freud14

Durum: 264 - 0 - 0 - 0 - 24.06.2015 20:39

Puan: 3772 - Sözlük Kezbanı

13 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 14

doğaya aykırı cinsel ilişki

onlara göre "üreme" ile sonuçlanabilecek cinsel ilişki türleri doğaya uygunmuş efendim. "ama illa üremek zorunda değilsiniz, sadece üreyecekmiş gibi yapın yeter" imiş. hmm.

tekken 3

playstation 1'de oynardım, memory card falan vardı o zamanlar. doctor b'yi açana kadar canım çıkardı memory card'ta yer kalmadığı için kaydedemezdim bi türlü. hey gidi hey. ezbere bilirdim oyunu. tekken ball diye bir kısmı vardı hatta. voleybol oynuyordun. ya nasıl özlüyorum!
bence serinin en iyi oyunuydu. çünkü grafiğe önem vermeye başladıkça orijinal karakterlerin dış görünüşü değişti. aah ah. keşke playstation 1'im çalışsaydı da oynasaydım

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

the black keys - run right back

kolları damarlı olan erkekler

ağğğ sevgilim!
bi de şuna bakmakta fayda var: (bkz: kolları damarlı olan kadınlar) *

tanrı'nın senden hoşlanmadığı olasılığını düşünmelisin

tanrı varsa bize büyük bir açıklama borçlu.
hoşlanmadıysan neden yarattın?
yaratmadan önce benim fikrimi aldın mı?
dünyaya gelmek isteyip istemediğimi merak ettin mi?
neyse.
tyler durden, yerim.

sol iktidar olsa onlar da çalardı

burhan kuzu'nun muhteşem(!) cümlesi. dahi anlamına gelen "de" bağlacının özellikleri hakkında kısa bir örnek niteliğinde, gaf bile değil, ötesi.

akp'nin diğer partilerden farkı

(bkz: sol iktidar olsa onlar da çalardı)
üst düzey koyun kesime hitap ediyor olması
dini kullanarak, ajıtasyon yaparak memleketim insanının en sevdiği olay olan dramı dibine kadar oynamaları
aziz nesin'in meşhur bir lafı *

cüzdanda prezervatif taşımak

"seksin ne zaman ve nerede geleceği belli olmaz" kafası
kendilerine bayaaa bi güvendiklerini anlıyoruz buradan

orgazm sebebi oyuncular

kurda boynun niye kalın diye sormuşlar

o tuttuğun boynum değil, sen bırak o incelir demiş

ayı sözlük yazarlarının kendilerini bilgili hissettikleri konular

kullanıcı adından belli olduğu üzere hunharca psikolojik analiz yaparım, hiç affetmem
bi de korku filmleri konusunda baya iyi hissediyorum, bakalım kutumuzda ne var

homofobiş

çoğu homofobik gizli lgbt olduğu için yabancılık çekmesinler diye "homofobik" yerine "homofobiş" demeyi uygun gördüm, itirazı olan yoksa uygulamaya geçelim mi?

eşcinsellere kan bağışı yasağı

bütün dünya anal yapıyor, sanki bi tek eşcinseller yapıyomuş gibi davranılıyor. prezervatif yokken napıyodunuz yahu, poşet mi bağlıyordunuz? mikropmuş, peh.
yalarım sizin homofobişliğinizi

-üzgünüm, eşcinsellerden kan alamıyoruz
+gidip "yüzde kaç homofobişsiniz" testi yaptır öyle gel

nous

hoşgeldin kadınım benim, hoşgeldin
horro sevsin mi seni en güzelli yerinden...

kazık

ortak arkadaş olan "eski sevgilinin en yakın arkadaşı" hatunundan yenen nesnedir.
bir de vicdanını rahatlatmak için "beni eski sevgilisine ulaşmak için kullanıyormuş.. çok kırgınım ona" diyerek sevgililiği ifşanın sürecini hızlandırıp kazığa bok sürme eylemi gerçekleştirir. bu sayede "kardeşim dediğim insanla çıkıyorum, kardeşim dediğim başka birinin eski sevgilisi hem de" adlı kazığını meşru hâle getirir.

arda türkmen

yemek yaparken kendisini izleyen kişinin karnını acıktıran adam

kendisinden hoşlanıldığını fark edemeyen insan

ben gizli egoistliğimden midir paranoyaklığımdan mıdır bilemiyorum ama hemmmen anlarım, hiç şaşmaz
ve aşırı egoist bi arkadaşım var, kesinlikle fark etmiyor. ya da salağa yatıyor bilemedim.
ters mi oluyor acaba bu işler..

orhan veli

"hiçbir şeyden çekmedi dünyada
nasırdan çektiği kadar;
hatta çirkin yaratıldığından bile
o kadar müteessir değildi;
kundurası vurmadığı zamanlarda
anmazdı ama allah’ın adını,
günahkâr da sayılmazdı.
yazık oldu süleyman efendi’ye"

ahmet haşim 'in ölümü üzerine yazdığı şiirdir, çok severim.

3 mayıs dünya basın özgürlüğü günü

bu ülkenin sınırları içinde pek de ilgilenilmeyen bir kavramın günüdür.

aşık olunan kişinin koyu bir ak partili olması

  • /
  • 14
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 264

iz bırakan kitap cümleleri

"beni kuru bir ağaç kavuğunda yaşamaya zorlasalardı da gökyüzüne bakmaktan başka işim olmasaydı, yavaş yavaş buna da alışır giderdim, diyordum."
(bkz: albert camus )
(bkz: yabancı )

biseksüel

aşkın cinsiyete ihtiyacı yoktur, dolayısıyla biseksüellik vardır. bifobik lezbiyen veya bifobik geylerden hiç haz etmem. abaza muamelesi yapılmasından da hoşlanmam. eğer birine aşık olmak için herkesin cinsiyete ihtiyaç duyması gerketiğini düşünüyorsanız aşk kavramının ne olduğunu bir kez daha gözden geçirmenizi tavsiye ederim.

ben bir kadına aşık olabilirim, onu unuttuktan sonra da bir erkeğe aşık olabilirim. bu ne anormaldir ne kararsızlıktır ne de doyumsuzluktur. karşı cinsten kazık yediği için hemcinsine yönelen ama karşı cinsten de vazgeçemeyen insanlar olduğumuzu düşünen varsa, kendini kandırmaktan vazgeçmesini öneririm.

lezbiyenlik ve geyliği insanlara kabul ettirmeye çalışıp kendiniz biseksüelleri ötekileştiriyorsunuz, onlara tıpkı homofobiklerin size davrandığı gibi davranıyorsunuz, yapmayın. bu işte hep birlikteysek kıskançlıklarınızı bir kenara bırakın ve bizi de kabul edin. ben bir insana aşık olurum, bir kadın ya da bir erkek olması ona olan aşkımı değiştirmez.

bifobik bir lezbiyen/gey olduğunuz sürece lgbt'yi desteklediğinizi iddia etmeyin, desteklemiyorsunuz çünkü. siz b harfinden rahatsız olmuş oluyorsunuz. aah ah gerçekten çok sinirlendiğim ve üzüldüğüm bir durum bu.

bir de "ben biseksüelliğe inanmıyorum" olayı var bu beni iyice delirtiyor. "insan sadece bi cinsiyetten hoşlanabilir" olayına da ben inanmıyorum. çünkü ben ve benim gibiler bu cümleyi çürütüyor. çünkü ben kadınlardan da erkeklerden de hoşlanıyorum. sadece vajinası var diye ya da sadece penisi var diye birine aşık olunmaz ki. her şeyine aşık olursun o insanın, içine dışına. zaten içine aşık olduktan sonra dışı o kadar da önemli değildir.

işte sonuç olarak biz varız, bizi heteroseksüeller bile kabul ediyorken homoseksüellerin bazıları reddediyor bu gerçekten üzücü bir durum, kendi içimizde bölünmeler yaşayacaksak zaten ne aşkın bir anlamı var ne de aşk için mücadele etmemizin.

ayı sözlük oyun kütüphanesi

ps1'de oynadığım oyunlardan birkaç tane yazayım ben, nostalji olsun.

(bkz: tekken 3)
(bkz: tomb raider 3: lara's mansion)
(bkz: no fear downhill mountain biking)
(bkz: crash bandicoot)
(bkz: small soldiers)

biseksüel

aşkın cinsiyete ihtiyacı yoktur, dolayısıyla biseksüellik vardır. bifobik lezbiyen veya bifobik geylerden hiç haz etmem. abaza muamelesi yapılmasından da hoşlanmam. eğer birine aşık olmak için herkesin cinsiyete ihtiyaç duyması gerketiğini düşünüyorsanız aşk kavramının ne olduğunu bir kez daha gözden geçirmenizi tavsiye ederim.

ben bir kadına aşık olabilirim, onu unuttuktan sonra da bir erkeğe aşık olabilirim. bu ne anormaldir ne kararsızlıktır ne de doyumsuzluktur. karşı cinsten kazık yediği için hemcinsine yönelen ama karşı cinsten de vazgeçemeyen insanlar olduğumuzu düşünen varsa, kendini kandırmaktan vazgeçmesini öneririm.

lezbiyenlik ve geyliği insanlara kabul ettirmeye çalışıp kendiniz biseksüelleri ötekileştiriyorsunuz, onlara tıpkı homofobiklerin size davrandığı gibi davranıyorsunuz, yapmayın. bu işte hep birlikteysek kıskançlıklarınızı bir kenara bırakın ve bizi de kabul edin. ben bir insana aşık olurum, bir kadın ya da bir erkek olması ona olan aşkımı değiştirmez.

bifobik bir lezbiyen/gey olduğunuz sürece lgbt'yi desteklediğinizi iddia etmeyin, desteklemiyorsunuz çünkü. siz b harfinden rahatsız olmuş oluyorsunuz. aah ah gerçekten çok sinirlendiğim ve üzüldüğüm bir durum bu.

bir de "ben biseksüelliğe inanmıyorum" olayı var bu beni iyice delirtiyor. "insan sadece bi cinsiyetten hoşlanabilir" olayına da ben inanmıyorum. çünkü ben ve benim gibiler bu cümleyi çürütüyor. çünkü ben kadınlardan da erkeklerden de hoşlanıyorum. sadece vajinası var diye ya da sadece penisi var diye birine aşık olunmaz ki. her şeyine aşık olursun o insanın, içine dışına. zaten içine aşık olduktan sonra dışı o kadar da önemli değildir.

işte sonuç olarak biz varız, bizi heteroseksüeller bile kabul ediyorken homoseksüellerin bazıları reddediyor bu gerçekten üzücü bir durum, kendi içimizde bölünmeler yaşayacaksak zaten ne aşkın bir anlamı var ne de aşk için mücadele etmemizin.

ege urjav

"ruhsal tedavi gören içel anadolu lisesi 3’üncü sınıf öğrencisi ege urjav (17), 'cemre’ isimli kız arkadaşına, “ben intihar edeceğim” mesajı attı.

ardından istasyona yaklaşık 5 kilometre kala trenin önüne kendini attı. görgü tanıklarının haber vermesi üzerine gelen ekipler tren rayları üzerinden cesedi kaldırdılar. olayı duyup gelen yakınları ve gözyaşlarına boğulan acılı baba cengiz urjav, baygınlık geçirdi. baba urjav hastaneye kaldırıldı."

haberde çocuğun cinsel eğiliminden bahsedilmemiş. bu çocuk cinsel eğilimi ile dalga geçildiği için intihar etmiş arkadaşlar. bir trenin önüne atlayacak kadar ölmek istemiş. trenin önüne atlamak nedir? ne demektir? aklım almıyor benim. ben tahammül edemiyorum artık. paramparça olmayı umursamamasına sebep olacak ne yaptılar bu çocuğa böyle? neden yaptılar? deliriyorum. çıldırıyorum. bu ülkede yaşamaya daha fazla tahammül edemiyorum.

hayır efendim. kendisi seçmedi ölmeyi, siz ittiniz. katil olmanız için o kişiyi öldürmenize gerek yok, ölmesine sebep olmak da bir cinayettir.

bu bir toplum ayıbıdır. iki üç tane haber sitesi dışında hiçbir yerde paylaşılmamasının sebebi nedir? neyi gizliyorsunuz? "biz homofobiğiz bizim yüzümüzden bi çocuk trenin önüne atlayıp korkunç bi şekilde öldü, o yüzden biz bunu saklıyoruz" diyosunuz resmen. ya neden neden? deliriyorum neden biri çıksın "bu yüzden" desin ya. din diyosun iman diyosun bu çocuğu yaratanla seni yaratan bir demek ki? o böyle "yaratılmış" demek ki. o zaman neden onu ötekileştirdiniz siz? ne farkı vardı sizden? sevginin nesine cinsiyet biçiyosunuz siz? katlanamıyorum artık bu ülkeye. gerçekten dayanamıyorum. bu zihniyet değişmediği sürece bu "cinayet"ler ne ilk ne de son. cinayettir bu. siz ölüme ittiniz onu. siz ve sizin saçma sapan ahlak yargılarınız itti onu ölüme. heteroseksüelsin, kızın yaşındaki çocukla evleniyosun ama sen hetero olduğun için ahlaklısın. milletin anasına bacısına küfür ediyosun "ana bacı yapma" dediğin halde, ama hetero olduğun için ahlaklısın. öyle mi? öyle mi? insan bu tımarhanede delirmesin de ne yapsın? yalvarıyorum size biri durdursun bunu artık. biri buna son versin. bizde dayanacak güç kalmadı.

ayı sözlük yazarlarının toplumsal olaylara karşı duyarsız olması

öylesi de var böylesi de var. belki insanlar sürekli ciddi ciddi şeyler konuşmaktan, politikadan, dünyadaki kavga gürültüden sıkılmıştır da buraya sığınmıştır. belki bu tarz "toplumsal" dediğimiz olaylar tartışma yaratıp insanların gerilmesine sebep oluyordur. "duyarsız" kelimesi yanlış seçilmiş bence. yakışmamış.

sözlük yazarlarının depresyon nedenleri

haksızlığa uğramak
düşüncelerini kontrol edememek ve takıntılarını durduramamak (okkb)
toplum tarafından ötekileştirilmiş olmak

vitriol zehirlenmesi

veronika ölmek istiyor adlı kitaptaki dr. igor karakterinin psikoloji tezinde bahsettiği rahatsızlığa verdiği isimdir. kitaptaki bu bölümü paylaşmak istiyorum, tek tek kendim yazdım kitaptan bakarak.

"aynı libido -dr. sigmund freud'un belirlediği, ama hiçbir laboratuvarın izole edemediği, cinsel isteği gerçekleştiren kimyasal tepkime- gibi, vitriol de kişi kendini korkutucu bir durumla karşı karşıya bulduğunda organizma tarafından salgılanıyordu, ama bugüne dek hiçbir testte görülmemişti. ancak tanınması çok kolaydı tadından dolayı, şekerli ya da ağız sulandırıcı bir tat değildi bu, acıydı. bu ölümcül maddenin henüz tanınmayan kâşifi dr. igor, geçmişte imparatorların, kralların, âşıkların şu ya da bu şekilde kurtulmak istedikleri biri olduğunda pek rağbet ettikleri bir zehrin adını vermişti bu maddeye.

vitriol'ün ölümcül bir zehir olduğunu nedense hiç kimse fark etmemişti; oysa etkisi altında olanların çoğu tadını çok iyi biliyor, zehirlenme sürecini "acılaşmak" olarak adlandırıyorlardı. herkesin bünyesinde az ya da çok oranda "acılaşmışlık" vardı aslında, nasıl hepimiz tüberküloz virüsü taşıyorsak. ama her iki hastalık da yalnızca kişinin bünyesi zayıfladığında saldırıya geçer. acılaşma söz konusu olduğunda, kişi sözde "gerçeklik"ten korkmaya başladığında hastalık için gerekli koşullar hazır demektir.
dış tehditlerden korunaklı dünyalar yaratmak isteyen kimi kişiler, fazla ileri gidip dış dünyaya karşı abartılı yüksek duvarlar örerler. yeni insanlara, yeni yerlere, farklı yaşantılara karşı yükselen bu duvarlar onların iç dünyasını da yoksullaştırır. işte acılaşmak burada devreye girer.
acılaşma'nın "(ya da dr. igor'un tercih ettiği adıyla vitriol'ün) ana hedefi iradedir. bu hastalığa tutulanlar her türlü isteği yitirmeye başlarlar, birkaç yıl içinde kendi dünyalarının dışına çıkamaz olurlar, çünkü tüm enerjilerini çevrelerine duvar örmeye harcamışlardır.
dış saldırılardan kaçmak amacıyla, kendi içsel gelişmelerini de sınırlamışlardır. işe gitmeyi, televizyon seyretmeyi, çocuk yapmayı, trafikten şikayet etmeyi sürdürürler, ama bunlar hep otomatiğe bağlanmıştır ve herhangi bir duyguyla ilişkileri yoktur -her şey kontrol altında olduğu sürece.
zehrin bünyeye yayılmasının yarattığı en büyük sorun, tutkuların -nefret, aşk, umutsuzluk, merak vb.- su yüzüne çıkmasını önlemesidir. acılaşan insan zamanla hiçbir istek duymaz. ne yaşayacak ne de ölecek iradeye sahiptir artık, sorunun özü de budur.
işte bu nedenle, acılaşan insanlar için, ünlü kahramanlar da, deliler de bitmez tükenmez bir merak kaynağıdır; çünkü onlarda yaşam korkusu da yoktur, ölüm korkusu da. kahramanlar olsun, deliler olsun tehlikelere aldırmaz, kim ne derse desin bildiklerini okurlar. deli intiharı seçer, kahraman bir dava uğruna kendini feda etmeyi, ama ikisi de ölür. bu arada acılaşmış kişi her ikisinin de saçmalığını ve görkemini yorumlamaya çalışmakla geçirir gecesini, gündüzünü. acılaşmış kişinin özsavunması için yükselttiği duvara tırmanıp dış dünyaya bir göz attığı anlarda olur bu. derken, elleri ayakları yorulur, yeniden geriye, günlük yaşamına döner.
kronik acılaşma vakalarında, söz konusu kişi hastalığını haftada yalnız bir kez hisseder, pazar günleri öğleden sonraları. o durumda tekdüze bir işle oyalanamadığından, belirtiler ortaya çıkar. bir türlü geçmek bilmeyen o sakin öğle sonları cehennemden farksızdır, kişi huzur yerine derin ve kesintisiz bir sinirlilik içinde olduğundan hayatında bazı şeylerin hiç de doğru düzgün gitmediğini fark eder.
derken, pazartesi günü gelir ve acılaşmış kişi, bir gün önceki sıkıntısını unutur, ama hiçbir zaman doğru dürüst dinlenecek vakti olmadığından, hafta sonlarının çok çabuk geçtiğinden şikayet etmekten geri durmaz.

toplumsal açıdan hastalığın tek avantajı, artık norm haline gelmiş olmasıdır; dolayısıyla hastanın kapatılmasına gerek kalmamıştır artık, zehirlenmenin çok ileri derecede olduğu, hastanın davranışlarının başkalarını etkilemeye başladığı durumlar hariç. çoğu acılaşmış insanlar, toplum için herhangi bir tehdit oluşturmaksızın dışarıda yaşamayı sürdürebilirler, çünkü çevrelerine ördükleri duvarlar öylesine yüksektir ki, toplum yaşamına katılır gibi görünseler bile dünyadan tümüyle yalıtılmış durumdadırlar."

chp

hiçbir siyasi görüşü desteklemediğimi belirterek bu parti hakkında bir eleştiride bulunmak istiyorum.
bazı vekilleri muhteşem görüşlere ve cümle kurma yeteneğine sahip olsa da, kılıçdaroğlu'nun partinin başında olmasından dolayı büyük bir antipati duyuyorum bu partiye karşı. tek yaptıkları hükümetin vekilleri ile didişmek. muhalefet olmaktan başka bir şey yapılmıyor ve hiçbir yeniliğe imza atılmıyor. şafak pavey bu partinin başına geçse yemin ediyorum oyumu chp'ye verirdim.

seçimlerde boş oy kullanmak

"oyunu boşa harcamış olmak" diyelim biz ona. bunun yerine en kafa kafaya giden partiye oy verilmelidir ki şu iktidar değişsin.

kırmızı elma sözlük

şiddetle tavsiye ettiğim sözlük.
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.