felicita
ben çocukken (80lerde) "feliçita, anana babana soyuna sopuna limonata" şeklinde söyleniyordu.
gay rolü oynar mısın
samimiyetsiz bir sorudur. hele bu soruyu sormadan atlayanlar yok mu... niye bir katili, dolandırıcıyı, hırsızı vs. gibi insanlara kötülük yapanları canlandırır mısın diye sormazlar da... hadi lan!
pentagram
bir türlü sevemediğim, ama önemini yadsıyamayacağım grup. lise yıllarından alışkanlık, pentagram deyince aklıma şarkıları değil, akmardaki dükkanları nedeniyle tişört ve plak kapakları aklıma geliyor. o vitrin önünde az salya dökmedim.
türkiye'deki ayı anlayışı
bear değil de ayı kelimesini tercih ederim. kulağa hem şirin hem de kaba geliyor. en azından marka gibi bir tınısı yok. bir arkadaşımın evinde kötü bakan bir oyuncak ayı vardı. gözümü bir türlü üzerinden alamazdım. los metaphoros! her neyse...
insanlar kendilerini kategorize etmek istiyorsa, eyvallah, etsinler, edecektirler de. özgürlük bu. ama birilerini sürekli bir ad altına sokmaya çalışmaları yanlış. ha göbeği olmuş, ha pipisi küçük. ha kötü sevişirmiş, ha sırtı kıllıymış. böyle itiraz ettiğinde de karşından aldığın tepki "sadede gel. vericen mi, alıcan mı" denmesinden pek bir farklı değil. hani umursamıyorum diyeceğim ama öyle çok ki...
sonra da niye insanlardan uzak duyuyorsun diyorlar. yoksa kutup ayısı mıyım?!
cool sanılan erkeğin aslında gay olması
bir insan ya siyahtır, ya da beyaz önermesiyle aynı tutarlılığa sahip bir önermedir.
efendi de birinin kölesi değil midir?
müge anlı
insanın ego şişmesi ile haddini bilemez hale gelişinin ideal bir örneğidir. son yaptığı, işin içine faşistlik sosu girdiği için daha da tehlikelidir.
fakat kadını günah keçisi de yapmamalı. çünkü, daha korkuncu, böyle düşünen insanlarımızın hiç de azınlık olmaması.
serdar ortaç
kendisine illet oluyorum. o kadar olmuyordum ama bu yıl gittiğim tatil mekanında kelimenin tam manasıyla sabahtan akşama kadar bu adamı dinledik. (bir de ajda pekkanı.)
yine de adam başarılı. o kadar nefret ediliyor, müzikalitesi eleştiriliyor ama sonuçta adamı tutan (eğlendirdiği) ciddi bir kesim var. üstelik her kesimden oluşan bir kesim bu. (ehhe, tıpkı akp gibi...) o yüzden şarkıları kalıcı değilmiş eleştirisi falan boş bence. öyle bir niyeti mi varmış?
pop müzikle zaten aram yok. ama dediğim gibi, bu adama ayrıca illet oluyorum. röportajlarında feci yapmacık geliyor. (öyleyse izleme sen de). karşılaşsak cidden kafa göz girerim. oysa şiddet ne fena ne feci vs vs...
gaylerin yaptığı meslekler
ne iş olsa yapar-(lar)-(ız) herhalde. var mı ki başka insanlardan farkları...
lakin kimileri, muhafazakarlık-kuralcılık diye bir meslek olsaydı ciddi iyi bir kariyere sahip olurlardı. şaka yapmıyorum. ota boka "gay kuralı" koydukları için. hele hele başkalarının yatak odalarından (ya da her ne derseniz) çok rahat karakter tahlili yaptıkları için...
sevgili olmazsak sevişmem
benimdir. hor görmeyindir.
faggot
morel - true
faggot breaks he says, "theres no survivors"
jimmys got sores its no surprise he cant walk as fast as you
and the sunshine burns right through his bones.
his old man stumbles on the words says
"jesus dont want you-die alone"
i woke to find that the queen was dead
beauty is love is what the paper said
its true, the nigger is you.
he said, "youre a pussy like ru-paul"
im a man that is all
its true, the faggot is you.
sweet boy lied cause his family despises
sweet boys love and he realizes
that the white boy holds the key
to the truth about you and me
dubstep
ciddi ciddi kafa yapabilecek bir müzik. fakat, pek karmaşık olmadığından dolayı kolay da sömürülebilinecek bir müzik. ortalıkta bir sürü bilinen parçanın dubstep yorumları bulunuyor. ne yazık ki çoğu da birbirine benziyor. ama arada gerçekten iyi işler de var. işini bilen ve-veya yaratıcı ellerde (bakınız: üstteki isimler) azdırıcı olabilir. fakat oturup dinlemeye kalktığınızda bir parçaya 2 dakikadan fazla katlanmak pek kolay değil.
combichrist
icon of coil den andy laplegua nın yan projesi. 2003 den bu yana şimdilik 5 albüm ve bir sürü single-ep mevcut. birbirine karbon kopya gibi benzeyen türdeşleri arasında son yıllarda dinlediğim en azgın-azdırıcı endüstriyel tekno grubu.
örnek:
http://kisalt.com/2vq
iron maiden
ingiliz rock ına ne kadar yakın, amerikan rock ına ne kadar uzak olduğumun en ihtişamlı kanıtıdır. aslında 90ların ortasından beri dinlemiyordum. ama geçen ay şöyle geniş kapsamlı bir geri dönüş yaptım. adamların diskografisi çok sağlam. yine de powerslave ve seventh son of a seventh son ın duygusal önemi var.
wasted years ın girişi ise... off off...
plants vs zombies
bahçenizi istila eden çizgi film tipli zombilere karşı bitkilerinizle verdiğiniz mücadeleyi anlatan/anlattıran popcap klasiği.
ciddi bir şekilde takıntılı olduğum oyun. birilerinin angry birds çağrılarına kulak tıkamama neden olan oyun. pc de dönüp dolaşıp kaç kere bitirdim, bilmiyorum. bu da yetmez gibi bir de xbox versiyonunu edindim. bak şimdi, açmazsam oyunu ne olayım.
gamescom 2011 istilası için
http://www.youtube.com/user/PlantsVsZomb...
oyunun bitiminde çalan şarkı
http://www.youtube.com/user/PlantsVsZomb...
pinokyo senin için ne ifade ediyor
yalancının yolunu sapmış ereksiyonu ?!
sızıntı
kendimi bildim bileli çıkan dergi. hep jelatin içinde gördüm (ya da bana öyle geldi). bırakın okumayı, dokunmuşluğum yoktur. bu yüzden hep kaybediyorum herhalde.
kolonyalı mendil
sokaktaki kedi köpekleri mıncıklamaya meraklı olmam yüzünden yanımda hep taşıdığım. bir gün diyecekler kanser yapıyor diye.
turist
bol ödüllü başkalarının hayatı (das leben der anderen) filminin yönetmeni florian henckel von donnersmarck ın depp ve jolie li yeniden çevirimidir. uyarlandığı film olan jérôme salle ın sophie marceau ve yvan attallı anthony zimmer inin yanında pek zayıf kalmıştır.
amerikalı olmayan ve parlayan yönetmenlerin amerikada şansız başlangıç yapmalarının iyi bir örneğidir.
ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar
the walker brothers - make it easy on yourself
...tam bu sırada bitip diğeri başladığı için...
electribe 101 - youre walking
ön yargı
önyargı, düşünmenin, karar vermenin kaçınılmaz, vazgeçilmez bir evresi. ama noktası virgülü değişmeden, düşünmeden, sorgulamadan yargıya dönüştüğünde tam bir baş belası. milletçe (milletlerce) en sık yaptığımız davranış biçimlerinden birisi.