en samimi ve çalışkan lgbti derneği sizce hangisi anketi
en samimi ve çalışkandan ziyade en bilinen ve sevilen dernek sıralaması olacak gibi duruyor. istanbuldakileri es geçerek kaos gl diyorum çünkü yayın organı üzerinden de lgbt literatürüne önemli katkıları olduklarını düşünüyorum. ayrıca listag da samimiyet açısından hepimizin duygusal bir aidiyet-bağ kurduğumuz bir dernek olsa gerek. istanbuldaki derneklerin de bir an önce tek çatı altında birleşmesi en büyük temennim; yoksa yaptıkları faaliyetler koliciliğin önüne pek geçemiyor.
akp'nin tugçe kazaz'ı reddetmesi
hastanede gizli köşelere saldığı, gülhanede türbanlı sakso çektiği tapeleri felan ortaya çıktı herhalde. ya da son yılların popüler inanç felsefesi pastafaryanizm'e geçtiyse eğer o da olabilir. seçenekler çok..
ekmekle tabağın dibini sıyıran insan
bir çorbayı 5 ekmekle yiyen gizli diyabet insan gibidir fakat bunun farkında değildir. zaten yemeği ekmekle yiyerek yemeğin bütün tadını mundar etmektedir, üstüne bir de dibini sıyırmaktadır. ya tanesi kalmasın günah diyen über müslümandır, ya da demin bahsettiğim mundar etmeye bayılan bir tiptir işte. ekmeğe abanmayın yazıktır yahu yemeğin güzelim tadını mahvediyorsunuz.
nihat doğan'ın türkiye'ye veda etmesi
böyle bir kişinin hedef alınıp piyasadan silinmesi de bana komik geliyor açıkçası. bu zihniyete sahip milyon tane insan var sonuçta bu ülkede. birini günah keçisi seçip ona yüklenmek de linç kültürünün bir eseridir, kesinlikle tercih edilmemesi gereklidir. zihniyeti değiştirebildiğimzde zaten nihat doğan dahil diğer şahıslar da bunu kendine pay biçecektir. yoksa bu adamın piyasadan silinmesi sıradan cahil bir vatandaşın umrunda dahi olmayacaktır.
torku
şeker şekerdir. kalitelisi veya zararsızı diye birşey yoktur, çünkü hepsi kalitesiz ve zararlıdır. dolayısıyla glikozdan oluşan bu abur cuburları aklama çabası bana manasız geliyor. hatta bunun gofretinde de fruktoza ait maddeler bulunmuştu diye hatırlıyorum, ya da kurutulmuş glikozdu sanırım.
sonuç olarak basit karbonhidrat ve şekerdir. ha sucuğu, peyniri, yoğurdu hakkında bir şey söyleyemem, çünkü tatmadım.
fındık ezmesi
sarelle'nin üstüne tanımam. eskisinin gerçekten orgazmik bir tadı vardı; küçükken kaşık kaşık yerdim bundan. sonra bir süre piyasadan kayboldu, diğerleri de çok taklit kaldı yanında. şu an yine sarelle'nin yenilenmiş versiyonu favorimdir, ama bir o kadar da fiyatlıdır. ayrıca ülker golden de başarılıdır. fiskobirliğe ise yorum yapmak istemiyorum, çünkü yağından dolayı kremanın tadını alamıyorsunuz, o derece cıvık...
bu da nostalji yaşamak isteyenlere:

okan bayülgen'in hormonlu domates ödülüne tepki göstermesi
tam bir mal beyanı. bir kere hiç konuşmaya yeltenmesin bu sözleriyle. üvey baba çocuğuna kaymış, oğlan çocuklar birlikte uyutulmuş ondan gey olmuş falan filan bu tarz über cahil söylemleri homofobikler bile yapmıyor artık; kaldı ki madem kendini lgbt destekçisi görüyorsun, onlar adına somut ve radikal adımlar at o zaman. paran var çevren var, ünün mü eksilir? kırk yılın başında programına çıkararak ortamına meze yaptığın lgbt'ler ile destekçi değil anca şovmen olursun. ki zaten sen bizlere olan desteğinde ve sevginde samimi olsaydın gidip de lgbt dernekleri içinde önemli yeri olan insanların verdiği o "sembolik" ödül için kimseye gerizekalı demezdin, diyemezdin. dedin, çünkü samimiyetsizin tekisin.
her şeyin ingilizcesi havalıdır
mesela artık kimse ingilizce'de google için search kelimesini kullanmaz, direkt "google it" der. sörç diyen adamın özentiliğini buradan da anlayabilirsiniz.
literatüre hakim değilseniz yabancı dili sadece gerektiği zaman kullanmak en mantıklısıdır. ötesi yoktur.
ramazanda içki içmeye devam ediyoruz kampanyası
içen içiyor zaten kısacası umrumda değil milletin tuttuğu oruç. saygı duyarım tamam da onun bunun orucunu ben de mi yaşamak zorundayım bu çöl sıcağında?
bu havada buz gibi bira içilmez de ne içilir siz söyleyin madem.
neyse size hayırlı ramazanlar, göstermelik hoşgörünüzle birlikte. beni olduğum gibi kabul eden ediyorsa tamamdır zaten.
beynelmilel
bölümümün ismini "mülkiye ilmi ve beynelmilel münasebetler" şeklinde uyarlamıştım bi ara. oldu bence eski türkçe mmm.
unutulmayan türk dizileri
(bkz:
leyla ile mecnun) - daha iyisi yapılana dek en iyisi bu.
.
.
.
(bkz:
muhteşem yüzyıl) - tarihi bir senaryo, harika kostümler, başlı başına o devasa cast ekibi.
(bkz:
hatırla sevgili) - bu dizi çok iyiydi ya. gelmiş geçmiş en iyi türk dönem dizisidir. çemberimde gül oya da vardı ama çok kısa sürmüştü o.
(bkz:
aşk-ı memnu) - firdevs'i oradan alın, geriye ne entrikası kalır kii.
(bkz:
avrupa yakası) - şahika, burhan, aslı, volkan, makbiile, sacit, ifot, tahsin...
ramazan nedeniyle seks yapmayan eşcinsel
inançlara ve inanç felsefelerine saygım sonsuz ancak 11 ayda ortamın a.. koyan heriflerin sadece 1 ay müslümancılık oynamalarına kılım.
t-shirt yakasını dikleştirip dolaşan tipler
nereden baksan 4-5 yıl öncesinin modasıdır. pek yapan kalmamıştır, yapan varsa da bi etkisi kalmamıştır anlayacağınız.
ali aksöz
her "fiziği" olan insan konuşuyor, her konuda bir beyanat veriyorlar.
mental anlamda bir "beyni" olanlar ne zaman konuşacak acaba...
ayı sözlük yazarlarının favori dolmaları
zeytinyağlı etsiz yaprak sarması. şimdi dağılabilirsiniz.
yazarların en çok yatmak istediği 10 kurmaca karakter
hormonlu domates ödülleri
halil söyletmez, osman sınav ve okan bayülgen'in üçüne birden oy vermek olsaydı keşke. çünkü iğrençliklerini ayırt etmek zor!
ekmeleddin ihsanoğlu
muktedire karşı kazanamayacak gibi duruyor. bıktım ayrıca şu sosyal demokratların muhafazakar kesime sevimli gözükme çabalarından. bi kere solun oyunu alamayacak; ki önemli bir kısmı hdp bdp nin adayına oy verecek veya hic oy vermeyecek. milliyetçi muhafazakarların oyunu alır ki onlar da taş çatlasa %20 dolaylarında oy yapar. sosyal demokratların da bir kısmı verecek ama diğer kısmı vermeyecektir. akp kitlesine oynadıklarını düşünüyorlarsa da yanılıyorlar. kısacası böyle ne idüğü belirsiz bir adayla sürpriz yaptığını düşünürken daha cok kafa karışıklığı yaratmışlardır.
ghost stories
o kadar da kötü gelmedi bana. mylo xyloto'u hiç beğenmemiştim fakat bunun kendine has bi tarzı var gibi geldi. en azından klasik coldplay sound'ından çok uzaklaşmamışlar. viva la vida ve parachutes albümlerinin hayranı olarak tabii ki beklediğimi bulamadım ama en azından yeni müziklerle karşımıza gelmeleri bile hoş bir durum. şimdilik magic ve a sky full of stars'ı beğendim diyebilirim, diğerlerini tam dinlemedim. a sky full of stars için diyebilirim ki avicii yaptı diye bok atmaya gerek yok, bence gayet hoş ve hareketli bir parça olmuş. bu yaz ortasında iç açıcı, pozitif bir klip de gelirse yaza damgasını vuracaktır.
vatan elden gidiyor insanı
yıllarca uygulanmış olan göstermelik sekülerizm ile vatanı kendi malı sanan insan beyanıdır. halbuki bir alt mahallesine dahi inseydi görecekti elinde bulundurduğunu sandığı vatanın kendi gibi olmadığını. sonra %50 oy'un ajitasyonu yapıp durulur. olmuş olan sermayenin farklı ideolojiler arasında paslaşmasıdır sadece.
bi de şu durum var ki; nereye gidiyor? halbuki kimsenin bi yere gittiği yok, sadece o alt mahallenin ideolojisi görünürlüğünü arttırdı. durum bu.