cikolatali kek

Durum: 1906 - 0 - 0 - 0 - 11.11.2016 23:35

Puan: 26928 - Sözlük Kaşarı

10 yıl önce kayıt oldu. 4.Nesil Yazar.

sometimes, change is everything
  • /
  • 96

aldatan kocasının penisine kızgın yağ döken kadın

işte aradığım tutku. aşk. öfke.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

ayı sözlük yazarlarının doğum günlerini paylaştığı ünlüler

1207 – 3. henry, ingiliz kralı (1272)
1507 – giacomo barozzi da vignola, italyan mimarisinin efsane isimlerinden
1685 – 5.charles. kutsal roma imparatoru
1865 – paul dukas, fransız klasik müzik bestecisi,
1890 – stanley holloway, ingiliz sinema ve müzikal oyuncusu, komedyen. 150'nin üstünde filmde oynadı.
1896 – liaquat ali khan, pakistan'ın ilk başbakanı. (ölm. 14 august 1947)1904 - vladimir horowitz, amerikali piyanist
1924 - jimmy carter, amerika birleşik devletleri'nin 39. başkanı. (plains, georgia). (ölm. 1981)
1943 - jean-jacques annaud, fransız sinema yönetmeni. fil.bz: tibette yedi yıl, düşman kapıda, sevgili.
1959 – youssou n'dour, senegalli şarkıcı ve perkusyonist. www.unluinsanlar.com . 7 seconds adlı meşhur şarkıyı söyleyen adam.
1962 – paul walsh, ingiliz futbolcu. liverpool'un untulmaz oyuncularından.
1969 – marcus stephen, nauru cumhuriyetinin cumhurbaşkanı ve sporcu (halter şampiyonu).
1974 – keith duffy, irlandalı şarkıcı, meşhur boyzone grubunun üyelerinden.
1975 – chulpan khamatova, tatar asıllı rus sinema sanatçısı. (kazan, tataristan). flm.bz: hoşçakal lenin, midsummer madness,
1976 – dora venter, macar porno yıldızı.
1981 - júlio baptista, brezilyalı milli futbolcu. real madrid, roma.
 
türk unlüler
1938 - tunç başaran, film yönetmeni. film.bz abuzer kadayıf, piano piano bacaksız, uçurtmayı vurmasınlar.
1976 - ümit karan, berlin'de dogdu. futbolcu, forvet. galatasaray, milli takim,

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

motoru bağırta bağırta kullanan tipler

22 eylül dünya adamlar günü

bilbo baggins

bugün doğum günü olan hırsız. mutlu yıllar küçük adam!

ayı temalı filmler

en sevdiğim, imdb puanı 7.3 olan ve 2011 yılında vizyona giren:

(bkz: winnie the pooh)

http://www.imdb.com/title/tt1449283/

özlenen ayı sözlük yazarları

türk dizisi klişeleri

türk kızlarının mütemadiyen gösteririm ama elletmem felsefesine sahip olmaları ve türk erkeklerinin bekarete çok önem vermeleri.

sen kilo almışsın diyen insan

bu kadar tepki gösterilecek ne var anlamadım. geçen sene 95 kiloya kadar ulaştım* ve en yakın arkadaşlarım bunu söylediler. ben de onlara neden kilo aldığımı açıkladım falan işte. bence biraz sakin olmamız gerek.

tarık akan

çok güzel projelerde oynadı. benim siyasi türk sinemasına pek ilgim olmadığı için, zaten içinde yaşamak yeterince yorucu bir de buna kafa yormak istemiyorum, sonradan çektiği siyasi filmler hakkında pek bilgim yok. arada gazetelere verdiği röportajlara denk gelirdim. güzel insandı, doğru insandı. öldüğünü öğrenince aklımda şu sahne canlandı:

yazarların şu anki ruh halleri

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

blablacar

ankara - muğla yolunu 50 tl'ye gidebileceğiniz uygulama. bildiğim kadarıyla normal otobüslerde 100 tl, top çam gibi firmalarda 70 tl, bu uygulama sayesinde 50 tl. aslında fiyatı gene çok önemli değil ama yeni insanlar tanımak ve bir otobüs dolusu insanın osuruk kokusu arasında seyahat etmemek çok büyük bir avantaj.

(bkz: otobüste osuran insan)

kadıköy

bağdat caddesi gibi güzel bir semti içinde barındırır.

sevgili sözlük

yağmurda yürümek çogzel ama boğazın ağrıması hiç güzel değil.

istanbul

her ne kadar katledilmiş olsa da dünyanın en güzel şehirlerinden birisi olmaya devam eder. en güzeli olacakken, bizim yüzümüzden, en güzellerinden birisi olmuştur. bu da istanbul'a yaptığımız en büyük kötülüktür.

sınavdan sonraki tepkiler

sanki herkes çok iyi yapmış da bir ben kötü yapmışım gibi geliyor.**

yazarların iç çamaşırı tercihleri

  • /
  • 96
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 1906

iğrençsin ama o kadar yol geldim sevişeyim bari

asla içinde bulunmadığımdır.

hayatımda bir kere sevişmek istemediğim birisiyle seviştim. o da hastalık gibiydi. uzun süre atamamıştım üzerimden.

artık "hayır," diyorum. "seninle sevişmeyeceğiz."

unutmayın, siz bir tanesiniz, kimseyle vakit harcamak peşkeş çekmek zorunda değilsiniz.

cinsel yönelim

herkes potansiyel biseksüeldir.

ayı sözlük'te dışlanmaktan korkmak

böyle biri/birileri var mı bilmiyorum ancak c tipi kişilik'e sahip olduklarını düşünüyorum.

vücut geliştirme

öncelikle bu sporun yüzde 60'ı yemek yüzde 20'si uyku ve yüzde 20'si harekettir. yani o vücutlar sadece ağırlığın altına yatarak gelişmiyor. tam tersine, uyku ve beslenmeyi yeterli almazsanız ağırlık çalışması sırasında parçalanan kaslarınız onarılmaz ve güçten düşerseniz. evet, ağırlık çalışırken kaslarınızı parçalarsınız. yemek ve uyku ile daha güçlü şekilde onarırsınız.

bir diğer yanlış ise pek çok spor salonunda verilen çoklu antreman programları. bu programların çoğu hiçbir işe yaramaz. neden mi? siz eğer pazartesi göğüs çalışıp haftaya pazartesiye kadar göğsünüzü çalıştırmazsanız doğru düzgün yol kat edemezsiniz. bakın, başlarda vücudu hızla gelişirken zamanla gelişimi duran ve sudak çıkmış ördek gibi salonlarda arkadaşlarına "abi benim vücudum neden artık gelişmiyor yaa" diye dolaşan arkadaşların en büyük sorunlarından birisi budur. çünkü bu spora yeni başlayan birisinin vücudu çok hızlı gelişecektir. bunu programla alakası yok. zamanal kas kütlesi artışı durur. işte sizin yapacağınız çoklu program bunu engeller.
peki çoklu programı kimler yapabilir? jay cutler yapabilir, arnold yapabilir. bu işi meslek haline getirmiş, hayvan gibi beslenip hayvan gibi yaşayan hayvanlar yapabilir. stereoid kullnananlar yapabilir. ancak onlarda gelişim olur.

yeni başlayanların yaptığı en büyük hatalardan birisi ise hemen ağır yüklerin altına girmeleri. okulun salonuna böyle haldır huldur gelen kaç arkadaşı ağırlıkların altından aldım bilmiyorum. vücut geliştirmeye yeni başlayan birinin kasları güçsüzdür. sinir sistemi güçsüzdür. sinir sistemi bu sporda çok önemlidir. bakın haltercilere ve hamallara... hiçbir çok kaslı değillerdir ancak oldukça kuvvetlidirler. neden? çünkü sinir sistemleri çok kuvvetli. sizinde ilk önceliğiniz sinir sisteminizi uyandırmak ve harekete geçirmek olmalıdır. zaten kaslarınız zamanla çalışmaya başlayacaktır. ama sinir sistemi önemli. sinir sistemini kuvvetlendirmek için ne yapmalı? aynı hareketli yavaş ve düzenli olarak yapmalısınız. aceleye gerek yok.

hah, aklıma gelmişken. bir de vücut geliştirme ekolü olarak brad pitt var. fight cluptaki gibi olsam yetercilere gelsin bu paragraf. ben hayvan gibi olmak istemiyorumculara gelsin. bu hatayı bu spora ilk başladığımda bende yapmıştım. spora başladığımda yağlarım vardı. az yiyordum. çünkü çok yersem "hayvan gibi olmaktan" korkuyordum. ama bir türlü doğru düzgün ilerleyemiyordum. sonra anladım ki bu sporu yapmak için "hayvan gibi yemek" gerekiyor. sonuçta o kaslar elma, armut yiyerek oluşmuyor. neler neler yiyorum gene de hayvan gibi olmuyorum. çünkü o hayvan gibi dediğiniz adamlar gerçekten hayvan gibi yiyen hayvanlar. stereoid almaları cabası.

şimdilik aklıma gelen bunlar. daha sonra güncellerim.

pucca

türkiye kezbanlarının kraliçesidir. vine fenomeninin biriyle evleniyormuş.

green apple'a cephe arkadaşları aranıyor

aziz ordumuzun uçaklarla cepheden cepheye uçuştuğu şu mübarek günlerde, sözlükte tek başına trollenmekten ve bilimum savaş karşıtı insana göğüs germekten memeleri sarkan, ışık ve sevgiyle, green apple'a cephe arkadaşları aramaktayız. eğer sizlerde 7/24 sol framei türklerin boklarının ne kadar pembe olduğuna dair doldurabilir, bütün bearhairy başlıklarının altına çemkirebilirseniz, durmayın başvurun.

aranan kriterlerimiz;

-düşük bir zeka
-bütün gün bilgisayarda vakit harcayacak kadar işsiz olmanız
-yazım yanlışları ve imla hatalarıyla dolu bir grameriniz
-2 veya 3 kelimeden fazla cümleler kurmamanız gerekmektedir.

hadi ne duruyorsunuz! dutchbear'ın eksikliğinde bu ablanıza sahip çıkmak, onu cephede bu savaş karşıtı çiçek çocuklarla yalnız bırakmamak için alın elinize klavyelerinizi.

onur yürüyüşünde iki kadının çırılçıplak soyunması

öncelikle herkesin yaptığı işe saygı duyuyorum. kimse oturduğum yerden eleştirmeye hakkım yok, biliyorum. sonuçta ben tüm lgbt'leri destekleyen arkadaşlarıma rağmen kendimde onur yürüyüşünde yürüyecek gücü bulamıyorum. sonuçta tüm arkadaşlarım facebook profillerini gökkuşaklarıyla döşerken ben hiçbir şey olmamış gibi devam ettim. türkiye'de yapılan onur yürüyüşüne de son derece saygı duyuyorum ancak zaman zaman kendime "neden onur yürüyüşüne katılmaktan bu kadar çekiniyorsun" diye sormadan edemiyorum.

şimdi izin verirseniz burada biraz bunu açıklayacağım. ama en başında şunu özellikle belirtmek istiyorum, bu uğurdan yapılan her şeye son derece saygı duyuyorum. sadece benimki biraz özeleştiri gibi.

eskiden en yakın arkadaşım olan çocukla, o da gay olduğunu öğrendim, onur yürüyüşü hakkında konuşurken "ya biz orada lgbt bireylerin hakkını savunuyoruz yoksa orospuların gördüğü polis şiddetini mi savunuyoruz?" diye sordum. "ben orada anneme aşkımı savunacağım yoksa aileme para karşılığı bedenini satmanın doğru bir şey olduğunu duyuracağım? ailem benim bir erkekle sevişmenin kabul edememişken beni bir hayat kadınıyla kol kola görseler ne düşünürler?" ki seks işçileriyle hiçbir problemim yoktur. ama benim yürüyüşümle bunun alakası ne?

biliyorsun türkiye'de tanzimattan sonra pek çok şey avrupa'dan direk alındı. biz roman üretmedik. şiir yazmadık. avrupa'dan alıp onu taklit ettik. bize hep batıyı takip etmek derken hep batıyı taklit etmeyi öğrettiler. şimdi onur yürüyüşünde yapılanda aynen bu. biz amerika'da bu yürüyüş nasıl yapılıyorsa aynen onu alıyoruz. taklit ediyoruz. senin muhattap olduğu adam obama değil ki? senin komşun kızını beceren adamla futbol izleyen john doe değil senin komşun kızını bir erkekle el ele görse tekme tokat döven onu eve kilitleyen hasan usta! seni nasıl bir amerika'lı gibi yaparsın?

recep ile şaban'ın arasın ramazan giremez! allah aşkına bu sloganı ne kadar düşündünüz? siz akp'nin yüzde 40 mhp'nin yüzde 16 aldığı bir ülkede, ki chp ile hdp'de ki muhafazakarları saymıyorum bile, bu şekilde saygı göreceğinizi mi bekliyorsunuz?

biraz önce paylaşılan görüntüleri izledim. yahu sen nasıl benim onur yürüyüşümde gidip oral seks yaparsın. bok. bok. bok. bok. boksunuz. ben anneme saatlerce iki erkeğin aşkını anlatayım, kalp hastası babamı iki erkeğin birbirini sevebileceğine ikna etmeye çalışacağım siz gidin benim cinsel yönelimimi içine aldığınız bir "onur yürüyüşü" düzenleyin ve çırılçıplak birbirinize oral seks yapın. boklar. boksunuz işte. şimdi bu görüntüyü ailem görse ben onlara ne derim? 1 senedir uğraştığım şeyi nasıl hiç edersiniz? hep üzülüyordum lgbt'ler haber programların yer bulmuyor diye. iyi ki bulmuyorlar. gerizekalılar.

bundan sonra bu ülkede tek kelime etmem lgbt hakları için. bana ne? yarın gidip ailemede tövbe ettim yok öyle bir şey derim. ne diye üzüyorum ki ben ailemi? sessiz sakin hayatımı yaşarım. okulumu bitirince de siktir olup giderim amerika'ya.

30 yaşını geçtiği halde ailesiyle yaşayan adam

okullar okunmuş, iş güç sahibi olunmuş, evlenmemeyi tercih etmiş adamın ailesiyle yaşama durumudur. annesinin yaptığı yemekleri yemenin, temiz ve ütülenmiş çamaşırlar giymenin rahatlığını bırakamamış adamdır. muhtemelen ev işlerine uygun değildir. tek başına bıraksan ya yemeği yakar ya da gömlekleri ütülerken kat izi bırakır. aileyle oturmak demek, anne ve babanın otoritesini kabul etmek ve hayatını onların dünya görüşlerine göre şekillendirmek demektir. bir insan 30 yaşını geçtiği halde hala evin oğluşu muamelesi görüyorsa oturup düşünmesi gerekir.

tabii istisnası olanları bu durumun dışında tutuyorum.

edit: 30 yaşını geçtiği halde ailesiyle yaşayan adam beğenmedi.*

ayı sözlük itiraf

gay olmadığım halde erkeklerle cinsel ilişkim çok oldu (öpüşme ve sevişme hiç olmadı). anal ilişki ve düşüncesi bence çok çekici. yatsın yanıma götümü başımı dağıtsın sonra yatsın hali bence daha güzel.

ayı sözlük profiline çıplak fotoğraf koymak

profiline çıplak fotoğrafını yüklemiş birisi olarak nedenini ve nasılını söylemek istiyorum.

öncelikle olaya klasik benim bedenim ve benim fotoğrafım diyerek başlamak istiyorum. zaten paylaştığım yerde benim profil sayfam. benim. hani özel olarak tıklayarak göreceğiniz sayfa. ve eğer benim sayfama giriyorsan, benimle ilgili şeyler görmen oldukça normal. benim entrylerim, benim beğenilen entrylerim, benim beğenilmeyen entrylerim ve tabii ki profil fotoğrafım. profil fotoğrafı da benim olduğuna göre oraya istediğim fotoğrafı yüklemekte özgürüm. belki kaşımı yüklerim, belki dişlerimi, belki yüzümü şimdi ise vücudumu yüklüyorum. eğer sen bu fotoğrafı görmekten rahatsız oluyorsan benim profil sayfama bakmayı bırakabilirsin.

adama derler, senin oralarda işin ne?*

bu fotoğraftan rahatsız olan varsa bunun çıplaklıktan olduğunu düşünmüyorum. eğer öyle olsaydı yazarlardan bear fotoğrafları tarzı bir yerden de rahatsız olmaları gerekirdi. ama değiller. bende değilim. orada paylaşılan fotoğrafları tıklıyor muyum? hayır. çünkü hoşlanmıyorum. benim profilime çıplak fotoğraf yüklememden rahatsız olanlarda pekala benim profilime tıklamasınlar, rica ediyorum.

kimse kimseyi bir şeye zorlamıyor.

değinmek istediğim bir diğer mevzu, bence bu en kötüsü, birisi soyununca başkası için soyunuyor algısı. evet, bu algının "mini etek giydi beni azdırmak için" mantığıyla gezen tecavüzcülerden ne farkı var? neden her şeyi kendinize yoruyorsunuz? vücudumu çok beğeniyorumdur, paylaşmak istemişimdir. vücudumla gurur duyuyorumdur, paylaşmak istemişimdir. vücut geliştirme hakkında konuşmayı seviyorumdur, vücudumu görenlerle konuşma konusu açılıyordur. hayır aslanım, sizi azdırmak veya sizin deyiminizle koli bulmak gibi bir derdim yok, olamaz. öyle bir derdim olsa hornet yüklerim ki şu an tek tabanca olarak oldukça mutluyum, teşekkür ederim. durup dururken ülkenin dört bir köşesinden yazan adamlarla flirtleşmeye çalışmam. hornet'i mi yüklerim paşa paşa oradan yeni insanlarla tanışırım.

nokta.

gay accountlarda feminenler ölsün akımı

genelde feminenleri rahatsız eden durum, anlıyorum.

ancak pek çok yazarında dediği gibi bir gey olarak maskülenlik arıyorum. pizzayı elleriyle yiyen, tornavidayı alıp ev işi yapan, araba bozulunca kendi işini görebilecek birisini. lady gaga dinleyip, skinny jeans pantolonların içinde kırıtan birisini değil. ben ilk kategorideyim ve ilk kategoriden hoşlanıyorum. bu yüzden arayışıma daha çabuk ulaşabilmek için feminenler yazmasın diyorum.

bir de kafa yapısı olarak çok farklıyız. etrafımdaki kadın arkadaşlarıma bakıyorum bir de feminen geylere bakıyorum... nasıl başarıyorlar bilmiyorum ama kadın arkadaşlarımdan daha kadın olmayı başarıyorlar. bilmiyorum belki burada da dendiği gibi aslında onlar gey değildir. transtırlar. ya da başka bir yaşam formu. gerçi onlar kendilerini ne olarak tanımlıyorlarsa o'durlar. benim haddime değil. ama hoşlanmıyorum işte. umarım onlarıda seven birileri vardır. hem benim sevgime muhtaç değiller ki. takılmasınlar bu kadar.

ülkede boğaziçi ve odtü'den başka üniversitenin olmaması

türkiye'nin acı gerçeği. eğer tıp fakültelerini ve hukuk fakültelerini çıkarırsanız bu okullar dışında türkiye'de doğru düzgün bir tane üniversite yok. belki itü veya bilkent'in bazı bölümleri bazı konularda iyi olabilir ancak genele baktığımızda bunlar bir üniversiteyi iyi yapmaya yetmiyor.

bir de şöyle bir tesellisi vardır bu okullara girmeyenlerin/giremeyenlerin* önemli olan nereden mezun olduğun değil nasıl mezun olduğun.*

eksi oy verenin kim olduğunu bilmediğimiz halde bir yazarı eksici olarak suçlamak

geçenlerde yukarıda bahsi geçen yazar bana mesaj atmış. benim yazdığım ikinci c sendin xxxxx, diye. çok şaşırdım ve üzüldüm. çünkü kendisine özel bir düşmanlığım yok. düşmanlığı bırakın sözlüğe ilk kayıt olduğum günlerde seri eksi verdiğim günün gecesinden dark bear tarafından uyarıldıktan sonra yaptığımın pasif-agresif ve sinsi bir davranış olduğunu fark edip seri eksi oy vermeyi bıraktım. ha,genelde artık eksi oy vermem ama hoşlanmadığım bir yazarın düşüncesini beğenmediysem anında eksiyi basarım ki tanım cümlelerini, bilgi cümlelerini asla eksilemem. dediğim gibi sevmediğim yazarların belli başlı görüşlerini eksilerim. ama beğenmediysem.

şimdi bu yazar bana öyle diyince ne yalan söyleyeyim üzüldüm. çünkü kendisiyle daha doğru düzgün tanışmadan onun düşmanı olduğumu düşünmüş. bir kaç gündür entrylerini gördükçe artılıyorum. kafasında soru işareti kalmasın diye. aman alt tarafı bir sözlük, eksi - artı için birbirimizi üzmeye değer mi? artılar feda olsun.*

şaka maka bayram diye isim olması

insan gerçekten hayret ediyor durumlarından bir tanesi. bir insan neden çocuğuna bayram diye isim verir ki. oldu olacak "kutlama, havai fişek, parti" gibi isimlerde versin. evet parti olsun. parti. part. par. pa. p.

ayı sözlük itiraf

998 beğeni ile green apple'ın kim olduğunu açıklayacam.*

piyasa rekabet piyasası.*
Henüz takip ettiği biri yok.