padre

Durum: 269 - 0 - 0 - 0 - 10.02.2016 22:10

Puan: 4306 - Sözlük Kezbanı

11 yıl önce kayıt oldu. 5.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 14

kızılay

ankara'da şu an itibariyle ankaray'ın, batıkent ve çayyolu metrolarının yer altında birleştiği mekan. aynı zamanda güven parktan şehrin çeşitli yerlerine giden minibüslerin mekanı yani ulaşım açısından tam bir kavşak noktası. arkadaşlarla buluşma noktası. şehre gelen yabancıların mutlaka götürüldükleri bir mekan.

isim tamlaması

isim tamlamaları bir baş/ nitelenen isim (head/ modified noun) ve bir niteleyici isim (modifier noun)'dan oluşur.

örneğin kertenkele kuyruğu isim tamlamasında kuyruk baş kertenkele ise niteleyicidir. kertenkele kuyruğun kime ait olduğunu göstermektedir. aynı şekilde gergedan boynuzu isim tamlamasında boynuz baş gergedan ise niteleyicidir ve boynuzun neye ait olduğunu gösterir.

gerioluşum

gerioluşum (backformation) bir sözcükten belli bir parçayı atarak başka bir sözcük ortaya çıkarma işidir. bu süreç kırpma sürecine (ibrahim)ibo, laboratuvar)lab vb.) benzer ama gerioluşum sürecinde kelimenin kategorisi değişirken kırpma sürecinde değişmez.

örneğin ingilizcedeki self-destruct (kendi kendini yok etme) adı self-destruction (kendi kendinii yok etmek) eyleminden -ion eki atılarak türetilmiştir ve sözcük eylemden bir ada dönüşmüştür. benzer örnekler:

baybysitter)babysit, editor)edit, resurrection)resurrect vb....

kayma

kayma (conversion), bir sözcüğün herhangi bir açık biçimbilimsel değişim olmadan, başka sözcük olarak türetilmesidir.

örneğin güzel sözcüğünü ele alalım.

hatice güzel bir kız (güzel sıfat) ., yolda bir güzel gördüm( güzel ad) ., çok güzel konuşuyorsun (güzel zarf). örneklerde güzel sözcüğü üç farklı kelime kategorisinde değişmeden kullanılmış. bu durum kaymaya örnektir.

aynı zamanda ad/eylem anlamları taşıyan sözcüklerde de kayma sürecine rastlanır.
örnek: evi boyadım (boya- eylem). çok güzel bir boya aldım(boya ad).
bahçeye üç ağaç diktik. (dik- eylem). annem dik durmamı söyledi (dik ad).

türkçede bu şekil kayma azıdr ancak ingilizce bu açıdan çok zengindir. yani aynı sözcük hem eylem hem ad olarak sıklıkla kullanılır.

örnekler : convict (suçlu bulmak/suçlu), torment (eziyet etmek/eziyet), protest( protesto etmek/ protesto), hit (vurmak/vuruş), stand (durmak/durak), lever(kaldıraçla kaldırmak/kaldıraç) vb.....

hetero porno filmlerde erkek oyuncuların ismini merak etmek

hatero porno filmlerde genelde kadın oyuncuların adları veriliyor. heterolar oyuncusuna göre porno film izliyor demek ki. ben de hep erkeklerin adlarını merak ederim. biri lütfen erkek oyuncuların da adlarını eklesin şu filmlere.

yineleme

bu şarkıyı öğrendiğim iyi oldu. yineleme için çok eğlenceli bir örnek oldu.

huzurlu uzun ilişki vs şehvet dolu kısa ilişki

"huzurlu uzun ilişki vs şehvet dolu kısa ilişki" bu başlıktaki ilişki, vs ve kısa sözcüklerini atıyoruz. geriye "huzurlu uzun şehvet dolu ilişki kalıyor" işte benim istediğim. yani bir iki fazlalığı atınca her şey düzeliyor. şaka bir yana bu x vs y türünden seçimleri pek sevmiyorum. hayır neden birinden birini seçmek zorundayız? her ikisi olamaz mı yani? ayrıca uzun süreli bir ilişki uzun sürdüyse büyük olasılıkla şehvetli bir yönü de vardır illaki.

yineleme

yineleme (reduplication) tabanın belirli bir parçasını ya da tamamını yineleyerek bu tabandan türetim veya çekim yapma işidir.
örnek verecek olursak: pempe ) pespembe, dolu ) dopdolu gibi.

yinelemeyi ikiye ayırabiliriz:
1.tam yineleme (total reduplication): sözcüklerin olduğu gibi yenilenmesidir. örneğin, hızlı hızlı (yürümek), ev ev (dolaşmak) vb.

2. yarı yineleme (partial reduplication): yinelemenin parçasaldır. sözcüğün tamamı yinelenmez. örneğin, sapsarı, bembeyaz, apaçık gibi.

yineleme genelde sözcüklerin anlamını kuvvetlendiren bir süreç olmakla birlikte bunun tersi de söz konusu olabilir. yineleme genel olarak aşağıdaki gibi işler:

1. miktarı artıran yineleme (augmentation): bu yinelemede söz konusu sözcüğün miktarı nicelikse lolarak artar: örenğin, endonezya dilinde "buku" kitap demektir. bu kelimeyi tam olarak yinelersek yani "buku buku" dersek kitaplar demiş oluruz, yani kelime çoğul olur. aynı şekilde malay dilinde rumah (ev) ) rumah rumah (evler).

2. anlamı niteliksel olarak kuvvetlendirme (intensification): bu yinelemde sözcüğün anlamı kuvvetlendirilir. örneğin mavi) masmavi, dolu) dopdolu örneklerinde olduğu gibi.

3. anlamı zayıflatma (diminuation): bu durumda kelimenin anlamı zayıflatılır. 2'deki sürecin tersidir. örneğin, endonezya dilinde "anak" çocuk anlamına gelir bu sözcüğü yenilersek "anak anak" küçük çocuk, bebek anlamına gelir.

kırpma

kırpma (clipping/ shortening) anlamında ve sözcük türünde değişiklik olmadan sözcüğün belirli bir parçasının atılması sürecidir. bu sürecin amacı sözcüklerin daha gayrıresmi ve pratik biçimlerini oluşturmaktır.

demonstrasyon'dan demo, laboratuvar'dan lab oluşturmak gibi

ingilizceden örnek verirsek: examination ) exam, mathematics ) math gibi.

bu süreç özel isimlere de uygulanır: mehmet ) memo, ibrahim ) ibo gibi.


yeni yeni açılan bir gayden hoşlanmak

yeni bir evrenin, dünyanın oluşumuna şahitlik etmektir. sizin çoktan tamamladığınız bir süreci bir başkasının nasıl yaşayacağını merakla gözlemlemektir. bu taraftan bakınca zevkli görünüyor.

benim böyle durduğuma bakma

devamı "ben var ya ben" şeklinde gelebilir. "benim böyle durduğuma bakma. ben var ya ben çok becerikliyimdir" gibi.

gece uyumadan önce düşünülenler

"....yatağınıza girdiniz. tanıdığınız eşyalar arasında kendi kokunuz ve anılarınızla dolu çarşaflar, battaniyeler arasına yerleştiniz, başınız yastığın tanıdık yumuşaklığını buldu, yana döndünüz, bacaklarınızı karnınıza çekerken boynunuzu öne eğdiniz, yastığın serin yüzü yanağınızı serinletti: birazdan birazdan uyuyacak,karanlığın içinde hepsini hepsini unutacaksınız.

hepsini unutacaksınız: sizden üstün olanların acımasız gücünü, söylenmiş o düşüncesizce sözleri, budalalıkları, yetiştiremediğiniz işleri, anlayışsızlığı, ihaneti, haksızlığı, aldırışsızlığı, sizi suçlayanları ve suçlayacak olanları, parasızlığınızı, hızla geçen zamanı, hiç geçmeyen zamanı, kavuşamadıklarınızı, yalnızlığınızı, utancınızı, yanilgilerinizi, zavallılığınızı, acıklı halinizi, felaketleri, felaketlerin hepsini, hepsini birazdan unutacaksınız....."

yukarıdaki ifadeler benim değil ünlü bir yazarımıza ait. gece yatmadan önce bir insanın ne düşündüğünü bence güzel bir şekilde anlatıyor. ben de biraz eklemek istedim. ben adaletsizliği, dünyanın ve ülkemizin ne kadar adaletsiz olduğunu, hayatın anlamsızlığını ya da anlamlı hâle getiremediğim hayatımı. uzaktaki sevdiklerimi, sevdiklerimin benim hakkımda neler düşündüklerini, okumam gereken kitapları, yazmam gerekenleri, ailemle aramın neden bozuk olduğunu düşünürüm. uyku bana ölümümü sevdirecek yegane şey diye düşünürüm.

insanın kendi olabilmesi

çok ünlü yazarlarımızdan birinin kitabında bir bölüme konu ediliyor "insanın kendi olabilmesi" anlatım oldukça çarpıcı. kendi gibi olmak ne zor dedirtiyor.
.......
askerliğimin ilk gününde silah arkadaşlarım benim öyle biri olduğuma karar verdiler diye, bütün askerliğimi ' en zor durumda şaka yapmaktan vazgeçmeyen biri' olarak geçirdiğimi hatırladım. vakit geçirmekten çok serin bir karanlıkta yalnız başına oturmak için gittiğim kötü filmlerin 'beş dakika ara'larında sigara içen işsiz güçsüz kalabalığın bakışlarından beni 'çok anlamlı işler yapmaya aday değerli bir genç' olarak gördüklerine karar verdiğim için 'çok anlamlı hatta ulvi düşüncelere boğulmuş bir dalgın' gibi davrandığımı hatırladım. bir askeri darbenin hazırlık planlarına ve iktidarı ele geçireceğimiz günlerin hayallerine gömüldüğümüz sıralarda, askeri darbe bir gecikir de, milletimin çektiği sıkıntılar daha da uzar korkusuyla, geceleri uyuyamayacak kadar milletini seven biriymiş gibi davrandığımı hatırladım. kimselere gözükmeden gittiğim randevu evlerinde, orospular öyle daha iyi davranıyorlar diye, yakın geçmişte başımdan korkunç ve umutsuz bir aşk macerası geçmiş bir umutsuz gibi yaptığımı hatırladım. kaldırım değiştirecek vaktim yoksa, polis karakollarının önünden iyi uslu bir vatandaş gibi gözükmeye çalışarak geçtiğimi hatırladım. sırf yılbaşı denilen o korkunç geceyi tek başıma geçirecek cesaretim olmadığı için gittiğim babaannemlerin evinde, herkese katılmak için tombala oynarken çok eğleniyormuş gibi yaptığımı hatırladım. hoşuma giden kadınların yanında kendim gibi olmayıp da onların hoşuna böylesi gider diye, kimine evlilikten, hayat mücadelesinden başka bir şey düşünmeyen biri gibi, kimine memleketin kurtuluşundan başka hiçbir şeye vakit ayırmayan kararlı biri gibi, kimine de ülkemizdeki yaygın duyarsızlıklardan ve anlayışsızlıktan bıkmış duygulu biri gibi, hatta bayağı bir deyişle 'gizli şair' gibi gözükmeye çalıştığımı hatırladım.....

uzun bir günün, hatta akşamın ardından insanın yalnız başına kalıp, kendi koltuğuna oturup kendisi olabilmesi, yıllar süren uzun ve maceralı bir yolculuktan sonra yolcunun kendi evine dönmesine benziyor.

ömer faruk tekbilek

mükemmel bir parça da benden gelsin
süleyman the magnificent:

kızılay çayyolu metrosu'ndaki illimunati desenleri

kızılay çayyolu metrosunun kapılarının iç yüzeylerindeki desendir.

link:

sophie's choice

baş rolünde muhteşem aktrist meryl streep'in oynadığı iç burkan film. filmin adı da bir annenin yapmak zorunda kaldığı korkunç seçimden geliyor. anneyi bu seçimi yapmak zorunda kaldığı zaman izlerken ağlamamak elde değil. hüzünlü ve çarpıcı bir film. tavsiye edilir.

anayurt oteli

kitabın sonundaki intihar sahnesi mükemmel kurgulanıp anlatılmış. kısa ve çok etkileyici. sanki içindeymişsiniz gibi hissediyorsunuz. şu cümleler olağanüstü özellikle parantez içine dikkat!!:

" ayaklarıyla masayı itip aşağıya yuvarladı; bir boşluğa düşerken durdu. gözleri, ağzı açık, bacakları gerilerek,çırpınarak sallanırken kollarını kaldırıp başının üstünden ipi tutmaya uğraştı. ( ne oldu? yapmayı unuttuğu bir şeyi mi anımsadı birden? ya da yeryüzünde tek gerçek değerin kendisine verilmiş bu olağanüstü yaşam armağanını korumak, her şeye karşın sağ kalmak, direnmek olduğunu mu anladı giderayak? yoksa bilinçsiz canlı etin ölüme kendiliğinden bir tepkisi miydi bu?) başı öne doğru eğiliyordu. kolları iki yanına sarktı. donunun sol paçasından fildişi renginde koyuca bir sıvı aktı uzaya uzaya; dizine yakın bacağındaki kıllara bulaşarak ardarda yatağın üstüne düştü, yayıldı. yukarıdan, sallanırken tahtaya sürtündüğü yerden ip çatırdadı....

aoç süt

atatürk orman çiftliğinin ürettiği süttür. bir litrelik cam şişede ya da karton ambalajda, 500 ml'lik cam ya da karton ambalajda satılıyor. tadı piyasadaki diğer hazır sütlere göre farklı ve bence daha güzel. karton ambalajları da çok orijinal.

burger king'in yanlış yaptığı şeyler

doğru yaptığı bir şey var mı acaba?

jean michel jarre

fransız müzisyen. elektronik müziğin babalarından. oxygene adlı albümü sizi evrende geziye çıkarıyor. mutlaka dinlenmeli.

link:
  • /
  • 14
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 269

kadın memesiyle ilgili kavramsal dizin

ampul; ayva; balkon; bodoslama; bomba; cephe; cucu; çakıl; çan; çıban; çıngırak; çunçun; elma; far; füze; füze gibi; güğüm; güverte; hepsi senin mi?; ikizler; kaçak inşaat; kristal lamba; küre; küskün; mal; mihrap; portakal; protez; şanzıman; şeftali; tampon; taret; titi; vaşington; vitrin; yedek parçalar. (kaynak: hulki aktunç,büyük argo sözlük).

göt

dîvânu lugâti't türk'te köt şeklinde geçiyor. köt ile ilgili olarak geçen kelimeler ise şunlar:

kötiç: çocuklara sövüldüğü zaman kullanılan "ey kıç gibi kokmuş" anlamına gelen bir sövgü sözü.

kötle-:bu kelime bir fiil. oğlan vb. sikmek/düzmek anlamına geliyor. bir örnek de verilmiş. oglanıg kötledi yani o, oğlanı sikti/ düzdü. daha 11. yüzyılda erkek sikmek anlamına gelen bir kelimemiz var düşünün!!

kötlet-: bu kelime de fiil kökü. anlamı oğlan vb. siktirmek/ düzdürmek. örnek olarak ol oglanıg kötletti yani o, oğlanı siktirdi/düzdürdü.

kötlüg: ibne, luti anlamlarına gelen bir küfür.

sevgiliyle korunmadan ilişkiye girmek

sevgilinize sonuna/sapına/tamamen artık ne derseniz diyin güveniyorsanız olması gerekendir. prezervatif seksten alınan keyfi çok çok azaltıyor bana göre. ancak sevgilnize güvenmiyorsanız asla korunmadan ilişkiye girmeyin. güvenmediğiniz, güvenemediğiniz bir insana da nasıl sevgili dersiniz o da ayrı mevzu. mesele sevgililerin başkalarıyla seks yapmalarından aldatmalarından ziyade partnerlerinin/ eşlerinin sağlığını tehlikeye atabilecek kadar acımasız, düşüncesiz olmalarıdır. eğer sevgilinizin sizi riske atmayacağından eminseniz varsın başkalarıylla yatsın bence çok da önemli değil.

kürt

kürt=insan, türk= insan, arap= insan, alman=insan........ insan, insan, insan....

türkiye'nin en gereksiz kurumu

diyanet işleri başkanlığıdır. inansın inanmasın bütün halkın vergisinin sadece tek bir dinin tek bir kolunu temsil eden bu kokuşmuş kuruma verilmesi tam bir şaçmalıktır, haksızlıktır. hiristiyan, alevi, ateist vs.. vatandaşın vergisiyle cahiller ve yobazlar ordusunu finanse etmek de nedir? bu kurumun kendisi bizzat islama aykırıdır zaten. din hizmeti parayla satılır mı? gerçi allahın kitabı dedikleri kuranı da parayla satıyor bunlar. resmen kâr elde ediyorlar. bir de cami çıkışlarında milletten para toplamazlar mı. falanca yere yardım filanca yere yardım diye. daha bir tane okula, eğitim kurumuna yardım toplanıldığını görmedim. varsa yoksa kimsenin gitmediği camiler, kuran kursları yapılsın. birileri şu kurumu kapatsa da milletçe rahat etsek.

hung up

melodi abba'nın gimme gimme gimme adlı şarkısından alınmış. abba'nınki de çok güzel.

gulampareler zenparelere karşı

götçüler amcılara karşı olarak da tercüme edebiliriz. iki gurup arasındaki tartışma anlatılıyor.

gulampâre yaranların (dostların, sevgililerin) ve zenpâre biraderlerin mabeyninde (arasında) olan münazaran (tartışmayı) ve mefâhiratı (övünmeleri) tafsil ve tasvir eyler (açıklar ve anlatır). zenpâre, mahbubeler musahabetinden (kadınlar sohbetinden) hazzedip (zevk alıp) mahbublar mücamaatın menedip (erkeklerle cinsel ilişkiyi yasaklayıp) gulampârelere serzeniş ve tevbih ederler (sitem edip kınarlar) ki, "ey ağızları tadını ve nefisleri murâdını bilmez derdmendler (dertliler) ve iyiden yanlıyı (iyi olanı) farketmez biçareler!. niçin ş'ol (şu) zerdali boylu, yumuşak beypazarı kavunu gibi tatlılığından iki şakk (parça) olmuş garaimi koyup ol mâden-i necaset (pislik madeni) ve menba-i habaset (kötülük kaynağı) ve bais-i kabahat (suç sebebi) dedikleri murdara uyup şöyle yüz karalığın kılarsınız" deyu (diye) yakındığıylan (yakınıp) hitablar ve itablar kılıb nâmeler (mektuplar) ve kitaplar gönderdiler. gulampâre yaranlar, zenpârelerin bu tâ'nım (kınamasını) işidib "göt gibi azîz ve nefis ve bir nesne (birşey) var mıdır" deyip dil uzattıklarına gayet ile (çok) incinib dağda ve taşda ve kuruda ve yaşda ve köyde ve şehirde ne kadar gulampâre var ise cem' olub (toplanıp) sikden alemler kaldırıp ve götden nakkareler (trampeti andırır küçük, vurmalı bir çalgı) çalıp "varalım şu zenpârelerin başına am gibi kik (geniş) dünyayı göt gibi dar ve başların kesip am kapısında taşak gibi berdar edelim (asalım)" deyüp divane oldular. zenpârelere bu haber vasıl olıcak (bu haber ulaşınca), onlar dahi zenançe (kız işi) kaftancıklar giyip ve ibrişim kuşaklar kuşanıp ve kıvracık kırcık ve ucu tellice saçaklar sarınıp ve destmalcikler takınıp şah, paşazade, hanzade, kadıncık kızı gibi düzünüp koşunup bir yere cem' olup (toplanıp) fikirlerin (fikirlerini) bunun üzerine mukarrer kılıp (kararlaştırıp) dediler ki: "gulampârelerin kavli (sözü) kutlu, avâzeleri (sesleri) heybetlû, cümbüşleri merdane (eğlenceleri erkekçe) ve direnişleri pehlivânedir. zira onlar kûh-ı billurun (billur dağ) gibi yaylakda perverde olmuştur (beslenmiştir). bizim dut keser gibi yerde oturmadan benzimizde tendürüstlük (sağlık) yerine zaiflik (zayıflık) ve süstlük (tebellik) arız olmuştur. biz onlar ile mukabele ve mukavemet etmek (bizim onlara karşılık verip karşıkoymamız) kabil değildir. hemân (hemen) çaresi budur ki, "sizinle mukatele (savaş) ve mücadele etmekden safamız yoktur (istemiyoruz, zevk almıyoruz). amma gelin münazara ve muhavere edelim (tartışıp konuşalım), her birimiz medhini delille isbat etsin (övündüğü konuda haklı olduğunu kanıtlasın), her kimin kelimatında (sözlerinde) kuvvet ve istikamet ziyade olursa (güç ve yöneliş fazlaysa), hükm-ü galebe ona müteallik olup (galibiyet kararı onun için verilsin) canibinde niza' mürtefı' olsun (anlaşmazlık ortadan kalksın)" deyu el ağız bir eyleyip bu resme tedbir eylediler (bu şekilde bir çözüm önerdiler). birkaç günden (birkaç gün sonra) gulampâreler askeri erişip saflar ve alaylar bağlayıp durdular. zenpâreler bu hali gördüler ve bildiler, can başlarına sıçrayıp söyledikleri söze peşiman (pişman) oldular. ahiren, (sonra) içlerinden bir cihandîde (dünya görmüş) ve belâdan ve doksan dokuz kazadan arta kalmış, kesret-i zinadan (zina çokluğundan) gönlü kararmış ve am havasından benzi sararmış, çok çalışmaktan beli bükülmüş bir pîr (yaşlı), başında külâh-ı kes (şarap dolu bardaktan yapılmış külah), elinde âsây-i kîr (erkeklik organından âsâ), ayak üzre durup ve bülendâ-vâz (yüksek ses) ile çağırıp ayıttı (dedi) ki, "ey gulampâreler, iki cihanda yüzü kareler ve âvâreler. hadd-ü insaftan (insaf derecesinden) teâdî (çıkmak) ve tecavüz etmek râh-ı delâlete (sapkınlık yoluna) ve tarîk-i cehalete (cahillik yoluna) düşüp gitmek, hakkı koyup bâtıla uymak, sikleri boklara mâlâmâl olmuş (dolmuş) götlere koymak ne demektir?

şiir:
"var iken dünyada zîbâ ve lâtif am
kişi göt sikmek gayet bok yemekdir
var iken billahi yağ, parmağını
boka bandırmak âdem ne demekdir?"

gulampâreler bu haberi gûş kılıp (duyup) deryayı muhit (etrafı çevreleyen deniz) gibi hurûş ve cûş edüp (coşup kaynayıp) hemen ol dem (o an) dilediler kim (ki), hücum edip zenpâreleri taşak zarbıyle (vuruşuyla) helak edeler ve sik nîzeleri (mızrakları) ile sinelerin (göğüslerin) çak edeler (yırtalar) şeytan aleyhilâne (allah ona lanet etsin) bu haberi görüp ayak üzre kalkıp bir eline bir âsâ ve bir eline teşbih alıp ş'ol (şu) komşuluk ("komşu" yerine) amı sikmekten yüzü kara olmuş merdümek (mercimek) sorusu gibi bir azîz şeyh olup çıka geldi, iki askerin mabeyninde (arasında) durdu..."
...şeytan aleyhilâne (allah ona lanet etsin) çıkıp gelip bunların arasına seccade-i sulh (barış seccadesi) deyu (diye) bir sikişhane hasırın saldı, geçip üstüne oturdu, zenpâreleri ve gulampâreleri önüne getirdi, bunları ayıttı (dedi) ki: "ey gözümün nuru gulampâreler ve ey gönlümün surum (sevinci) zenpâreler. kiminiz bakıyye-i kavm-i lût (lût kavminden artakalan) ve kiminiz bende-i nesl-i kabil (adem peygamberin oğullarından kabil'in soyundan gelenler). bana yar-ı yoldaş (yar ve yoldaş) olmaya sizden gayrı kim kabil? gelin siz ceng ve cidal (savaş) etmen (etmeyin) ve beni şuridehâl etmen (perişan etmeyin)" deyu her birine nasayih-i pür fasayih (güzel sözlerle dolu nasihatler) söyeleyib bulduğu pohu (boku) yiyip ahiren (sonra) "sulh hayırdır" diyip bunları sulha davet edip kadı oldu. zenpâreler can ve gönülden buna razı oldu. amma gulampâreler "madem ki bu zenpârelerden bize bir nesne hasıl olmaz, bunlar bu murada vâsıl olmaz (ermez)"dediler. pes (o zaman) şeytan aleyhilâne (allah ona lanet etsin) bu sözü kabul eyleyip zenpârelere söyleyip bu kavli (sözü) bunun üzerine bağladılar kim (şöyle karar verdiler ki), zinadan ne kadar evlâd hasıl oldu ise, gulampârelere vâsıl ola (verile) ve her ne muradlan var ise göreler (ne isterlerse yapalar). gulamparler bu sözü işidip kail oldular, (kabul ettiler), taze götler sikmeye mail (istekli) oldular. sikten kalem ve götten divat (eskiden belde'taşınan, yazı yazmak için kalem ve mürekkebin konulduğu alet; divit) getirip kalem divata bastırdılar. boku meni ile ezdiler yani mürekkep düzdüler (yaptılar), bir tuman (don) içine yazdılar. madem ki zenpâreler göte dil 'izadıp itale-i lisan etmeyeler (söz atmıyorlar),, gulampâreler onları taşak zarbıyla (vuruşuyla) ve sik, zahmı (yarası) ile mecruh edip (yaralayıp) incitmeyeler. ş'ol (şu) şartla kim (ki), zinadan hasıl olan zina püserleri (oğlanları) zina dilberleri cem' edip (toplayıp) cima talim edip (öğretip) andan (ondan sonra) gulampârelere temlik edeler (mal olarak vereler). çün ahidname (anlaşma) tamam oldu, zenpârelerin yüzü kara ve başı aşağa ve oğlanların götü sike ve ??? olup herbiri bed-nâm (kötü isimli) ve rusvây-ı âm (dünyanın rezili) oldular, neye uğradıklarını bildiler, kuyruk göte kısıp yildiler (hızla yürüdüler). gulampâreler safalar kesbedip (alıp) huzurlar sürdüler, göt dümbeleklerin çala çala ve sik alemlerin sala sala feth-u zafer birle (zafer ve fetih ile) yerli yerine gittiler.

şiir: sürür ile döndü gulampâreler
gam ile helak oldu zenpâreler
koyup oğlanı her kim zenpâre ola
bu denlû belâlar ona az ola
götü terk idüp her kim ki sike am
yeridir olursa rusvây-ı âm...".

göt

dîvânu lugâti't türk'te köt şeklinde geçiyor. köt ile ilgili olarak geçen kelimeler ise şunlar:

kötiç: çocuklara sövüldüğü zaman kullanılan "ey kıç gibi kokmuş" anlamına gelen bir sövgü sözü.

kötle-:bu kelime bir fiil. oğlan vb. sikmek/düzmek anlamına geliyor. bir örnek de verilmiş. oglanıg kötledi yani o, oğlanı sikti/ düzdü. daha 11. yüzyılda erkek sikmek anlamına gelen bir kelimemiz var düşünün!!

kötlet-: bu kelime de fiil kökü. anlamı oğlan vb. siktirmek/ düzdürmek. örnek olarak ol oglanıg kötletti yani o, oğlanı siktirdi/düzdürdü.

kötlüg: ibne, luti anlamlarına gelen bir küfür.

uzak mesafe ilişkisi

zordur, yıpratıcıdır. bir buçuk yılı ayrı geçen 2 bir uzun mesafe ilişkim var ve artık sona geldiğimi hissediyorum. onunla tanıştığım şehirden bir buçuk sene önce ayrıldığımda en nihayetinde kavuşacağımızı, artık hiçbirşeyin bizi zayırmayacağını düşünmüştüm. ayrı kaldığımız süre boyunca da kimseyle birlikte olmadım.sık sık sevgilimin yanına gidip geldim o da benim kadar sık olmasa da beni ziyaret etti. her görüşmemiz bir travma halini almaya başladı. yine ayrılık, yine özlem. artık sabrımın sınırına geldim. sanki birşeyleri kaçırıyor gibiyim. sürekli telefon görüşmeleri bunalttı beni. etrafımdaki mutlu çiftleri görmek üzmeye başladı. ve sonunda dikkatim çevremdeki insanlara kaymaya başladı. yeypyeni ve daha güzel ilişkiler kurabileceğimi farkettim. zamanımı ve gençliğimi harcadığımı düşünmeye başladım. tam işte bu noktada ona olan aşkımın bittiğini anladım. skyptan yaptığımız büyük çoğunluğu sex içerikli sohbetler ergence gelmeye başladı kendimi zavallı gibi hissettim. zamanla kopuşun eşiğine geldim. artık farkındayım ki kavuşma çabuk olmayacaksa, yıllar sürecekse bu tarz ilişkileri yürütmek hem çok zor hem de gereksiz. özlemle geçen boş yıllarınıza ve zamanınıza yazık. ha çok çok mu seviyorsunuz o halde her imkanı zorlar aynı şehirde yaşarsınız. imkanlarınızı zorlamıyorsanız zaten çok sevmiyorsunuzdur kendinizi kandırmayın, lişkinizi masaya yatırın bence. zira aşkta ve rüyada imkansızlıklar yoktur.

horizonmersin

geniş bir ilgi alanı ve bilgisi olan, yazılarını takip etiğim ve severek okuduğum yazar.

öpüşmeyi bilmeyen adam

çok şeye tahammülüm var ama öpüşmesini bilmeyen adamlara karşı tahammülüm yok. öpüşmesini bilmeyen bir adam bana göre ders anlatmasını bilmeyen öğretmen, anayasadan haberi olmayan hukukçu gibi bir şeydir.

hdp nin baraj altında kalması

kalır mı kalmaz mı daha belli değil ama içinden bir ses oh olsun, beter olun diyor. tabi mantıklı yanım da keşke baraj altında kalmasalar diyor. teröre ve pkk'ya mesafe koyamazsan, sağda solda özerklik ilan edilmesine göz yumarsan, katliamlardan oy devşirmeye uğraşırsan ve daha bir sürü şey, olacağı bu.

sanki hiç yüzüne boşalınmamış gibi duran tontiş teyze

evet efendim, bundan böyle bütün eylemlerimizi yuttuğumuz spermleri düşünerek yapıyoruz.

iyi bayramlar mehmet amca.
hadi ordan be!! sanki yüzüne hç boşalmamışlar gibi bir de bayramı mı kutluyorsun. siktir, ....dölü.
hönnnk??!!

kolalı gömlek giyen zengin fit ve kültürlü erkek

iğrenilen, tiksinilen, öğğğğk dedirten başlıklar. zengin, yakışıklı, kültürlü, anlayışlı, ...boyunda, esmer, kıllı gibi bir kaç kelimenin kombinasyonlarından kurulmuş başlıklardan gına geldi.

zengin, yakışıklı ve seksi erkek
zengin, yakışıklı ve anlayışlı erkek
1.90 boyunda, zengin ve kültürlü erkek
yakışıklı, kültürlü ve güzel gülen erkek

bitin artık lütfen...
Henüz takip eden biri yok.