kapalı kadınlar için giyim; göze hitap eden, kendi zevklerine hitap eden giysiler bulmak oldukça zor ve bulunduğu zamanda cep yakacak kadar pahalı. bu nedenle kapalı kadınların giysi çeşitliliği ve ulaşım zorluğu konusunda kolaylıklar sağlamasını dilerim.
ayrıca yanlış bilmiyorsam sahibi olan kişilerin bir çok sosyal sorumluluk peojesinde parmakları var, böyle sorumlu insanların varlığı, belki de sadece sosyal medyaya reklam olsun diye yapıyorlardıe ama, insana bir anlık mutluluk ve umut veriyor.

alişan ne peki? neden? anlam veremedim. ezan konusunda da kendi tercihleri, böyle bir özelliği edinen sahiplerinin de, oradan alışveriş yapmayı tercih edenlerin de...

bence sadece bir mesaj gönderme butonu kâfi. herkes ne öğrenmek istiyorsa özel mesajdan sorsun derim, ya da gerçek hayattaki iletişim araçlarından falan yararlanmak için buradan iletişime geçsinler.
herkesin benim favori rengimi, mal varlığımı, penisimle ilgili bilgileri falan böyle şak diye bir profilden öğrenmesini istemezdim. az da olsa bir emek sarfetmeli öğrenmek için insan. aksi takdirde çok anlamsızlaşıyor, androidleşiyor gibi bazı şeyler.
beni bana sorarak tanıyabilirsiniz yani aksini istediğimden emin değilim.

kendimi uzun zamandır ilk defa bu kadar özgür ve bu kadar uzun süredir özgür hissediyorum...

bana değer versin ben bear da olsa cılız kılsız da olsa obez kıllı da olsa ne olursa olsun sahip çıkar elbet bir neden bulur severim ya.
daha önce “bear” biriyle cinsel veya duygusal yaklaşımım olmadı o yüzden arkadaşlarım gibi avantajlarını sıralayamayacağım ama insan olanlarını, insanlığa önem verenlerini, kelime-davranış ve düşüncelerine dikkat edenlerini sevebilmek için milyonlarca neden üretebileceğimi biliyorum. toplumun estetik anlayışıyla paralel olan özelliklerini de olmayan özelliklerini de sevebilirim. her insanda olduğu gibi...

abi çok sevindim mersin’le ilgili bu kadar entry olmasına.

ben mersin’li değilim ama burada üniversite okuyorum 5 yıldır, daha iki yılım var burada sanırım en az.

istanbul’da yaşayan ben kalkıp üniversite için mersin’e gelince genel yaşam olarak çook rahatladım. büyük şehir insanı değilim fazla ama büyük şehirde deprsyona girenlerden de değilim gayet yaşarım her yerde ama tercihim bura gibi yerler.

insanlarını pek bir sevemedim ya genel olarak çukurova insanını pek sevemedim ama mersin’in yerlileri biraz garipler bence.

gezilip görülecek çok yeri var, denizi bir yanınıza alıp saatlerce araba sürebilir ve bundan fazlasıyla keyif alırsınız gece oldu mu yıldızlara ve denize bakabileceğiniz birr sürü harika yer var.

gel gelelim sürekli gidebileceğiniz bir eğlence hayatı bana göre yok... sahilde birkaç bar, birkaç tane taa cehennemin dibinde balıkçı/meyhane var. bar dediğim de hep apartmanların alt katında olduğundan 12 de canlı müzik kesilir müziğin sesi kısılır zaten saat 02:00 oldu mu herkes evinde horluyordur falan... tabi tahmin edin kim sürekli gece2’de mekan kapata kapata mekan sahipleriyle kanka oldu. ben efenim ama sezonunda gleirseniz yabancılar için fazladan etkinlik yapan gece de açık duran yerler var.
hook, tren falan var da içlerindeki insan profilleri sizi eğlence hayatından biraz soğutabiliyor.

iklim olarak cidden kışı burada yaşamak gerek... yazı ise asla burada yaşamamak gerek. geleceksin 3-5günlüğüne o nemde boğulup sıcağın ne demek olduğunun tanımını vücuduna yaptıracaksın sonra daha serin bir yere gideceksin. kimse buranın, antalya’nın, adana’nın sıcağını tatmadan “ay bizim bura da çok bunaltıcı” demesin bence... nem çok nem.

ne yazık ki ikisini de yapmıyorum. animeleri de mangaları da hep ilgi çekici bulmuşumdur.

diziyi zamanında her bir bölümünün çıkması için dua ederek sezonlarca takip ettim. bayılarak izlediğim bir diziydi. bir süredir gram bakmamıştım ancak birkaç gün önce tekrar başladım diziye ennn baştan. hatta gariptir ki tam diziyi izlerken bir kontrol edeyim ne var ne yok diye sözlüğe girdim ve bu başlığı gördüm.

gördüğüm en başarılı fantastik dizilerden biri. olay örgüsü, hikayelerin gidişatı ve birbirleriyle olan bağlantıları beni benden alıyor. tam “oha daha kötü ne olabilir ki?” “lan olayın artık kaynağına indiniz daha nereye götürebilirsiniz ki hikayeyi, bundan daha büyük nasıl bir sorun olabilir ki” dediğinizde karşınıza yepyeni bir sorunla çıkıyorlar :) şöyle düşünün ki bu diziden kaynaklanarak “the originals” isimli hatırı sayılır bir kitleye sahip bir dizi başladı, hala da devam ediyor 5.sezonuyla. ona da göz atın derim o da tvd kadar nefes kesici.

izlediğin çizgi filmler hakkında bize bir şeyler söylemelisin bence

hoş geldin, hatta sanırım hoş geldik.

inanır mısın şu an olsa bu nicki kullanmam. değiştirmeyi talep etmek de istemedim o kadar adına başlık açılmış insanlar böyle tanımış oldu diyerek yazarlığım onaylanmadan önce de kimden isteyeceğimi bilemediğimden kaderime razı oldum. zaten 3 yıl önce öyle bir kaydolmuştum ki kaydolduğum e-posta, ismim olarak girdiğim isim falan her şey sahte ve saçma... olsundu ama buradayım, tadını çıkartacağım.

çok teşekkür ederim, hoş buldum.

kimlere oluyor bilmiyorum ama şimdiye kadar bir çok kere uykumu kendi kahkahalarımla böldüm, bir kere de ağlayarak böldüm uykumu. kimi zaman alakasız kimi zaman rüyayla ilgili olarak attığım kahkaha beni uyandırıyor. yani rüyadaki değil, uyuyan bedenimin attığı kahkaha beni uyandırıyor. bunu şimdiye kadar kimseyle paylaşmamış olmam çok garip hemen gidip herkese anlatacağım bunu.

dronelar sayesinde devasa teçhizatlara ihtiyaç kalmadan çok epik sahnelerin çekimi kolaylaştı ve bu gelişmenin prodüksiyon maliyetlerine baya güzel yararı dokundu.

tabi röntgen, stalk gibi avantajları (!) da var...

gerçekten kastetmeyenlerin kullanmaması gereken bir kalıp. abi gerçekten buluşmak istemiyorsan bana “s*ktir git pezeveng*” de, ama “özledim canım buluşalım mutlaka” vb bir şey söyleme. kelimelere fazlaca değer veren benim gibi insanları da düşün...
şey gibi oldu; sakızlarınızı yere atmayın sonra kuşlar onları ekmek sanıp yiyip boğuluyor...

samimiyetsiz sahte ilgi

günlük hayatta milyon tane örneği görülebilir

kimse kurokuma’yı kontrol etti mi? yaşıyor di mi hâlâ?

-you have your mother’s eyes... (severus snape)
“gözlerini annenden almışsın” diye çeviriyorum.

sanırım az önce verdiğim oyla durumu %50-%50 yaptığım anket...
aldatmadım, ama aldatıldım hem de sağlam.

az önce tdk sitesinden kontrol ettim; "gay" kelimesi türkçe olarak geçmiyor. türkçe'de "gey" kelimesi "eş cinsel erkek" olarak geçiyor. takdir sizin.

ben türkçe yazarken gey demeyi tercih ediyorum. ama bazen elimden gay kaçtığı da oluyor. ben gey kelimesini ingilizcedeki "gay" kelimesinin karşılığı olarak ya da queer anlayışındaki ideaya uygun bir şekilde queer'in yerine kullanabiliyorum günlük hayatta. bana sorarsanız insanları gey, biseksüel, lezbiyen, trans, cross-dresser gibi sınıflandırmak yanlıştır ama bir noktada farklılıkları belirtmek için kullanmak gerekebiliyor.

genelde klipteki kızın yerini gerçek hayatta ben aldığımdan dolayı, kendime yakın bulmuştum klibi.
ama gerçekten vasat bir prodüksiyonla bir şeyler yapılmaya çalışılmış orası kesin. klişe birkaç hareketle komedi katılmış klibe; ama eğreti durmamış o kadar da. şarkı beni yerimden oynatacak kadar enerji veriyor. nadir de olsa ara ara dinlerim şarkıyı spotify'dan.
grubu takip etmiyorum, gözüme çarpan başka bir çalışmaları olmadı.

çok urusbuca gelecek ve kesinlikle ilk bakışta "aranıyor bu" hissiyatı uyandıracak ama;

her şeyden çok, sarılmaya ihtiyacım var

insanlığın bir parçası
kimileri ihtiyaç halinde, kimileri zamansız, kimileri ise daima içindeki öküzü dinler...