itiraf ediyorum: öğrenciyken askeri bölgede gizlice tank içinde 3 askerle sabaha kadar içip seks yapmışlığım vardır. yer gazimagosa, kktc. o günden sonra komando olmaya karar verdim, biraz beklemem gerekti ama bu emelime de ulaştım. mutluyum.
sorumluluk sahibi değilsin, böyle yürümüyor... (sorumluluk nedir? neye karşı sorumlu olunur? gibi kafada bir dolu soru işaretleri doğuracağı için tamamıyla havada asılı ve izafi kalır, devamında gelen bahanelere ise 'sen biraz düşün' denilip aradan kıyakça sıyrılınır) topuk...
yukarıdaki methiyelere ek olarak sunduğu, çıktığı programlarda +18'lik sözlerine hasta olduğun kişi...
kanal d'de yayınlanmış artiz mektebi programı 2011:
yarışmacının gitarları çok sevdiğini söylemesi üzerine müjde ar bombayı patlatmış yavrum senin bu gitar merakın kaç yaşlarında başladı? diyerek yarışmacıya gitarı seviyorsun ama neyse ki başka aletleri daha çok sevmiyorsun. ve yarışmacının çocukluk taklidi yapması üzerine de bu turgut özalın küçük turgutu gibi bir şey mi? demiştir.
amerika'lı rock grubu aerosmith'in aynı adlı şarkısı.
klibi de çok ses getirmiş, izlenisedir:
pink, it's my new obsession, yeah
pink, it's not even a question
pink, on the lips of your lover
'cause pink is the love you discover
pink, as the bing on your cherry
pink, 'cause you are so very
pink, it's the color of passion
'cause today it just goes with the fashion
pink, it was love at first sight
yeah pink, when i turn out the light
and pink gets me high as a kite
and i think everything is going to be alright
no matter what we do tonight
you could be my flamingo
'cause pink, it's a new kinda lingo
pink, like a deco umbrella
ffff, it's kink that you don't ever tell her
yeah, pink, it was love at first sight
then pink when i turn out the light
yeah, pink gets me high as a kite
and i think everything is going to be alright
no matter what we do tonight
asıl adı alecia beth moore olan pink, 8 ekim 1979 tarihinde amerika'nın pensilvanya eyaletinin doylestown şehrinde dünyaya geldi. şarkıcının pink adını almasının sebebi, sanıldığı gibi müzik dünyasına ilk adım attığında saçlarının pembe renkli olması değildi. bu takma ismi çocukluk yıllarında da kullanılmaktaydı. pink'in müziğe olan ilgisinin başlıca sebebi, babasının onu uyutmak için bestelediği ninnilerdi. yaşı ilerledikçe bu ninniler düetlere dönüştü ve pink lise yıllarında babasıyla birlikte ilk bestelerini yapmaya başladı. yerel bir rap grubuyla sahneye çıktığında ise henüz 13 yaşındaydı. oldukça sorunlu bir gençlik dönemi geçirdikten ve annesi ile babası ayrıldıktan sonra, annesiyle kavga etmekten bunalarak 14 yaşında evi terk etti ve müzik hayatına daha ciddi bir şekilde devam etmek zorunda olduğunu anladı.
14 yaşına geldiğinde ilk şarkısını yazdı ve philidelphia'daki kulüp fever'da sahne almaya başladı. yıldızı burada parlamaya başlayan genç kız, her zaman programına dahil olduğu bu kulüpte, sıradan bir cuma akşamında, mca kayıt şirketi yetkililerinin dikkatini çekti. yeteneğini ölçmek için basic instinct isimli bir grupla kısa süre birlikte çalıştırdıkları alecia'yla çalışmaya devam etmediler. bu geçici hayal kırıklığı, genç kızın moralini bozmadı. çünkü o, herhangi bir topluluğa ait olduğunu düşünmüyordu.
r&b'nin popa dönük olduğu tarza ilgi duyan pink, kısa süre sonra l.a. reid'e, yazdığı şarkıları gönderdi ve ilk kez 'solo çalışma' yapmak üzere harekete geçmiş oldu. reid, pink'in çalışmalarından çok etkilenmişti. artık genç kız, başarılarla dolup taşacak olan kariyerine gerçek bir giriş yapmak üzereydi. reid sayesinde; she'kspeare, babyface ve 112 gibi önemli isimlerle birlikte çalışarak besteler üretme şansına sahip oldu.
albümleri:
2000 can't take me home
2001 m!ssundaztood
2003 try this
2006 i'm not dead
2008 funhouse
2012 the truth about love
comfortably numb
hello,
is there anybody in there?
just nod if you can hear me
is there anyone home?
come on
now
i hear you're feeling down
i can ease your pain
get you on your feet again
relax
i'll need some information first
just the basic facts
can you show me where it hurts?
there is no pain you are receding
a distant ship's smoke on the horizon
you are only coming through in waves
your lips move
but i can't hear what you're saying
when i was a child i had a fever
my hands felt just like
two balloons
now i've got that feeling once again
i can't explain
you would not understand
this is not how i am
i... have become comfortably numb
listede yazılanların 90%'ına katılmakla birlikte eklemek istediklerim...
titanic
lord of the rings trilogy
pet semetary
dances with wolves
full methal jacket
platoon
kill bill 1/2
war horse
300 spartans
patriot
dune
karate kid 1
chaos theory
bir keresinde kafam çok ama çok iyiydi, bu soruya cevap vermedim sadece durdum ve garsonun gözlerinin içine baktım, o da bana baktı, baktık, bakıştık ve sonra aniden "kaçta işten çıkıyorsun?" soruma "1 saat sonra" dedi ve gerisi malum...
abi siz harbi kıro görmemişsiniz, sizin yukarıda yazdıklarınıza görgüsüz denir, kıro bambaşka bir şeydir. kıro en başta köylü demektir.
kırolar;
çatal bıçakla balık yemeyi bilmezler.
yemek masasında rahatsız otururlar.
bacak bacak üstüne atamazlar.
uçağa hiç binmemişlerdir.
parfüm, deodorant bilmezler.
saçlarını hep kadir inanır tarzı kestirirler.
kot giymekten hoşlanmaz genelde kumaş tercih ederler.
gömleklerinin üst düğmelerini açıp kıllarını göstermekten hoşlanırlar.
onlar için temizliğin sembolü beyaz çorap giymektir.
her türlü hır gürde ve tartışmada direk kavga etmeye başlarlar.
türkçeleri kötü ve imla hatalarıyla doludur.
kitap okumaz, gazeteyi tercih ederler, şok gazetesi gibi.
dışarı çıkıp öyle barlara, mekanlara gitmektense 2 bira alıp arabada hemşerileriyle takılırlar.
falan filan.
gey (pasif ağırlıklı), bebeksi yüzlü, 18-22 aralığı, zayıf vücutlu, kılsız-tüysüz, genelde sarışın, hafif kaslı (yüzücü vücudu), sabahın 10'unda bile club'a gider gibi giyinen tiplerdir. twink kelimesi: teenage, white, into no kink'den gelir.
istanbul gezisinden sonraki twiti @russellcrowe "istanbul is perhaps the most intriguing city on this planet...i think this is the beginning of a love affair." kendisi gaydir malumunuz, kimlere aşık oldu acaba.
abi siz harbi kıro görmemişsiniz, sizin yukarıda yazdıklarınıza görgüsüz denir, kıro bambaşka bir şeydir. kıro en başta köylü demektir.
kırolar;
çatal bıçakla balık yemeyi bilmezler.
yemek masasında rahatsız otururlar.
bacak bacak üstüne atamazlar.
uçağa hiç binmemişlerdir.
parfüm, deodorant bilmezler.
saçlarını hep kadir inanır tarzı kestirirler.
kot giymekten hoşlanmaz genelde kumaş tercih ederler.
gömleklerinin üst düğmelerini açıp kıllarını göstermekten hoşlanırlar.
onlar için temizliğin sembolü beyaz çorap giymektir.
her türlü hır gürde ve tartışmada direk kavga etmeye başlarlar.
türkçeleri kötü ve imla hatalarıyla doludur.
kitap okumaz, gazeteyi tercih ederler, şok gazetesi gibi.
dışarı çıkıp öyle barlara, mekanlara gitmektense 2 bira alıp arabada hemşerileriyle takılırlar.
falan filan.
istanbul'da dikkat ettiğim özellikle saçları, başları düzensiz güruh. kimisinin dip boyaları gelmiştir. böyle az uzun, taranmamış, permalı gibi ama o da sönmüş, pasaklı pasaklı dolaşıyorlar. bir dikkat edin lütfen. her 10 kişiden en az 8'i böyledir. abi tarak denen bir şey var, sonra topuz yapabilirsin, kısa kesebilirsin, toka takabilirsin, bandana da olur, ayrıca bunun jölesi, köpüğü var, hiç olmadı bir şapka ile saklarsın, ne bilim pasaklılar işte.
nihat doğan'ın okumuş, entelektüel geçinenidir. her ota, boka bir lafı ve sivri çıkışlarıyla prim yapacağına inanır ve bunu başarır da. prim=reklam=para.
arabesk (nihat) dinlemem ama fazıl da dinlemem. dinsiz olması da beni ilgilendirmez. ama hangi ülkede yaşarsan yaşa, kişilerin manevi değerlerine bu kadar ağır cümleler kurarsan tepkiyle karşılaşman doğaldır. bunun adı 'ifade özgürlüğü' değil ancak 'ifade sıçması' olur.