melihat gülses, 1 ekim 1958 konya akşehir doğumludur.müzik serüvenini trt istanbul radyosu bünyesinde devam ettirmektedir.
ipek sesli hanımefendi sanatkârdır. çok aşığın var diyorlar çalışması mest eder
bir daha görmeyeceğim duymayacağım dediğim adamın evinin kapısında buldum kendimi bu akşam. günlerdir zihnimi kurcalayan gidiş fikri bu akşam eyleme dönüştü. kapıyı çaldım ve o kapının açılışını beklediğim süre hayatımca en uzun beklediğim süreydi adeta. kapı açıldı,yutkundum o ise şaşkın bana bakıyordu. girebilir miyim deyip içeri geçtim ve bir çayını içmeye geldim dedim. onu görmek istiyordum ve duymak, nitekim yaptım da. denilebilir ki ya gururun? eğer güne onunla başlayıp günü onunla noktalıyorsam ve her anımda onun noksanlığını hissediyorsam ebesini öpsünler gururun,yemişim gururu! şuan ne mi hissediyorum? kestiremiyorum. ama şunu biliyorum ki bu işin sonu yok,zaten eskiye dair veya eskideki gibi yaşamak istemiyorum ki onu ben. sadece dedim ya görmek ve duymak istiyordum.
uzun süre sevişip koklaştığım bir adam vardı,onunla tanıştıktan kısa bir süre sonra bir tesadüf eseri kendinden önce yiyiştiğim adamın kardeşi olduğunu öğrendim ve bunu hep içimde tuttum. abisi kardeşinden kardeşi abisinden hoştu.
sabır ister, sevgi ister,özveri ister ve de en önemli merhamet vicdan ister... çoğu zaman işin senden önce gelir. bir harf bile öğrendiklerinde ya da okuma yazmaya geçtiklerinde aldığınız haz tarif edilemez.herşey iyidir hoştur, ta ki yönetmelikler sizi sıkıştırana kadar ve gereksiz bir sürü evrak işine mecbur bırakılıncaya kadar. madden tatmin edici olmasa bile manen defalarca tatmin edebilecek bir meslektir.
ben misafirimi leziz ikramlarım ile doyuruken o da gözümü doyurabilmeli görüntüsüyle. hani şöööl eli ayağı düzgün olanından, içimden içimden (uyyhhhh tirledim ha) dedirten türden olmalı...
nasıl böylesine rahatsın ki sanki hiçbir şey olmamış gibi
yıllar boyu ümitsizce seni bekledim geldin mi ki
bir gün olsun kapım çalıp halim nedir sordun mu ki
çek ellerini ellerimden çek gözlerini gözlerimden
bunca yıllardır yokluğundan alıştım ben yalnızlığa
içimde bir çok şey kırıldı çok geç artık dönme bana
hayır hayır boşuna yalvarma inanmıyorum sana
hayır hayır gözyaşına da hayır inanmıyorum sana
hayır hayır yüzbin kere hayır acı çektirme bana
hayır hayır yüzbin kere hayır inanmıyorum sana
sen hiçbir zaman dost olmadın
hiçbir zaman destek olmadın
yıllarca hep sustum ama bir tek şey istiyorum senden
onurlu bir yabancı gibi lütfen artık çık git bu evden
yıllara dayanan birlikteliğimiz nihayet bitmiştir kendisiyle. uzunca bir zamandır mücadelesindeydim. çoğu kez geri dönecek oldum kendisine ama önce kendime sonra da sevdiklerime verdiğim söz frenledi beni. sigara uzatıldığında da ''kullanmıyorum'' diye yanıtlamak da bambaşka bir haz sebebiymiş.
son seyahatimde yanımda oturan adamı taciz edip durdum. bacağını okşadım, onunla yetinmedim sıkmaya başladım hafiften ve saatler ilerledikten sonra da iyice abartıp köfte yapmaya başladım. yanımdaki de memnun olmalıydı ki bu durumdan bacaklarını daha bir iyice açıp elimin hareket alanını daha da genişletti. ve bu benim ilk tacizimdi.
''eşcinselliğe yeni başlanır mı?'' dedirten başlıktır. ya vardır ya da yoktur, sonradan olmaz bu durum. sanırım bu yönünü yeni farkedenler demek daha doğru olacaktır.
1954 yılında ankarada doğan sanatçı, istanbul devlet konservatuarı klasik türk sanat müziği bölümünden mezun oldu. enstrüman ustası olan oğur, ud, tanbur, bağlama, cümbüş ve keman gibi geleneksel çalgıları başarıyla çalmaktadır. doğu anadolunun folk müziği ve aşık veysel gibi ozanların şarkılarıyla büyüyen sanatçı, 1960larda jimi hendrixi dinledi ve bu, yeni bir müzikal deneyimin başlangıcı oldu. perdesiz elektrikli gitarın pasajları üzerinde kayma ve çeyrek tonların çalınmasına olanak tanıdı.
müzik hayatına 1980 yılında çeşitli sanatçılara eşlik ederek başladı ve ilk albümü "fretless"i 1994 yılında almanyada çıkardı.
türkiyenin en özgün müzisyenlerinden birisi olan oğur, içlerinde perdesiz gitarın da bulunduğu birçok gitar ve telli çalgıları kendisi, kendi amaçları doğrultusunda üreten büyük sanatçılardan birisidir. sanatçı, müziğe yalnız türkiyede değil dünya çapında da farklı zevkler ve tınılar getirdi.
anadolu ezgilerindeki hümanizmi, sufice bilgeliği, erdem arayışını yansıtan albümler yapan başarılı sanatçı, türkiye dışında bir çok festivallere katıldı ve bir çok değerli cazcılarla sahneye çıkıp kayıtlar gerçekleştirdi. türk folk müziğinden yola çıkarak bu müziğe büyük katkılar sağladı.
kaynak: kimkimdir.gen.tr en dokunan en acıtan eseri yarim senden ayrılalı dır.
bir de sevgilimi özleyince dinlediğim eser tutam yar elinden
tutam yâr elinden tutam
çıkam dağlara dağlara
olam bir yaralı bülbül
inem bağlara bağlara
ağam hey, paşam hey eyvah eyyy
emrah eder bu günümdür
arşa çıkan tütünümdür
yâra gidecek günümdür
düşem yollara yollara
ağam hey, paşam hey eyvah eyyy
sözüyle dinlemek isteyenlere
güler duman-tutam yar elinden
yazan: çünkü kadınım okunan: çüklü kadınım bayan bir arkadaşın facebookta paylaşılan bir fotografa yapmış olduğu yorum. hemen aklıma psk geliverdi.kendi kendime ''arkadaşın içine psk kaçmış olabilir mi?'' diye sordum o an.
5 yıl sonra bambaşka iklimlerde alacaksın soluğu. hiç tanımadığın bilmediğin bir coğrafyada olacaksın. elin ekmek tutmuş olacak ve artık kendi ayaklarının üzerinde durma vaktin gelmiş olacak.memleketinden nefret ediyordun, bir süre buradan da nefret edeceksin. her şey gözüne batacak. sonra işi kaşarlığa vuracaksın(ki şuan yaptıklarından farklı olmayacak). o hiç bilmediğin yerde tanımadığın kişilerle sabahı edeceksin,başına bir şey gelir mi korkusu yaşamadan. bir müddet böyle devam edeceksin.
sana bir iyi bir de kötü haberim var.
önce iyi haber:
4 kasım 2003-salı ; o gün tanıyacaksın adamın birini,ilk başta o da senin için diğerleri gibi olacak.sabahlayacaksınız,içinizdeki hayvanı susturacaksınız bazı bazı. zamanla ona bağlandığını hissedeceksin,onu özlediğini. ve artık sadece o olacak hayatının odağında. seveceksiniz birbirinizi. çoğu zaman şımarıklıklar yapacaksın, olmadık sebeplerden hır gür çıkaracaksın, ona hayatı zindan edeceksin;ama o hep sabırla duracak. sakinleşmeni bekleyecek. çok aptalca sebeplerle ayrılmak isteyeceksin ama sonra bakacaksın ki onsuz olmayacak. ne kadar huysuz olsan da onu hep çok seveceksin ve o da senden vazgeçmeyecek. birlikte dolu dolu 7 yıl geçireceksiniz.
kötü haber ise:
19 aralık 2010-pazar ; kaybedeceksin o insanı.öyle bir kaybediş olacak ki bir daha asla göremeyecek duyamayacaksın onu. dünyan yıkılacak,güçsüz düşecek aciz kalacaksın çoğu zaman.özleyeceksin onu. kahredecek,isyan edeceksin.artık yaşayamam diyeceksin;ama yanılıyorsun yaşanıyor ve yaşayacaksın.sonra o varken yaptığın şımarıklıklar,huysuzluklar adına çok pişman olacaksın,kendini hep suçlayacaksın;yapma!
ve bakacaksın ki onun olmadığı o memlekette kalamayacaksın;her yerde onu arayacak gözlerin ama nafile. ve bu daha çok acıtacak canını. nihayetinde terk edeceksin o memleketi başka bir yerde başka bir hayat kurmaya çalışacaksın,içinde bir yerlerde bir şeyler kırık dökük bir şekilde ve de eksik. başka insanlar alacaksın hayatına(hem de en saçma haliyle)
bir şey söyleyeyim mi? üzülme;zira o da istemezdi üzülmeni.kaldı ki herşeyin elbet bir şekilde sonu olacaktır. kendini şanslı hisset;onun gibi bir insanı tanıdın bildin.onunla yaşadın,her şeyini paylaştın,sevdin,sevildin. ve inanıyorum ki o bugün de var olsaydı hâlâ beraberdiniz.dediğim gibi şanslısın sen.bunu bil ve onu tanımış olmanın sana verdiği o güçle ayakta kalmaya devam et.bak bakalım etrafında sen gibi şanslı kaç insan var?
hayat devam ediyor,edecek!
hadi bakalım dinle şimdi bunu