2009'de ingiltere'de kurulmuş indie-rock bazlı işler yapan grup. şarkılarında electronica, pyschedelic rock, art rock ve hatta kimi zaman synthpop ögelerini bolca duymaktayız. şu ana kadar django django ve born under saturn adında iki tane albümleri yayımlanmıştır. yaptıkları işler oldukça lezzetlidir. * arşivlerde bulunması gereken iyi müzik yapan bir diğer topluluk efenim kısacası.

en popüler şarkıları born under saturn albümlerinden:

kanada'lı ikili. indie-electronica, synthpop ve trip-hop'u oldukça güzel harmanlamaktadır bu ikili. vokalde megan james varken enstrümanlarla corin roddick ilgilenmektedir. 2010'da bir araya gelen bu ikili bugüne kadar shrines ve another eternity adında iki albüm yayımlamışlardır. severek dinlemekteyiz efenim.

başlangıc olarak:
*

agresifleştiği zamanlarda da çok güzel işler çıkarıyor danimarkalı abimiz. mesela;

röyksopp - tricky tricky

bu adam boyle tut yanaklarını sıktır, sevgidir ve koskacamanlı bir kalbi vardır. kraliçemizdir o bizim, bir o kadar da abidir. bazen öyle kendine getirir ki seni; ne olduğunu amlayamazsın falan ama, haklıdır çoğu zaman o çıkışlarında. iki yılı aşkındır tanıyorum efenim kendisini, bir sürü anılarımız oldu böyle anlatıp anlatıp güldüğümüz kevbear ile birlikte. uzun lafın kısası, çok seviyorum ben bu adamı.

28 ağustos'da yayımlanacak olan yeni albümleri ile aynı adı taşımakta olan what went down adlı şarkılarını piyasaya geçtiğimiz ay içinde sürmüşlerdir.

*

yaz mevsiminde adeta çin işkencesine dönüşen şey. gözler bozuk, lens tercih etmiyorsun falan ama hava sıcak, şişmansın bi' de; haliyle ne oluyor? şapır şapır terletiyor.

evet, böyle bir şey girdi hayatımıza bir kaç senedir; bir şeyler izlerken ansızın karşımıza çıkan youtube reklamları. yine bir gece youtube'da vakit öldürürken, bir reklam karşıladı beni izlediğim şeyin ortasında. malum, normalde banka reklamları, telefon reklamları falan tadındadır bunlar; ama, bu sefer karşıma çıkan reklam çok garipti. başta ne olduğunu algılayamadım, bir tane kadın bacaklarının arasındaki bir şeyle oynuyor, kıçı ekrana dönük şekilde. saniyeler geçtikçe kadının resmen orgazmsal şeyler yaptığını fark ettim ki o anda yaşlıca bir kadın konuşmaya başladı. bir ürün tanıtıyor, gnarly rider adında. böyle çok önemli, çok muhteşem bir şey bulmuşcasına bir havada gerçekleşiyor bu tanıtım olayı, saniyeler ilerledikçe tanıtılan şeye daha yakından bakma şansım oldu ve gördüğüm şey çok garipti sevgili sözlük. adını bilmediğim o uzun şeyin ucunda dildomsu bir şey var ve onunla havuz içinde iki kadın çok çılgınlı şeyler yapıyorlar ve böyle orgazm olmak * mümkün oluyormuş; reklamı sonuna kadar izleyemedim haliyle. youtube'da demek ki belirli bir saatten sonra 'sikerler, her şey seks' mottosu ile hayatın yaşanabileceğini düşünüyor.

ilk aklıma gelen kulaklıklarım elbette.

jamie mcdermott ya da diğer bir adıyla jamie irrepressible'ın yapmış olduğu müziği herhangi bir etiket ile tanımlamak çok zordur çünkü her şarkısında, her albümünde farklı şeyler yapmaktadır; denemektedir. genel olarak ambient, electronica, orkestral ögeler kullanıyor diyebiliriz. çok cesur klipler çekmektedir ama bir çoğu yayın hakkı alamamaktadır çünkü malum insanlar bizlerden korkuyor. eşcinseller öcü, o yüzden herhalde. neyse efenim, bu adam çok leziz işler yapmaktadır, muhakkak arşivlerde bulunması gerekiyor.

p.s: abimizin röyksopp ile çalışmışlığının da olması ayrıca biz müzik severleri mutlu etmektedir elbet.

*

susanne sundfor - delirious

1986 doğumlu norveç'li müzisyen ablamız. vokalleri oldukça kuvvetlidir kendisinin. şarkılarında genel olarak synthpop, electronica, ambient ögelerini kullanmaktadır. kişisel çalışmalarından ziyade röyksopp ve m83 ile yapmış olduğu düetlerle tanınıyor olmasına rağmen, kendi çalışmaları da bir o kadar lezzetlidir efenim. şu ana kadar 6 tane albümü bulunmaktadır, sonuncusunu bu sene içinde ten love songs adında yayımlamıştır. ha bir de, önümüzdeki ekim ayında akbank jazz festivalı kapsamında istanbul'a gelecektir kendileri.

günümüz dünyasında güzel işler yapabilen nadir insanlar topluluğu. midnight city ile epeyce ün yapıp, bir çok insanı synthpop yoluna süreklemiş olma ihtimalleri epeyce yüksektir.

2014'de this is all yours adında bir albüm daha yayımlamıştır bu müzik dehaları. geçtiğimiz mayıs ayı sonunda da istanbul'u şereflendirdiler harvest festival'ı kapsamında.

glass animals - toes

sing sing stüdyolarındaki canlı performansları ile dudak uçuklatan müthiş ablamız.

trust - four gut

yine bir diğer ingiliz harikası bu insanlar. tarz olarak şarkılarında trip-hop, synthpop, indie-electronica, indie rock ve psychedelic pop ögelerini bolca kullanmaktadırlar. indie severler arasında epey popüler olmuşlardır; ki, sonuna kadar hak etmektedirler. şu an zaba adında bir tek stüdyo albümleri bulunmaktadır.

kişisel favorilerim:

orijinal adı christopher tylor olan ingiliz bir müzisyendir abimiz. 2012'de ve 2014'de iki tane ep yayımlamıştır. tarzına ambient ve electronic'in güzel şekillerde harmanlanması diyebiliriz ve elbette indie-electronica ezgileri de bolca mevcuttur şarkılarında. her bir şarkısı ayrı bir ruh haline sokmaya başarmaktadır.

kişisel favorim: *

noam chomsky'nin bahsettiği language acquisition device'ın, hangi yaşa kadar nasıl bir mekanizma ile çalıştığını da pekala biliyoruzdur diye düşünüyorum. ki burada türkçenin ediniminden bahsederken, ikinci dil olarak öğrenilmesi açısından olaya bakmaktan bahsediyorum. türkçenin elbette ki her bir diğer anadil gibi, dilbilgisel kuralları mevcut; ancak, yine tdk'nın maalesef ki bunları sabitleştirmek yerine sürekli canları sıkıldıkça değişiklikler yapıyor olması; kim ne derse desin, o dilin fosileşmesine sebep oluyor, tıpkı chomsky'nin bahsetmiş olduğu bad habit formation gibi. yani, chomsky diyerek 'see? i've caught you napping, you shit-faced!' havasına girip, ehehehe ezdim seni kafaları bence daha da komik oluyor.