oblomov

Durum: 261 - 0 - 0 - 0 - 05.03.2015 00:41

Puan: 4826 - Sözlük Kezbanı

12 yıl önce kayıt oldu. 4.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 14

ayı sözlük itiraf

torun-torba sevme yaşı gelmiş abim,dağıtım izniyle geldi bu gün askerden.tüm ahali daha kapıdan içeri girmesini bile beklemeden hunharca üzerine atladık.zar zor annemin kollarında kurtarıp sarılabildim,öyle özlemişim ki.yine kendine çekti kadın öpe öpe öpe doyamıyor.itiraf bunun neresinde derseniz,abimle çok iyi anlaşmamıza rağmen aramızda hep bir mesafe vardır ama bu soğukluk değil.o kapıdan içeri girdiya nasıl özlediğimi,yokluğunun nasıl belli olduğunu anladım. ve bir şey daha anladım ki,yarın bir gün evladım olursa imkanı yok askere/şehir dışına gönderemem.abim de
bu kadar kötü olduysam,evladımın benden uzakta olmasına katlanamam.(bkz: evhamlı baba modeli )

hissizleşmek

abaissement du niveau(zihinsel seviyenin düşmesi).insanın "keyfi" kaçmıştır,güne başlayacak hali ve cesareti yoktur.içinde hiçbir kıpırtı olmadığı için,kendini kurşun gibi ağır hisseder.bunun nendeni,insanın içinde artık hiçbir enerjinin kalmamasıdır.

ammar bin ali

oftamolojinin babası,müslüman hekim.kendi keşfi olan yöntemle ilk katarakt ameliyatını yapmıştır.avrupa'da "canamusali" ismiyle bilinir.kita-bül müntehab adlı eserinde gözün anatomisi-tedavi yöntemlerini akıcı,detaylı bir üslupla anlatmıştır.18.yy kadar eserleri ders kitabı olarak okutulmuştur.

dead can dance

iki yıl önce keşfettiğim,bu zamana kadar ben müzik mi dinliyormuşum?dedirten,müziğe felsefe,ruh katan şahane grup.lisa gerard'ın sesi ise büyüleyici.son albümleri "anastasis" de boş parça yok.
edit: grubun doğru adı "dead can dance"

beyaz sabun

temizliğin adı,temizliğin kokusu.beyazların dostu,sarı lekelerin düşmanı,çamaşır suyunun can dostu.
ilk okul yıllarımda talaş gibi yapıp çantama atardım,güzel koksun diye.boşanmış bir çiftin çocuğu olan sıra arkadaşım dayanamayıp; "bana annemi hatırlatıyorsun" deyip yanımdan kaçmıştı.

çocukluk yıllarını hatırlatan kokular

sinek

karıncadan sonra tiksindiğim,tahammül edemediğim ikinci canlı.

erkekler ağlamaz

rus şarkıcı;çılgın kadın eva polna'nın bir şarkısı,parni ne plachut-erkler ağlamaz.
lezbiyen temalı,güzel göndermeleri olan bir klibi de vardır.

havas

arapça harflerle;hı, vav, elif ve sad harfleri ile yazılırsa,kabaca "elit sınıf" anlamına gelir.eğer;ha,vav, elif ve sin harfleri ile yazılırsa "zahiri-batına duyular"anlamına gelir.
birde islami majikal ekolün ismidir(bu tanımada ayar oluyorum,başka gelmedi aklıma)buda kendi içinde;harfler,teksir,bast ve vefk gibi kollara ayrılmıştır.

iftar çadırında pizza istemek

moldova

avrupa yanlısı hükümet önce;aralarında gagavuz özerk bölgesi başkanı mihail formuzal,gagavuz milletvekili ilya uzun'nun da bulunduğu bir çok muhalifi susturmak için davalar açtı.sanırım buda yetmemiş olacak ki,şimdide moldova radyo ve televizyon kordinasyon kurulu "russia 24"kanalının sinyalini 6 ay bloke ettiğini duyurdu.
hadi hayırlısı.

suriyeli dilenciler

küçükpazar, süleymaniye çevresinde hep görüyorum. o çocukların yaşadıkları şartlar içler acısı. adamın biri, eskiden köpeklerin kedilerin yaşadığı bodrumu suriyelilere 500 liraya kiraya vermiş,el insaf. içinde ne banyo ne su ne tuvalet var.
yaşadıkları şartlar zaten çekilecek gibi değilken, bir de bunu yaşatıyorlar.

yalnızlığın anlaşıldığı anlar

tek başınıza acile gittiğiniz an.küçük bir şey nasıl olsa dersiniz ama o da ne?sizi plastik cerrahiye yönlendirirler,sopsoğuk koridorda tek başınıza endişeli endişeli beklersiniz.içeri çağırırlar; "ya,ufak bir bir şey battı parmağıma" dersiniz ama çıkaramazlar,kestikçe keserler,kazıdıkça kazarlar. akan kan başınızı döndürür,parmak acımasa da ruh acır,yarım saat böyle gider.doktor: "kötü oldunuz,yakınınızı çağıralım"der ama kimse yoktur.koridora çıkarsınız,etrafınıza boş boş bakarsınız;keşke yaslanacak bir omuz olsaydı,eve kadar yanımda gelseydi diye düşünürsünüz.

barista

kahve barmeni.
tabii sadece bu kadar değil.kahvenin yetiştiği bölgeden/çiftlikten en son müşteriye servis edilmesine kadar geçen tüm aşamaları bilen/yapan kişi. ne yazık ki eli belinde makinenin başına geçip kahve hazırlayan,müşteriye sunduğu kahvenin içeriğini bile anlatamayacak kadar bilgisi olmayanları o kadar çoktur ki.
ayrıca scea'nın her yıl düzenlediği,uluslararası "world barista championship" yarışması vardır.

bazı doktorların şerefsiz olması

sevgili kurokuma neden böyle bir ukde vermiş,anlam veremedim.zira,canla başla,aralıksız otuz üç saat çalışan bir oftamoloji asistan hekiminin neler çektiğine,karşılaştığı zorluklara/şiddete yakından şahit olmuş biri olarak,hele hele doktorlara şiddetin tavan yaptığı son dönemde böyle bir ukde verilmemeliydi diye düşünüyorum.
bu ukdenin doğrusu şu şekilde olabilirdi.yada ukdeyi veren sevgili kurokoma'nın aklında geçen şey bu olabilir.
(bkz: bazı doktorların küçük esnaf kafasında olması)

heteroseksüellerden hoşlanan homoseksüel

angarya

zorla yaptırılan,gereksiz bir dünya iş,bana göre hayatın ta kendisi. angaryadan kurtulmak için;
(bkz: arazi olmak)

spotify

2 3 şarkıda bir giren reklamla işin bokunu çıkarmışlardır. dakika başı işte,cepte,tatilde,tuvalette,tablette, spotify her yerde demenin ne lüzumu var.

hurdy gurdy

aşağıdaki video linkinde, hatun kişinin çalarken elinde görülebilcek,mistik bir sesi olan müzik aleti.

yemen

yediden yetmişe,kadın-erkek gat çiğneyenlerin ülkesi.bu öyle bişey ki sosyal hayata karışabilmek için artık şart olmuş.tarım bakanlığının yanlış politikasıyla da,ünlü yemen kahvesi gat ekimine kurban gitmektedir.
  • /
  • 14
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 261

nikolay aleksandroviç romanov

2.nikolay. 300 yıllık romanovlar hanedanlığının son imparatoru. kimilerine göre bir despot kimilerine göre bir aziz.

benim için hayatındaki en ilginç ayrıntı.grigoriy rasputin 2.nikolay'ın uzak akrabası prens yusupov'un sarayında öldürülmeden önce: "eğer öldürülürsem ve buna imparatorun akrabaları karışırsa,sarayda büyük karışıklıklar olacak.imparator ve ailesi hayatını kaybedecek" kehanetinde bulunur ve bir yıl sonra,imparator ve ailesi bolşevikler tarafından kurşuna dizilir.

trans sibirya demiryolu

rusya imparatoru 3. aleksandr döneminde(l3 haziran 1891) planları yapılmaya başlanan ve yapımı on yıldan fazla süren dünyanın en uzun demir yolu.

yapımı planlanırken imparator şöyle demiştir:"tüm sibirya’dan geçecek demir yolu yapımına başlamayı emrediyorum. bu demir yolu büyük doğa zenginliklerine sahip olan sibirya’nın bölgelerini iç demir yolu hatlarına bağlamalı."

ayrıcana eğer bu tembellikten kurtulabilirsem bir gün muhakkak tek başıma gerçekleştireceğim hayalimdir. son durak olan vladivostok'u(özel bir nedeni var) ve baykal gölünü acayip merak etmekteyim.

the l word

1. sezonu al bir kenara koy.sakla onu çünkü özel o,naif ve bir daha hiçbir zaman o tadı yakalayamayacaksın. nasıl oldu bende anlamadım ama diğer 5 sezon asla o ilk sezondaki tadı yakalayamadım. ilene chaiken nasıl becerdiyse,daha doğrusu beceriksizliğiyle diziyi harcadı.

--- spoiler ---

jenny'i kimse pek sevmemiş ama asıl tapılası karakter oydu. kötülüğü bile çocuksuydu. daha shane'le ev arkadaşı olmaya karar verdiklerinde ikisini birbirlerine yakıştırmıştım. buradan alır götürü bunlar dedik ama ilene,ah kahrolası ilene jenny'ciğimi öyle bir harcadı ki,yetmedi kızı maymuna çevirdi. sebebi neydi,neden 5 sezon bekledik birlikte olmalarını. muhtemelen bu çift,eğer ilene senaryonun altından kalkabilseydi, bette ve tina'yı bile geçerdi. jenyy aklımdan hiç çıkmıyorsun,öldün ama kalbimdesin kızım. dizinin bir sahnesinde; alice, helena ve shane ellerinde bir ışın tabancası gelen geçeni nişan alırlar. tabancanın ekranında,nişan alınan kişinin cinsel yönelimi görünmektedir;hetero,bi,gay diye. alice nişanı jenny'e alır ve ekranda aynen bu yazar "karmakarışık".*l ah jenny.

dizi nasıl başladı nasıl bitti,hala aklım almıyor. dizi jenny'le başladı ve jenny'le bitti.
hele o son sahne yok mu? en azından net bir lgbtt temalı mesaj bekliyor insan ama nirede. hepsinde bir şuh tavırlar,sanki "haydii kızlar,ip atlamaya gidiyoruz". 6. sezonun kendisi şaka gibiydi,neyse ki fazla uzamadı. dizideki her karakteri sevdim ama sadece şu max'e hiç ısınamadım.

--- spoiler ---

koli

eşcinsel jargonundaki anlamını daha yeni öğrendikten bir kaç gün sonra,evdeki tadilatlardan dolayı boş koli lazım olmuştu.
neyse,hemen yanı başımdaki bakkala gidip "koli" isteyecektim ki,adama bir türlü söyleyemiyorum.tam adama "abi boş koli var mı?"diyecem ama olmuyor,gülesim geliyor.başka şeyler düşünüyorum,sakızlara göz gezdiriyorum kafam dağılsın diye.en son adam dayanamayıp "genç,ne lazımdı" diye sorunca,pat diye çıktı ağzımdan:"abi koli lazım"dedim ya.ama hala sırıtıyorum.aldığım gibi koliyi kaçarak uzaklaştım.

carl gustav jung

psikiyatride önceleri "kompleks psikolojisi" olarak adlandırılan daha sonra "analitik psikoloji" olan ekolün kurucusudur. 26 temmuz 1875'de isviçre'nin konstanz gölü kıyısındaki kesswil köyünde doğan jung,içe dönük bir çocukluk geçirir.dokuz yaşında kız kardeşi doğana kadar tek çocuktur ancak kardeşi doğduktan sonrada onunla pek ilgilenmez.sekiz amcası gibi babası da papaz olun jung için ölüm ve cenazeler hayatının doğal bir parçasıdır.annesi sık sık depresyona giren bunalımlı bir kadın babası ise sert,hırçın ve geçinilmez bir adamdır ve bu mutsuz evlilikten dolayı üzülen jung sıkıntılarını tavan arasındaki kendi oyduğu oyuncağa anlatır.bir ara lise döneminde daha dışa dönük,atılgan olsa da fikirleri çevresi tarafından alaya alınca yine içine kapanmıştır.
hayatı boyuncada aslında kaderi ve kişiliği hep böyledir;metafiziğe,parapsikolojiye ağırlık vermesi akademide de
ciddiye alınmamasına neden olmuştur.

tıp öğreninimine başladıktan sonra psikiyatriye yönelmesi ise ilginçtir.evde onu çok etkileyen "paranormal activity" tadında iki olay gerçekleşir .bundan etkilen jung ruh çağırma seanslarına katılmaya başlar.krafft-ebing'in psikiyatri kitabını okuyunca da geleceğinin bu yönde olduğuna karar verir.

freud ileride onu en çok etkileyecek kişidir hatta aralarında baba-oğul ilişkisi başlar.ancak jung başına buyruk bir kişilik olduğundan ve freud gibi "işte bunlar hep seks" demeyince ters düşerler ve yolları ayrılır.bu olaylardan sonra ise hayatında başka bir dönem başlar.işin içinden çıkamayan jung yollara revan olur ve ilkel insanı araştırmak için tunus ve sahra çölüne gider.afrika'yada seyahatler yapar hatta yerel bir kaç dili de öğrenir ve ırksal bilinçdışı kavramını geliştirir.falcılık,yoga,telepati,ruh çağırma,uçan daireler,dinsel simgeler ve daha bir çok konuya dalan jung "psikoloji ve simya"kitabını yayımlar.bilimin hep şüpheyle baktığı bu konulara,dine ve mistisizme yönelmiş olması eleştiriye uğramasına neden olmuştur.kendisi dört arketip kitabında kuran'da ki 18.surenin de bir analizini de yapmıştır.

cinsel tercihini git evinde yaşa

aplanın menopoz beynine vurmuş anlaşılan.her kadın bir yaştan sonra bu dönemi yaşıyor,bir sinir bir buhran çatıcak yer arıyor,aynısı kaynıma da ahh!yok yalan yok anneme de olmuştu. o zamanlar salonda tırnaklarımı keseyim dedim o da ne! başladı kızmaya:
-seni allah kahretmesin oblomov, kalk git banyoda yap şunu demişti.bir keresinde de tv karşısında yemek
yiyeyim dedim ama yook yine olmadı:
-allah senin tependen baksın emi oblomov,çarpılacaz,çarpılacaz!kültürümüzde yok böyle bir şey git mutfakta ye yemeğini demişti.
seninki de o hesap be apla ama aplanın gözden kaçırdığı bir nokta var.siz hiç akşama sevişeceğini davulla zurnayla,konvoylarla cümle aleme ilan eden eşcinsel bir çift gördünüz mü?24 yıldır bu ülkede yaşıyorum,ben daha görmedim. kliplerde,reklamlarda,dizilerde;klişede olsa aşk acısı çeken,sevdiğine kavuşamayan,ikili ilişkilerde bocalayan yada evlenip çoluk çoçuğa karışan eşcinseller gördünüz mü?24 yıldır bu ülkede yaşıyorum,ben daha görmedim.
kafamı nereyi çevirsem her taraf hetero yada hetero ilişkiler.peki bu insanlar değil mi ailesine bile açılamayan,belki sadece bir kaç kişiye açık olabilen,kendini ifade edemeyen, değil sadece evde yaşamak nefes almasına bile tahammül edilmeyen insanlar.bu insanlar değil mi dört duvar arasında,gizli saklı yaşamaya mahkum olanlar.
merak işte,nerede gördü de bu kadar gözüne battı?belkide 40 yılda bir kendini ifade etme şansı yakalamış bu insanlar mı bu kadının gözünü korkuttu?merak işte.
o değilde 24 yıldır bu ülkede yaşıyorum,çoluk çocuğunu gençlerini bu kadar düşünen başka ülke görmedim.

fairuz

françois hardy ile birlikte;zarafetine,duruşuna,naifliğine hasta olduğum kadın,dert ortağım,tanrıçam.bu özelliklerin hepsi sesine de yansımıştır,o sesindeki kırılganlık,incelik bir kadını bu kadar mı çekici yapar.


öğrenildiğinde çok şaşırtan bilgiler

fillerin dünyadaki en keskin burna sahip hayvan olması.bende köpek diye bilirdim ama değilmiş.o değilde narkotik şubede,terörle mücadelede yada sınır kapılarında filleri düşünemiyorum. bomba uzmanı fil "meks".
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.