delonge

Durum: 70 - 0 - 0 - 0 - 03.04.2020 02:29

Puan: 996 - Sözlük Kezbanı

6 yıl önce kayıt oldu. 8.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 4

içimizdeki çocuk

masum ve naif kalan yönümüz
 spoiler!
gittikçe azalıyor çünkü insanlar ''büyüdükçe'' bundan kurtulmaya çalışıyor

mutlu olmak için gerekenler

adım adım;
1- başkaları için yaşamayı bırakmak
2- hayattan gerçekten ne istediğini anlamak
3- bu yolda hayal kurmak

yazarların hayata karşı duruşları

alttaki yazara soracaklarım var

bence bu soruların hepsi için mutlu olmaya bir tanım getirmek gerekli. bir çok insan çok mutlu duruyor güleryüzüyle, ancak o kadar mutlu olmuyor aslında. bu yüzden gerçekten mutlu olan insanları düşünerek cevaplıyorum:
-bence mutlu insanlar sıkıcı değiller, hatta sürekli pozitif yaklaşımlarını ilginç buluyorum.
-mutlu insanlar sevilmeli bence. ama bazen bazı gerçekleri göremediklerini veya görmezden gelmeye çalıştıklarını düşünüyorum.
-okuduğum birkaç yazıya göre (şahsi fikrimi de ekleyerek) insanlar mutsuz insanları, büyük acılar çekenleri görmeyi istiyorlar, çünkü onların sefil hallerini görmek bizimkilerin egolarını tatmin ediyor. içten içe başkalarının acınası halini görerek kendimizi onlar kadar zor durumda olmadığımızı düşünerek rahatlatıyoruz. sanıyorum türk dizilerinin arkasındaki mantık da bu. büyük trajediler; kara ekmek, kara aşk, kara hayat, kara o kara şu tam olarak da bu fikir ile ilgili.
-sürekli mutlu olsam nasıl hissederdim bilmiyorum. kendimi mutsuz biri olarak tanımlamıyorum, ama sanırım her zaman bir duygu ile yaklaşmıyorum olaylara. sürekli mutlu olsam iyi hissederdim, insan mutlu olmaktan sıkılamaz bence. sürekli pozitif olmaktan veya olmaya çalışmaktan sıkılabilir. sanıyorum mutluluk bunları sonucu olabilir nedeni değil. * *

ben de mutluluk ile ilgili sorayım bari,
sence insanın hayattaki amacı mutlu olmak mı olmalıdır? evet ise bu mutluluğu nasıl yakalamayı hedefliyorsun?

31 aralık 1999 tarihinde saat 23:59'da doğan bebek

büyük ihtimalle 2000 yılının, yeni bir milenyumun coşkusuyla anne rahminden fırt diye sıçrayan çocuklar kadar meraklı değildir.

ya da yeni milenyuma girmeden kurtulayım buradan telaşıyla kendini dışarı atmış olabilir.

31 aralık

bugünü büyük bir heyecanla bekleyip coşkuyla kutlasan bir türlü, ''ben yılbaşı gibi günleri anlamsız buluyorum'' desen bir türlü. her türlü arada kalıyorsun, iki türlü de eleştiriliyorsun zaten

alttaki yazara soracaklarım var

büyük ihtimalle hayal ettiğin gibi bir cevap olmayacak ama herhangi bir şey düşünmem. iyi de değildir kötü de. kimisi farklı insanlarla beraber olmak ister, kimisi de gerçek insan ilişkilerinden kaçmak. bazen de böyle derin bir sebebi yoktur, yalnızca tek gecelik yeterlidir, ne daha fazlasına ihtiyaç ne de sorgulamaya lüzum yoktur. herkesin kendi sebepleri vardır.

yurt dışında olduğu gibi bir adet buraya gelse, cenazende hangi müziğin çalmasını isterdin?

iyi geceler

nedense pek kullanmadığım ifade*

ayı sözlük yazarlarının sevmediği içecekler

kola. midemi bulandırıyor. *

ayı sözlük yazarlarının şu an okuduğu kitaplar

yabancı- albert camus

ingilizce çeviri ismi the stranger'dan the outsider'a değiştirilmiş. ama hala araştırma kaynaklarında the stranger diye geçiyor genellikle.

deviantart

bilgisayardan hiç girmemişim herhalde, şaşırdım dağınık eski görüntüsüne. mobil arayüzü çok daha iyi bence.

fermuarın açık kalması

çok kafaya takılırsa paranoya haline gelip insanın durup dururken olur olmadık yerde fermuarının çekili olduğunu kontrol etmesine sebebiyet verebilir.

ayı

dilimizde hakaret etmek için kullanılır. görgü kurallarına uymayana, mesela çok hızlı şapudu şapidi yemek yiyene ayı denir. ama bence yanlıştır, aslında ayı çok asil bir hayvandır, bu hakaretlerle anılmayı haketmez.

djarum

karanfil hariç cherry, menthol gibi aromalıları olduğunu söyleyenler olmuş. yanılmıyorsam örneğin kirazlıysa karanfilli kirazlı oluyordu, yalnızca kirazlı değil. aynı şekilde mentollü karanfilli

yanlış anlaşılan şarkı sözleri

yazmadan edemedim, en klasik örneğidir bence. çocukken ''annie are you ok?''i eni vici vokke anlamaktır. * *

yaşını göstermemek

büyük gösterenler küçükken sevinirler, kolayca barlara mekanlara girip çıkarlar. ama 30 yaşına gelip ''büyük'' değil ''yaşlı'' göstermeye başlayınca çok da iyi bir şey olmadığı anlaşılır

sözlükçülerin favori yemeği

en sevdiğim bildiğiniz yağsız tuzsuz haşlanmış tavuktur. hiç bıkmam devamlı yiyebilirim. * *

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

yeni ayılara sözlük tanıtımı ve öneriler

nedir bilmem gerekenler? ben bilmiyorum siz söyleyin; geçmiş problemler, yeni değişiklikler, yapılmaması veya yazılmaması gerekenler, yapılması veya yazılması önerilenler, her şey olabilir. her sözlüğün kendine has bir dinamiği var.

ıslak burger

geç saatte işkembeciye gidilirken sevmeyenlerin gruptan ayrılıp yandaki büfeden yediği yiyecek. şaka bir yana güzeldir, severim.

(bkz: kızılkayalar)
  • /
  • 4

suriyeli mülteciler hakkında doğru bilinen yanlışlar

suriyelilerin ülkemizde yaptığını türkler de avrupa ülkelerinde yapıyor. maç vs ertesi kornalarla sokaklarda geziyor, düğün konvoylarıyla yol kapatıyor, bulunduğu ülkenin meydanlarında türkiye diye zılgıt çekiyorlar. sizin nefretiniz kadar biz de nefret ediliyoruz. bilin istedim. (bkz:yurtdışında yaşamış bir türk)

türkiyede halkın refah seviyesiyle suriyelilerin pek de ilgisi yok. durumun böyle olmasının sebebi suriyeliler değil, hükümet ve kararı verenler. enflasyonu, işsizliği, gençliği suriyeliler yapmadı sonuçta. aksine avrupa 4,5milyar avro vermesi karşılığında seve seve kabul ettik, kaçakları toplama merkezi olduk. dükkan vs açan suriyeliler ise kendi imkanlarıyla açtı.

suriyeli mülteciler hakkında doğru bilinen yanlışlar

üstteki entrynin sahibi temsili*.


dün seda sayan'a bağlamamak için sustum. bölüneceğiz diyen yazara da katılmıyorum fakat "burası senin ülken ha?" lafı gerçekten canımı yaktı. en basitinden dilek tutarken, dua ederken es geçmediğim bir yer türkiye. kimi zaman yaşanılmaz olsa da benim ülkem. insan üzerinde yaşadığı topraklarda neler oluyor diye sorgulamaz mı? niye bunu sorgulayan insanlara ırkçı damgasını yapıştırıyorsunuz? toprağını sevmek ne zaman ırkçılık olmuş? sen evini sevmez misin? sen evinde huzurlu yaşamak istemez misin? neyse bunu geçmek istiyorum. anlamanızı beklemiyorum.

türkiye'ye kimler kimler gelmiş. kim bu kadar yaygara koparmış bu zamana kadar? kimse. çünkü adamlar adapte olmaya çalışmışlar. mülteci olarak geliyorsan uyum sağlamak zorundasın. tepemize çıkman kabul edilebilir bir şey değil. sen misafirliğe gittiğinde böyle mi davranıyorsun ev sahibine? ev sahibine tecavüz mü ediyorsun? ev sahibinin çocuğunu mu öldürüyorsun? kedisini mi boğazlıyorsun? ev sahibini huzursuz edersen o da seni istemez. bir şekilde seni göndermek ister.

kaç senedir bu ülkedeler ve memnun bile edememişiz. bırak adapte olmayı hepsi avrupa'ya kaçma niyetinde. ama avrupa'da onları alacak bir ülke yok. senin özendiğin hümanizmin fikir babaları manyak çünkü değil mi? ırkçılar, faşistler. vah vah. sorun hümanizmde değil ama. sorun hümanizmi bilmeyip hümanizm kasanlarda. kendiyle aynı fikirde olmadığı için çatır çutur insan öldüren yaratıklara hoşgörü göstermek hümanizm değildir. bunun uzun vadede ne gibi sonuçlara yol açacağını sorgulamak ırkçılık değildir.

kötü günlerden geçiyoruz. kendi kendimizi düzeltebilmiş değiliz. nasıl depresyondayken arkadaşımızın dertlerine yardımcı olamıyorsak aynı o şekilde suriyelilere de yardımcı olabileceğimizi düşünmüyorum.

çiğ köfteci ali usta

yıllardır aynı şekilde işini yapan bir esnaftır. tavrı yıllardır aynıdır. asabi değildir, sesi öyledir. "bağırıp çağırma" denen şeyler işin şov kısmıdır
ama
adam hiçbir zaman ünlü olmak için uğraşmamıştır. ünlü olmak onun için bir anlam ifade etmemiştir.
adam sadece işini yapıyor. siz ünlü ediyorsunuz, sonra yine siz "ünlü ettik; götü kalktı. ünü hak etmiyormuş." diyorsunuz.
internetin verdiği konuşma gücü, geniş kitlelere ulaşabilme gücü esas bizim götümüzü kaldırdı. ali usta vesaireden önce bizim. kendimizi elimizde sihirli bir değnekle istediğini ünlü eden, istediğinden ünü alan bir büyücü gibi; hatta bir tanrı gibi görüyoruz. gerekirse yargılıyoruz.
şunu bilmemiz gerek: biz kimseyi ünlü etmiyoruz. biz bir insanı tanıyoruz. tanındıkça ünleniyor. tanınması ise bizim elimizde olan bir şey değil.
internetin ortaya çıkardığı bu özelliğimizi yontmamız gerek.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

ölmeden önce izlenmesi gereken filmler

(bkz:night on earth)

beş şehir, beş farklı hikaye ve hepsi aynı gecede. samimi ve değişik duygular hissettiren hikayeleri, anlatımın sadeliği ve yormayışı bu filmin artılarından. winona ryder ablamızı saymıyorum bile. daha önce jim jarmusch izlemediyseniz bu filmle başlamanızı şiddetle tavsiye ederim.

(bkz:fried green tomatoes)

sıcacık hissettiren bir dram filmi. farklı dönemlerde yaşayan dört kadını anlatan bu film gerçekten çok etkileyici. üstü kapalı bir şekilde anlatılsa da idgie ile ruth arasındaki aşk ve evelyn ile ninny'nin dostluğu başarılı bir şekilde izleyiciye geçiyor bence.

(bkz:beetlejuice)

aslında birçok insan tarafından bilinen, eğlenceli müzikleri ve benzersiz karakterleriyle akıllarda kalan bir tim burton filmi olsa da çevremde hala izlememiş insanlara rastladığım için açıkçası bu listeye eklemek istedim. bu filmi izlememek çok büyük kayıp ve ayıptır. performansından ötürü michael keaton'ı ve winona ablamızı da unutmamak lazım.

(bkz:suspiria)

kullanılan renkler sebebiyle sanat filmi kabul edilen bu korku filmi kanın bu denli fazla gösterilmesiyle döneminin öncü filmlerinden biri olmuş. dario argento imzalı bu filmin 2018 versiyonu call me by your name'den tanınan luca guadagnino tarafından "saygı duruşu" niteliğinde çekilmiş. yani anlayacağınız hala ilgi görmekte. müzikler, dekor ve renkler açısından bu film mutlaka izlenmeli.

(bkz:three billboards outside ebbing, missouri)

neden oscar alamaz böyle güzel bir film anlamak güç. müzikleri, oyunculukları, görselliği ve özgün hikayesiyle çok etkileyici bir filmdi benim için. "öfke, daha fazla öfke peydah eder" detayı için bile izlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

(bkz:incendies)

ben ömrümde böyle vurucu bir film izlememiştim. olağanüstü hikayesi, mükemmel kurgusu ve nefis sinematografisi için izlenmesi gereken filmlerden. bu filmi izledikten sonra insanın ben niye insanım diye bas bas bağırası geliyor.

(bkz:nunta muta)*

kara mizahın en güzel örneklerinden biri. bu kadar sert bir hikayeyi bu kadar komik anlatmak bence bir başarı. izlemiş olmaktan pişmanlık duymayacağınız, diyalogların düşündürdüğü, sessizliğin güldürdüğü bir film.

(bkz:howl's moving castle)**

pamuk prenses veya uyuyan güzel'deki gerçek aşkın öpücüğünün iyileştirici etkisinin farklı ve daha etkileyici bir versiyonunun yer aldığı film. bana kalırsa yönetmen'in bütün filmleri veya animeleri izlenmeli ama zaten bu filmi seçmemdeki en büyük neden miyazaki'nin en çıtır çerez animesi olması. yönetmen genelde çok gönderme yaptığı için disney animasyonları kadar kolay izlenilmiyor maalesef.

(bkz:battle royale)*

playerunknown's battlegrounds, fortnite gibi hayatta kalan son kişinin kazandığı oyunlara ilham kaynağı olan film. öyle ki bu oyun türüne adını vermiştir. hatta hunger games bile bu filmden sonra kaleme alınmıştır.

(bkz:pretty woman)

arada sırada hepimizin canı romantik komedi izlemek istiyor. böyle zamanlarda da maalesef karşımıza hep klişe senaryolara sahip filmler çıkıyor ve 2 saatimiz resmen çöpe gidiyor. bu film kesinlikle öyle filmlerden değil. hepimizin bildiği müziği, oyuncuları, dönemine göre cesur sayılabilecek konusu sebebiyle mutlaka izlenmesi gereken bir romantik komedi filmi. julia roberts'ı julia roberts yapmış olmasına girmeme gerek bile yok.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar


ı'm done crying
ı've got no more tears
you can't hurt me anymore
at least now ı know
where ı stand
but you won't take away my dignity
cause ı'm still a man

selamun aleyküm'e merhaba diye karşılık vermek

"bugün laiklik için ne yaptın?" sorusunun cevabı olabilecek eylemlerden biri.

Toplam entry sayısı: 70

sözlüğün en fazla eksi yiyen entryisi rekor denemesi

sanıyorum world record egg benzeri bir uygulama oluyor

çiğ köfteci ali usta

kesinlikle haz etmediğim kişi. sadece kontrolsüz sözlü ve fiziksel şiddet uygulaması ve öfke problemleriyle tanınan bir kimse.

çok güzel bir istanbul türkçesi konuşan, bütün müşterilerine hal hatır soran, onlarla son derece nazikçe ilgilenen bir çiğ köfteci de vardır muhakkak, o niye meşhur olamıyor? biz toplum olarak televizyonda, sinemada, küfürlü şarkılarda, sosyal medyada -aynı şu papağanı boğarak yaralayan psikopat murat gibi-, her zaman aşırı şiddet yanlısı, agresif, polemiğe sebep olan insanları meşhur ediyoruz. şimdi bu çiğ köfteci ali usta'nın topluma ne faydası oldu arkadaş? e belki diyeceksiniz bizi güldürüyor. niye güldürüyor peki? insanlara anlamsızca şiddet göstermesine neden gülüyoruz ki bu bağırmaktan devamlı sesi kısık olan adamın?

düşün ki o bunu okuyor

dudakların aklımdan çıkmıyor

bazen aklıma geliyorsun durup dururken ve gülümsüyorum. gözlerim hafif kısılıyor ve kendimi umutlu hissediyorum

fermuarın açık kalması

çok kafaya takılırsa paranoya haline gelip insanın durup dururken olur olmadık yerde fermuarının çekili olduğunu kontrol etmesine sebebiyet verebilir.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar



dinlediğim en zor şarkılardan olsa gerek, dinlerken bile sesim çatlıyor

çiğ köfteci ali usta

kesinlikle haz etmediğim kişi. sadece kontrolsüz sözlü ve fiziksel şiddet uygulaması ve öfke problemleriyle tanınan bir kimse.

çok güzel bir istanbul türkçesi konuşan, bütün müşterilerine hal hatır soran, onlarla son derece nazikçe ilgilenen bir çiğ köfteci de vardır muhakkak, o niye meşhur olamıyor? biz toplum olarak televizyonda, sinemada, küfürlü şarkılarda, sosyal medyada -aynı şu papağanı boğarak yaralayan psikopat murat gibi-, her zaman aşırı şiddet yanlısı, agresif, polemiğe sebep olan insanları meşhur ediyoruz. şimdi bu çiğ köfteci ali usta'nın topluma ne faydası oldu arkadaş? e belki diyeceksiniz bizi güldürüyor. niye güldürüyor peki? insanlara anlamsızca şiddet göstermesine neden gülüyoruz ki bu bağırmaktan devamlı sesi kısık olan adamın?

yanlış anlaşılan şarkı sözleri

yazmadan edemedim, en klasik örneğidir bence. çocukken ''annie are you ok?''i eni vici vokke anlamaktır. * *

askk

ne kadar hoş bir uygulama. 'gündem'de ismimi görünce bir an şaşırdım, meğer sıcak bir karşılamaymış.

nina simone

harika bir sese sahip sanatçı. ilk duyulduğunda kalın ve tok olması sebebiyle erkek zannedilebilen bir sese sahiptir (ben de dahil olmak üzere)

açtığın başlığa entry girilmesi

şu an xalo'ya yaptığım durum olsa gerek?

deviantart

bilgisayardan hiç girmemişim herhalde, şaşırdım dağınık eski görüntüsüne. mobil arayüzü çok daha iyi bence.

milliyetçi eşcinsel

tarihini bilendir. osmanlı sodomiyi dünyada ilk yasallaştıranlardandır.

(bkz:sarkazm)*
Henüz takip eden biri yok.