merak eder neden gelmedi diye.telefon açar ulaşamaz hırslanır sinirlenir o gün zirvede tanıştığı biri ile onu aldatır.
halbu ki gerçekler çok farklıdır ötekileşmiş bir dünyanın mensubu olan kahramanımız aslında engellidir.belden aşağı felç geçirmiştir yürüyemiyordur.
bu gerçeği aşık olduğu birine söyleyememiş o kişiyi kaybetmekten korktuğu için her gün ertelemiştir.....
sonuç olarak kısa keseyim.film içinde sadece bu iki kişi değil bir lezbiyen yazarın, bir ayı yazarın,bir trans yazarın ... vb her kategoriden bir çok eşcinselliğin ufak ufak hikayeleri olursa ve bu hikayeler harika bir final ile bağlanırsa güzel bir şeyler çıkabilir.
(mesela çocuk sahibi olmak isteyen lezbiyen bir kadının ve gay bir adamın sözlükte şans eseri tanışması ve hikayeleri olabilir.)
çok uzatmak istemedim.
gay olarak her ne kadar itilmiş gibi hissetsek de bizlerden daha çok ötekileştirilmiş bir çok insan yaşıyor üstelik onlar bulunduğu durumu saklayamıyorlar da,
aslında toplumun genel sorunu farklılıklara karşı ön yargılı olunması.
sinirlerimi hoplatan duyduğum en saçma öneri
gelse gelse ancak bir heteroseksüelin aklına gelir bu tarz bir öneri
eşcinseller asla öteki değildir ve kendi kendini ötekileştirmemeli toplumun içinde yaşayan her hangi bir bireyidir.
eğer toplumun kültürü bazı şeylere hazırlıklı değilse bu ayrıcalıkla değil pozitif ayrımcılıkla değil zamanla eşcinsellerin örnek yaşam tarzları ve davranışlarıyla olur.ön yargılar yasalarla değil insanlarla yıkılır.
bu öneriyi eşcinselliği aşağılayan bir öneri olarak görüyorum
sanat kimsenin tekelinde değildir.sanatla uğraşan herkes sanatçıdır.
eğer tüm sanatçı sanatını mükemmel yapan kişi ise "kötü sanatçı" kelimesi anlatım bozukluğumu oluyor dedirten üzerine düşünmemiz gereken başlık.
iyi sanatçı ve kötü sanatçı da ayrıca göreceli olan bir şey kime göre neye göre