1) sıcak bir yaz günü dolapta gördüğün dondurma kabına büyük bir istekle yönelmek ardından kapağı açtığında içinde dün akşamdan kalmış yemeğin olduğunu fark etmek.
2) yine sıcak bir yaz günü hararetini bastırsın diye buz gibi bir su içmek için buzdolabına yönelmek ve buzdolabından aldığın bu suyun ılık olduğunu fark etmek.
3) kapıyı kapattıktan sonra anahtarı yanına almadığını fark etmek.
4) tuvaletini yaptıktan sonra tuvalet kağıdının bitmiş olduğunu fark etmek. ** 5) oturduğun yerde hunharca esneyip yatağa geçtiğinde gözünü kırpmamak.
tıp okuyup psikiyatride uzmanlaşıp üstüne bir de hukuk okusam dahi başaramayacağımdır * tanımadıklarıma değil de yakınımdaki insanların yaptıkları şeyler karşısında bazen sinirlerime hakim olamıyorum ve kırıcı davranabiliyorum. umarım bu huyumdan zamanla kurtulurum.
dsm-iv ve dsm-v'te ne bir cinsel kimlik bozukluğu ne de bir kişilik bozukluğu adı altında ismi dahi geçmeyen, dünya sağlık örgütü'nün yıllar önce hastalıklar listesinden çıkardığı, amerikan ve türk psikiyatri, psikolog ve psikolojik danışman derneklerinin hepsinde hastalık olmadığı, bunun sadece heteroseksüellik gibi sevgi ve cinselliği ifade edişin bir şekli olduğu bangır bangır söylenen bir yönelimin, tsk tarafından hala hangi akla hizmet hastalık olarak kabul gördüğünü merak ediyorum. insanların onurunu, kişiliğini ve ruhsal sağlığını büyük ölçüde zedeleyen bu uygulama nasıl kaldırılabilir, bu konuda neler yapılabilir? *
küçükken tacize ya da tecavüze uğramadım eşcinselim. bu durum bile bu ihtimalin ne kadar geçersiz olduğunu düşündürüyor o yüzden bence olmayan ihtimaldir ama bu konuda bilim ne diyor araştırmak lazım yine de. asıl merak ettiğim: "cinsel tacize uğrayan kişilerin aseksüel olma ihtimali"
başlığı görünce aklıma dizinin müziği geldi ya yaklaşık 5 dakikadır dinliyorum. hala aynı etki. küçükken de çok severek dinlerdim bu dizinin müziğini ve sözlerinde ne anlatıldığını bilmesem de ezberlemiş olduğumu fark ettim şu an. bilinçaltı sen ne fena bir şeysin öyle ya!
+nerdesin aşkım?
-...........................
+aloooo?
-..........................
+nerdeysen gel artık ulan(!) * -the person you have called can not be reached at the moment. please try again later.....
ne yaparsa yapsın gözümüzde hep harry potter olarak kalacak kişi * bir de kendisinin gay olduğu ile ilgili bazı şeyler okumuştum ama ne kadar doğrudur bilemeyeceğim.
aynada kendime bakıp incelemek, yüksek seste müzik dinleyip söylemek, yüksek seste porno izlemek, dans etmek, evin altını üstüne getirerek en ücra köşesini dahi keşfetmek.
genelde etrafına bir boktan anlamayan tipleri toplayıp onların yanında her konuda fikri varmış gibi vir vir konuşur bu tip. etrafındakiler * "ne güzel konuştu bee!" der, bu tipin götünü kaldırır. bu yüzdendir ki nesilleri bir türlü tükenmedi ve tükenmeyecektir de.
hiç yakışıklı bulmadığım oyuncu. güzellik görecelidir de bu adamın nesini beğeniyorsunuz lan * bu adama gelene kadar kenan imirzalıoğlu var, buğra gülsoy var, burak özçivit var, mehmet günsür var... var oğlu var yani.
lise döneminde bir süre yatılı okulda kalmıştım. tam da o sıralarda bizim über korkunç olmayan ama yaşımızdan dolayı etkilendiğimiz türk korku filmi "okul" revaçta onu izlemişiz birkaç gün önce. askeri koğuşu andıran bir yatakhane, gecenin ikisi ya da üçü, düzgün bir şekilde aydınlatılmayan yarı karanlık koridor, koridorun en ilerisinde karanlık bölgede tuvalet. tuvaletin olduğu yerden garip bir uğultu geliyor bütün odalar çıktı tabi noluyo diye bizim oda ve komşu odamız filmin etkisiyle daha bir yusuf yusufuz ama cesuruz ya sözde merak ettik ne var ilerde diye. bizim odadan ben ve iki arkadaşım, komşu odadan da iki arkadaş birlite gidiyoruz. yaklaşık 60-70 kişi bizi izliyor. ben o sıralar korku filmlerindeki şişman ve gözlüklü olmayan kişilerden olduğum için * gayet kendimden emin ilerliyorum en önde. tuvaletlere bi yaklaştım tövbe bismillah hortlak gibi bir şey bana bakıyor. ilk defa baykuş görmenin etkisiyle biraz şaşırdım ama bozuntuya vermedim. biraz daha yaklaştım baykuş uçmaya başladı. o an laaannn diye bağırıp arkamdaki arkadaşlara doğru koşmaya başladım ama nasıl korkuyorlar anlatamam. o ahkam kesen çocuklar birden tırstılar bağırıp kaçıyorlar. beni bir gülme aldı sonra anladılar nolduğunu, şaka yaptığımı az kalsın linç ediliyordum ama olsun onları öyle gördüm ya dayak yesem de olurdu * edit: başlıktaki kuşları * karıştıran ve bu yüzden alakasız entry girdiğini yeni fark eden yazarımız şu an kendinden utandı. * ama o kadar uzun yazdığı için de silmeye kıyamadı.
sadece fiziksel ve sözel şiddetle sınırlı kalmayandır. bu konu, çok daha geniş bir yelpazede incelenmeli ve ona göre davranılmalı, önlemler alınmalıdır. *
halka sunulan, göz önünde bulunan ve daha çok dikkat çeken gaylerin kadınsı* özelliklere sahip olmasından kaynaklı durumdur. ülkemizde kadın gibi davranmak güçsüzlüğü, pasifliği sembolize eder, gaylik ise istenmeyen bir durumdur. bu iki özellik birleştirilerek tüm gaylerin kadınsı olduğu ve bunun ne kadar kötü(!) bir şey olduğu mesajı tüm beyinlere altttan alta işlenmektedir. çünkü gaylerin de maskülen* olabileceği ihtimalinden korkulur ve yokmuş gibi davranılır.
hacı misi ile parlattığım cemaatçi götü mü açıkta bırakacak kırmızı bir tanga ile katılacağım zirvedir. tüm şeriatçıların gözleriylen günah işlemelerine, cünüp olmalarına sebebiyet verip toplandıklarına pişman edip ardından "türkiye laiktir laik kalacak" nidalarıylan izmir büyükşehir belediyesi logolu sancağı mekana dikip atamın gücüylen son noktayı koyacağımdır.
kisinin icinde birbirinden farkli kisilikler hissedip, bu kisiliklere uyan davranislarda bulunmasi, bu kisiliklerin etkisi altinda oldugu anlarda yaptiklarindan habersiz olma halidir. bu kisilikler bireyin kendi cinsiyetinden, yas grubundan, sosyoekonomik ve kulturel durumundan farkli olabilir. bu kisiliklere ait kafasinin icinden gelen ve kendisini yonlendiren sesler duyabilir. farkli kisilikler var olan "evsahibi" kisilige zarar verici davranislar gosterebilir (es ya da karsi cinsle uygunsuz iliskiler, suca yonelik davranislar gibi). evsahibi kisiligi oldurup, yerine gecmek icin intihar girisimlerinde bulunabilirler.
nasil olusmaktadir?
genellikle cocukluk yaslarinda cok agir fiziksel (dovulme, agir cezalandirmalar), cinsel (tecavuz, cinsel tacizler) ve duygusal (sevgi gosterilmeme, saglik, egitim ihmalleri ve bakim gereksinimlerinin yerine getirilmemesi gibi) travma yasantilari sonrasinda gelisir. bu donemde cocuk bu olaylar esnasinda kendini olayin etkisinden kurtarmak icin bir savunma mekanizmasi seklinde o olayi yasayan ben degilim, bu olanlar bana yapilmiyor, ben bunlari hissetmiyorum vb dusunce degisiklikleri gelistirir. bu zamanla normal disi bir hal alip, bu bozukluga donusur. bu sekil bir savunma sureci, agir travmalara uyum saglamada onemli bir yere sahiptir.
iki ya da daha fazla birbirinden ayri kimligin ayni kiside varligi (herbirinin kendi icinde sureklilik gosteren cevre ve benlik algisi, iliski kurma ve dusunme bicimi vardir). bu kimliklerden en az ikisi zaman zaman tekrarlayarak kisinin davranislarini denetim altinda tutar. onemli kisisel bilgileri siradan bir unutkanlikla aciklanamayacak sekilde animsayamazlar.
toplumda ne oranda gorulmektedir?
% 5-10 arasinda gorulmektedirler. daha cok kadinlarda teshis edilmektedir. erkek hastalarin ise suc isledikleri icin daha cok adli sistem icinde olduklari ve bu nedenle tani konulamadigi dusunulmektedir. kisilerin ozellikle kafalari icinden gelen sesler duymalari, yaptiklarini hatirlamadiklari seylerle karsilasmalari gibi belirtilerin, ogrenilmesi halinde kendilerinin akil hastanesine kapatilacaklari ya da toplumda damgalanacaklari yonundeki inanclari nedeniyle tedaviye basvurmadiklari gorulmektedir.
tedavi:
hastalik bu rahatsizligi bilen psikiyatristlerce uzun dönemli psikoterapi ile tedavi edilmektedir. tedavide kisiliklerin bir araya getirilerek bir butun olusturmasi ve gecmiste yasanan ve bazi hallerde unutulmus olan travma doneminin aydinlatilip, bunun normal bilinc hali ile birlestirilmesi ve butunlestirme sonrasi eslik eden diger kisilik sorunlari ve yaklasimlarin tedavisi ile surdurulur. psikoterapi esnasinda farkli kisiliklerin etkisi ile sikayetlerde alevlenmeler gorulebilir. bu durumlarda ilac tedavileri ve kisa sureli yatakli tedaviler gerekebilir.
gerçek hayatta:
(bkz: voleybol) favorim, pek severim <3 sokak, salon, plaj. her türlüsü olur fark etmez.
(bkz: yakar top) ikinci favorim. her türlü kapışırız. * (bkz: istop) top havaya atılır. ebe topu tutana kadar herkes uzaklaşır ardından ebe bir renk söyler herkes onu bulmaya çalışır.
(bkz: 9 aylık) ön eleme olarak top ayakta sektirilir. en az sektiren kaleye geçer her gol 1 puandır-kafa hariç o 3 puan- 9 puan tamamlanınca kişiye şut çekilir hiç birini kurtaramazsa çocuk doğurmuş olur. nasıl saçma bi oyunmuş lan bu böyle. * (bkz: saklambaç) bir ebe gözlerini kapatıp belirlenen sayıya kadar sayar. sayma işi bitince saklananları bulmaya çalışır. bulduğu kişiyle adeta yarışa girer gözlerini kapattığı yere koşarlar ebe onu orada sobelerse yani sayı saydığı yere bulduğu kişiden önce ulaşırsa sıradaki ebe o sobelenen kişi olur.
(bkz: köşe kapmaca) genelde römork gibi köşeli yerlerde oynanır. ebe ortadadır köşelerdeki kişilerin kalkıp yerlerini değiştirmelerini bekler. kalkan kişilerden birinin yerini kaparsa yeri kapılan kişi ebe olur.
(bkz: sessiz sinema) bir kişi aklından bir film, dizi tutar. jest ve mimikleriyle karşısındaki kişilere bu filmi anlatmaya çalışır.
(bkz: ortada sıçan) diğer adıyla (bkz: can) yakar topun kardeşi. karşılıklı en az iki kişi vardır ve bunların ortasında bir ya da birden fazla kişi vardır. amaç bu kişileri topla vurup oyundan çıkarmaktır.
(bkz: dokuz taş) dokuz taş üst üste dizilir. sonra topla yıkılır ardından herkes kaçışır. ebeler bu kaçışan kişileri vurmaya ve bu sayede dokuz taşın tekrar üst üste dizilmesini önlemeye çalışır
(bkz: mendil kapmaca) ortada biri mendil tutar. iki kişi karşılıklı olarak aynı anda koşarlar. mendili ilk kapan oyunu kazanır.
(bkz: beş taş) beş tane taşın farklı şekillerde havaya atıp tutulması ve toplanmasıyla oynanan bir oyundur.
(bkz: ip atlama) hunharca zıplayıp kalorilerinizi yakmaya yardımcı olan oyun. * (bkz: aç kapıyı bezirgan başı)
(bkz: yakalambaç) bir ebe kendisinden kaçan herkesi yakalamaya çalışır. yakaladığı herkes onun tarafına geçer ve son kişi kalana dek devam ederler.
(bkz: yerden yüksek) mantığı köşe kapmaca ile aynıdır. herkes yerden yüksekte bir yerde durur. ebe yerdedir. kişiler yer değiştirirken ebe onlardan birinin yerini kapmaya çalışır.
(bkz: ali baba saatin kaç) ebe diğer oyunculara arkasını dönmüştür. diğerleri sırayla bu soruyu sorarlar. "ali baba saatin kaç?" mesela "5" der. oyuncular da 5 adım yaklaşırlar ebeye. tabi herkes kendince adım attığından kimi daha yakın, kimi daha uzak olur. ali baba döner bakar ne kadar yaklaşmışlar diye. tekrar arkasını döner, aynı şey tekrarlanır. amaç ali baba henüz arkası dönükken atılan adımlar esnasında ona ulaşıp, sırtına vurmaktır. bu olay gerçekleştiği anda herkes başlangıç çizgisine geri kaçar. ali baba kimi yakalarsa o ebe olur.
yapamadığımdır. özellikle uzun süre yapamıyorum maksimium 10-15 saniye. daha uzun süreli kapalı tutarsam aklıma berber konulu porno filmleri geliyor. bunun sonucunda da erekte olurum, mal gibi kalırım diye düşünüp geriliyorum (bkz: ayı sözlük itiraf) *
yerim neresi, kendimi nereye ait hissediyorum artık hiç bir fikrim yok sözlük. üniversitemin bulunduğu ildeyken kendimi oraya pek ait hissetmiyorum, 3 gündür ailemin yanındayım kendimi buraya da ait hissetmiyorum. gerçi bu durumu yaklaşık 1senedir yaşıyorum. yurt dışındayken de kendimi oraya ait hissetmiyordum ülkemde ülkem diyordum *. fransız şair charles baudelaire'e ait şu söze tamı tamına uyuyorum sanırım: "nerede değilsem orada iyi olacakmışım gibi geliyor."
ayı sözlük üyeleri üniversitelerin hangi bölümlerinde okuyorsunuz?
cevap: (bkz: pdr)
aynı ya da yakın bölümlerde okuyorsak birbirimize yardımcı oluruz iyi olur
çevresindeki kişilerde zerre yaşama hevesi bırakmayan insan modelidir. ya arkadaş bi insan her şeyden mi memnuniyetsiz kalır, hiç mi bir şeyi beğenmez. tamam o beğenmediğin şey mükemmel olmayabilir ama şunu da bilmen lazım hiçbir şey mükemmel olmak zorunda da değil. karşındaki insan belki de bin bir hevesle, araştırarak, okuyarak, deneyerek vs. bir şekilde bir ürün ortaya koymuş en azından bir teşekkür et o da olmadı bir tebessüm et. yok illa bir bok atmalar, bir iğnelemeler, bir burun kıvırmalar. sırf beğenmemek için gösterdiği o çabayı aslında az da olsa pozitif bir yöne kanalize edebilse aslında belki de yapıcı eleştiri yapıp katkıda bulunabilecektir bu insan ama hayır o en iyi bildiği şeyi yapacaktır "hıh bu ne be pööffss" demek. cidden böyle yapıcı olmak yerine yıkıcı davranan insanları hiç sevmiyorum. insanı yormaktan zevk alıyorlar herhalde. platon'un bir lafı var o sözü bu arkadaşlara hediye etmek istiyorum: insanlara karşı düşünceli olun. çünkü karşılaştığınız herkes en az sizin kadar zorlu bir mücadele veriyor.